 |
|
|||||
 |   |  |  | |||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||
  |
 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Açıklamalar şimdilik tatmin edici olmaktan uzak. Afganistan’da savaşmak üzere bir özel birlik istendiği iddiaları açık biçimde reddediliyor. Ancak bu özel birliğin Afganlı muhalifleri eğitmek amacıyla istendiği haberleri ise ne doğrulanıyor ne yalanlanıyor. Askerler de siviller de bilgi vermiyor. Daha garibi bilgiye ulaşamayanlar yalnız gazeteciler değil. Bakanlar ve milletvekilleri de ilginçtir gazetecilerden bilgi almaya çalışıyor. İşi, “Konu Afganistan değil, benim tahminim Rusya Gürcistan’a girmek üzere, buna karşı tedbir almaya çalışıyoruz” demeye vardıran MHP’li bakanlar bile var. NASIL VE KİMİ EĞİTECEKLER? Yine de bu kargaşada en itibar edilebilir bilgi Türkiye’den Afganlı muhalifleri eğitmek üzere özel bir birlik istendiği yolunda. Ama hepsi bu kadar. Kimi nerede, nasıl eğitecekler açıklanmadı. Görev süresi ne kadar olacak belli değil. Bu birlik aynı zamanda gerektiğinde özel operasyonlara katılacak mı, şüpheli? Güvenli bir bölgede konuşlandırılacakları ve sıcak savaşa girmeyecekleri söyleniyor, ama aynı zamanda Amerika’dan “Toplu bir işgal harekatı planlandığı” haberleri geliyor. Bu birlik böyle bir işgalin dışında kalabilir mi? SORUN TERÖR TEHDİDİ Mİ? Ankara’da liderler ve gelişmelerden haberdar olanlar konuşmayınca, tabii iş tahmine dayalı yorumlara kalıyor. Bir yorum Amerika’nın yeni bir terör darbesi konusunda Türkiye’yi uyardığına dair. 11 Eylül’den sonra ikinci bir saldırı beklediğini açıklayan Amerika’nın Ankara’yı “Siz de hedeflerin başında geliyorsunuz, büyük bir saldırıya hazır olun” diyerek uyardığı iddia ediliyor. Türkiye neden hedef? Operasyona bizden başka destek veren ülkeler de var ama özellikle Afganlı muhalifleri Ankara’da toplama çabasının Taliban yönetimini ve Bin Laden’i öfkelendirdiği kaydediliyor. Hatta bu saldırının İstanbul’da Boğaz’da gerçekleştirilebileceği, LPG ya da sıvı yakıt dolu bir gemiye saldırılabileceği spekülasyonu var. Doğru mu? Tehdit altında mıyız? Eğer öyleyse bu güvenlik toplantılarına neden İçişleri Bakanı katılmadı? BU SENARYOLAR HAYALİ AMA... Bir başka yorum pek çoklarını daha fazla heyecanlandırıyor; “Amerika Türkiye’den Afganistan harekatına bilfiil katılmasını istedi.” Hatta Washington yönetiminin Ramazan ayı boyunca yapılacak kara harekatında Müslüman Türk askerlerini görmeyi çok istediği, böylece Hristiyan-Müslüman çatışması senaryolarına iyi bir cevap vermeyi hedeflediği ileri sürülüyor. Bir başka yorum, ABD’den Kabil’de konuşlandırılacak barış gücü askerlerinin tamamen Türk askerlerinden oluşması talebi geldiği yolunda. Irak’a operasyon saneryosundan hala vazgeçmeyenler de var. Onlara göre ABD ikinci cepheyi Irak’a açmak üzere ve Türkiye’den katılım istedi. “Afganistan’da bir şeyler yapamadılar ki nasıl Irak’a ikinci cephe açacaklar?” sorusuna ise cevapları hazır; “Afganistan’daki başarısızlığı örtmek için Irak’a saldıracaklar. Üstelik Irak kolay hedef.” Bu senaryoların tümü şimdilik uzak ihtimal olarak görünmekle birlikte, gerçekler açıklanmadan yok saymak da doğru değil. AMERİKA NE TEKLİF ETTİ? Tabii Amerika’nın talebi varsa teklifi de var demektir. İşte bu noktada Ankara’da pembe hayaller başlıyor. Türkiye’nin tüm borçlarının silinmesinden, kotaların kaldırılmasına, 30-40 hatta hatta 120 milyar dolarlık ek kredilere kadar uzanan “umut senaryoları” çiziliyor. Adı üstünde senaryo. İnanıp inanmamak bir kenara, bu kadar büyük ödülleri görünce insan “yoksa Amerika çekilecek de Afganistan’la yalnız biz mi savaşacağız?” demekten kendini alamıyor. Beklentileri abartmamakta büyük fayda var. Sonra ham hayaller gerçekleşmeyince hüsrana uğruyoruz. ANKARA AÇIKLAMALI VE TARTIŞMALI... Talep ve teklif ne ise bu en kısa sürede açıklanmalı ve Ankara karar almadan önce mutlaka halkın tepkisini görmeli. Ne yazık ki, siyasetçiler arasında, özellikle de hükümet üyelerinde bu gelişmeye “denize düşenin sarılacağı yılan” gözüyle bakma eğilimi var. Ekonomik krizin bunalttığı, geleceğini son derece karanlık gören siyasetçilerin bu eğilimini anlamak mümkün. Ama hak vermek için detaylarını görmek ve tartışmak gerekiyor. “Kore harekatına katılmak Türkiye’nin 50 yılını kurtardı, BM yolunu açtı.Afganistan harekatı da hem Türkiye’yi krizden çıkaracak hem AB yolunu açacak...” Acaba?... Ankara’da sıkça dile getirilen bu görüş ilk bakışta pek gönül okşayıcı da doğru mu, gerçekleşebilir mi, çok tartışmalı. Bütün bu detayları bilmek ve tartışmak yalnız Türk halkının demokratik hakkı değil. Aynı zamanda devlet ve hükümet doğru kararları alabilmek için Türk insanının tepkisini, eğilimlerini bilmek zorunda. Son derece hassas bir konuda halkın desteğini almayan kararların başarıya ulaşma şansı yok. Bu nedenle Ankara biran önce konuşmalı. Ümit SEZGİN...CNBC-E Ankara Haber Müdürü | ||||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
İki yanlış bir doğru etmez!