|
|
Futbolun değişen çehresi (1) İşte öyle bir maç Bir futbol maçından ne beklersiniz? Ya Ali Haydar sigara içmeye başlarsa... |
|||
BİZ ONLARDAN İLERDEYİZ Amerika Birleşik Devletlerinden sonra payTVyi yani izle ve öde sistemini en iyi uygulayan ülke konumundaki İngilterede bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye, her zaman olduğu gibi alt yapı gelişimini sorun etmeme avantajını kullanarak bir anda büyük yol katetmeyi başardı. İngilterenin gelecek yıl yapmayı planladığı yayın anlaşmasının benzeri biz de bu yıl uygulanmaya başladı bile... İngiltere, 1992 yılında başladığı naklen yayın macerasında, ancak 2000li yılların başında izle ve öde sistemine geçmeye cesaret edebildi. Adalılar, ilk kez Oxford-Sunderland maçıyla bu sistemi denedikten sonra, Premier Lig yetkilileri ve yayını yapacak olan Sky Sport arasındaki anlaşmaya göre şimdilik sadece 6 maç izleyebilecek ve maç başına sadece 5-10 sterlin ödeyecekler. Sky Sport yetkilileri sistemi iki yıl içinde geliştirmeye çalıştıklarını her fırsatta yineliyor. Türkiyedeki Digiturk-Atlas ortaklığında ise durum biraz daha farklı. Yarım sezon için tüm maçlara 70 milyon TL. ödeyecek olan futbolseverler, bu ödemeyle Standart Paket adı verilen yayınla, her hafta 3 maçı canlı olarak izleme şansına sahip olacak. İzle ve öde sisteminde ise 5, 10, 20 milyon gibi 3 farklı fiyat bulunuyor. Türkiye için yeni bir dünya olan izle ve öde sistemi, aslında futbol için de yeni bir fikir. Amerika Birleşik Devletlerinde pek çok önemli boks unvan maçında kullanılan sistem, bu maçların ana gelirlerini oluşturan kaynaklardan biri. VE FİFA VE DÜNYA KUPASI VE İZLE-ÖDE SİSTEMİ İşte FİFAnın planları da, kulüplerin televizyon gelirlerinin, Türkiyede 465; Fransada 230; İngilterede 840; Almanyada 300; İtalyada 430 ve İspanyada 285 milyon dolar seviyelerine yükseldiği böyle bir dönemde ortaya çıkıyor. Transfer sisteminin değişmesini isteyerek UEFA ile kıran kırana bir tartışmaya giren FİFAnın yeni projesi Dünya Kupasını da izle ve öde sistemiyle yayınlamak. Bu, en basit biçimde, kablolu TVsi olmayanlar maçları izleyemeyecek demek oluyor... FİFAnın -nedenini şimdilik kimsenin anlayamadığı- amacı, Dünya Kupasını şifresiz yayın yapan kuruluşların egemenliğinden kurtarabilmek. Plana göre katılımcı 32 ülke kendi maçlarını yayınlama hakkına sahip olacak; ayrıca açılış törenini, yarı finalleri ve final maçını yayınlayabilecek. Kalan maçları izlemek isteyenler ise izle-öde sistemine dahil olacak ve seçtiği maç için belli bir ücret ödemek zorunda kalacak. Tekrar hatırlatalım FİFAnın Dünya Kupasının Avrupa yayın haklarını 750 milyon sterlik ödeyerek satın alan Alman işadamı Prisma Kirsch, yayın hakkını devretme hakkına sahip. Dünyanın en büyük medya organlarından Kırch, 2002 Dünya Kupasının yayın haklarına da sahip. Bazı İngiliz ve Fransız televizyonları Fransa 98de ödenenin 4 katını ödemeye hazır olduklarını belirtmesine karşın, Belçika televizyonlarından VTM ve VRTnin, maddi koşulların ağırlığı yüzünden maç naklinin mümkün olmayacağını bildirdiler. İNGİLTEREDE İŞLER NASIL YÜRÜYOR? İngilterede de izleyicilerin tek tek ya da sezonluk yayın satın alma hakları bulunuyor. Burada amaç taraftarlara daha fazla seçim hakkı tanımak ve kulüplere de esneklik sağlamak için tek tek ya da sezonluk satın alma hakları olacak. Dilerseniz kablolu yayın yapan NTL televizyonuna 40 maçı yayınlama hakkını veren, her takımın en az bir, en fazla 6 maçının yayınlanmasını kapsıyor İngilteredeki yayın hakları anlaşmasına bir göz atalım: Anlaşma Pazar günü 16.00 ve Pazartesi günü 20.00da oynanacak 66 karşılaşmanın naklen yayın hakkını kapsıyor. Anlaşmada ayrıca pazar sabahı maçların özet görüntülerini yayınlama hakkı da bulunuyor. İzle ve öde sistemi içinde ise sadece 40 maç yayınlama hakkı olacak. Bu maçlar Pazar günü saat 14.00da oynanacak karşılaşmalardan seçilecek, her kulüp en az bir, en fazla 6 kez yayın yapma hakkına sahip olacak. Cumartesi günleri, şifresiz kanalların yayın yapma hakkı olacak. Kulüpler sadece arşiv görüntülerine yayınlama hakkına sahip olacak. Önümüzdeki dönemlerde kendi özel televizyonlarında maçlarını yayınlama hakları olacak. Şimdilik buna en yakın örnek, 15 yıl için Nike firmasından aldığı ücretle Brezilyanın aldığı ücreti ikiye katlayan Manchester Unitedın MUTVsi. Internet: Premier Lig kulüpleri cumartesi, pazar ve pazartesi günü oynadıkları maçlarını kendi internet sitelerinden pazartesi geceyarısından sonra gösterme hakkına sahip olabilecek. SON SÖZ Futbolun değişen yüzü ne demek? Futbolda mücadele tabii ki kazanmak için yapılıyor, ama hem puan, hem maç, hem de para kazanmak için. Ve futbolun en yetkili birimleri, çok kısa bir süre sonra, Formula 1 benzeri yeni organizasyonlarla, futbolun cirosunu daha büyük rakamlara ulaştırmaya, TV gelirlerinden daha büyük paylar elde etmeye çalışacaklar. Yayın şirketleri, FİFAnın bile Dünya Kupası için izle ve öde sistemini öderdiği bu günlerde, TV yayınları için astronomik rakamlar ödemek yerine, kulüplerle ortaklık kurma yolunu seçmeye çalışacaklar (Zaten bunun örnekleri hem dünyada, hem de ülkemizde var). Manchester United, uzun bir süre daha yayın işine atılmaya cesaret eden kulüp olarak kıskançlık dolu gözlerle izlenecek. Peki biz bu çerçeve içinde neredeyiz? Bana göre biz bu çerçevenin dışındayız. Uzun bir süre daha Manchester Unitedın uzun süreli istikrar ve başarı sonrasında bu günlere geldiğinin bilincine varmadan gelişmeleri izleyen kulüp yöneticileriyle ve (Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş dışında) 10 bin kişiyi stada çekemeyen kulüplerimizin ellerinde sanki çok değerli bir mal varmış gibi yayın şirketleriyle kıran kırana pazarlık edebildiği bir ülke olarak hayal dünyasında (yani çerçevenin dışında) yaşamaya devam edeceğiz. Peki kurtuluş umudumuz var mı? Uzun süreli ve istikrar kelimelerini birarada düşünmeyi beceremeyen bir ülke olduğumuz düşünülürse ve başarıya giden yolun anahtarının da buradan geçtiğini gözönüne alırsak, biraz zor. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||