Home page

Haber Menüsü


e. murat yığcı
 
Türk sporunu kim kurtaracak?
 
Ya profesyonel futbolcu ol ya da spor yapma diyoruz insanlara... Devletin üst kademeleri sadece kazanılan başarıları ödüllendirmekle yükümlü görüyorlar kendilerini, asıl görevlerinin o başarılara katkı yapmak olduğunu unutarak.
 
e. murat yığcı'ya mail.
NTV-MSNBC
 
6 Haziran—  Basına ‘Protokol Krizi’ adıyla taşınan kavga yazılabilir, ya da bunun Milli Takım’a etkileri... Ya da dünyada futbolun ulaştığı ‘spor üstü’ konuma paralel olarak Türk futbolunun geldiği noktadan bahsedilebilir. Ama bugün futbol hakkında değil, spor hakkında yazmak istiyorum. Bunda diğer sporlardan da en az futbol kadar zevk alıyor olmamın etkisi büyük ama asıl sorun, yurtdışına yaptığımız futbolcu transferleriyle mutlu olmama karşın, bırakın Fransa Açık Tenis Turnuvası’nı, dünyanın hiç bir tenis turnuvasında uluslararası sporculara sahip olamamanın bana verdiği üzüntü. Bırakın uluslararası olmayı, ulusal olmayı bile beceremediğimiz pek çok spor var. Tenisin ‘pahalı’ sporlar arasında olduğunu söylüyorsunuz; peki ya atletizm, ya yüzme, ya voleybol, ya bisiklet, ya basketbol, ya diğer sporlar...

   
 
       
   
MSNBC News Ve Fenerbahçe şampiyon
MSNBC News F1, bizler ve diğerleri
MSNBC News Taraftar kimliği mi, fair-play mi?
MSNBC News GS zirveye, FB nereye? (2)
MSNBC News Ekonomi mi, spor mu?
MSNBC News Ben en çok Lucescu'ya üzülüyorum
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Geçtiğimiz günlerde Vietnam’da yapılan Dünya Kupası Tekvando müsabakalarında dereceye giren sporcuları kabul eden Devlet Bakanı Fikret Ünlü tüm branşlarda başarıların üst üste geldiğini belirterek, “Sporcularımız her gün yeni bir başarıyla geliyor ve bu da bizi çok mutlu ediyor. Nazar değmez inşallah” demiş. Tekvondo sporunun, halter ve güreş gibi (voleybol ve basketbol konusuna daha sonra değineceğiz) Türkiye’nin uluslararası alanda başarıyla temsil edildiği sporlar arasında olduğunu biliyoruz, ama açıkça söylemek gerekirse “tüm branşlar” tanımının neyi kapsadığını anlayamadık.
       Aslında Fikret Ünlü’nün anlayamadığımız açıklamaları bununla kalmıyor. Örneğin Ünlü’nün “Sporcuları bilimsel olarak yetiştireceğiz” açıklamasının da bir anlamı yok. Çünkü 2008 Olimpiyat Oyunları’na aday olan Türkiye’nin spor anlayışı futbolla sınırlı. Futbol dendiğinde ise sadece ve sadece 3 büyükler ile Trabzonspor akla geliyor. Bu nedenle 465 milyon dolara satılan futbol naklen yayın haklarında en büyük payı onlar alıyor, bu nedenle en çok onların maçları yayınlanıyor. Ve bu nedenle dünyanın en profesyonel sporlarından biri olan Formula 1’de, yayın haklarından elde edilen gelirler, şampiyon takımla, sonuncu takım arasında fazla bir fark gözetilmeksizin dağıtılırken, Türkiye 1. Ligi’nde UEFA Kupası’na katılma hakkını elde eden takımlar sıralamada daha altlarda bulunanların onda biri kadar kazanıyor.
       
KISA VADEDE BAŞARI
       Neyse bizim işimiz bugün futbolla değil. Bugün diğer sporlara gözatacağız. Halter, güreş, tekvando ve karateyi bir kenara barakırsak, uluslararası alanda en başarılı olduğumuz spor dalları basketbol ve voleybol. Ama bu sporların izlenme oranı, belki de Avrupa’da bir üniversite karşılaşmasına yakın. Futbol yayın hakkını 465 milyon dolarlık bir bedelle satıyor Türkiye; basketbola alıcı bulunamadığı için TRT sadece 4 milyon dolar vererek yayınlıyor Final-Four oynayan takımların lig mücadelelerini. Voleybolda da çok farklı bir tablo yok, sadece onlar maçlarını yayınlatacak kanal bulamıyorlar...
       İstikrar denilen o sihirli kelimeyi telaffuz etmek zaten imkansız. Voleybolun devleri Vakıfbank ve Emlakbank artık ligde mücadele vermiyor, basketbolda ise ne Eczacıbaşı var, ne Beslen, ne de Tofaş. Tüm bu takımların ortak özelliği şampiyon olduktan hemen sonra ligden çekilmeleri.
       
BİRİ BİZİ KANDIRIYOR
       Olayların nasıl geliştiğini bilmiyorum ama sanırım birileri birilerini kandırıyor. Yönetimlere verilen raporlar kısa vadede başarılı olunacağını söylüyor, yönetim değişikliğinde ise program sürdürulemiyor. İstikrar sağlanamıyor, beklentilen bulunamıyor, kazanılan şampiyonluklar bile harcanan paraların karşılığını vermiyor.
       Spor yapmak isteyenlere sunduğumuz olanaklar futbolla sınırlı kalıyor ve iş çığrından çıkıyor. Ya profesyonel futbolcu ol ya da spor yapma diyoruz insanlara...
       Devletin üst kademeleri sadece kazanılan başarıları ödüllendirmekle yükümlü görüyorlar kendilerini, asıl görevlerinin o başarılara katkı yapmak olduğunu unutarak. Kendilerine Fransa’yı örnek alabilirler... “Avrupa’nın 20 yıl önündeyiz çünkü 60’lı yıllarda yakalandığımız krizi aşmak için sporu okullara indirgedik. Çocuk sabah antrenmana çıktı, öğleden sonra dersine gitti. Başarılı olan eğitimini sporla sürdürdü” diyen Fransa’yı... Hani şu futbolda Avrupa ve Dünya şampiyonu olan, Fransa Açık Tenis Turnuvası’na sahip olmakla kalmayıp, pek çok farklı alanda, pek çok farklı isimle dünya sporunda iddialı olan ülkeyi...
       Hani sağlam kafa sağlam vücutta bulunurdu? Hepimizin yavaş yavaş ‘hooligana’ dönüştüğü bir ortamda, insanların sadece futbol oynayarak kafalarını sağlam tutmaları pek de kolay olmasa gerek.
       
       
DİP NOT: SADECE FUTBOLLA NEREYE GİDERİZ?
       Türkiye, seçenek olarak sadece futbolu sunarak nereye gidebilir? Bu sorunun zor yanıtını bir kenara bırakarak, Türkiye’nin futbol geleceğine kısa bir göz atalım: Yayın hakları 465 milyona satılan bir lig (ki bence bu rakam çok daha düşük olmalıydı), tarihinde sadece 4 şampiyon çıkarabilmiş. Dördüncü şampiyon 18 yıldır eski günleri hayal ederek mücadelesini sürdürüyor. 4 büyükler yayın haklarının yarısını alıyor ve haklılar çünkü diğer takımlar sadece onlarla oynadıkları maçlarda statlarını doldurabiliyor, takım yöneticilerinin bir kısmı da zaten Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı... 3 büyüklerin kazandığı başarılar ise içinde bulundukları durumun gelecek açısından karanlık olduğu gerçeğini değiştirmiyor; yaşıyorlar çünkü bu kadar düşük gelirlere sahip şirketlerin, 40-50 milyon dolarlık borçlarla kolaylıkla kabullenildiği bir ülke Türkiye. “Şampiyonlar Ligi’nde borcu olan takım oynayamaz” şeklinde bir karar çıktığında ne yapacakları ise şimdilik yönetim kademesindekilerin düşünmediği bir konu.
 
       
    MSNBC News Sözümü geri aldım?
MSNBC News Hagiler, Daumlar ve bizler
MSNBC News Futbolun değişen çehresi (2)
MSNBC News Futbolun değişen çehresi (1)
MSNBC News İşte öyle bir maç
MSNBC News Ya Ali Haydar sigara içmeye başlarsa...
MSNBC News Bir futbol maçından ne beklersiniz?
MSNBC News Başarılı olmak, herşeyi yapma hakkını verir mi?
MSNBC News 'Yeni yeni isabet etmeye başladı da...'
MSNBC News Türkiye' ve Formula 1
MSNBC News Nasrettin Hoca'dan Galatasaraylılar'a
MSNBC News Kaybetmeyi öğrenmek
MSNBC News Spordaki olasılık hesapları
MSNBC News 5 yıldızlı otellerden, Olimpiyat Köyü'ne
MSNBC News Okumuş, okumuş, anlamamış...
MSNBC News GS zirveye, FB nereye?
MSNBC News Biraz ondan, biraz bundan
MSNBC News Euro 2000'den arda kalanlar
MSNBC News Hayallerim, Milli Takım ve Medya
MSNBC News Farklı, farklı, farklı soru (2)
MSNBC News Farklı, farklı, farklı açı
 
     
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları