|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Türkiye, gerçekten de son yıllarda komşuları ile iyi ilişkiler geliştirme politikası izlemeye başladı. Kılınçın sözleri bu çerçevedeyse, kesinlikle doğru ve yerinde. Ancak, ABye alternatif sunmak ise, bu kesinlikle yanlış. Öncelikle, böylesi bir durumda kendimize de haksızlık etmiş oluruz. Yani AB, PKKya destek veriyor da, İran vermiyor mu? PKK şu anda İranda neler yapıyor? Peki AB destekledi de, Rusya PKKyı desteklemedi mi? Bunu da geçtim. Bizim bu iki ülkeden rekabet, gelişme, teknoloji, ticaret, demokrasi adına öğreneceğimiz ne var, onlara vereceğimiz ne var? Ya da bu ülkeleri yıllarca bize rejim ihraç etmekle suçlamak boşuna mıydı? Bence, bunları tartışmaya gerek bile yok. Eğer bu sözler ABye alternatif anlamında sunulmuşsa, ABya girilmesini veya AB normlarının yakalanmasını isteyenler ne kadar haklı... BU ALDATMACA BİTSİN Türkiyede genel aldatma politikası sürüyor. En önemli aldatma da AB konusunda yapılıyor. Cuma günü Devlet Bakanı Şükrü Sina Güreli, Gazi Üniversitesinde şaşkınlıkla dinledim. Sayın Bakan, öyle şeyler anlattı ki, maaşallah dedim. Konuşmanın kısa özeti şuydu: AB, bugüne kadar hep Türkiyenin aleyhinde karar aldı, çok kötülük yaptı. Türkiyenin ABye hiçbir borcu yoktur, ABnin Türkiyeye borcu vardır. AB konusunda Türkiyede iki tür reformcular var. Birincisi Tanzimatçı reformcular. Bunlar her ne pahasına olursa olsun ABye girilmesini savunanlar. Bunlara göre, biz kendimiz hiçbir şey yapamayız, herşeyi dışarının zoru lie yaparız. Bir de Mustafa Kemalci reformcular var. Bunlar ise, en ileri medeniyetin de ilerisine geçmeyi kendi gücümüzle yapabileceğimize inanlar. AB Türkiyedeki herşeyi kaşımaktadır. Ama buna rağmen yine de Türkiye ABden vazgeçmemeli. Tabi çok merak ettim, kimdi Tanzimatçı reformcular, kimde Atatürkçü reformcular. Ben ABye girilmesine veya AB normlarını gönülden savunan biriyim. Yani ben Atatürkçü değil miydim? Herkesi geçtim, acaba Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmali Cem de Atatürkçü değil miydi? Gürel, tüm sözlerinde, isim vermedi ama Mesut Yılmazı zaten neredeyse dış güçlerin adamı gibi gösterdi, onun için Yılmazın Atatürkçülüğünü sormama gerek bile yok, Gürele. Dayanamadım bunları sormak istedim, Gürel, isimlere girmek istemedi, o zaman da hangi bilimsel ölçütlere göre böyle bir sınıflama yapmıştı? AB bugüne kadar Türkiyenin aleyhine kararlar aldığına göre, bugünden sonra da aynı politikasını sürdürecekti. O zaman neden mertçe onlara katılma isteğimizden vazgeçmiyoruz? Yoksa birileri bizi kandırıyor mu? Bu hükümet mi, Gürelin kendisi mi? Gürel, doğrusu bu soruma biraz kızdı. Konuşmasının içinde olduğunu söyledi. Hayır yoktu... Gürel, bal gibi demogoji yaptı. Bizi kandırıyorlar. Hem ABnin hep Türkiye aleyhine karar aldığını söyleyip, hem de yine de ABye girilmeli mantığını bana anlatamaz. Kandırıkçılık yapıyor. Bence yu bu görüşlerinde samimi olmalı, ya da bu hükümette bulunmamalı. Çünkü, büroya döndüğümde Başbakan Bülent Ecevitin AB ile ilgili açıklaması vardı. Bence o birkez daha Tanzimatçı reformculuğunu ortaya koymuştu! Gürel, konuya kişisel bakıyor. DSPde Bülent Ecevit sonrası senaryoda İsmail Cemi kendine rakip gördüğü için, Cem ne yaparsa aksini savunuyor. Bu kadar kolay mı bu işler? Tekrar vurgulamakta yarar var, konu yanlış tartışılmaya başlanıyor. Eğer sadece AB karşıtları Mustafa Kemalci ise, bu Atatürke en büyük saygısızlık olur. Onu bir avucun içine bırakmak olur. ATATÜRK BU KALIBA SIĞMAZ Oysa bu ülkede Atatürkçü olmayanların sayısı bir avuçtur. Bence bunu savunanlar Atatürkü hiç anlamayanlar. Onlar daha önce de yazdığım gibi, 1920de takılıp kalmışlar. Örneğin Atatürkün Türk kadınına getirdiği hakları Gürel, haklı olarak, övüne övüne dile getirdi; ama Atatürkten sonra ne yaptığımızı hiç görmüyor. Bu mu Atatürkçülük? Şimdi AB kadını mı, Türk kadını mı daha iyi noktada? Bazı hakları önceden tanımış olman, bugün de önde olduğun anlamına gelir mi? Onların anlayacağı dilde konuşayım: Eğer Atatürk sağ olsaydı, Türk kadının yeri bugünkü yer mi olurdu? İşte AB konusunda da tablo bu. Atatürkü anlamayan, anlamak istemeyen, onu küçük bir kalıba sığdırmak isteyenlere dikkat! Bunu başaramazlar. AB, ANAPA BIRAKILAMAZ AB konusunda bir tartışma da, Bu iş ANAPı kurtarma projesine dönüştü iddiaları ile ilgili. AB konusu ANAPın şemsiyesine sığmaz. Bu nedenle böylesine ulusal bir konu, sadece ANAPa da bırakılamaz. ANAPın burada konuyla ilgisi, hükümette ABye uyumdan Mesut Yılmazın sorumlu olması. Ama bu böyle diye, sorunu sadece ANAPın olarak görenler bu ulusal politikaya zarar veriyor. Örneğin DYP, konuya en fazla sahip çıkması gereken partiyken, bu gerekçe ile kenarda duruyor. O zaman olayı ANAPa bırakmış olmuyorlar mı? DYP de, DSP de, eğer gerçekten demokrasi yanlısıysa AKP de bu konuda daha aktif olmalı; işi ANAPa bırakmamalılar. Meclis dışında ise; CHPnin konuyla ilgili çok yerinde açıklamaları oluyor. Ancak üniversitelerin, baroların, tabip odalarının, işveren örgütlerinin ve diğer sivil toplum örgütlerinin bu konuda tam siper yaptıklarının farkında mıyız? Bu konu ANAPa bırakılamaz; o zaman herkese görev düşüyor. ANAPA DİKKAT | |||||||||
Yazımın AB ile ilgili bölümünü ANAPla noktalamışken, yazımı da ANAPla sonlandırmak istiyorum. Yargıtay Başsavcılığı bazı siyasi partilerimizi, merkez kontenjanından seçilen merkez karar organı üyeleri için, büyük kongrelerini toplayarak, yeniden seçim yapılmasını istedi. Konu bugün yapılacak olan ANAP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında görüşülecek. Biraz ateşli tartışmalar olacak gibi. Örneğin kongrenin hemen toplanıp, tüm seçimlerin yenilenmesini isteyenler olabilir. İzlememiz gerekecek ANAPı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi, en büyük yankıyı bu partide yapabilir. | |||||||||
Ortaklar arasında yanık savaşları İhanet (!) sürüyor AB vatana ihanet mi? Milletvekilinin eri cezasını öder Ediz Hun böyle zulüm görmedi Parti çıkarları öne Vekillerin sigara savaşı MHP'nin yalnızlık seçimi Durmuş'tan duygusal hayata katkı MHP'den uyuma iki şart Çiller'in alyans dikkati Sezer'in hakkı Durmuş'un aşk recetesi O da siyasetçi Erdoğan da Davos Zirvesi'ne davet edildi Derviş'e kızmak Ecevit ABD'ye giderken Muhalefet demek, kız tarafı demek Bu rekabet öldürür Güzel bir örnek Muş böyle zulum görmedi |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||