Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Komşular çok önemli
 
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’ın açıklamalarını herkes kendine göre bir yere çekti. Ben de öyle yapacağım!
 
Ankara
 
11 Mart—  Bir kere böylesi önemli makamlarda olanların kişisel görüşü olmayacağını düşünüyorum. Ancak, ortada bir yanlış ifade veya bir yanlış anlaşılma olduğunu sanıyorum. Kılınç’ın İran ve Rusya ile iyi ilişkiler konusundaki görüşü çok doğru. Önceki yazalarımın bir çoğunda ben de bu konuyu işledim. Tüm komşuları ile kavgalı bir ülkenin huzuru bulmakta zorlanacağına; oysa kavga yerine, bu ülkelerle ticari ilişkileri geliştirerek önemli bir avantaj sağlanabileceğine dikkat çektim. Bulgaristan örneğini verdimi de çok iyi anımsıyorum; savaşın eşiğinden nereye geldiğimizi vurguladım.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Türkiye, gerçekten de son yıllarda komşuları ile iyi ilişkiler geliştirme politikası izlemeye başladı. Kılınç’ın sözleri bu çerçevedeyse, kesinlikle doğru ve yerinde.
       Ancak, AB’ye alternatif sunmak ise, bu kesinlikle yanlış.
       Öncelikle, böylesi bir durumda kendimize de haksızlık etmiş oluruz. Yani AB, PKK’ya destek veriyor da, İran vermiyor mu? PKK şu anda İran’da neler yapıyor? Peki AB destekledi de, Rusya PKK’yı desteklemedi mi? Bunu da geçtim. Bizim bu iki ülkeden rekabet, gelişme, teknoloji, ticaret, demokrasi adına öğreneceğimiz ne var, onlara vereceğimiz ne var? Ya da bu ülkeleri yıllarca bize rejim ihraç etmekle suçlamak boşuna mıydı? Bence, bunları tartışmaya gerek bile yok. Eğer bu sözler AB’ye alternatif anlamında sunulmuşsa, AB’ya girilmesini veya AB normlarının yakalanmasını isteyenler ne kadar haklı...
       
BU ALDATMACA BİTSİN
       Türkiye’de genel aldatma politikası sürüyor. En önemli aldatma da AB konusunda yapılıyor.
       Cuma günü Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’i, Gazi Üniversitesi’nde şaşkınlıkla dinledim.
       Sayın Bakan, öyle şeyler anlattı ki, ‘maaşallah’ dedim. Konuşmanın kısa özeti şuydu:
       “AB, bugüne kadar hep Türkiye’nin aleyhinde karar aldı, çok kötülük yaptı. Türkiye’nin AB’ye hiçbir borcu yoktur, AB’nin Türkiye’ye borcu vardır. AB konusunda Türkiye’de iki tür reformcular var. Birincisi Tanzimatçı reformcular. Bunlar her ne pahasına olursa olsun AB’ye girilmesini savunanlar. Bunlara göre, biz kendimiz hiçbir şey yapamayız, herşeyi dışarının zoru lie yaparız. Bir de Mustafa Kemalci reformcular var. Bunlar ise, en ileri medeniyetin de ilerisine geçmeyi kendi gücümüzle yapabileceğimize inanlar. AB Türkiye’deki herşeyi kaşımaktadır. Ama buna rağmen yine de Türkiye AB’den vazgeçmemeli.”
       Tabi çok merak ettim, kimdi Tanzimatçı reformcular, kimde Atatürkçü reformcular. Ben AB’ye girilmesine veya AB normlarını gönülden savunan biriyim. Yani ben Atatürkçü değil miydim? Herkesi geçtim, acaba Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmali Cem de Atatürkçü değil miydi? Gürel, tüm sözlerinde, isim vermedi ama Mesut Yılmaz’ı zaten neredeyse dış güçlerin adamı gibi gösterdi, onun için Yılmaz’ın Atatürkçülüğünü sormama gerek bile yok, Gürel’e.
       Dayanamadım bunları sormak istedim, Gürel, isimlere girmek istemedi, o zaman da hangi bilimsel ölçütlere göre böyle bir sınıflama yapmıştı? AB bugüne kadar Türkiye’nin aleyhine kararlar aldığına göre, bugünden sonra da aynı politikasını sürdürecekti. O zaman neden mertçe onlara katılma isteğimizden vazgeçmiyoruz? Yoksa birileri bizi kandırıyor mu? Bu hükümet mi, Gürel’in kendisi mi?
       Gürel, doğrusu bu soruma biraz kızdı. Konuşmasının içinde olduğunu söyledi.
       Hayır yoktu...
       Gürel, bal gibi demogoji yaptı.
       Bizi kandırıyorlar. Hem AB’nin hep Türkiye aleyhine karar aldığını söyleyip, hem de yine de AB’ye girilmeli mantığını bana anlatamaz. Kandırıkçılık yapıyor.
       Bence yu bu görüşlerinde samimi olmalı, ya da bu hükümette bulunmamalı. Çünkü, büroya döndüğümde Başbakan Bülent Ecevit’in AB ile ilgili açıklaması vardı. Bence o birkez daha Tanzimatçı reformculuğunu ortaya koymuştu! Gürel, konuya kişisel bakıyor. DSP’de Bülent Ecevit sonrası senaryoda İsmail Cem’i kendine rakip gördüğü için, Cem ne yaparsa aksini savunuyor.
       Bu kadar kolay mı bu işler?
       Tekrar vurgulamakta yarar var, konu yanlış tartışılmaya başlanıyor. Eğer sadece AB karşıtları Mustafa Kemalci ise, bu Atatürk’e en büyük saygısızlık olur. Onu bir avucun içine bırakmak olur.
       
ATATÜRK BU KALIBA SIĞMAZ
       Oysa bu ülkede Atatürkçü olmayanların sayısı bir avuçtur. Bence bunu savunanlar Atatürk’ü hiç anlamayanlar. Onlar daha önce de yazdığım gibi, 1920’de takılıp kalmışlar.
       Örneğin Atatürk’ün Türk kadınına getirdiği hakları Gürel, haklı olarak, övüne övüne dile getirdi; ama Atatürk’ten sonra ne yaptığımızı hiç görmüyor. Bu mu Atatürkçülük? Şimdi AB kadını mı, Türk kadını mı daha iyi noktada? Bazı hakları önceden tanımış olman, bugün de önde olduğun anlamına gelir mi? Onların anlayacağı dilde konuşayım:
       Eğer Atatürk sağ olsaydı, Türk kadının yeri bugünkü yer mi olurdu? İşte AB konusunda da tablo bu. Atatürk’ü anlamayan, anlamak istemeyen, onu küçük bir kalıba sığdırmak isteyenlere dikkat!
       Bunu başaramazlar.
       
AB, ANAP’A BIRAKILAMAZ
       AB konusunda bir tartışma da, “Bu iş ANAP’ı kurtarma projesine dönüştü” iddiaları ile ilgili.
       AB konusu ANAP’ın şemsiyesine sığmaz. Bu nedenle böylesine ulusal bir konu, sadece ANAP’a da bırakılamaz. ANAP’ın burada konuyla ilgisi, hükümette AB’ye uyumdan Mesut Yılmaz’ın sorumlu olması. Ama bu böyle diye, sorunu sadece ANAP’ın olarak görenler bu ulusal politikaya zarar veriyor.
       Örneğin DYP, konuya en fazla sahip çıkması gereken partiyken, bu gerekçe ile kenarda duruyor. O zaman olayı ANAP’a bırakmış olmuyorlar mı?
       DYP de, DSP de, eğer gerçekten demokrasi yanlısıysa AKP de bu konuda daha aktif olmalı; işi ANAP’a bırakmamalılar. Meclis dışında ise; CHP’nin konuyla ilgili çok yerinde açıklamaları oluyor.
       Ancak üniversitelerin, baroların, tabip odalarının, işveren örgütlerinin ve diğer sivil toplum örgütlerinin bu konuda tam siper yaptıklarının farkında mıyız?
       Bu konu ANAP’a bırakılamaz; o zaman herkese görev düşüyor.
       
ANAP’A DİKKAT


       Yazımın AB ile ilgili bölümünü ANAP’la noktalamışken, yazımı da ANAP’la sonlandırmak istiyorum.
       Yargıtay Başsavcılığı bazı siyasi partilerimizi, merkez kontenjanından seçilen merkez karar organı üyeleri için, büyük kongrelerini toplayarak, yeniden seçim yapılmasını istedi.
       Konu bugün yapılacak olan ANAP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında görüşülecek.
       Biraz ateşli tartışmalar olacak gibi. Örneğin kongrenin hemen toplanıp, tüm seçimlerin yenilenmesini isteyenler olabilir.
       İzlememiz gerekecek ANAP’ı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebi, en büyük yankıyı bu partide yapabilir.
       
 
       
    MSNBC News Ortaklar arasında yanık savaşları
MSNBC News İhanet (!) sürüyor
MSNBC News AB vatana ihanet mi?
MSNBC News Milletvekilinin eri cezasını öder
MSNBC News Ediz Hun böyle zulüm görmedi
MSNBC News Parti çıkarları öne
MSNBC News Vekillerin sigara savaşı
MSNBC News MHP'nin yalnızlık seçimi
MSNBC News Durmuş'tan duygusal hayata katkı
MSNBC News MHP'den uyuma iki şart
MSNBC News Çiller'in alyans dikkati
MSNBC News Sezer'in hakkı
MSNBC News Durmuş'un aşk recetesi
MSNBC News O da siyasetçi
MSNBC News Erdoğan da Davos Zirvesi'ne davet edildi
MSNBC News Derviş'e kızmak
MSNBC News Ecevit ABD'ye giderken
MSNBC News Muhalefet demek, kız tarafı demek
MSNBC News Bu rekabet öldürür
MSNBC News Güzel bir örnek
MSNBC News Muş böyle zulum görmedi
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları