| | | | Bugün bir siyasetçimizi insani boyutu ile konuk ediyorum, şekerlemelerimize; ama ismini vermeyeceğim; adının yazılması hoşuna gitmeyecektir, çünkü. Ancak ben de olayı aktarmadan edemeyeceğim, doğrusu: Siyasetçimiz, gece yarısına doğru, oğlu ile beraber, Kızılay’da yürüyüşe çıktı. Oğluyla keyif içinde sohbet edip yol alırken, biraz ilerde gencecik bir kız çocuğu gördü. Yanında da ondan daha küçük ikinci bir kız çocuğu vardı. Yaklaştığında, kardeş olduklarını sonradan öğrendiği iki kızın gofret sattığını gördü. Etrafı inceledi; genç kıza yöneltilen bazı bakışlardan rahatsız oldu. Kızı yanına çağırdı. Bütün göfretleri satın aldı. Kendisini tanıttı. Adreslerini aldıktan sonra genç kızla kardeşinden eve gitmelerini istedi. Kartını vermeyi de ihmal etmedi. Kızlara, “Babanız yarın mutlaka bana gelsin” dedi.
Baba ertesi gün geldi. Bir belediye şirketinde çalışıyordu. Çocuklarını geçindirememekten yakınıyordu. Gofret satan kızının geçen yıl liseyi bitirdiğini; ama üniversite sınavlarına girmesi için gereken evraka ödenecek parası bile olmadığından, şu şansı kullanamadığını anlattı. 5 çocuk sahibi olduğunu bu nedenle kızlarını sokakta birşeyler çalışmaya teşvik ettiğini söyledi. Babadan kızların eve ne kadar katkı yaptığını sordu. Bu parayı, her ay, destek için kendisinin vereceğini söyledi. Genç kızı üniversiteye hazırlık kurslarına göndereceğini, masrafı da kendisinin karşılayacağını belirtti. Bütün bunların karşılığında babadan, bir daha kızlarını sokağa göndermemesi için söz aldı. Konunun takipcisi olacağını da söyledi. Şimdi o genç kız bir dersaneye gidiyor, kardeşi ise okula.
DEVAM YARIŞI
DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı, Meclis’in en devamlı milletvekillerinin listesini bir kez daha yayınladı. Kendisi birinci sıradaydı, yine. Halıcı, bu devam konusuna çok önem veren bir milletvekili. Devam çizelgesi ise Meclis’de yoklama veya oylama yapıldığında ortaya çıkıyor. Bu nedenle Halıcı, resmi geziler gereği de olsa Ankara veya ülke dışında olduğunda sık sık diğer grup başkanvekili Aydın Tümen’i arar, “Bugün yoklama oldu mu?” diye sorar. Ama kendine rakip olma olasılığı bulunanlara yoklamayı haber vermek gibi bir derdi de olmaz. Sözkonusu olan Tümen bile olsa. Doğrusu Halıcı’nın şansı da iyi gider. Moskova’ya yaptığı bir haftalık gezi boyunca, Meclis’te bir tek yoklama veya açık oylama yapılmadığı için, onunu yokluğu kayıtlara geçmedi.
Meclis’in en devamlı milletvekillerinden biri de Erol Al. Al, kayınbiraderi ile bir yakın arkadaşının rahatsızlığı nedeniyle sadece iki yoklamaya katılamadığı için 3’üncü sırada yer aldı. Halıcı’nın bir haftalık yokluğuna rağmen ilk sırada yer almasına içerledi(!) Al. Halıcı’yı her gördüğünde takılmaya başladı: “Hesabı düzgün yapmamışsın, ben biliyorum sen Bütçe oylamalarına katılmadın. Nasıl oluyor bu?” Halıcı, Al’ın söylediklerinin üzerinde pek durmadı. Al, konunun takipcisi oldu, sık sık hep ön sırada oturan Halıcı’nın yanına tacize (!) gitti. Baktı, Halıcı’nın sinirleri çok sağlam. Bunun üzerine, yöntem değiştirmeye karar verdi.
Önce, etrafa, Halıcı’nın listesinin sahte olduğunu yaydı. Meclis’in gazeteci kökenli milletvekillerinden olan Al, haber yaymada da çok büyük başarı sağladı. Baktı fısıltı gazetesi iyi çalışmış, bu kez sahte bir liste hazırlayıp dağıttı. Bu listenin Halıcı’nınkinden tek farkı, Al’ın birinci sıraya, Halıcı’nın ise 16’ıncı sıraya inmesiydi. Liste aslına da çok uygundu. Al, sahte listenin birini de bizzat kendi götürüp Halıcı’ya verdi. “Bak ben de Meclis Başkanlığından aldığım yoklama sonuçlarına göre liste çıkarttırdım. Doğrusu buymuş” dedi. Halıcı, listeyi inceledi ve “Olmaz kardeşim bu sahte. Böyle birşey olamaz” diye tepki gösterdi. Al, nihayet hedefine ulaşmıştı. “Liste sahte değil, sadece fotokopi, oyunu” dedi. Halıcı bunun üzerine rahatladı ve sahte listeyi hemen yok etti. Birinciliğine yönelik bir tehlikeyi savuşturmanın zevkini yaşarken, Al’a da şu itirafta bulundu: “Aman Erolcuğum, Allah’tan dilerim, bu yıl bir hastan çıkmaz, bütün oylamalarda hazır bulunursun. Birinci sırayı birlikte paylaşırız. Yoksa sen tehlike bir milletvekilisin. Benim araştırmamın güvenilirliğini tehlikeye sokabilirsin.”
BABİL KULESİ GİBİ PARTİ
Meclis’in iki kulisi var. Biri iktidar kulisi, diğeri muhalfet. Ancak, ANAP’ lılar hükümetin kuruluşundan bu yana hep muhalefet kulisini yeğliyor. Muhalefet kulisi, diğerinden biraz farklı. Orada bir “Kral Köşkü” var. Muhalefet kulisinde birkaç basamakla çıkılan 4 sütun arasında kalan, 10-12 koltuk sığan bir bölüm var; milletvekilleri buraya Kral Köşkü adı takmış. Gözlerden daha uzak bir yer yeğleyenler burayı seçer.
Hafta içinde, baktık Kral Köşkü’nde sadece iki vekil var. ANAP Grup Başkanvekili Nihat Gökbulut ile DSP Grup Başkanvekili Aydın Tümen. Tümen’i orada görmeye pek alışık değiliz. NTV’den Sibel Erdem’le birlikte takıldık: “Ne o, ‘top secret’ (Çok gizli) konular mı görüşülüyor?” Sadece bir çay molası olduğundan davet edildik. | |
|
O günün konusu da ANAP Diyarbakır Milletvekili Segbetullah Seydaoğlu’nun partisinin grup toplantısında cezaevindeki 4 eski DEP milletvekiline af istemesiydi. Tümen, Gökbulut’a, “Arkadaşlarınız bundan rahatsız olmadı mı?” diye sordu. Gökbulut, “Rahatsız olmaz mı? En başta ben. Bu nedenle, kapalı oturumda kürsüden kendisini uyardım. Ama arkadaşımızın bu tür radikal çıkışları oluyor, doğrusu” dedi.
Tümen, sonra en olduğunu sordu. Gökbulut, “Bizde birşey olmaz ki ağam. Bizim parti Babil Kulesi gibi. Herkes var ve herkes her şeyi söyleyebilir” dedi. Tam bu sırada Meclis’de bir açık oylama yapıldı ve Tümen oylamaya yetişemedi. Gülmeye başladı. Neden güldüğünü sorduğumuzda ise, tam da benim bir önceki şekerlemeyi doğrulayan bir açıklamada bulundu:
“Emrehan beni yine atlattı da. Oylamayı haber vermedi, biz yoklamada yok yazılacağız. Kendisi yine önde olacak”
| |
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
Derviş'e kızmak