|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Bir önceki yazıma ABD ne için ve ne kadar asker istedi? sorusuyla girmiştim. Çünkü kimi yetkililerimizin fısıldadığı eğitim amaçlı ufak bir birlik istedi açıklamaları hiç tatmin edici değildi. Ankaradaki telaş ve hükümetin tereddütlü davranması, talebin bu söylenenin ötesinde olduğunu gösteriyordu. Nitekim bugün Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yapılan yazılı açıklama ilk ipucunu verdi. Açıklamada ABDnin 26 Ekim tarihinde keşif, teröristlere karşı mücadele, Kuzey İttifakı güçlerini yönlendirme, insanı yardım harekatına askeri destek, masum halkın korunması ve gerektiğinde sivil halkın tahliyesine yardım sağlamak amacıyla kuvvet istediği belirtildi. Açıklamadan da görüldüğü gibi eğitim, talep gerekçelerinden sadece biri. Dahası teröre karşı mücadele gibi ucu son derece açık bir gerekçe var. İkinci kanıt Başbakanın bizzat kendisinden geldi. Televizyon temsilcileriyle yaptığı görüşmede Türk askeri hangi görevi yapacak? sorusuna çok açık cevap verdi; Temennimiz Türk askerinin, eğitim, lojistik destek ve insani yardım çalışmalarına katılmasıdır. Ama koşullar hangi zorlamaları getirir bilemeyiz. Bilinmedik, istenmeyen durumlarla karşılaşabilirler Yani Türkçesi sıcak çatışmaya da girebilirler. Zaten Ecevit aksini söylese hiç bir şekilde inandırıcı olamazdı. Böylesine seçkin bir birlik orada olacak, örneğin ABD sıkıştığı bir yerde yardım isteyecek de bizimkiler, Olmaz efendim, bizim görevimiz sadece eğitim vermek diyecekler. Mümkün mü? Böylece Ankaranın 26 Ekimden beri neden tereddüt ettiği de ortaya çıktı. Ama artık Türkiyenin dönüşü yok. Bu şansı Hükümet Meclisten asker gönderme yetkisi aldığı gün kaybetmişti. TÜRKİYE DOĞRUYU MU YAPTI? Bu soruya şöyle cevap vermek daha doğru; Türkiye yanlış yaptı demek çok zor. Hala kafalardaki pek çok soru işaretine karşın Türkiyenin aslında başka şansı ve seçeneği yoktu. Neden yoktu? Teröre karşı uluslararası mücadele isteyen bir ülkenin bu tür bir harekata uzak durması tüm inandırıcılığını yokederdi. Neden yoktu? Ekonomik kriz içinde boğulurken tüm umudunu ABDden gelecek finansmana bağlayan bir ülkenin Sağolun ben harekata katılmayım deme lüksü sadece bir hayaldi. Neden yoktu? Bir müslüman ülkenin de demokrasiye sahip olabileceği iddiasındaki Türkiyenin, İslamı terörle özdeş hale getiren ülke ve gruplara karşı pasif kalma şansı yoktu. ABARTMAYALIM, PAZARLIK YAPMAYALIM Tüm bu nedenlerle artık Türkiye doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı? diye tartışmanın fazla anlamı yoktu. Artık asıl tartışmamız gereken konu Türkiyenin bundan sonra ne yapması gerektiğine dair olmalı. Türkiyenin ilk yapması gereken pazarlıkçı bir imaj vermemesi. Elbette ABD gerekli kaynakları Türkiyeye tahsis edecektir. Önemli olan Türkiyenin Ben bu kadar asker gönderdim, karşılığını isterim diye mızıklanan bir konuma düşmemesi. Neyse ki Başbakan Ecevitin bu konuda yüreklere su serpen sözleri var: Türk askeri pazarlık konusu olamaz. Bu konuda pazarlık yapmayı içimize sindiremeyiz. Ama dostlarımızın da Türkiyenin gereksinimlerini gözönünde bulunduracaklarına inanıyoruz. Evet açıklamanın son cümlesi de doğruyu gösteriyor. Türkiye gereksindiklerini de almayı bilmeli. Sorun yok görünüyor. Asıl sorun Türkiyenin fazla hevesli davranarak gereksiz risklere girmesi. Türkiye harekata katkıda bulunurken Müslüman dünyayla bundan sonraki ilişkilerini ve Afganistanla olan bağlarını hiç bir zaman gözardı etmemeli. ABDliden çok ABDli olmak yerine bu kez ikinci hatta üçüncü planda kalmayı içine sindirebilmeli ve başarabilmeli. Evet, 1 Kasım 2001 tarihi itibariyle Türkiye için önemli bir süreç başladı. Bakalım Türkiye Kore savaşına katılarak 50 yılını kurtardı ve BMye girdi. Afganistan harekatına katılarak da hem ekonomik krizden çıkacak hem AB yolu açılacak diyenler ne kadar haklı çıkacak? Ümit SEZGİN / CNBC-E Ankara Haber Müdürü | ||||
Ankara neden tereddüt ediyor İki yanlış bir doğru etmez! ANAP'ta istifalar nereye kadar? Milletvekili zammı niye geri alınıyor? Ankara neden heyecanlı ve tedirgin? Deklarasyon ölü doğdu Ankara'da "birileri" varmış Demirel'e uluslararası görev Teröre cevapta Türkiye'nin rolü ABD'ye saldırının Türkiye'ye faturası Okuyan çocuklar, çalışamayan babalar ve Kaddafi'nin muzu Ecevit, sirenler ve tanrıça Kirke "Yakın tehlike" Anayasa'da Krizseverler ve Eylül beklentileri Ampul muhabbetleri "Mebus mu oldun muhtar emmi?" |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||