Home page
Haber Menüsü


Ümit Sezgin
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
“Yakın tehlike” Anayasa’da
 
Koray Aydın sorunu krizsiz halledildi. Hükümette uzlaşmanın ve istikrarın teminatı haline gelen MHP’nin önündeki yeni görev Anayasa değişiklikleri.
 
 
6 Eylül—  MHP’nin Türkçe dışında dillerin kullanımı ve düşünce suçlarının tanımı konusunda ciddi çekinceleri ve tartışma talepleri var. Anayasa değişecek ama nasıl değişecek? Buna MHP karar verecek.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Kimilerince koalisyondaki yeni kriz potansiyeli olarak kabul edilen Koray Aydın sorunu, yine MHP ve lideri Devlet bahçeli tarafından çözüldü.
       Koray Aydın’ın mağdur söylemi ve kahramanlık tiradı kimseyi kandırmasın. Aydın’ın istifasının arkasındaki imza Devlet Bahçeli’dir.
       Vurgun Operasyonu’ndaki gelişmeler değilse bile Aydın’ın aktif ticaret içinde olduğunun ortaya çıkması, üstelik deprem bölgesinde icrai sanat eylemesi Bahçeli için kabul edilebilir değildi. “Ya ticaret ya siyaset” tercihine uymayan en yakın adama olsa bile, ki Aydın öyleydi, Bahçeli tarafından affedilemezdi ve affetmedi. Bahçeli böylece partisine hakim, sözünü geçirebilir lider olduğunu bir kez daha ortaya koyarken, koalisyon için de uyumun ve istikrarın teminatı olduğunu da tekrar gösterdi.
       
DÜŞÜNCE SUÇUNDA “YAKIN TEHLİKE”
       Uyum ve istikrarı bozmayan hükümetin önündeki yeni problem Anayasa Değişiklik Paketi. MHP, uzlaşma komisyonu tarafından hazırlanan 37 maddelik paketi sahipleniyor, ancak kimi konularda daha derin tartışılmasını ve kimi hassasiyetlerinin gözönüne alınmasını istiyor.
       MHP’nin temel hassasiyetlerinden biri düşünce suçları konusunda. MHP sözcüleri düşünce suçunun tamamen kaldırılması yerine, yeniden tanımlanmasını tercih ettiklerini söylüyorlar. Ve böylece tehlikeli sulara yelken açıyorlar.
       MHP Grupbaşkanvekili Mehmet Şandır’a göre, “Düşünce değil eylem suçtur. Ancak yakın tehlike oluşturacak düşünce de eylemdir, dolayısıyla suçtur”.
       Belki Şandır iyi niyetli yaklaşıyor ama düşünceyi, yakın tehlike oluşturabileceği kanısıyla eylem, dolayısıyla da suç saymaya başlarsanız, ne yazık ki bunun sonunu alamazsınız.
       Yakın tehlike nedir? Hangi düşünce yakın tehlikeyi oluşturur?
       Bunlar enaz yakın tehlike kadar tehlikeli sorular... Yazılacak herhangi bir makaleyi, yapılacak herhangi bir konuşmayı, dozu ne olursa olsun, niyete göre tehlike diye tanımlamak, dolayısıyla da eylem ve suç saymak mümkün.
       MHP’liler yakın tehlikenin muğlak bırakılmayacağını, yakın tehlikenin ne olduğunu yasaların belirleyeceğini söylüyor. Demek ki yeni pek çok “yasak tanımlayıcı” yasa gerekecek. Herhalde bu da, özgürlük hedefleyen bir girişimin ruhuna uygun düşmese gerek.
       
KÜRTÇE KULLANIMI SÖMÜRGECİLİK TAKTİĞİ Mİ?
       MHP’nin bir diğer hassasiyeti Türkçe dışındaki dillerin kullanımına yönelik.
       Türkçe dışındaki dillerin, daha doğrusu Kürtçe’nin günlük kullanımına karşı olmadıklarını açıklıyorlar. Ama iş “Günlük kullanımın” tanımına gelince çatallaşıyor.
       MHP sözcülerine göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Kürtçe veya herhangi bir dilde rahatça, özgürce konuşabilecek, hatta şarkı söyleyebilecek ama yazamayacak, eğitim veremeyecek, gazete ve televizyon yayıncılığı yapamayacak.
       Çünkü yine Şandır’a göre “Bir grup oluşturmak amacıyla dilin kullanımı temel hak ve özgürlük değildir”.
       Tabii bu düşüncenin temel çıkış noktası mutlaka o dilin özel amaçlı bir grup oluşturmak maksadıyla kullanılacağı. Şandır, görüşünü açıklarken sömürgecilik tarihine uzanıyor ve dilin en önemli sömürgecilik taktiklerinden biri olduğunu anlatıyor.
       Kürtçe eğitimin, yazılı ve sözlü yayıncılığın zamanla Kürtçeyi kuvvetlendirip, geliştireceğini ve bu güçlenmenin zaman içinde bağımsızlığa kadar giden yeni talepler doğuracağını savunuyor.
       Örneğin Uzlaşma Komisyonu’ndan çıkan metnin gerekçesinde yeralan “Türkçe dışındaki dillerin kullanımının sosyal gereklilik olduğu yolundaki” görüşler de MHP’liler tarafından tehlikeli bulunuyor.
       
KORKULAR MI KUŞATACAK REALİTE Mİ?
       Tabii MHP’lilerin tüm bu görüşlerinin temelinde şüphecilik yatıyor. Verilen her özgürlüğün kötüye kullanılacağına yönelik inanç yeralıyor.
       Doğrudur. Verilen her özgürlüğü kötüye kullanmak isteyen kişiler, gruplar mutlak olacaktır. Ama bu özgürlüğü yasaklamayı gerektirir mi, işte asıl cevap bulunması gereken soru bu.
       Yani daha özgürlükçü bir Anayasa için yola çıkanlar korkunun kuşatmasından ne kadar kurtulabilecek?
       “Tamam bizi korkular kuşatmasın ama realiteyi unutmayalım. Biz Türkiye için Anayasa yapıyoruz” savunması da geçerli değil. Çünkü biz realiteyi, Türkiye gerçeğini değiştirmek için Anayasa değişikliği istiyoruz ve yapıyoruz. Verili düzeni, realiteyi pekiştirecek Anayasa değişiklikleri ancak Tayyip Erdoğan’ın partisi kadar yenidir, yenilikçidir, özgürlükçüdür.
       
MHP NE KADAR DİRENECEK?
       MHP’nin bu itirazları yeni ve sürpriz değil. Parti ideolojisinin birebir dile getirilmiş, somut soruna uyarlanmış hali.
       Bu nedenle, “Eyvah MHP kriz çıkarıyor, Anayasa Değişikliklerini engelleyecek” diye paniğe kapılmanın gereği yok.
       Bir kere tüm MHP yöneticileri Anayasa’da köklü değişiklikler yapılması gereğine tereddütsüz inanıyorlar. Bu önemli. Dahası MHP farklı görüşleri olduğu pek çok konuda, Apo’nun idamı da buna dahildir, Türkiye’nin çıkarları için uzlaşmayı bildi. Bu konuda da uzlaşma sağlayacağına şüphe yok. Üstelik MHP ikna edilemese bile, muhalefet özellikle Ak ve Saadet Partileri destek sözlerini tutarlarsa değişiklikler yine gerçekleşebilir. Bu durum da MHP’nin elini zayıflatıyor. Ama tabii yakışanı MHP’nin de oylarıyla bu değişikliğin gerçekleşmesidir.
       Keşke Türkiye bu değişikleri daha uzun tartışabilseydi. Siviliyle askeriyle, marksistiyle dincisiyle her kesim görüşlerini daha net ortaya koyabilseydi. Tam bir mutabakata ulaşmak gerekmiyordu, önemli olan herkesin karşısındakinin görüşlerini net biçimde öğrenmesi, bu çerçevede kendi görüşlerini yeniden gözden geçirebilmesiydi.
       Böyle yapabilseydik, uzlaşma daha kolaydı. Ama olmadı. Bütün bir yaz yattık, şimdi kısa zamanda uzlaşacağız. Yine kim ne düşünüyor bilmeden. Allah kabul etsin.
       

Ümit SEZGİN / CNBC-E Ankara Haber Müdürü
       
       
 
       
    MSNBC News Krizseverler ve Eylül beklentileri
MSNBC News "Mebus mu oldun muhtar emmi?"
MSNBC News Ulusal güvenlik tartışılmalı mı?
MSNBC News Yılmaz ilerici Bahçeli tutucu mu?
MSNBC News Amerikan süttozu ve yoksulluk yardımı
MSNBC News Balıkçılar ve politikacılar
MSNBC News Öksüz hükümete ihanet ediyor
MSNBC News Yenilikçiler yanlış başladı
MSNBC News MHP-Derviş çekişmesi ne kadar sürecek?
MSNBC News Derviş'in seçenekleri: Ya hiçbiri, ya hiçbir şey
MSNBC News Yalova kimin kurbanı?
MSNBC News Derviş mezalıkta ıslık çalıyor
MSNBC News Ankara'da yaz kabusları
MSNBC News Ve Derviş yollara düşer...
MSNBC News 'Derviş zehir olsa içerim'
MSNBC News Ahlaksız siyasete hukuksuz tasfiye olmaz
MSNBC News MHP tribünlere oynuyor
MSNBC News Bu kavganın galibi yok
MSNBC News Kabine değişecek ama Tantan gidecek mi?
MSNBC News FP, Anayasa Mahkemesi'ne "illallah" dedirtti
MSNBC News Derviş'i beklerken
MSNBC News DSP kongresi yoksa "angarya mı?"
MSNBC News Beyaz enerji soruları
MSNBC News Derviş yoksa Fenerbahçe mi?
MSNBC News Hükümete güvenoyu önerisi
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları