|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Kıbrısdaki gelişmelerde daha işin başındayız. Gelişmelerin olumlu yönde seyrettiği kesin; ama iyimserlik için erken. Yine de Rauf Denktaşın masaya oturması son derece önemli. Dört yıl önce masadan ayrıldığı için, bugüne kadar eleştiri oklarını üzerine çeken Denktaş, Türkiyenin talebi üzerine masaya yeniden döndü. Hem de öyle bir dönüş yaptı ki, herkes şaşırdı kaldı. Daha ilk günden Rum kesimi lideri Kleridesi konutunda akşam yemeğine bile davet etti. Bunlar gerçekten umutvar gelişmeler. Sorunlar çatışma ile değil, görüşmelerle çözülmeli. Bunun için hamasi nutuklar yerine mantık ve gerçekçilik üzerinde hareket etmek en doğrusu. Ama çok değil, şöyle bir hafta geriye gidecek olursak, Görüşmeler yapılsın, Kırbısta çözümsüzlük değil, çözüm olsun diyenler, Ver kurtulsuncu olarak karalandı. Neredeyse bu insanlar vatan haini ilan edilecekti. Biz de naçizane çözümü savunanlardandık. Doğrusu, Türkiyeden bazı eleştiriler aldım; ama Türkiyedeki Kıbrıslı şahinlere haber vermek isterim ki, Kıbrısdaki Türkler hiç de onlar gibi düşünmüyor. Kıbrıs Türkünden pek çok mail aldım. Hepsi de çözümü destekleyenlerden gelen mesajlardı. Bütün bunları geçelim artık; ama farklı görüş ortaya koyanları hemen, Ver kurtulsuncu diye gösterenlerin şimdi dönüp özeleştiri yapması gerekmez mi? Gazetelere yansıyan bazı haberler var. Kıbrısın birleşik bir devlet haline getirilmesi gibi. Bu öneriyi getiren de Rauf Denktaş. O zaman Denktaş bile Ver kurtulsuncu mu oldu? Şimdi Kıbrısda tüm bunları da geri bırakıp, çözüm için çaba sarf etmek gerek. TÜRKİYE BARIŞ ÜLKESİ OLSUN Kıbrıs sorunu, Türkiyenin ABye üyeliği ile yakından ilişkilendiriliyor. Özellikle AB çevreleri, Kıbrıs sorunu çözülmeden, Türkiyenin AB üyeliği mümkün değil diyor. Peki bunu diyen çevreler, Kıbrıs sorunu çözülürse, Türkiye AB üyesi olacak demek mi istiyorlar? Hayır, böyle bir yaklaşımları da yok. Onun için bu çevreler çifte standartçı. Türkiyenin de Kıbrıs sorununu AB ile ilişkilendirmesi yanlış. Türkiye Kıbrıs sorununu AB üyesi olmak için değil, bir sorununu daha yok etmek için çözmeli. Yakın zamana kadar etrafındaki tüm komşuları ile kavgalı bir ülke görüntüsü veren Türkiye, once Bulgaristanla dostluk temeline dayalı komşuluk ilişkisine geçti. Gürcistanla ilişkiler son derece iyi ve sağlıklı gidiyor. Suriye konusunda da bazı ilerlemeler yaşanıyor. Türkiye, güçlü bir ülke olmak istiyorsa, öncelikle komşusu olduğu ülkelerle sorunlarını çözmeli, bu ülkelerle daha güçlü ekonomik ilişki kurmalı. Bölgenin en güçlü ekonomisine sahip Türkiyenin bundan kazancı olacaktır. Uzağa değil, yakına mal satmak çok daha karlı ve kolay. Bu gücü yıllardır ihmal ettik. Hayal edebiliyor musunuz, İranla, Irakla, Ermenistanla, Yunanistanla sorunlarını çözmüş bir Türkiye, ne büyük avantajlar sağlayacak; ekonomiden savunmaya, terörden demokrasiye kadar. Belki bundan da önemlisi, dünyaya barış ülkesi görüntüsü verilecek. Komşuları ile dost olan bir Türkiye, bir yandan ekonomisini daha canlandırırken, diğer yandan AB için de daha çekici bir konuma gelecek. Zaten o noktada ABnin Türkiyeyi çok talep edip etmemesi de o kadar önemli olmayacak; bu süreç, kendiliğinden işleyecek. Kıbrıs sorununa çözüm talebi de bunradan kaynaklanıyor. Yani illa AB üyeliği değil, kendi sorunlarını çözmek için Türkiye bu adımları atmalı. KURTULUN KOMPLEKSTEN Bütün bunlar için, herşeyin halkın gözlerinin önünde yapılması çok önemli. Kapalı kapılar ardında nelerin döndüğü bilinmediği sürece hamaset öne çıkıyor. Ama devir değişti; bazı şeyleri gizlemek artık mümkün değil. Ama hükümet hala bazı şeyleri gizleyebileceğini düşünüyor. İşte AGSP. İki günde ne değişti de Türkiye AGSPye destek verdi, vetolarını kaldırma kararı aldı? Bunlar açıklanmadı. Açıklanmadığı sürece de Türkiyenin büyük bir taviz verdiği, karşılığında ise birşey almadığı konuşulmaya başlandı. Konunun uzmanları ile de görüşüyorum. Onlar da hiçbir şey öğrenemediklerini, bütün bu sessizliğin, Açıklayacak birşey yok. Çünkü alınan da birşey yok değerlendirmesine neden olduğunu belirtiyorlar. Dileriz böyle değildir. Yoksa, Türkiye yakın tarihinden de mi ders çıkaramadı. ABDli general Rogersin, 12 Eylül paşası Kenan Evrene, Sözüm söz, Yunanistanın NATOnun askeri kanadına dönüşüne izin verin, ben gereğini yaparım diye ortaya koyduğu kandırmaca yeniden mi yaşanıyor? Rogers, bu sözü verdi, ama emekli olduktan sonra sözlerinin hiçbir değeri kalmadı. Zaten bir sözle ne yapılabilirdi ki? Ben tarihin bu kez de yinelendiğine inanmıyorum. Herşeye karşın, bugünün paşalarının Evren olmadığını, Ecevitin de bu konuda büyük deneyimleri bulunduğunu düşünüyorum. Devlet Bahçelinin de bu konuda hassasiyet göstereceği kesin. Ama bütün bunlar belirsiz. Çünkü hükümet herşeyi kapalı kapılar ardında yapmayı yeğliyor, bu konuda. Yine dileriz haklı gerekçeleri vardır. Yoksa gizlemeleri sonsuza kadar süremeyecek, yakın zamanda, neyin en olduğu ortaya çıkacak. İşte DSP dışından tüm partilere mensup milletvekilleri, Meclis Başkanlığına önerge vererek, hükümetin Meclise bilgi vermesini istedi. Türkiye, bu oluru hiçbir karşılık almadan, sadece İngiltere Başbakanı Tony Blairin bir sevimli mektubu ile verdiyse ne yazık. Ben bu mektup işlerini de bir türlü anlayamıyorum. | |||||||||
Adamcağız, Dear Bülent Ecevit diye yazıyor, bizim medya bunu büyük bir samimiyet gibi sunuyor. Ne yazacaktı yani, Sir diye mi hitap edecekti. Yani ekselans yerine dear yeğlenince Türkiye çok mu onurlanıyor. Geçelim bunları, Allah aşkına. Bu kompleksten kurtulalım. Bırakalım mektupları da; yapılanlara, gerçeklere bakalım. Blairin mektubundakiler her neyse, bunlar 14 Aralıktaki Laeken Zirvesinde anlaşma metnine veya AGSPnin tüzüğüne geçecek mi, geçmeyecek mi, ona bakalım. Türkiye ne söz verdi, ne aldı? Şimdi bilmiyoruz; ama yarın öğreneceğiz. Onun için Hükümet bunu kendisi açıklasa daha iyi olur. Yoksa yarın onlar için daha zor olacaktır. Umudum o ki, hükümet Evren gibi davranmamıştır. | |||||||||
Sorunlar da çözümler de aynı Baba ocağına dönüş Ya DSP olmasa Mumculara destek ya da köstek ANAP'lı vekil eşlerine toplu imha planı(!) Ne milleti sevindiryorlar, ne de kendilerini Önce yorulacak, sonra gezecekler Ya küçülecek, ya küçülecekler ANAP artık eyleme geçsin "Vurun Derviş'e" haftası Referandumluk maddeye rötar Top Meclis'te Medeni kanun ve piyasalara uyarı Sezer haksız mı? Diyanet İşleri Başkanı'na destek Kolay milletvekili oluyorlar Dünya yeniden şekillenirken İslam dünyası Böyle olmamalıydı Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi Seçim 2005'te |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||