| | | 8 Kasım’da kaleme aldığımız “Nasrettin Hoca’dan Galatasaraylılar’a” yazımızda “Tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tura yükselen Galatasaray’da, Lucescu ve yönetim dışında kimse takımdan memnun değil. Herkes ‘Fatih Terim’in Galatasaray’ının’ daha iyi olduğunu söylüyor ve Lucescu’nun takımı geri götürdüğünü, alınan sonuçlara karşın oynanan futbolun tatmin etmediğini belirtiyor. Anlaşılan Lucescu, uzak bir ihtimal olmasına karşın, ‘takımı Şampiyonlar Ligi Şampiyonu bile yapsa’, hakkındaki izlenimleri silemeyecek. Zaten teknik adamın ne kendini savunma; ne de “Fatih Terim’in Galatasaray’ı, Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ettiği ilk 4 yıl sadece 5 galibiyet almıştı” deme şansı var” diye yazmıştık. Ne yazıkki bu paragrafta değişebilecek fazla bir şey yok. Belki ilk cümlede ‘ikinci tur’ yerine ‘çeyrek finale’ yazılabilir; bir de “uzak bir ihtimal olmasına karşın” eklemesi, yavaş yavaş anlamını yitirdiği için kaldırılabilir.
Çünkü Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmasını istemeyen çok kişi olabilir, ama Milan ve Real maçlarından sonra ‘başarısızlığa inanmayan’ fazla kişi olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki Galatasaray elenebilir ama taraflı tarafsız herkesin ortak fikri yarı finali Real kadar hakettiği, şansının da Real’den fazla olduğu şeklinde...
GALATASARAY’IN MAÇI ERTELENMEMELİ
Şimdi bu galibiyetten sonra hafta içinde “Galatasaray’ın maçı ertelensin mi, ertelenmesin mi?” tartışmasını yaşayacağız. Ve büyük ihtimalle geçen haftaki rakip Beşiktaş olduğu için maçın ertelenmesini istemeyenler, Antalyaspor maçının ertelenebilir olduğuna karar verecek. (Bence Gaziantepspor bile ertelemeye karşı çıkmayacak). Ve Türkiye Ligi bir kez daha oyunu kuralına göre oynamama hakkını kullanmış olacak.
Ben maçın ertelenmemesi gerektiğini düşünenlerdenim, Fenerbahçeli ya da Beşiktaşlı olduğum için değil, tarafsız olduğum için böyle düşünüyorum. Galatasaray maçı ertelenmemeli, çünkü takımlar sezon başında 22 kişilik kadrolarıyla yola çıkarlar, ara transferlerle de bu kadroyu destekleme hakkına sahiptirler; Galatasaray lig ve Şampiyonlar Ligi mücadelesini bu 22 kişilik kadroyla sürdürmelidir, Federasyon yardımıyla değil. Şampiyonlar Ligi’ndeki başarıyı çok önemseyen bir takım, hafta sonu oynayacağı maça yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkmalı (ki bu kadroyla da ligdeki pek çok takımı yenebilir Galatasaray), puan kaybetme riskini göze almalı, böylece Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a ama daha da önemlisi Gaziantepspor’a avantaj sağlamalıdır. Aksini savunmak, ‘Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olan Galatasaray, ligde de başarılı olmalıdır, bizler de bunun gerçekleşmesini sağlamak için kuralları değiştirebiliriz’ fikrini savunmaktır.
Çünkü belki kabullenmek zor ama oyunun kuralı bu. Dünyanın hiç bir yerinde takımları Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olsun diye, Federasyonlar maç ertelemiyor. Çeyrek finalde tek bir takımı bile olmayan İtalya, Fransa, Hollanda gibi ülkeler, takımlarının Avrupa Kupaları’nda başarılı olmasını istemediği için mi? Hayır, çünkü onlar (onların kim olduğunu geçen haftaki yazımızda açıklamıştık, merak edenler bakabilirler) kuralların herkes için ve her durumda geçerli olduğunu düşünüyorlar. Çünkü onlar “Galatasaray yarı finale çıkarsa, Türkiye 2002-2003 yılında Şampiyonlar Ligi’ne 3 takımla katılma hakkını elde edecekler, Lig’in 3 takımlı bir lig olduğu düşünülürse muhtemelen Türkiye’yi Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray temsil edecek. Peki biz 2002-2003 yılında her hafta 3 maç mı erteleyeceğiz?” sorusunun yanıtını şimdiden düşünüyorlar.
‘Galatasaray yarı finale çıkmalı, hatta final oynamalı çünkü bu başarılar Türkiye’de yaşayanlara moral veriyor’ diyenlere yanıtımızı ise bir sonraki paragrafta yazıyoruz...
TÜRKİYE MUTLU OLUYOR?
Eğer Türkiye’de yaşayanlar yüzde 20 benzin zammına, doların 1 milyon 300 bin lira olmasına, Mart ayı enflasyonunun yüzde 10.1 olarak açıklanmasına karşın, Galatasaray’ın başarısı sayesinde mutlu oluyor ve mutlu kalıyorsa, Türkiye’nin yeni bir devlet bakanına ihtiyacı var demektir. 3 büyüklerden sorumlu Devlet Bakanı ismini verebileceğimiz bu yetkili kişinin tek görevi, (harf sırasına göre dizilmiştir) Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne katılmasını ve burada başarılı olmasını sağlamak olmalıdır. Bu 3 takımın başarılı olmasını sağlarsak, sorunlarımızdan biraz daha uzaklaşıp, biraz daha mutlu olabiliriz. Ve hep bir ağızdan şarkı söyleyebiliriz büyük bir mutluluk içinde: “Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa...” Maçtan bir gün sonra sokakta tek bir bayrağın asılı olmaması, otomobilinin kornasına basarak şehri turlayan tek bir kişinin bile bulunmaması bizi yanıltmamalı... | |