Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Ya küçülecek,
ya küçülecekler
 
Devlet, kendi yarattığı krizler nedeniyle vatandaşından alabileceği herşeyi aldığı için, yolun sonuna gelindi. Öyle çaresiz kalındı ki, devlet, kendisi için en zor işe girişmiş durumda: Kendisini küçültüyor.
 
Ankara
 
8 Kasım—  Gerçemten bu iş çok zor. Öncelikle, gücü elinde bulunduranlar, güçlerinin gıdımının ellerinden çıkmasını istemiyor. En samimi olanından en halkçı geçinenine, en liberalinden, en devletçisine kadar hepsi böyle. Koltuğa oturmaya görsünler, hemen oturdukları koltuğun hükmettiği tüm kuruluşların babalarının malı olduğunu düşünüyorlar.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Babalarının malı gibi düşünüyor; ama babalarının mali gibi yönetmiyorlar. Hatta hepsinde şöyle bir hastalık başlıyor: “Şuraya şu kadar para verdim, buraya bunu bağışladım, şuraya şunu gönderdim” gibi.
       Bir seferinde, dönemin ekonomiden sorumlu bakanlarımızdan biriyle sohbet ederken, orada da aynı uslupla konuşunca dayanamayıp, “Sayın bakan, bu parayı cebinizden mi ödüyorsunuz ki; ben verdim, ben gönderdim” diyorsunuz dedim. Adam beni, çalışmakta olduğum Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e şikayet etti. Ama her siyasetçinin yaptığı şikayette olduğu gibi, Özkök bu şikayeti de hiç dikkate almadı, bana desteğini sürdürdü. Bu mantığı anlayamıyorum, acaba babalarının malı olsaydı, zarar eden bunca kurumu açık tutmaya devam ederler miydi?
       
MUSTAFA YILMAZ’IN TAVRI DA FARKLI DEĞİL
       Şimdi devlet kendini küçük ameliyata hazırlıyor; ama yine birileri çok zorlanıyor. Gündemde en çok konuşulan kurum, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Devasa bir kuruluş ve verimliliği düşük. Bütçesinin neredeyse tamamı sadece ücretlere gidiyor. Artık köylüye hizmet götürmek yerine, köylünün yakındığı kurumlardan biri haline gelmiş. Siyaset Şekerlemeleri’nin birinde de yazmıştım. Milletvekili hayret içinde kaldığını belirterek, bana şunları anlatmıştı:
       “Eskiden muhtarlar, benden Köy Hizmetleri’nin köyüne gelmesi için ricalarda bulunur, torpil isterdi. Şimdi Köy Hizmetleri’nin köyden gitmesi için devreye girmemizi istiyorlar. Çünkü köye giden araçlar, benzin parası olmadığı için çalışmıyor. Tabi işçiler de çalışamıyor. Akşama kadar oturmak zorundalar. Muhtarlar, ‘Hiç bir iş yapılamıyor; ama işçilere yemek vermekten helak olduk, bunları çekin buradan’diyor.”
       Köy Hizmetleri Genel Mütürlüğü’nün bağlı olduğu Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, Türkiye’nin dürüst siyasetçilerinden biri. Bunun aksini gösteren hiçbir örneklerle de karşılaşmadık. Kendisi gerçekten de seçmenle çok iç içe ve dobra dorba konuşan bir siyasetçi.
       Ama iş Köy Hizmetleri’nin valiliklere devrine gelince itiraz etmeye başladı. Bir yandan, “Liderler ne derse onu yaparım” diyor, diğer yandan devrin, hiçbir kârlılık getirmeyeceğini, işçilerle hükümeti karşı karşıya getireceğini savunarak, yanlış olduğunu söylüyor. Meclis kulisinde kendisiyle ayak üstü, ama uzun bir sohbet yaptık bu konuda...
       “İşçileri atamazlar, emekli de edemezler; çünkü hepsi genç. Üstelik bunlar Türk-İş Başkanı Bayram Meral’in Yol-İş Sendikası’nın üyeleri. Yarın görürsünüz Meral ne yapar?” dedi Yılmaz.
       Toplam işçi sayısının 50 bin olduğunu da belirtiyor. Bu arada anımsatalım 45 bin geçici işçiyi, büyük bir müjde ile kadrolu yapan da Yılmaz. Yılmaz’ın diğer söyledikleri de şunlar:
       
GENEL MECLİS ÜYELERİ YETERSİZ
       “Niye valilere devrediyorlar? Valiler bunları il genel meclisi üyeleri ile birlikte yönetecek. Biz milletvekillerini beğenmeyenler, genel meclis üyelerinin neler yapacağını görsün. Büyük bölümü yetersiz bunların. Her biri bir greyderin başına oturup, seçim için gösteri yapacak. Ben bunları önledim. Burası bugüne kadar, siyasiler tarafından hep seçim yatırım için kullanılmış, ben bunu değiştirdim. O kadar geniş bir teşkilat ki, seçimlerde büyük avantaj sağlıyor. Onun için herkesin gözü burada. Valiliklere devredilince birşey değişmeyecek. Zaten benim yaptığım birşey yok ki. Hangi köye hangi hizmetin gideceğini ben Ankara’da oturup kararlaştırmıyorum ki. Valiler kararlaştırıyor, bana geliyor, ben okumuyorum bile, hemen imzalıyorum. Benim ilim Gaziantep için bile durum böyle. Bu işin birbaşka zorluğu daha var. Orada çalışanların büyük bölümü DSP’nin, MHP’nin ANAP’ın ilçe başkanı, ilçe yöneticisi, belde yöneticisi. Bunlar yarın kapıya dayanacak.”
       
SADECE İMZA ATIYOR
       Aslında Yılmaz’ın söyledikleri üzerinde yorum yapmaya bile gerek. Herşey ortada. Buranın siyasetle nasıl içeçe olduğunu gayet güzel anlatıyor. Ama, herşeyi geçtim, Yılmaz’ın söylediklerinden birini çok önemsedim. Valilerin gönderdiği çalışma programını okumadan imzalıyormuş. O zaman bu kararlar niye Ankara’ya geliyor. Bıraksınlar, illerde alınan kararlar hemen uygulamaya geçirilsin. Bilmeyen mi var, sadece imza için bile en az bir ay beklemek gerekecek.
       Öbür yandan düşünün, bir bakan işi gücü yok oturup 81 ilden gelen eylem programlarını, hem de hiç okumadan imzalıyor! Olacak şey mi? Yılmaz, Köy Hizmetleri’nin hep seçim yatırımı için kullanıldığını söylüyor. Kendisi bunu yapmamış. (Bu konuda itirazı olanlar da var. Gaziantep’de Köy Hizmetleri’nin önemli çalışmalar yaptığı da ileri sürülüyor.) Peki ama, bugüne kadar yapan siyasilerin Yılmaz’dan sonra da aynı şeyi yapmayacağının bir kanıtı var mı?
       Bir bakan, okumadan imza atmayı ülkeye hizmet olarak görüyorsa vay halimize. Bir yandan merkezi yönetimin yetkilerinin yerel yönetimlere devrini istiyorlar, diğer yandan da var güçleriyle ayak diretiyorlar. Sorun sadece Mustafa Yılmaz sorunu değil. Bugün en liberal parti olduğunu söyleyen ANAP’ın bakanları bile yetkilerinin elinden alınmaması için var güçleriyle çalışıyor.
       Maliye Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı arasındaki tartışma ve çekişmeyi bilmeyen mi kaldı?
       Devletin küçültülmesi konuşulduğunda hep sosyal devlet ilkesi gündeme getiriliyor. Ben bu soysal devlet anlayışının böylesini kavrayabilmiş değilim.
       Çok kullandığım bir değerlendirmem var.
       Bu krizi devlet yarattı. Ama devlet kriz nedeniyle ne harcamalarından, ne lüksünden vazgeçti. Bunu yanısıra devletten geçinen herkes (Devletten her şekilde nemalanan da, devletten maaş alan da dahil) enflasyondan bile etkilenmeden gelirlerini sürdürüyor. Buna karşın verimlilik ve vatandaşın işini kolaylaştırma, onların da gelirini hiç değilse enflasyon oranında artırma yönünde hiçbir başarı gösteremedi devlet. Bugüne kadar, kriz nedeniyle devletten geçinip de işsiz kalan kaç kişi var, işini en iyi şekilde yapmasına rağmen özel sektörde işsiz kalan kaç kişi var? Lütfen biraz insaf.
       Sosyal devlet, tüm vatandaşlarını düşünen, sıkıntıyı eşit yayan devlettir. Sadece devletten geçinenleri koruyan değil. Ya devleti küçültmeyi başaracaklar ya kendi partileri küçülecek.
       
 
       
    MSNBC News ANAP artık eyleme geçsin
MSNBC News "Vurun Derviş'e" haftası
MSNBC News Referandumluk maddeye rötar
MSNBC News Top Meclis'te
MSNBC News Medeni kanun ve piyasalara uyarı
MSNBC News Sezer haksız mı?
MSNBC News Diyanet İşleri Başkanı'na destek
MSNBC News Kolay milletvekili oluyorlar
MSNBC News Dünya yeniden şekillenirken
MSNBC News İslam dünyası
MSNBC News Böyle olmamalıydı
MSNBC News Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi
MSNBC News Seçim 2005'te
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları