|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
KKTCnin kuruluşundan bu yana geçen 18 yılda geldiğimiz noktanın ne bizi, ne Kıbrıslı Türkleri mutlu edebildiğine, ne de uluslararası kamuoyunu haklı olduğumuza inandıramadığımıza bir önceki yazımda değinmiştim. Bu nedenle hali hazırdaki durumun aleyhimize olduğu gibi, artık sürdürülemez bir nitelik kazandığına da değinmiş ve Şimdi artık Kıbrıs sorununa çözüm bulmak zorundayız demiştim. Ne yazık ki gelişmeler, Ankaranın çözüm bulmaktansa AB ve Rum kesiminin bize dayatmaya çalıştığı çözümleri engellemenin ötesine gitmeye pek niyetli olmadığını gösteriyor. Çünkü özellikle hükümetin iki ortağı Ecevit ve Bahçeli bugüne kadar sürdürülen politikaların başarısız olduğunu kabule yanaşmıyor. Bu anlamda Ecevitin dün Grup toplantısında yaptığı konuşma son derece manidardı. Sayın Başbakan konuşmasında aynen şöyle dedi; Bütün engellemelere rağmen Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz çok güçlü bir demokrasiyi kurdular ve yaşattılar. İnsan hakları bakımından bütün insanlığa örnek oldular Kulaklarıma inanamadım. Yanlış mı duydum diye sonra yazılı metne baktım. Hayır doğru duymuşum. Acaba Sayın Başbakan başka bir Kıbrıstan mı söz ediyor? KKTCde hangi güçlü demokrasi kuruldu ve yaşatıldı? Kıbrıs Türkleri hangi insan hakları uygulamalarıyla insanlığa örnek oldular? Herhalde bu soruların en iyi cevabını verecek kişiler Kuzel Kıbrıslı Türklerdir. Adaya sonradan giden Türk vatandaşları değil ama... ÇOK ŞEY DEĞİŞMEDİ Mİ? Kıbrıs Barış Harekatından buyana 27 yıl geçti ve çok şey değişti. Ama Sayın Başbakan sanki bu gerçeğin farkında değil. Hala, 1960 başlarında uluslararası anlaşmaların gereği olarak Kıbrısta Türklere bazı haklar tanınmıştı. 1963 sonunda bu hakların tümü Kıbrıslı Rumlar tarafından işlemez hale getirildi diyor ve yine aynı şeyin olacağını söylüyor; ABnin ve BM Genel Sekreterliğinin istekleri doğrultusunda Türklerle Rumlar birarada yaşamak zorunda bırakılırlarsa, Kıbrıslı Türkler soykırım ve terörizmle karşı karşıya kalacaklardır. Siz bu tehdidin gerçekliğine inanıyor musunuz? Açıkcası ben inanmakta zorlanıyorum. Bir kere Avrupa Birliği üyesi bir ülkede soykırım ve terör uygulanması ne kadar mümkündür? Sonra Kıbrıslı Türkler bir soykırıma uğrayacak kadar korumasız ve savunmasız mıdır? Ecevit aynı konuşmasında; İki ayrı devletin zorla birleşmesi durumunda ertesi günden itibaren Güney Kıbrıslı Rumlar Kuzeye akın edecekler, evleri işgal edeceklerdir. Onun için biz asla Kıbrıslı Türklerin yeniden Rum egemenliği altına girmelerine razı olmayacağız, olamayız diyor. Varsayalım ki birleşme gerçekleşti. Acaba gerçekten yıllık ortalama gelirleri 13 bin 500 dolar olan Kıbrıslı Rumlar mı Kuzeye akın eder, yoksa Kıbrıs Türkleri mi Avrupa ülkelerine kaçar? Ecevitin son bir tespiti de beni şaşırttı. Diyor ki; Türkiye dışında henüz hiçbir ülke KKTCyi tanımadı. Ama er geç tanıyacaklar. Acaba ne olacak da 18 yılda KKTCyi tanımayan ülkeler bundan sonra tanıyacaklar? Vahiy mi gelecek adamlara?... Bunların hepsi boş söz, Türkün Türke propagandası. Sayın Devlet Bahçeli de benzer bir tutum içinde. Diyor ki, gerekirse Kuzey Kıbrısı ilhak ederiz, bunun için de gerekli her türlü bedeli öderiz. Hangi bedeli kim nasıl ödeyecek? Yeni bir ambargo, dış yardımların kesilmesi, uluslararası camiadan tecrit edilme gibi bedelleri ödemeye kimin hali kaldı ki, ödeyecek? Kaldı ki bir sorun bakalım Kuzey Kıbrıslılar bu bedelleri ödemeye hazır mı? Kıbrısta son şans-1 Üstelik Sayın Bahçelinin bu çıkışının inandırıcılığı da yok. Madem bu kadar bedel ödeyebilecek durumunuz vardı, neden seçim sloganınız olan Apoya idamdan vazgeçtiniz?.. AB üyeliğinin tehlikeye gireceğini görünce, neden bedel ödeyelim deyip direnemediniz. SATMAYACAĞIZ ELBETTE AMA... Ne Apoyu asalım diyorum ne Kıbrısı satalım. Kendimizi kandırmayalım diyorum. 18 yılda Adada madem övünülecek bir yaşam kuramadık, bari bunda sonra bize utanılacak çözümler dayatılmasına izin vermeyelim. Utanmayacağımız çözümü biz bulalım. Şimdi Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yeni bir hukuki hamle başlatılıyor. 1960lı yıllarda yapılan anlaşmalardaki garantörlük hakları, veto yetkileri gündeme getirilecek. ABD, İngiliz, İtalyan, Alman hukukçuların hazırladığı kimi resmi, kimi gayrı resmi raporlara dayanılarak Adada yaşayan iki ulustan birinin tek başına hiç bir uluslararası örgüte üye olamayacağı ispatlanmaya çalışılacak. Eminim Rum kesimi de aksi görüşü savunan çok sayıda rapor getirecek. Kaldı ki ispatlasanız ne olacak? AB ya da Yunanlılar , Aaa, bak hukuken yanlışmış, biz vazgeçiyoruz mu? diyecekler. Hala öğrenemedik mi, uluslararası ilişkiler de hukuk her zaman güçlünün yanında yeralır, onun lehine yorumlanır. Elimizde önemli kozlar var. Doğu Akdenizin güvenliği bizden geçer. Bunu iyi anlatalım. | |||||||||
Avrupa Birliği biz ikna olmadıkça Rumları üyeliğe alamaz, bizimle çatışamaz görüşüne fazla bel bağlamayalım, ilhakın hayırlı bir çözüm olmadığını kabul edelim. Bunun yerine Biz üye olmadıkça Rum kesiminin de üye olmaması gerektiğini anlatarak, kabul ettirerek, bizim üyeliğimizin hızlandırılması için girişimlerde bulunalım. Bizim üyeliğimizin hızlanmasının sorunun en kolay çözümü olduğunu gösterelim. Tabii bunun için de, önce kendimizi sonra AByi kandırmaya çalışmaktan vazgeçelim. AB üyeliği için gerekli adımları atıyor görünmekten, sadece söz vermekle yetinmekten, bunun için de koalisyonları bahane etmekten vazgeçelim. Uyum yasalarını derhal çıkaralım. Anayasayı değiştirdiysek vakit kaybetmeden ilgili yasal değişiklikleri de yapalım. Ancak ondan sonra Sayın Ecevitin Kıbrıslılara Daima özgürlük ve esenlik içinde yaşama dilemesinin anlamı olur. Yoksa Anadolu insanının dediği gibi Kuru kuruya kurbanın olayım, takır takır yoluna öleyim... Ümit SEZGİN / CNBC-E Ankara Haber Müdürü | |||||||||
ANAP'ın raporu korkuttu Adını koyalım; Türkiye savaşa girdi Ankara neden tereddüt ediyor İki yanlış bir doğru etmez! ANAP'ta istifalar nereye kadar? Milletvekili zammı niye geri alınıyor? Ankara neden heyecanlı ve tedirgin? Deklarasyon ölü doğdu Ankara'da "birileri" varmış Demirel'e uluslararası görev Teröre cevapta Türkiye'nin rolü ABD'ye saldırının Türkiye'ye faturası Okuyan çocuklar, çalışamayan babalar ve Kaddafi'nin muzu Ecevit, sirenler ve tanrıça Kirke "Yakın tehlike" Anayasa'da Krizseverler ve Eylül beklentileri Ampul muhabbetleri "Mebus mu oldun muhtar emmi?" |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||