|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Ramazan rehaveti desem, değil. Meclis neredeyse sahura kadar çalışıyor. Ekonomi bürokrasisi günlerdir IMF heyetiyle toplantı üstüne toplantı yapıyor. Diplomasi, rapordan rapora, karardan karara koşuyor. Ama tadı yok. Adrenaline alışmış, krizlere karışmış bizleri bunlar kesmiyor, mutlu etmiyor. Neredeyse Enis Öksüzü arayacak gözlerimiz, Osman Durmuş ise yavan kalıyor. Her sıkıştığında sarı zarfla para alan gazeteciler suçlaması kabak tadı verdi. Artık Bu isimleri bilip de açıklamayan müfteridir demeye bile üşeniyoruz. Yok, yok bu işin tadı kalmadı, bizi mesleğimizden, gazetecilikten soğutacaklar. Herşeyin yolunda gittiği nerede görülmüş, patagonya mı burası?... Geçen Cuma Başbakan Ecevit çağırdı, koşa koşa gittik. Anlı şanlı temsilciler, haber müdürleri Bakanlar Kurulu salonunda koltuklara bir güzel dizildik. Bilgilendirme toplantısı ya, çok meraktayız, fena heyecanlıyız. Başbakan bize dış politikayla ilgili gizli bilgiler verecek, olayların perde arkasını anlatacak. Haberciliğe bak!... Bloknotun en kalınını, kalemin en tükenmezini aldım yanıma, nolur nolmaz... Refiklerim benden beter, Hazreti Hamzanın Zülfikarı misali çift kalem gelenler var. Keyfimiz ilk olarak Başbakanın toplantı canlı yayınlansın talimatını öğrendiğimizde kaçtı. Bilgi gizli olmazsa, halka açıksa tadı mı kalır?... Sonra Başbakanımız geldi. Verdiği iki müjde tadımızı hepten kaçırdı. Kimseyi zorla emekli etmeyeceğiz ve Kanola başta beş ürüne destek pirimi uygulayacağız. Eee, hani kriz nerde? Hiç bir arkadaşımda heyecan belirtisi görmedim. Sadece kulağıma Yahu bu kanola nedir, nerde ekilir, nasıl yenir? fısıltıları geldiyse de cevap vermedim. Bilmediğimden değil, üşendiğimden. Bir arkadaşımın Başbakana sorma girişimini de ne yazık ki diğerleri engellediler. Oysa Başbakan bilemese manşet hazırdı; İnsaf!...Ecevit destek verdiği ürümü bilmiyor. Aslında ben de sorabilirdim ama bir DSPli bakanın koltuğunda oturduğum için uyumsuzluk yaratmam şık kaçmazdı, çenemi tuttum. Sonra Ecevit 40 yaşında bir delikanlı performansıyla dış politika konusunda ne biliyorsak, harfi harfine tekrarladı. Kıbrıstan girdi AGSKdan çıktı. Afganistandan dalıp Irakta soluklandı, sonunda İsrail-Filistine ulaştı. Lakin bu koca dünya turuna rağmen tek kelime yeni birşey söylemedi. Üstelik teklemedi bile, dili de sürçmedi ki, iki satır haber olsun. Son umut soru cevap bölümündeydi. Mesut Yılmazın koltuğuna oturan refikimiz en kısası üçer dakika süren sorularıyla epey ter döktüyse de sonuç alamadı. Ecevit nuh dedi, sorun var demedi. Sonuçta gazeteci arkadaşlarımıza bir hafta önceden yapılmış görüşmeleri Ecevit diplomasi atağı başlatıyor diye süslemekten başka çare kalmadı. Sorunu sonradan İsrailli gazeteciler buldu. Ecevitin Şaron Arafattan kurtulmak istiyor galiba sözünü problem ettiler. Oysa Başbakanımız bunu son derece iyi niyetli söylemişti, problem edecek ne vardı, anlamadım?... Bence günün sorusu Kadın memurların pantolon giyme eylemi üzerineydi. Sayın Başbakanımız Kadın memurların pantolon giymesi neden sorun oluyor anlayabilmiş değilim diyerek beni biran için heyecanlandırdı. Acaba dedim kıyafet yönetmeliği mi değişiyor? Ama soruyu soran bayan