|
Kargaşayı, hengameyi, krizleri eskiden yalnız medya severdi. Her konuya, her gelişmeye nereden maraza çıkar? diye yaklaşmak tıp literatürüne gazeteci hastalığı olarak geçmek üzereydi. Mesleğe ilk başladığımız yıllarda şeflerimizin ağızlarından düşürmediği Gazeteci her şeye şüpheci yaklaşacak nasihati, zamanla gerçek anlamını yitirmiş, marazi, kavgacı, hatta paranoyak tavırlar gösteren gazeteciler türemesine neden olmuştu. Biz krizleri seviyorduk. Haber malzememizdi, ekmek teknemizdi. Ama özel çıkarlarımız yoktu. Son dönemde gazetecileri yaya bırakan yeni krizseverler türedi. Ama onlar krizleri özel çıkarları nedeniyle seviyorlar. Krizlerle beslenip, çatışmalarla semiriyorlar. Kimileri krizleri paraya tahvil ederek geçiniyor, kimileri mesleki, siyasi başarısızlıklarını krizlerle kamufle ediyorlar. Geçen Şubattan beri hükümetin yıkılması umudunu taşıyan krizseverlerin yeni hevesi sonbaharda siyasi kriz. Ekonomideki Eylül krizi senaryoları, son gelişmelerden sonra cazibesini yitirince, umut siyasi krize kaldı. Siyasi kriz senaryosu Vurgun Operasyonuyla başlıyor. Önceki gün müsteşar yardımcısının da gözaltına alınmasıyla daha bir heveslenen krizseverlere göre, bu soruşturma MHPli Bakan Koray Aydına kadar uzanacak, sonuçta da ANAP-MHP ilişkilerini kopma noktasına getirecek. Senaryonun ikinci aşamasında ise 17 Eylülden sonra gündeme gelecek Anayasa değişiklikleri var. Vurgun Operasyonuyla kopma noktasına gelen ANAP-MHP ilişkileri bu değişiklik tartışmaları sırasında kopacak ve hükümet dağılacak. SENARYO TUTMAZ, ÇÜNKÜ... Olur mu, tutar mı? Hayır olmaz, bu senaryo tutmaz. Tutmaz çünkü Vurgun Operasyonu Bakan Aydına kadar gitmez. Bakan Aydın suçlu mu suçsuz mu bilemem, ama bildiğim bir şey var, Bayındırlık Bakanlığında bin yıldır sözü edilen suçlar çift taraflı işlenen suçlardır. Yani suçu işleyen bir bürokrat olduğu gibi, suça iştirak eden bir de sivil taraf yani müteahhitler vardır. Rüşveti veren, ihale yolsuzluğunda bürokratla işbirliği yapan müteahhitler konuşmadıkça, soruşturmalardan sonuç alınamaz. Rüşvet vermek de hapis cezası gerektiren suç olduğu sürece de hiç bir müteahhit konuşmaz. Karakolda doğru söylese mahkemede şaşar. Sonuçta dava yatar. Bakmayın siz yıllardır müteahhitlerin ağlayıp, sızlayıp Bakanlıktan yakındığına. Kaçı samimi dersiniz? Önemli bölümü Devlet İhale Kanununa dayanılarak kurulan tezgahların parçasıdır. Çeşitli ekiplerin adamıdır. Menfaati bozulmadıkça da ses etmez, olayların üzerine gitmeyi hiç düşünmez. Kısacası Vurgun Operasyonu Beyaz Enerji kadar bile sonuç vermez. Bir kaç bürokrat, bir kaç müteahhit 3-5 ay yatar, çıkar. ANAPla MHPnin arası da bozulmaz. ANAYASA KRİZSİZ DEĞİŞİR 17 Eylülde Meclis açıldıktan sonra gündeme gelecek Anayasa değişiklikleri de ciddi tartışmalar, görüş ayrılıkları yaratmakla birlikte hızla gerçekleşecektir. ANAYASA KRİZSİZ DEĞİŞECEK, ÇÜNKÜ... Bir, hükümetin hiç bir üyesi kriz çıkarıp koalisyonu bozmayı göze alacak güce sahip değil. İki, bu değişiklikler AB üyeliği için olmazsa olmaz şart. Hükümetin hiç bir üyesi ABye karşı çıkacak güce ve niyete sahip değil. Üstelik bu değişikliklerin AB üyeliği olmasa bile doğru dürüst bir Türkiye için şart olduğu konusunda genel mutabakat var. Üç, ekonomik koşulların yeni bir krize tahammülü yok. Hiç bir siyasetçinin de artık ekonomiyi çökertecek kriz çıkartacak mecali yok. Böyle bir krize neden olan siyasetçinin, ne kadar haklı olursa olsun, siyaseten biteceğinin de herkes farkında. Dört, hem Ecevit hem Bahçeli Meclisteki Uzlaşma Komisyonunun hazırladığı metnin bağlayıcı olmadığını söylese de, bu metnin bağlayıcılığı vardır. Çünkü komisyonda partilerin temsilcileri, bu metinde de imzaları var. Bu üyeler kendi kafalarına göre komisyona katılıp, spor olsun diye imzalar atmadılar herhalde. Bu metin üzerinde tartışılır, kimi rahatsızlık yaratan, Türkçe dışı dillerin kullanımı gibi maddelerde, yuvarlak hükümler konup, değişiklik gerçekleşir. Beş, Avrupa Birliği 12 Kasımda ilerleme raporunu açıklayacak. Yani öyle Türkiyenin fazla tartışacak, nazlanıp niyazlanacak vakti yok. Altı ve son. Bu hükümet ortakları benzer pek çok görüş ayrılığını aşmayı başardılar. Kapıştılar, tartıştılar ama sonuçta uzlaştılar. Artık gerçek anlamda bir uzlaşma kültürü oluşturdular. Bu uzlaşmayı Anayasa değişikliklerinde de sağlamayı başaracaklardır. Krizseverler, elbette bu süreçte çıkacak tartışmaları körüklemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Bize, Türkiyenin düzlüğü çıkmasını isteyen herkese düşen ise bu provakasyonlara gelmemek, soğukkanlılığı kaybetmemek.. ÜMİT SEZGİN / CNBC-E ANKARA HABER MÜDÜRÜ | ||||
"Mebus mu oldun muhtar emmi?" Ulusal güvenlik tartışılmalı mı? Yılmaz ilerici Bahçeli tutucu mu? Amerikan süttozu ve yoksulluk yardımı Balıkçılar ve politikacılar Öksüz hükümete ihanet ediyor Yenilikçiler yanlış başladı MHP-Derviş çekişmesi ne kadar sürecek? Derviş'in seçenekleri: Ya hiçbiri, ya hiçbir şey Yalova kimin kurbanı? Derviş mezalıkta ıslık çalıyor Ankara'da yaz kabusları Ve Derviş yollara düşer... 'Derviş zehir olsa içerim' Ahlaksız siyasete hukuksuz tasfiye olmaz MHP tribünlere oynuyor Bu kavganın galibi yok Kabine değişecek ama Tantan gidecek mi? FP, Anayasa Mahkemesi'ne "illallah" dedirtti Derviş'i beklerken DSP kongresi yoksa "angarya mı?" Beyaz enerji soruları Derviş yoksa Fenerbahçe mi? Hükümete güvenoyu önerisi |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||