|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Çözümcülerin zorluğu; sesi gür çıkan şahinlerin, onları Ver kurtulsuncu göstermesi. Hiç de öyle değil. Kimse ver kurtul mantığı ile hareket edemez, etmiyor da. Ama işin öbür tarafı da, şahinlerin 30 yıldır ülkeyi hangi noktaya getridiği ortada. Bunların çoğu Türkiyenin ABye girişinin önünde engel oluşturan isimlerdi, geçmişte. Eğer Türkiye Yunanistanla birlikte ABye üye olabilseydi bugün bu sorunlar yaşanmayacaktı. Geçen gün, bu sürecin Dışişleri Bakanı Gündüz Ökçünün bir tanıdığı aktardı. Malum o dönem özellikle Bülent Ecevitin, Onlar ortak, biz Pazar mı olacağız dediği dönem. AB ile ilgili olarak İngiltere Büyükelçisi Ökçünü ziyaret eder. Sonrası Ökçünün ağzından: Adamı dışarıda tam 20 dakika beklettim. Ben de içeride oturdum, çayımı kahvemi içtim. Anlasınlar bizim ne olduğumuzu? yani Türkiyenin gücünü, bütün ABye gösterdiler. Gerçekten de öyle mi oldu? Eğer süreç Türkiyenin ABye üyeliği ile sonuçlansaydı, öyle düşünüyorum ki en azından, ne 12 Eylül belası, ne Güneydoğu sorunu ne ekonomik krizler yaşanacak, Türkiye kimi hesaplamalara göre en azından 500 milyar dolarlık büyüme gerçekleştirebilecekti. Bugün kişi başına ulusal geliri en az 10 bin doların üzerinde olacaktı. Bugün çözümü zorlayanlar, geçmişteki bu hataların önüne geçmek istemekte. Ama öbür taraftan da 12 Eylül Paşası Kenan Evren gibi, ülke çıkarlarını düşünmeden Yunanistanın NATOnun askeri kanadına dönüşüne koşulsuz Evet denilmesi gibi bir durum da sözkonusu edilemez. Çare çözümdür. Öyle de Türkiyenin Kıbrısdaki çözümü ne oldu, bugün nedir? Bunu kaç kişi bilmekte? Türkiye artık açık bir toplum. Öyle kapalı kapılar ardında çok şeyi tutamazsınız. Bazı gerçekleri örtmek o kadarda kolay olamaz. KIBRIS KOSOVA VE BOSNA DEĞİL Başbakan Ecevit, Bazı yazarlar, bu çağda soykırım olur mu? diye yazdığını belirterek Bosna Hersek ve Kosovayı örnek gösterdi. Ecevitin bu görüşüne de katılmıyorum. Kıbrıs ne Bosna, ne de Kosovadır. Kıbrıs, Türkiyenin yanıbaşındadır. Orada büyük bir Türk askeri gücü bulunmaktadır. Bunlar da önemli değildir. AB, bize bir medeniyet hedefi olarak gösterilmiyor mu? Türkiye ABye bu nedenle girmiyor mu? Böylesine bir AB, eğer Rumların Kıbrısda soykırım yapmasına yol verecekse, bizim böyle bir medeniyet içinde yer almak için çabalamamız niye? O zaman bize niye AB hedefini gösteriyorlar? Ben, kendi üyesinin soykırım yapacağı bir ABnin üyesi olmak istemiyorum. Herhalde en fazla da Başbakan Ecevit istemez, böylesi bir medeniyetin içinde olmayı. Eğer AB böylesi bir soykırıma izin verecekse, gelin bu AB sevdasından vazgeçin yol yakınken. Ama bir yandan AB hedefini göstermek, diğer yandan AB eliyle soykırım yapılacağını söylemek bence komiklik. Bu savunma biçimi bence çok zayıf ve kimse inanmamakta. KKTC YAŞASIN Rum kesiminin ABye alınması halinde Türkiyenin izleyeceği ana politika KKTCyi ilhak olarak açıklanıyor. Dışişleri Bakanı İsmali Cem Türkiyenin Kıbrıs için en ağır bedeli ödemeye hazır olduğunu söylüyor. Ağır bedelin de Kıbrısın ilhakı ile birlikte gelecek bedel olduğunu ima ediyor. Türkiye, Kıbrıs sorununu hem de AB üyeliği ile birlikte çözüme kavuşturabilecek yolları bulabilecek güçte bir ülkedir. Bu çözümleri üretip dünyanın önüne sermek gerek. Türkiye, ne dünyanın her yanında aldığı kararlara tam destek verdiği, gerektiğinde aldığı kararlar nedeniyle yabancı diyarlara asker gönderdiği Birleşmiş Milletlerin, ne de ABD ve ABnin görüş ve önerilerini hiçe sayarak Kıbrısda ilerleme sağlayamaz. Türkiye, kendi çözümlerini açık yüreklilikle ortaya koymalı ve bunlar gerçekleşebilir çözümler olmalı. Bu çerçevede ilhak, alınabilecek en yanlış karardır. Bu Türkiyeyi içe kapatır, yalnızlığa iter, ülkenin her an savaş ortamında bulunmasına neden olur. Sıkıntıdaki halkın çaresizliğini artırır, sonuç hiç de parlak olmaz. Bugünler aranır hale gelir. Türkiye hiç değilse bu politikadan vazgeçmeli ve KKTCnin bir devlet olarak varlığını sürdürmesine destek vermeli, bunu sağlamalı. İlhak en kötü çözüm olacaktır. Türkiye bunu yapacağına ülkesinin ekonomisini güçlendirmeli, vatandaşının girişimciliğini teşvik etmeli, onun önünü açmalı. Güçlü bir ekonomi ve her alanda AB normlarına ulaşan bir Türkiye, Kıbrıs sorunu da çözer, ABnin direncini de kırar. Ama bunları yapmak yerine şahinlikle çözüm aranıyor. | |||||||||
Anayasa değişikliği gerçekleşti. İyi güzel. En çok da biz alkışladık. Ama, gelin Meclisi en az 15 gün de uyum yasaları için çalıştıralım ve niyetimiz gerçekten ortaya koyalım. Ama öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki ABye girmek isteyen Türkiye değil de, AB Türkiyeyi zorla üyesi yapmak istiyor. Eğer birincisi doğruysa gereğini yapalım. İkincisi doğruysa ve biz de istemiyorsak mertçe çıkıp, Bizim AB ile işimiz yok. AB neymiş ki? deme cesaretini gösterelim. Ne kendimizi ne de el alemi boşuna oyalamayalım. | |||||||||
Baba ocağına dönüş Ya DSP olmasa Mumculara destek ya da köstek ANAP'lı vekil eşlerine toplu imha planı(!) Ne milleti sevindiryorlar, ne de kendilerini Önce yorulacak, sonra gezecekler Ya küçülecek, ya küçülecekler ANAP artık eyleme geçsin "Vurun Derviş'e" haftası Referandumluk maddeye rötar Top Meclis'te Medeni kanun ve piyasalara uyarı Sezer haksız mı? Diyanet İşleri Başkanı'na destek Kolay milletvekili oluyorlar Dünya yeniden şekillenirken İslam dünyası Böyle olmamalıydı Hükümet ABD'ye "hayır" diyemezdi Seçim 2005'te |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||