arakadaşımız dahil benden başka hiç kimse heyecanlanmayınca DSPli bakan tavrımı sürdürdüm ve sustum. Aslında çok şanssızdım. Erkan Mumcunun eski koltuğuna oturabilseydim, acaip oturaklı sorularım vardı. Mesela çok sayıda memurun gönüllü olarak emekli olmak istediği için zorunlu emekliliğe gerek kalmadığını söylediğinde Başbakana Kamu çalışanları neden gönüllü olarak emekli olmak istiyorlar. Emekli maaşları mı yükseltildi, yoksa seneye emekli ikramiyesini alamamaktan mı korkuyorlar? diye sorabilirdim. Ama Recep Önalın koltuğunda oturan birinin böyle bir soru sormasının Sayın Başbakanımızı şok edeceğini düşünerek, sustum. Yine mesela Mehmet Ali İrtemçelikin eski koltuğunda otursaydım, Afganistanı sorardım; Asker gönderelim diye neredeyse yırtınıyoruz, hala istemediler. Barış gücünün liderliğini Almanyaya kaptırıyoruz, tıpkı İstanbulda yapılacak muhalif toplantısını Bonna kaptırdığımız gibi. Amerika bizi önemsemiyor mu, yoksa Irak için yedekte mi bekletiyor? derdim. Ya da Amerikalıların İslam dünyasına Afganistan harekatını anlatmak için hazırladığı kitapçıkta tüm müslüman ülkelerin liderlerinin açıklamaları var da, bizim ki niye yok diye münafıklık ederdim. Ama sonra Mehmet Ali İrtemçelikin başına gelenleri hatırlayınca Şimdi Başbakanımızı üzmenin sırası değil deyip sustum. Yok yok bu memlekette gazetecilik yapmanın tadı kaçıyor. Artık kimse hiç bir şeye karşı çıkmıyor. Erkekleri bile tuhaflaştı. Bir elimizde aile resiliği vardı, onu da aldılar, en maçomuzda bile tık yok. İktidar-muhalefet ağız birliği etti, Hadep korkusuyla seçimlerdeki yüzde on barajına elletmeyiz diye yırtınıyor da, bir Allahın kulundan ses çıkmıyor. Allah zeval vermesin, Meclis Başkanımız cuş-u huruşa gelmiş, bağımsız barajını da yüzde 50ye çıkaralım diyor da, herkes Tarkanın şarkısını söylüyor; Kuzu kuzu, mee!.. | |||||||||
Meclis Başkanımızın performansı da gözyaşartacak cinsten. Milletvekillerinin elinde bir soru önergesi verme hakkı kalmıştı, onu da kaş ile göz arasında alıverdi. Milli atletimizin yine milli antrenörüyle 13 yaşından beri yaşadığı yasak aşkla ilgili soruları Özel hayat bizi ilgilendirmez deyip engelliyor, başka soruları gayrı ciddi bulup reddediyor. Bir Allahın kulu, bir azimli milletvekili de çıkıp Sen millet adına soru sorma hakkımızı nasıl elimizden alırsın. Sen sadece aracısın, hüküm veremezsin demiyor. Yok yok, bu adamlar ekmeğimizle oynuyor farkında değiller. ÜMİT SEZGİN / CNBC-e ANKARA HABER MÜDÜRÜ | |||||||||
Ya çözüm bulun ya bırakın çözsünler Hadi Erkan Mumcu'yu dövelim Kıbrıs'ta son şans-2 Çözüm siyasidir Kıbrıs'ta son şans-1 ANAP'ın raporu korkuttu Adını koyalım; Türkiye savaşa girdi Ankara neden tereddüt ediyor İki yanlış bir doğru etmez! ANAP'ta istifalar nereye kadar? Milletvekili zammı niye geri alınıyor? Ankara neden heyecanlı ve tedirgin? Deklarasyon ölü doğdu Ankara'da "birileri" varmış Demirel'e uluslararası görev Teröre cevapta Türkiye'nin rolü ABD'ye saldırının Türkiye'ye faturası Okuyan çocuklar, çalışamayan babalar ve Kaddafi'nin muzu Ecevit, sirenler ve tanrıça Kirke "Yakın tehlike" Anayasa'da Krizseverler ve Eylül beklentileri Ampul muhabbetleri "Mebus mu oldun muhtar emmi?" |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||