|
|
12 Dev Adam ve Formula 1 Senna mı, Schumacher mi? Süper Lig'e merhaba; ya da ilk beşe girecek son takım hangisi? 3 büyükler, Süper Lig ve deniz feneri Ve McLaren ve Jaguar ve Newey |
|||
UZUN YILLAR UNUTULMAYACAK 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası sonuçlarıyla olduğu kadar, oynanan maçlarla da uzun süre akıllarda kalacak. Ne de olsa Türkiye, zar zor alınan bir Letonya galibiyetinden (85-82) sonra, Slovenyadan fark (57-71) yedi; İspanya maçında ise maç gitti derken, galibiyet (84-79) geldi. Keza Hırvatistan maçı, 19 sayı farkla geri düştüğümüz maçtan, uzatmada galip (87-85) ayrıldık. Almanya maçında bitime 6 saniye kala 3 farklı gerideydik; adamlar geriye çekilip bizi beklemek yerine, baskılı savunmayla faul yapmayı düşünse maçtan yenik ayrılacaktık. Maç Hidayetin 3lüğüyle uzatmaya gitti ve sonuçta gülen taraf Türkiye oldu (79-78). YUGOSLAVYA ŞAMPİYONLUĞU HAKETTİ Yugoslavya maçında yine büyük heyecan vardı, pek çok Avrupa finalinde göremediğimiz kalitede bir basketbol vardı ama bence haksız bir sonuç yoktu. Bunun nedeni Türkiyenin kötü bir takım olması değil, Yugoslavyanın Türkiyeden iyi bir takım olmasıydı bana göre. Finali kazansak ve kupaya uzansak tabii ki çok daha iyi olurdu ama ne yazık ki basketbolda bazı takımlar, bazı takımlardan daha iyi olabiliyor. Daha iyi savunma yapıyor, zamanı daha iyi kullanıyorlar. Yugoslavya da bu takımlardan biri... Yıldızlarını takıma daha iyi adapte etmişler. Bizde herkes yıldız, çıksınlar, oynasınlar demiyorlar; aynı maçta çalışıldığı belli olan hücumları defalarca tekrarlayabiliyorlar. 7-8 farkla önde olduklarında bile boş hücumları sayıya çevirmek yerine, 24 saniyeye yakalanmayı bile göze alarak zamanı kullanıyorlar. Yani bir takım olmayı başarmışlar. Bunun üzerine bir de final oynama alışkanlığını ekleyin... 12 DEV ADAM ADI YAKIŞIYOR Türkiye cephesinde işler biraz daha farklı yürüyor. Milli takım, gerçekten de 12 Dev Adam ismini hakediyor bana göre. Tek tek bakıldığında hemen hepsi bir takımı yıldız kimlikleriyle sürükleyebilecek isimler. Ama şampiyonaları yıldızlar değil, takımlar kazanıyor. Hiçbirimiz mükemmel değil, ama biz iyi bir takımız dedikleri zaman çok daha iyi, çok daha korkulan bir ekip olacaklar. Bunun için zamanları da var. Takım Harun (33) ve Orhun (34) dışında en az 5 yıl daha bu iskeleti koruyabilme şansına sahip (Kerem, Hidayet, Mehmet Okur daha 22; Ömer Onan, 23; Mirsad, 25; Hüseyin, 26 ve İbrahim, 27 yaşında). Büyük ihtimalle ABDdeki Dünya, İsveçteki Avrupa Şampiyonasında da aynı kadroyla sahaya çıkacak ve daha olgunlaşmış, daha takımlaşmış olarak mücadele edecekler. ABD ve İsveçte Avrupa ikincisi ünvanıyla sahaya çıkacak olmaları, rakiplerin daha iyi motive olmasını sağlayacaktır. Tabii ki beklentiler de daha büyük olacağı için, baskı da artacak; ama ben yine de bu isimlerden kurulu, takım olabilen bir Türkiyenin, başarıyı son anlara bırakmadan alacak güçte olduğunu düşünüyorum. UZAYLI HAKEM ARANIYOR EuroBaskette bir hakem faciası yaşandı mı, bilmiyorum ama bir kaç yorum faciası yaşandı. Bu nedenle FİBA, en kısa zamanda gerekli düzenlemeleri yapmak zorunda. Bir kere Avrupa Şampiyonasına Avrupa Kıtası dışından, Dünya Şampiyonasına da uzaydan hakem getirtmeliler. Çünkü hakemler bazı takımları, sırf kendi ülkelerine rakip olmasın diye, baltalamaya çalışıyor. Örneğin İspanyanın rakibini belirleyebilecek Türkiye maçına İspanyol hakem veriyorlar; İspanyol hakem de İspanyanın rakibi Türkiye olmasın da, kim olursa olsun diye düşünerek, Türkiye aleyhine çalıyor tüm faulleri. Ama beklenen olmuyor ve İspanya diğer maçta yenildiği için zaten Türkiyenin