|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
2001 yılına girerken, siyasetin ekonomiye kabul edilemez orandaki müdahalesi, ekonomik sistemin artık yetersiz kalışı, siyasetteki yozlaşma açıkça dile getirilir hale gelmişti ama ciddiye alınmıyordu. 2000 Kasımında başlayan ve 2001 Şubatında doruğuna çıkan krizle Türkiye dibe vurunca, artık herkes bu hataları görmek ve ciddiye almak zorunda kaldı. Türkiyenin önünde iki alternatif vardı. Ya hatalarını kabul edip ekonomik ve siyasi sistemini radikal reformlarla yenileyecek ya da sarsak haliyle gidebildiği kadar gidip, sonunda çökecekti. Türkiye çok tereddüt etmeden ilk şıkkı seçti. Tabii bunda başta ABD olmak üzere uluslararası camianın yönlendirmesi ve cesaret vermesinin de büyük payı oldu. Değişime soyunan siyasi müesseselere bir önemli ve büyük destek de sivil toplum örgütlerinden geldi. İşçisiyle, işvereniyle toplumun geniş bir kesimi bu değişimin gerçekleşmesi için katkıda bulundu. Bu da Türkiyenin demokrasi geleneği için önemli bir adımdı. Türkiye ekonomik sisteminde üst üste yaptığı reformlarla şimdi grafik eğrisini yeniden yukarı çevirdi. 11 EYLÜL NİMETTİ Felakete nimet demek abes kaçıyor belki ama sonuçları itibariyle 11 Eylülde ABDye yapılan saldırının başlattığı süreç Türkiyeye büyük avantajlar sağladı. Bu süreçte Türkiyenin stratejik önemi hiç olmadığı kadar ön plana çıkarken; hükümet, biraz geç başladığı ama daha sonra kararlılıkla attığı doğru adımlarla bu olaydan iyi faydalanmayı başardı. IMF ile yapılan yeni stand-by ve alınan destek kelimenin tam anlamıyla Türkiyeye ilaç gibi geldi. Yeni desteği alamasa 2002 Türkiye için kabus gibiydi. MECLİSİN VE HÜKÜMETİN HAKKINI TESLİM Haklarını teslim etmek gerekirse Meclisin ve Hükümetin fevkalade bir temposu vardı... Gerekli ekonomik reform yasalarını, aralarındaki tüm görüş ayrılıklarına, tartışmalara rağmen fazla gecikmeden çıkarmayı başarabildiler. AB için gerekli uyum yasaları konusunda çok ciddi adım attılar. Ve herşeyden önemlisi 30 küsur maddelik bir Anayasa değişikliği paketini, her ne kadar özlük haklarıyla ilgili girişimleri nedeniyle sakatladılarsa da, Meclisten geçirmeyi başardılar... Bu noktada muhalefetin de hakkını teslim etmek lazım. Çoğu zaman sağduyunun sesini dinlediler, sırf muhalefet etmiş olmak için muhalefet etmediler, doğru olduğuna inandıklarına evet dediler... Doğrusu Tayyip Erdoğanın liderliğindeki AKP de bu dönemde alkışı hak etti. Fazilet Partisinin pazarlıkçı, fırsatçı tavrını bırakarak, doğru olduğuna inandıkları konularda, hiç bir komplekse kapılmadan hükümete destek verdiler, cesaretle evet oyu kullandılar. DSP LOKOMOTİFTİ, ANAP KAYTARDI Hükümet içinde, özellikle Meclis çalışmalarında lokomotif DSP oldu. Düzenli katılımları ve çabalarıyla yükü taşıdılar. MHPden destek gördüler, ancak bu konuda ANAPın notu zayıf. Meclisin en devamsız partisi ANAP oldu diyebiliriz. 2002 UMUTLAR YILI Yılın özellikle son çeyreğinde gösterilen performans nedeniyle 2002 yılında yeniden bir güven unsuru yaratılabileceğinin işaretleri görüldü. En azından hükümet üzerindeki seçim baskısı kalktı. Muhalefetin bile seçim isterken ses tonu düştü. Çok büyük bir fors majör etki olmazsa Hükümet zorlanmadan 2002de de iş başında kalacak. 2002ye yönelik olumlu ve umutlu hava yalnız ekonomide değil. Özellikle diplomasi ve dış politika alanında da bir aksilik olmazsa, büyük hatalar yapılmazsa, Hükümet kendi içindeki dengeyi bozmazsa önemli adımlar atma şansı yakalanmış görünüyor. Hükümette, AB üyeliği için gerekli uyum yasalarını vakit kaybetmeden çıkarma kararlılığı görüyoruz. Bunu başarabilmek çok önemli. Bunu başarırlar ve ABye anlatabilirlerse sevindirici karşılıklar alabilirler gibi görünüyor. Yine dış politika konusunda artık kangren bir yara haline gelen Kıbrıs konusunda da uygun bir süreç yakalandı. Umarız taraflar sağduyulu davranmayı başararak çözüm umudunu gerçeğe dönüştürebilirler. EN BÜYÜK RİSK IRAK... Afganistan konusunda doğru adımlar atmayı başarabilen Türkiye için 2002de en önemli konu Iraka yönelik bir ABD harekatının olup olmayacağı. Türkiye haklı olarak bunu riskli buluyor ve karşı çıkıyor. Ecevitin Ocak ayı ortasında ABDye yapacağı ziyaretin belki de en önemli gündem maddesi Irak olacak. Ecevit, askeri bir harekata girişmeme konusunda Washington yönetimini ikna edebilirse Türkiyenin önü açık. Eğer edemezse ve Iraka yönelik bir operasyon kaçınılmaz olursa Türkiye kozlarını iyi oynamak ve bu işten ekonomik zarar görmemenin garantilerini almak zorunda. Ez cümle 2002nin ilk çeyreğinde atılacak adımlar yalnız önümüzdeki yılı değil, Türkiyenin yakın ve orta geleceğini de derinden etkileyecek. ÜMİT SEZGİN / CNBC-E ANKARA HABER MÜDÜRÜ | ||||
MHP uyum yasalarına uyum gösterecek Boş bakkal Salkım Hanım'ın tanelerini tartar Ya çözüm bulun ya bırakın çözsünler Hadi Erkan Mumcu'yu dövelim Kıbrıs'ta son şans-2 Çözüm siyasidir Kıbrıs'ta son şans-1 ANAP'ın raporu korkuttu Adını koyalım; Türkiye savaşa girdi Ankara neden tereddüt ediyor İki yanlış bir doğru etmez! ANAP'ta istifalar nereye kadar? Milletvekili zammı niye geri alınıyor? Ankara neden heyecanlı ve tedirgin? Deklarasyon ölü doğdu Ankara'da "birileri" varmış Demirel'e uluslararası görev Teröre cevapta Türkiye'nin rolü ABD'ye saldırının Türkiye'ye faturası Okuyan çocuklar, çalışamayan babalar ve Kaddafi'nin muzu Ecevit, sirenler ve tanrıça Kirke "Yakın tehlike" Anayasa'da Krizseverler ve Eylül beklentileri Ampul muhabbetleri "Mebus mu oldun muhtar emmi?" |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||