Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
“Ruhlar Evi”
 
CNBC-e şahane filimler gösterisine birini daha ekledi. Bu sayede, Danimarkalı yönetmen Bille August’un, İsabel Allende’nin Paula adlı eserinden uyarlanan “Ruhlar Evi” filmini ikinci kez, büyük bir keyifle izleme olanağı buldum.
 
Ankara
 
10 Aralık—  24 Aralık günü yeniden gösterilecek olan film,çok çarpıcı siyasi itiraflar ve derslerle dolu. Ben de daha çok bu bölümlerle ilgileneceğim.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Geçmişte Şili’de yaşanan darbelerin hikayesinin anlatıldığı filmde, ülkenin en zengin kişisi olan Estaban, kahyasının oğlu olmasına rağmen, onun çiftliklerinde köylüleri ayaklandırmaya kalkıştığı için öldürmek istediği, kızının sevgilisi, torunun babası bir devrimci önderin de liderleri arasında yer aldığı sol partinin iktidara gelmesini kabullenemez. Bunun sonucu olarak da askeri darbeye destek ve onay verir.
       Ama ne acıdır ki, yönetim artık kanlı bir cuntanın elinde olduğundan, senatör olmasına rağmen Estaban’ın hiçbir gücü kalmamıştır. Sevgilisinin yerini söylemesi için kızını gözaltına alırlar. Kızının gözaltına alınmasının yanlışlık olabileceğini söyleyen Estaban’a yanıt, eve gelen cuntacının sert tokadı olur.
       Ne acıdır ki, Estaban’ın sevgili kızına, gözaltı süresince, Estaban’ın görüşmek dahi istemediği gayrımeşru oğlu tarafından tecavüz dahil her türlü işkence yapılır. Ama Estaban’ın, kızına yapılanları dahi önleyecek gücü artık yoktur.
       Kızını kurtarmak için ziyaretine gittiği, arkadaşı olan bakanla görüşemez bile. Kendisini bakan yerine, alt sıradan bir cuntacı subay karşılar; hakarete uğrar ve arabasına da el konur. Gerekçeyi, ayaklarını masanın üsteni atmış, bir yandan yemeğini yiyen, diğer yandan Estaban’a hakaret yağdıran cuntacı yalın çıplaklığı ile ortaya koyar: “Ülkenin zengini sizsizinz; ama yönetin artık biziz.” İşte Estaban orada patlar:
       “Siz biliyor musunuz, generallere bu darbeyi yapması için kim yardım etti? Silah alımı için parayı kim verdi? ABD ile bağlantıyı kim kurdu? Bütün bu düzeni kim yarattı? Ben yaptım bunları. Ama şimdi kendimden utanıyorum, kendimden nefret ediyorum.”
       Ülke sokakları kan gölüne dönmüştür, kızı dahil yüzbinlerce insan en acımasız işkenceye uğramış, binlercesi bunu hayatı ile ödemiştir. Ve hayatın acı bir dersi; kızını kurtarmak için Estaban’ın başvuracağı tek kişi geçmişte yardımı dokunduğu bir genelev işleticisi olan Transito’dur. Transito’nun cunta yönetimi ile de çok iyi ilişkileri vardır. Kızı bir gecede kurtarır.
       Ve de ikinci bir ders: Estaban bir zamanlar öldürmek için can attığı, arkasından kurşun yağdırdığı kızının devrimci sevgilisini evinde saklar ve bununla da yetinmez, onun Kanada elçiliğine sığınması için kendi yaşamını riske atar.
       
ABD BU DÜNYAYA ÇOK ÇEKTİRDİ
       Çok geniş bir özet olduğunun farkındayım. Ama, bugün yaşadıklarımızı anımsatmıyor mu? İkiz kulelerin vurulması ve Afganistan operasyonundan sonar bazı yazılarımda, ABD’ye yönelik eleştirilerimi saklı tutarak değerlendirmede bulunmuştum. İslam dünyasına yönelik eleştiri ve kaygılarımı dile getirmiştim.
       Bugün Afganistan operasyonunda sona gelinmek üzere. Ama geriye dönüp bakacak olursak ABD ile Estaban arasında ne kadar büyük benzerlikler var, değil mi?
       En büyük darbeyi de kendi eliyle büyüttüğü güçlerden yedi; Talibanı ile, Bin Ladin’i ile... Ancak bu acımasız darbeyi yedikten sonra, dünyanın başına nasıl bir bela sardığını fark etti ve bu beladan kurtulmak için de ölmek üzere olan krala sığındı. Yine de kuşkuluyum; hiç değilse Estaban gibi, şimdi kendinden utanç duyuyor, nefret ediyor mu? ABD, dünyanın pek çok ülkesinde, sırf daha çok silah satmak için milyonların acımasızca işkence görmesine, yüzbinlerin katledilmesine destek verdi, göz yumdu, silah aktardı.
       CIA elemanlarının bu katliamlarda ve işkencelerde aktif rol aldığını artık bilmeyen kalmadı.
       Şimdi sonsuz kin ve nefretin toprağa gömülmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Bunu da biliyoruz.
       
MÜSLÜMAN DÜNYA DEMOKRATİKLEŞMELİ
       Sonsuz kin ve nefretin yerini huzur ve barışa bırakması için, herkesden önce ABD’ye görev düşüyor. Dünyaya artık bir başka gözle bakmak gerek. Diktatörler, cuntalar, monarşik yönetimler devri bitmeli. Bunda en büyük fayda da ABD’nin olacaktır.
       Çünkü, en batı ifadesi ile, artık bilgisayar silahtan daha fazla getirmeye başlamışsa, bilgisayar satışını artırmak için, demokrasiye ve ülkelerinde mutlu yaşayan insanlara, o insanların refahının yükseltilmesine gereksinim var.
       Gelinen noktada bunu yaratmak da artık daha kolay. Soğuk savaş döneminin bitmesi ile birlikte demokratik ülkeler cephesi büyük genişleme sağlamıştır.
       11 Eylül sonrasında buna Müslüman ülkeleri de katarak dünyaya büyük bir huzur getirmek mümkün. ABD, Suudi Arabistan başta olmak üzere, anti demokratik tüm Müslüman ülkelerin yönetimlerine verdiği desteği çekmeli. Dine dayalı devlet modelinde aşırılığın sınırlanamadığı, İran’dan Sudan’a, Pakistan’dan Afganistan’a, Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e kadar pek çok ülkede görüldü.
       Çünkü, tüm bu ülkelerin ortak yanı, demokrasiden nasibini almamış olmaları.
       
TÜRKİYE’YE DESTEK
       İşte bu noktada Türkiye gerçekten önemli bir ülke.
       Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta basın mensuplarına verdiği iftar yemeğine ben de katıldım. Bu konuyu sorularla Erdoğan’ın gündemine getiren de ben oldum. Kendilerinin dine dayalı bir devlet modeline taraftar olmadıklarının altını çizen Erdoğan da, Müslüman ülkelerin ana sorununun demokrasi eksikliği olduğunu vurguladı. Bunu Türkiye adına sevindirici buldum.
       Erdoğan Türkiye’nin Müslüman ülkeler için model olabileceğine inandığını da söyledi. Pekçoğumuzun katılacağı noktada bir temennisi de oldu: “Türkiye demokrasinin önündeki bazı engelleri kaldırmalı.” Kesinlikle doğru.


       Bu noktada demokratik dünya Türkiye’ye destek vermeli. Ama en az bunun kadar önemli olan, Türkiye’nin ekonomik sorunlarının giderilmesidir. Asıl destek burada lazım. Tabi ki, öncelikle Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi şart. Bunu gözardı etmek mümkün değil, ancak destek de en az o kadar önemli.
       Herşey Türkiye için tam kıvamında görünüyor. Yeter ki, hata yapılmasın. Klasik bir söylem değil, Türkiye gerçekten dünya barışında çok önemli rol oynayabilecek bir konumda ve noktada. Yeter ki içerde çatışmaya girilmesin, iyi yönetilsin.
       Yoksa yarın hepimiz yeni bir “Ruhlar Evi”ni yaşayabiliriz. Allah korusun.
       
 
       
    MSNBC News MHP'liler 'kuzu kuzu'
MSNBC News Gerçekleri gizlemeleri zor
MSNBC News Sorunlar da çözümler de aynı
MSNBC News Baba ocağına dönüş
MSNBC News Ya DSP olmasa
MSNBC News Mumculara destek ya da köstek
MSNBC News ANAP'lı vekil eşlerine toplu imha planı(!)
MSNBC News Ne milleti sevindiryorlar, ne de kendilerini
MSNBC News Önce yorulacak, sonra gezecekler
MSNBC News Ya küçülecek, ya küçülecekler
MSNBC News ANAP artık eyleme geçsin
MSNBC News "Vurun Derviş'e" haftası
MSNBC News Referandumluk maddeye rötar
MSNBC News Top Meclis'te
MSNBC News Medeni kanun ve piyasalara uyarı
MSNBC News Sezer haksız mı?
MSNBC News Diyanet İşleri Başkanı'na destek
MSNBC News Kolay milletvekili oluyorlar
MSNBC News Dünya yeniden şekillenirken
MSNBC News İslam dünyası
MSNBC News Böyle olmamalıydı
MSNBC News Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi
MSNBC News Seçim 2005'te
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları