|
![]() ![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Yanlış yanlışla düzeltilemez. Milletvekilleri, aslında hakları olabilecek bir maaş zammını, son derece çirkin bir yöntemle, korsan önergelerle Anayasa değişikliği paketinin içine sokarak almaya kalkıştılar. Ne onaylanacak tarafı var, ne kabul edilecek. Zaten çok fazla savunabilen de çıkmadı, eleştirileri utangaç bir sessizlikle geçirtirmeye çalıştılar. Ama Cumhurbaşkanı Sezer, paket Köşk’e geldiğinde bu işin geçiştirilemeyeceğini net biçimde ortaya koydu. Meclis başkanıyla yaptığı özel görüşmede bu değişikliği onaylamayacağını ve referanduma götüreceğini açıkca deklere etti. Güzel, eline sağlık. İzgi, aldığı mesajı elbette derhal Ecevit’e ve ortaklarına götürdü. Referandumu bir kabus gibi gören hükümet derhal düzeltme yollarını aramaya başladı.
Bulunan formül basitti; önce bir yasa değişikliği yapılarak zammın uygulaması önlenecek, ardından en kısa sürede yeni bir anayasa değişikliği yapılarak değişiklik anayasaya geçirilecekti. Hükümet yasayı hızla Meclis’ten geçirerek Köşk’e gönderdi, ikinci Anayasa değişikliği paketi içinde çalışmalara başladı. Yani “iyi niyetini” ve ciddiyetini kendince ispatlamış oldu. SEZER’DEN BEKLENEN Bu durumda Cumhurbaşkanı Sezer’den beklenen, hükümete ve Meclis’e güvenmesiydi. Ne yapabilirdi? Konuştuğumuz Anayasa hukukçularının bir bölümü paketin yalnız bu maddesini referanduma götürmeden Meclis’e iade edebileceğini savunuyor. Aksi görüşte olanlar da var. Diyelim ki Sezer bu yöntemi benimsemedi. Tutabileceği ikinci bir yol vardı; Paketi onaylar ancak geniş bir gerekçe ve uyarı ekleyebilirdi. Bu gerekçede zam getiren bu değişikliğin yakışık almadığını, yanlış olduğunu detaylı biçimde açıklar, Hükümet ve Meclis’in de bu yanlışlığı kabul ettiğini, en kısa sürede Anayasa’da gerekli değişiklikleri yapmayı taahhüd ettiğini belirtir ve bu koşulla onaylıyorum derdi. İsterse bunla yetinmez Meclis’ten geçen son yasayı da iade ederdi. Böylece Sezer, bu işin siyasi sorumluluğunu tamamen Meclis’e bırakır, bir yerde siyasilerin elini kolunu bağlardı. Kendisi de “doğru yolu, hukuki çözümü gösteren bir büyük” konumu alırdı. Yapmadı. Daha kolay ve kendisine daha keyifli geldiği anlaşılan bir yöntem seçti. İktidarıyla-muhalefetiyle tüm Meclis’i vatandaşla karşı karşıya getirecek referandum yolunu tuttu. Olan oldu. Şimdi “Sezer, hükümetten ve siyasilerden intikam mı alıyor? Kendisinde olmayan Meclis’i fesih yetkisini referandumla vatandaşa mı kullandırmaya çalışıyor?” gibi sorular sormanın anlamı yok. Çünkü Cumhurbaşkanı Anayasal yetkisini kullanmıştır ve kimsenin “niye bu yetkini böyle kullandın” diye hesap sormaya hakkı yoktur. Hele fırsatçılıkla malul milletvekillerinin hiç yoktur. “Yapmasaydın bu hatayı, vermeseydin bu fırsatı” derler adama. BU REFERANDUM YAPILAMAZ Bu referandum yapılamaz. Ekonomik krizle, savaş konjonktürüyle falan ilgisi yok, hiç bir siyasetçi böyle bir referandumu göze alamaz. Bu bir siyasi intihar olur. Önceki yazımda da belirttiğim gibi, bir milletvekili şu ortamda vatandaşın karşısına geçip de “Bana “evet” oyu ver, maaşımı 4 milyara çıkarıyım” demektense gider Taliban’a asker yazılır daha iyi. Zaten Köşk’ten gelen sinyaller de Sezer’in referandumun mutlaka yapılmasını istediği yönünde değil. Anlaşılan Sezer, hükümetin bulduğu ara formülü yetersiz gördüğü için Anayasa Değişikliği’ni garanti altına almak için bu yöntemi seçti. Değişikliğe güvence olarak da referandum tehdidini kullanıyor. Göreceksiniz hükümet kısa süre içinde yeni bir Anayasa değişikliği paketi hazırlayarak Meclis’e getirecek. Nevar ki bu sefer muhalefetin desteği garanti değil. Muhalefet bu referandum tehdidini bir süre seçim zorlaması için kullanacaktır. Özellikle DYP kanadı bu yolu deneyecektir. Ancak onlar da referandumu göze alamayacakları için seçim zorlaması sonuç vermez. Olsa olsa muhalefet Anayasa değişikliği paketinde bazı tavizler koparabilir. Sonuçta öyle 120 güne falan kalmadan bu sorun çözülür. SORUN SEZER-SİYASETÇİ İLİŞKİLERİNDE Anayasa değişikliği sorunu çözülür çözülmesine de, Cumhurbaşkanı Sezer’in siyasetçilerle, özellikle de hükümetle arasındaki sorun katmerlenerek kalır. Sezer’in Meclis’e ve hükümete güvenmediğinin bir kanıtı olan bu kararı siyasetçiler unutmayacaklardır. Sezer keşke biraz daha siyasetçileri anlayabilse, siyasi atmosferi biraz daha koklayabilseydi de, bu yöntemi seçmeseydi. 40 yıllık hukukçuluktan sonra zor tabii. “Sezer haklı. Bu siyasetçilerin hepsi rezil, hepsi çeksin gitsin!” gibi öfkeli yorumların da anlamı yok. Bu siyasetçilerin hepsi gitse yerine kim gelecek? İyisinin geleceğinin garantisi var mı? Kaldı ki, daha iyileri seçilip gelse bile, eğer siz siyaset müessesesini yıpratmışsanız, parlamenter sisteme olan inancı tüketmişseniz, en iyi insanları seçseniz ne olacak? Şimdi her iki tarafa da, ama özellikle de siyasetçilere düşen soğukkanlı olmak, intikam peşinde koşmamak. Sezer’e kızmak yerine, bir yandan “biz hatayı nerde yaptık” diye düşünürken, öte yandan “bir daha böyle bir hatayı nasıl yapmayız” sorusuna cevap bulmak zorundalar. ÜMİT SEZGİN / CNBC-E ANKARA HABER MÜDÜRÜ | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |