Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Durmuş’un aşk recetesi
 

 
Ankara
 
26 Ocak—  Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Star Gazetesi’nin MHP’yi izleyen muhabiri Düzgün Karadaş’ın gribini, yazdığı reçete ile kısa sürede tedavi edince, Karadaş’ın aşk hayatındaki kötü gidişi için de reçete yazdı. Ama Karadaş, aşk hayatını bir türlü güzelleştiremiyor.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bakanın hastalık tedavisinde oldukça başarılı olduğunu gören Düzgün, Bakan’ın his dünyasına da çare bulması ümidi ile başvurusunu yaptı: “Sayın Bakan’ım, yazdığınız reçete ile gribim bıçakla kesilir gibi gitti. Benim aşk hayatım da çok sağlıksız. Bir reçete de ona yazsanız, çok memnun olurum.”
       Durmuş, “Onun da reçetesi var Düzgün” dedi ve bir kağıda reçetesini döktürdü:
       Düzgün, Reşat Nuri Gültekin’in ‘Dudaktan Kalbe’ adlı eserini dikkatle okuyacak, aşk hayatı böylece düzene girecekti. Düzgün, bu durumu Çarşamba günü, Meclis kulisinde karşılaştığı, MHP İstanbul milletvekili Mehmet Gül’e açtı. Olayı anlatıp, “Bakanın yazdığı ilaç gribime iyi geldi; ama aşk hayatım hala kötü, ona uygun tedavi bulmuş değil” dedi.
       Konu Gül’ün çok hoşuna gitti. Kahkahalar atarken, bir de baktı karşıdan Durmuş geliyor. Düzgün’ü alıp yanına götürdü.
       “Osmancığım, Düzgün’ün hastalığını iyileştirmişsin, ilaçların iyi; ama aşk hayatı hala düzelmiş değil. Böyle reçete olmaz ki. Dudaktan Kalbe’yi niye önerdin anlamış değilim. Orada hasta bir doktor var, bu nedenle mi önerdin? Oysa Peyami Safa önerseydin daha iyi gelirdi” dedi. Durmuş, konuyu anladı, Düzgün’e döndü, “Kardeşim, sen verdiğim reçetenin gereğini yaptın mı? Kitabı okudun mu?” diye sordu. Düzgün, “Okumadım” diye itirafta bulundu. Durmuş, Gül’e döndü, “Kardeşim ben ne yapayım; adam reçetenin gereğini yapmamış. Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi bekliyor; ama bilet almamış. Buna doktor ne yapsın?”
       
OLASILIĞIN SUÇ ALETİ
       Uyum Yasa Tasarısı Adalet Komisyonu’nda iki gün süren yoğun görüşmelerin ardından kabul edildi.
       Tasarı’ya muhalefet, yeterince demokratik bulmadığı gerekçesiyle sert eleştiriler yöneltti. Saadet Partisi Trabzon Milletvekili, hukuk kökenli Şeref Malkoç da hızını alamayanlardandı. Mamkoç özellikle, 312’inci maddede yer alan, “Kamu düzenini bozma olasılığı” ibaresindeki ‘olasılık’ sözcüğü üzerinde durdu. Bu sözcüğü ifade edebilecek hiçbir şey bulamadığını belirtti. Ama, sonunda defalarca özür dileyerek, konuyu bir fıkra ile dile getirdi:
       “Temel, kadı ile takışmakta; ama bir türlü suç da işlemediği için, kadının eline düşmüyor. Kadı da kıvranıp duruyor, Temel bir elime düşsün diye. Sonunda kadı, Temel’i, takibe aldırır. Bir gece Temel, evinden çıkarken elinde bir şişe vardır, yağ almaya gitmektedir. Hemen Temel’i kadının önüne çıkarırlar. İçki almaya gittiği gerekçesi ile yargılarlar. Temel, ne dese suçsuzluğunu kanıtlayamaz. Kadı, ‘Elindeki şişe suçun kanıtı, aletidir’ der de başka birşey demez. Bu nedenle 20 sopa yiyeceksin’ der. Temel’e 20 sopa vurulur.
       Sopayı yiyen Temel, kadıya, ‘Kadı efendi, benim 100 sopa daha yemem lazım’ der. Kadı, bunun nedenini sorar, ‘Kadı efendi, zina ile ilgili suç aleti de üzerimde. Bu nedenle 100 sopa daha vurdurmalısın.’ Kadı şaşar kalır.”
       Malkoç, bu fıkrayı anlattı; ama doğrusu yüzü de kıpkırmızı kesildi. Bu nedenle de cümlesini, “Çok zorlandım; ama bu olasılık, sözcüğünü başka türlü anlatamazdım, kusura bakmayın” diye tamamladı.
       
FAZİLET SAADET OLUNCA

       Fazilet Partisi’nin kapatılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı yayınlandıktan sonra, Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan bu konuyu sık sık gündeme getirmeye başladı.
       Konu, ANAP kulislerinde de bir kez daha başka bir yanı ile gündeme geldi. ANAP’ın “tam bir Karadenizli” denecek türden, en espirili isimlerinden Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in içine düştüğü durumdu, ANAP kulislerindeki ana konu.
       Kabil’in, herkesi kahkahaya boğan öyküsü şöyle:
       Kabil’in yengesinin adı Fazilet. FP ile ilgili kapatma davası sürürken Kabil, yengesine sık sık, “Bak bu partiyi kapatacaklar, adın gidecek” diye takılıp dururmuş. Sonunda parti kapatıldı ve eski Faziletliler yeni parti kurma çalışmalarına başladı. Kabil, bu kez de yengesinin ablası Nurhayat Hanım’a taktı:


       “Bak yeni partinin adı da, ‘Nurhayat’ olacak.” Ama, gelin görün ki tam ‘Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste’ hesabı. Parti kuruldu ve adı Saadet oldu. Kabil, bu duruma çok bozuldu; “Kardeşim bula bula, bizim hanımın ikinci adını buldular yahu” diye dert yanmaya başladı.
       Bu arada Saadet Partili milletvekillerini her gördüğünde de bu hikayeyi anlatıp, “Artık çekin elinizi, ailemin adlarından Allah aşkına” diye espri yapmaktan da kendini alamadı.
       
 
       
    MSNBC News O da siyasetçi
MSNBC News Derviş'e kızmak
MSNBC News Erdoğan da Davos Zirvesi'ne davet edildi
MSNBC News Önce yorulacak, sonra gezecekler
MSNBC News Ya küçülecek, ya küçülecekler
MSNBC News ANAP artık eyleme geçsin
MSNBC News "Vurun Derviş'e" haftası
MSNBC News Referandumluk maddeye rötar
MSNBC News Top Meclis'te
MSNBC News Medeni kanun ve piyasalara uyarı
MSNBC News Sezer haksız mı?
MSNBC News Diyanet İşleri Başkanı'na destek
MSNBC News Kolay milletvekili oluyorlar
MSNBC News Dünya yeniden şekillenirken
MSNBC News İslam dünyası
MSNBC News Böyle olmamalıydı
MSNBC News Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi
MSNBC News Seçim 2005'te
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları