Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Ne milleti sevindiryorlar, ne de kendilerini
 
Halen DYP milletvekili olan eski bir bakanla, hükümetin almakta olduğu tasarruf tedbirleri üzerinde sohbet ediyorduk. Eski bakan, “Yahu arkadaş, ben muhalefetteyim; ama bunlar bayağı beceriksiz” dediğinde, bu sözleri son derece doğal karşıladım.
 
Ankara
 
13 Kasım—  Ama sözlerin devamı, gerçekten de düşündürücü geldi bana. Eski bakan devam etti: “Beceriksizlikleri, anlatmayı başaramamalarında, her karar öncesinde birbirleri ile kavga etmelerinde. Bakın bu Meclis’ten çıkan o kadar çok önemli yasalar, kararlar oldu ki, başka hiçbir hükümet kolay kolay bunları yapamazdı. Ama bu kararları ve yasaları öyle kavgalarla çıkardılar ki, ne milleti sevindirebildiler, ne de kendileri.”

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Hak vermemek elde değil. Herkesin bu hükümetle ilgili anlayamadığı birşey var. Gerçekten de çok önemli kararları, kavga ede ede eninde sonunda alınıyor. Tamam, iyi güzel de, kararlar çıkana kadar o kadar çok kavga ediliyor ki, alınan kararların bütün olumlu sonuçları kavga sırasında negatife dönüştüğünden, kararlardan sonra sadece eski düzeye dönülebiliyor.
       Özellikle Başbakan Bülent Ecevit bunu ‘uzlaşmanın gereği’ diyor ve kamuoyunun bunun artık öğrenmesini geerktiğini sık sık söylüyor. Peki, bu da iyi güzel de, bu uzlaşma kaga edilmeden alınamıyor mu ya da tüm kavgalar kamuoyunun önünde yapılmak zorunda mı? Devletin küçültülmesi ve tasarruf tedbirlerinde de durum aynı. Koalisyon partileri birbirleri ile neredeyse gırtlak gırtlağa geldiler. Dün de liderler toplanıp, “Alınması gereken kararlar üzerinde tam bir mutabakata varıldı” diye açıklama yapıldı.
       Buyurun, anlayan beri gelsin. Allah aşkına, bugüne kadar niye kavga edip durdunuz o zaman. Anlaşılır gibi değil. Böyle kavga ettikçe kendilerini de ülkeyi de yıpratmaya devam ediyorlar. Muhalefet milletvekilinin dediği gibi ne kendileri, ne millet sevinebiliyor.
       
DSP’DE PERDE ARKASINDA NE VAR?
       Son gelişmelerle ilgili olarak DSP’nin tutumunda da garipsenecek gelişmeler yaşandı. Daha önceki kavgalarda ortada bir tutum alan Başbakan Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın iki tutumunu örnek vermek istiyorum.
       Sondan başlayacak olursak, Başbakan Bülent Ecevit geçen hafta, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün valiliklere devri konusunda hükümette belirli bir uzlaşma sağlanmış olmasına rağmen, partisinin grup toplantısında Milletvekili Tarık Cengiz’in kürsüye çıkıp, Köy Hizmetlerinin kapatılamayacağı yönünde hamasi bir nutuk çekmesine izin verdi. Sonra kendisi kürsüye geldi ve bu milletvikiline hak verdiğini söyledi.
       Bununla da yetinmedi, partisinin yöneticilerine, bu konuşmanın ve kendi sözlerinin basına da aktarılmasını istedi. Milletvekilinin TV kanalarına çıkarak konuşmasını anlatabileceğini söyledi. Bunlar DSP grubunda görülmüş şeyler değil. DSP grubunda söz alıp konuşmak, bu konuşmaları basına sızdırmak o kadar kolay değil.
       Başbakan Bülent Ecevit’in bu konuda çok sıkı tutumu söz konusu, ama geçen hafta gelişmeler böyleydi.
       
DERVİŞ’E KOMPLO MU?
       DSP ile ilgili ikinci olay, birkaç hafta önce Meclis Genel Kurulu’nda ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e yönelik eleştirilerdi. Derviş, bazı milletkvekillerinin kendisine telefon ederek, kamu bankalarının zor durumdaki şirketlere yardımcı olmasını istediğini açıkladıktan sonraki gündü. Meclis oturumu açıldığında, Meclis Başkanvekili DSP’li Ali Ilıksoy, Kemal Derviş’in bu sözlerini oldukça sert bir üslupla eleştirdi ve eleştiri kervanına katılmak isteyen her milletvekiline de söz verdi.
       Şimdi bunda pek de yadırganacak birşey yok denebilir; ama Ali Ilıksoy’un Hüsamettin Özkan’la en yakın DSP’li milletvekili olduğunu anımsadığımızda, bu açıklamadan Özkan’ın habersiz olmasının sözkonusu olmadığını düşünmek gerek. Böyleyse, o zaman Özkan, Derviş’e böylesi bir saldırı için neden yol vermiş olabilir? İşte bu noktada, hükümetin artık dış kredi için Derviş’e ihtiyaç olmadığı yolunda bir kanıya ulaştığı bilgileri geliyor.
       11 Eylül saldırıları sonrası ve Afganistan savaşına verilen desteğin ardından Türkiye’nin öneminin arttığını düşünen hükümetin, kredi bulmakta artık zorlanmayacağı düşüncesinde olduğu ve bu nedenle Derviş’le yolları ayırmanın pek de sakıncalı olmayacağı kanısına vardığı konuşuluyor.
       Hatta Derviş’in de IMF ile anlaşmaya varılmasından, kredinin gelmesinden sonra, “Alın atınızı, verin tımarımı” diyeceği ve yeni bir siyasi kimlikle ortaya çıkacağı da konuşuluyor. DSP’de yaşanan son iki örneği verince bu senaryoları da yazmakta yarar olabilir diye düşündük. İlgilenenlerin dikkatine.
       
 
       
    MSNBC News Önce yorulacak, sonra gezecekler
MSNBC News Ya küçülecek, ya küçülecekler
MSNBC News ANAP artık eyleme geçsin
MSNBC News "Vurun Derviş'e" haftası
MSNBC News Referandumluk maddeye rötar
MSNBC News Top Meclis'te
MSNBC News Medeni kanun ve piyasalara uyarı
MSNBC News Sezer haksız mı?
MSNBC News Diyanet İşleri Başkanı'na destek
MSNBC News Kolay milletvekili oluyorlar
MSNBC News Dünya yeniden şekillenirken
MSNBC News İslam dünyası
MSNBC News Böyle olmamalıydı
MSNBC News Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi
MSNBC News Seçim 2005'te
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları