|
|
F1, bizler ve diğerleri 'Respected' GS zirveye, FB nereye? (2) Ekonomi mi, spor mu? Ben en çok Lucescu'ya üzülüyorum Sözümü geri aldım? Hagiler, Daumlar ve bizler |
|||
Tribün terörü sadece bizim ülkemize özgü bir şey değil, bizdeki tek fark olayların sorumlularının ceza görmemesi, olayları önlemekle yükümlü olanların ise kalıcı önlemler üzerinde çalışmamaları... Çünkü bizler olayın farkına varamadık daha. Üzerine tuttuğu takımın formasını giydiği için sokaklarda patlamaya hazır mayın gibi dolaşan insanların varlığını istemediğimizi söylemeye gücümüz yok, kafa yapısı olarak onlardan çok da farklı olmayan basın mensuplarını, kulüp yöneticilerini, futbolcuları ve güvenlik güçlerini dışlamaya da. Fair-play tanımının Türkçe karşılığını yaratmak yerine, kendimize taraftar kimliği tanımını yaratmışız. Taraftar kimliği; yani maçtan önce-maç sırasında-maç sonrasında kendini kaybeden, maça alkol içerek hazırlanan, o an rakip olarak gördüğü (hakem, rakipler, kendi takımının sevmediği futbolcuları) herkese yaratıcılığını sonuna kadar kullanarak akla hayale gelen her türde küfür ve hakaret edebilen, gelebilecek her tahrik karşısında patlamaya hazır futbol seyircisinin içinde bulunduğu duruma verilen isim. Taraftar kimliği tanımının bu çerçevedeki önemi büyük, çünkü bu patlamayı yaşayan kişi, daha sonraki konuşmalarında Taraftar kimliği çok ayrı, ben maçta kendimi kaybediyorum diyerek, vicdanını rahatlatabilmeli... Tabii ki bu futbol seyircisi, taraftar kimliğinden çıktığında karşınıza normal yaşamdaki haliyle çıkıyor: Müdürünüz, yanınızda çalışan arkadaşınız, babanız, oğlunuz, komşunuz... AYNI TRİBÜNDE FB-GS MAÇI? Peki ama bu ülkede aynı tribünde, farklı atkılarla Fenerbahçe-Galatasaray maçı seyretmek isteyen ya da taraftar kimliğine yenik düşmeden maç seyredebilecek kişiler yok mu? Boğaziçi Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Ahmet Çelikten aldığımız mail Türkiye de aklı selim her insanın olmasını isteyeceği fair-play ortamını yaratmak elbette sadece medyanın elinde değildir. Bu nedenle üniversite gençliğinin bir parçası olarak takımımıza destek olmanın yanında nasıl daha organize daha temiz ve daima saygılı bir tribün oluştururuz sorusunu sorduk kendimize cümlesiyle başlıyor. Mailin ana fikri hayalimizdeki resmi de çok iyi çiziyor: Üniversitelerde taraftar organizasyonları, işte bu sorudan yola çıkarak yapılanmaya başladı... Hedefimiz küfürsüz, saygılı ve takımına sürekli destek veren bir üniversite tribünü oluşturmak. Sayın Ahmet Çelikin mailinde Fenerbahçe-Galatasaray maçını aynı tribünde farklı atkılarla izlemek için başvuruda bulunulacağı da yazılmıştı, bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmiyorum ama böyle bir düşüncenin varlığı bile, gelecek günler için umutlanmamıza neden olmaya yetiyor. BELÇİKANIN SERDAR ÇAKMANI Daha önce de söylediğimiz gibi tribün terörü ya da tribündeki küfür olayları sadece bize özgü bir durum değil. İşte size Belçika ve İtalyadan birer örnek... Her ikisi de tribündeki seslerle ilgili. Biraz dikkat edilirse her iki olayın benzerlerinin Türkiyede yaşandığı farkedilebilir. Belçikada geçen hafta sonu oynanan Anderlecht-Gantoise futbol karşılaşması sırasında, orta hakem Marcel Javaux, bazı taraftarların annesine küfür etmeleri üzerine maçı durdurmuş, olayın ardından yaptığı basın açıklamasında, O seyirciler tek tek karşıma çıksalar ağızlarını, burunlarını kırarım demişti. Türkiyede de artık hakemlik yapmayan Serdar Çakman yönettiği bir maçta küfür nedeniyle anons yaptırmış, daha sonra ise maçı tatil etmişti. Çakman, beklediği kamuoyu desteği bulamayınca hakemliği bırakma kararı almıştı. Belçikalı Marcel Javaux ise hakemliği bırakmadı çünkü Belçika Futbol Federasyonu ve Hakemler Birliği, Javauxnun maçı durdurma tavrının yerinde olduğunu açıkladılar, hakeme tam destek verdiklerini duyurdular. Federasyon Genel Sekreteri Alain Courtois, stadyumlarda sözlü şiddetin arttığına dikkat çekerek, spor kulüplerinin taraftarlarını kontrol altına almaları gerektiğini savundu. Courtois, küfür eden seyircilere karşı federasyonun müdahil taraf olarak dava açacağını, kulüplerin ve bireylerin ceza mahkemelerinde hakaret ve ırkçılık ithamlarıyla yargılanacaklarını, yasaların buna uygun olduğunu söyledi. İtalya Birinci Liginin olay ise başkent derbisi olan Lazio-Roma karşılaşmasında yaşandı. Lazio taraftarlarının rakip takımın siyahi oyuncularını yuhalayarak çirkin tezahüratta bulunması ve üzerinde Siyah kadro, yahudilerin evi bitecek yazılı bir pankart açmaları üzerine İtalya Futbol Federasyonu harekete geçirdi. Daha önce de taraftarının ırkçı tutumu nedeniyle cezalandırılan geçen yılın şampiyonu Lazioya ise taraftarlarının ırkçı davranışları nedeniyle 1 maç saha kapatma ve 60 milyon liret (yaklaşık 30 milyar lira) para cezası verildi. Belçika Futbol Federasyonu da, stadyumlarda seyircilerin hakemlere veya sporculara küfür etmelerini önlemek için adli savaş başlatacağını açıkladı. Olaylar aynıya yakın, ya sonuçlar... Türkiyede yaşanan benzer olaylarda ne yasalar, ne de kamuoyu mağdur kişiyi koruyabilme gücüne sahip değil. SUÇLU AYAĞA KALKMIYOR Bu satırlarda defalarca yazdığımız şeyleri bir kez daha tekrarlayalım: Federasyon hiç bir altyapı çalışması yapmadan, sadece manşetlere çıkabilmek amacıyla tel örgüleri kaldırmaya çalıştığı için, güvenlik güçleri kavga edenleri önce coplamak, sonra barıştırmak için değil, hukuk sistemindeki cezaları taraftara da uygulamak amacıyla statlarda bulunduklarının farkına varmadığı için, futbolcular bu tip büyük maçların sorumluluğunu almaya hazır olmadıkları için, Kulüp yöneticileri başka takımları en ağır dille suçlayıp, kendi takımlarının sorumluluğunda olan olaylarda tahrik vardı, tek suçlu bizim taraftar mı açıklamasını, hem de inanarak yaptıkları için suçlular. Basın mensupları şovmen değil, basın mensubu olduklarının farkına varmadıkları, olaylara taraflı baktıkları ve taraftar kimliklerini yazılarına da taşıdıkları için suçlular. Tabii ki hem suçların ve suçluların listesini uzatmak mümkün, ama çözüm şimdilik ufukta görünmüyor. Çünkü bizler olayların farkında değiliz. Hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz, elinde bıçakla dolaşan bir adam gördüğümüzde, eğer üzerinde takımının forması varsa, bu çok da önem vermediğimiz bir görüntü haline geliyor. İnsanların birbirlerine ana-avrat küfür etmesi, eğer bu statta gerçekleşiyorsa, bize rahatsız etmiyor. Yetkili ama sorumsuz kişilerin açıklamaları ise hep aynı: Bunu yapanlar taraftar olamaz... Biz de aynı şeyi söylüyoruz zaten: Bunları yapanların taraftar olmaması gerekir... | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||