rakibi olma şansını yitiriyor. Tabii burada basın mensuplarının pek çoğunun gözünden kaçan bir ayrıntı var: Aynı gün oynanan Yugoslavya-İspanya maçında da bir Türk hakem, Murat Biricik görev yapıyor. Ama Biricik görevini iyi yaptığı (ya da yapamadığı) için Yugoslavya finale çıkarak, Türkiyenin rakibi olma hakkını kazanıyor. Ya da tüm basının tüm bu veryansınları ve Hakemler bizi yaktı haykırışları bir komplo teorisi olmaktan öteye geçemiyor ve Milli takım oyuncularının da söylediği gibi Bir iki hata vardı ama hakemler çok da etkili olmadı, biz yaptığımız hatalar nedeniyle yenildik olasılığı gerçekleşiyor. Milli takımın çıtayı daha da yükseğe çekmek ve başarıyı kalıcı kılmak için hangi olasılığı kabulleneceği belli; sizler ise seçim yapmakta serbestsiniz... YAZININ ANA FİKRİ Avrupa Şampiyonasında ikinci olmak, Türk spor tarihi açısından büyük bir başarı. Şimdi sorun bunu Türk sporu açısından büyük bir başarıya çevirebilmek. Yani Türkiyede her geçen gün biraz daha unutulan basketbolun daha güncel olmasını sağlamak. 12 Dev Adam ve Formula 1 yazısında da belirttiğimiz gibi Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok... Basketbolu okullara yayma konusunda Fransayı, salary cap denen maaş çatısının belirlenmesi konusunda NBAi, naklen yayın politikasında Formula 1i örnek alan bir Türkiye Basketbol Federasyonu, basketbolu canlandırabilir. Çünkü zaten bu ülkede varolan bir potansiyel var. Önemli olan basketbol heyecanına bir yıl ara verdirmeden, bunun devamını getirebilecek atılımları yapabilmek. Bunun gerçekleşeceğine inanıyor musun? diye sorarsanız, yanıtım Hayır olur. Çünkü bu iş emek ister, uzun süreli çalışma ve istikrar ister. Yani Türkiyenin yabancı olduğu kavramların, birinin değil, üçünün birden bir araya gelmesi gerekiyor. İçimden Bu şampiyonluk bir itici güç olacaktır, ne de olsa bu bir başlangıç demek istiyorum ama bir yandan da otomobillerimizi parketmek için basketbol/spor sahalarından vazgeçtiğimiz bir ülkede yaşadığımız geliyor aklıma... İnşallah yanılırım... TRTye özel not: Bu zevkli karşılaşmaları bizlere ileten TRT çalışanlarına binlerce teşekkür. Yine de turnuva süresince yanıtını bulamadığım bir soru var: Futbol maçlarında bile skoru 90 dakika ekranda tutan bir kurum, basket maçlarında skoru ve hucüm süresini neden maç boyunca ekranda göstermez ki? FİNAL İÇİN SONUÇ TAHMİNİ: 79-68 Belki inanmayacaksınız ama, Pazar akşamı saat 18.30 gibi (evet, biz gazeteciler zaman zaman -hatta her zaman- tatil günlerinde de çalışırız, ama daha önce de yazdığımız gibi eğer sevdiğiniz işi yapıyorsanız, çalışmıyorsunuz demektir) NTVMSNBCden ayrılırken EuroBasket final maçı için skor tahmininde bulunmuş ve maçın 79-68 Yugoslavya lehine sonuçlanacağını söylemiştim. Maç 78-69 sonuçlandı. Basketbolda istatistikler her şeyi söylemez ama yine de önemlidir diyerek maç öncesi yaptığımız kısa araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşalım: Yugoslavya, final maçı öncesi yaptığı 5 maçta rakiplerini ortalama 68 sayıda tutarken, rakip potalara 94.2 sayı bırakmış. Türkiye ise final maçı öncesinde rakip potalara ortalama 78.4 sayı atmış, rakiplerinden ise ortalama 79 sayı yemiş. (Evet, yani finale yükselen Türkiyenin attığı toplam sayı, yediği toplam sayıdan daha az.) Türkiye çok iyi savunma yaptı diye düşünen pek çok basın mensubu bu rakamların farkında olmayabilir ama Avrupa basketbolunda maç başına yenen ortalama 79 sayı oldukça yüksek bir istatistik. Savunmanın önemini bilen Aydın Örsün de bu rakamların bilincinde olduğunu ve buna bir çare aradığını tahmin ediyoruz. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||