|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Ancak, muhalefet bu oylamada tam anlamı ile sapır sapır döküldü. DYP, AKP ve SPnin Meclisteki üye sayısı 185. 20 de bağımsız milletvekili var. Bağımsız milletvekillerinin hemen hemen tamamı hükümete kızıp iktidar partilerinden ayrılanlar. Bunları da muhalefet tarafına yazmak gerek. Yani muhalefet cephesinde yer alan 200ü aşkın milletvekilinden sadece 100ü oylamaya katıldı, hükümete güvenmediğini ortaya koydu. Bütçe 298e karşı 100 oyla kabul edildi. Hükümet için oldukça rahatlatıcı bir rakam. Bu tabloya bakarak, hükümetin bir süre daha rahatlıkla yol alabileceğini söylemek mümkün. Hele bir de, son günlerde ekonomide yaşandığı belirtilen iyimser havanın kalıcı hale gelmesi ve bunun ardından yeni bir canlanmanın oluşması halinde iktidar, kaymaklı tatlı yemiş gibi olacak. Başka bir ifade ile, eğer ekonomide 2002 yılında, öngörüldüğü gibi önemli bir ilerleme kaydedilirse en erken seçimin 2003 yılında yapılacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. İktidar partilerinin gönlünden geçense 2004. SEZER MUHALEFETE SOYUNDU Bütçe kabul edildi; ancak yine de Meclis kulislerinde bir yandan yeni senaryolar konuşulurken, diğer yandan da yeni hareketlilikler yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin, Türk-İş yönetimini kabulde hükümete yönelik yaptığı eleştiriler basına yansıdı ve Çankayadan bu sözlere, resmi bir yalanlama gelmedi. Bu durum kulislerde, Meclis içi muhalefetle hükümeti seçime zorlamak mümkün olmadığından, Sezerin başını çektiği bir dış muhalefetin harekete geçmekte olduğu konuşulmaya başlandı. Eğer bu senaryo doğruysa, bir cumhurbaşkanın muhalefetin liderliğine soyunması büyük bir talihsizlik olur. Dileriz Sezer, böyle bir amacı olmadığını açık bir dille ortaya koyar. Çünkü, böylesi bir gelişme demokrasi dışı seçenekleri öne çıkaranlara hoş gelebilir. Aslında, kabul etmek gerekir ki, Anayasaya sadık kalma konusunda duyarlılığını her fırsatta dile getiren Sezerin bazı çıkışlarının Anayasa ile uyumlu olduğunu söylemek zor. Bizim Anayasamıza göre, cumhurbaşkanlığı daha çok sembolik bir makamdır ve hükümet icraatları konusunda etkin olmaması gerekir. Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde bunların aksileri yaşandı. Ancak onların, Anayasa ve hukuk konusunda Sezerle aynı duyarlılığı taşıdığını söylemek mümkün değil. Çünkü anımsanacak olursa biri, Anayasayı bir kerecik delsek ne olur derken, diğeri kendini neredeyse padişah yerine koyup, Verdimse ben verdim dememiş miydi? Sezerin farklılığı hukuk adamı olmasında. Bunun için de hukuku savunması son derece doğru. Ama son çıkışının daha çok siyasi içerik taşıdığı da net. Hukuk ve demokrasi konusunda son derece duyarlı olan Sezerin olağanüstü mahkemeleri savunmaya başlaması pek çok kişiyi şaşırttı. Oysa, DGMlerin baktığı davaların bir bölümünün bu mahkemelerin görev alanlarına girmediğine karar veren üst hukuk kurumu Yargıtay. Bundan da önemlisi, hiçbir konuda olağanüstü mahkeme kurulmaması gerekirken, Sezerin bugün DGMlerin görev alanlarını genişletmesine sıcak bakmasını anlamakta zorluk çekiliyor. Sezere yakışan bu mahkemelere toptan karşı çıkmak, buna karşın çıkışını dillendirirken, hortumcuları koruyan düzenlemelerin yasalardan çıkarılmasını tavsiye etmesi daha şık olmaz mıydı? Örneğin, hortumcuların yaptıklarının bile ticari sır kavramı içine sokulması insanları rahatsız ediyor. Hukukçuların çoğu da bunu yanlış buluyor. Artık herşeyin daha bir şeffaflaştığı dünyaya da uymayan bir uygulama bu. Oysa hortumcu ile dürüst çalışanın farklılığının görülmesi gerekir. Her türlü kredinin ticari sır kapsamında olması, namuslu iş adamına değil, hortumcunun işine yarıyor. Bence bu iş sadece onları koruyor. Krediyi alıp, adam gibi kullanana kim ne diyecek, böylesi bir işadamının saklayacak nesi var ki? Bence Sezerin yapması gereken, her alanda daha şeffaf bir Türkiye için yol gösterici olmasıdır, olağanüstü mahkemelerin yetki alanını genişletilmesini savunmak değil. YENİ HAREKETLER Sezerin yeni bir muhalefet hareketine başladığı yolundaki senaryolarla ilgili tartışmalar böyle sürerken, iktidar partilerinde de yeniden bazı hareketlilikler yaşandığını belirtelim. Bütçe sonrası ANAPta, Genel Başkan Mesut Yılmaza yönelik bir çıkışın daha yaşanması bekleniyor. Parti içi muhalefetin toplu istifaya kadar gidebilecek bazı girişimleri sözkonusu. | |||||||||
ANAPın yanısıra DSPde de parti içi muhalefetin yeni çıkışları sözkonusu. MHPde ise henüz ciddiye alınabilecek bir hareketlilik görülmüyor ve böylesi bir hareketlilik için de daha çok beklemek gerekecek. ANAP ve DSPdeki hareketliliklerin ise hükümeti kısa sürede etkilemesi beklenmemeli; ama ekonomide yeni bir bozulma bu hareketlilikleri bir anda çığ gibi büyütebilir. İşte tehlike çanları, asıl o zaman Hükümet için çalmaya başlayacak. Yani öyle bir dönemden geçiliyor ki, siyasi istikrar ekonomik istikrarı değil, ekonomik istikrar siyasi istikrarı belirleyeci durumda. | |||||||||
"Ruhlar Evi" MHP'liler 'kuzu kuzu' Gerçekleri gizlemeleri zor Sorunlar da çözümler de aynı Baba ocağına dönüş Ya DSP olmasa Mumculara destek ya da köstek ANAP'lı vekil eşlerine toplu imha planı(!) Ne milleti sevindiryorlar, ne de kendilerini Önce yorulacak, sonra gezecekler Ya küçülecek, ya küçülecekler ANAP artık eyleme geçsin "Vurun Derviş'e" haftası Referandumluk maddeye rötar Top Meclis'te Medeni kanun ve piyasalara uyarı Sezer haksız mı? Diyanet İşleri Başkanı'na destek Kolay milletvekili oluyorlar Dünya yeniden şekillenirken İslam dünyası Böyle olmamalıydı Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi Seçim 2005'te |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||