|
Doğal gaz çıktı mertlik bozuldu misali, bir dönem mahrukatçılar önemli bir meslek komitesi idi. Yani yakacak satıcıları: Oduncular, kömürcüler. Duşa kabinler, merkezi hiting sistemler, ya da kat kaloriferleri ile şofbenler çıkana kadar da, hamamcılar meslek komitesi, yine Ticaret odalarında hatırı sayılır bir ağırlığa sahipti. Bunun gibi diğer mesleki dalları da bütün bu komite sistemi örgütlenmeye dahil edebilirsiniz. Nitekim hırdavatçılar da hiçbir zaman etkinliğini, gücünü, modasını yitirmeyen bir mesleki ve ticari komite olma özelliğini sürdürmektedir. Günümüzde, biraz daha inceltilerek inşaat-tesisat malzemesi satıcılığı olarak adlandırılan bu ticari faaliyet sahasının eskiden beri mesleki kod adı hırdavatçılıktır. Eş manalı ve benzer nitelikteki meslek dalı da nalburiye, ya da nalburluktur. Ticaret odaları tarzındaki örgütlenme modeline geçilmesi öncesinde, Esnaf loncaları meslek erbabını denetler, Ahi Evran gibi günümüze dek uzayan bir gelenekten esinlenerek, meslekin ahlakını, ilkelerini, değerlerini korumaya, mesleğe giriş - çıkışları, faaliyetleri kontrol etmeye, ustalara, kalfalara, çıraklara meslek erbabına el vermek yanında ehliyet ve mazbata vermek gibi bir fonksiyonu da ifa ederlerdi. Şimdi, günümüzde bu tarz hassas meslek değerleri, ahlaki ilkeler maalesef itibar görmemekte, bu ilkelere itibar edenler muteber tüccarlar olarak dahi anılmadıkları gibi, devrin yükselen değerleri arasında da yer alamamaktadırlar. Mesela Ankaranın Çıkrıkçılar yokuşunda artık bir bölümü unutulmaya, yok olmaya yüz tutmuş pek çok zenaatkarı, sanatlarını icra ettikleri, ancak yıkılmaya yüz tutmuş dükkanlarında, tezgahlarının arkasında, işportadan alınmış, büyük çoğunlukla, ortasından çatlamış numarası mühim olmayan kalın camlı gözlüklerin ve loş dükkan tezgahlarının ardında görebilirsiniz. Umumiyetle, bu kişiler gün bulup, gün yemekte sabah ilk müşterileri siz iseniz şükranlarını siftah senden, bereket Allahtan diyerek ifade etmekte, aza kanaat edip, şükürlerini, göndermektedirler. Aralarında, nalburlar ve hırdavatçılar da mevcuttur. Fakat milenyum devrinde, bilişim çağında, bilgi asrında, yukarıda bahsettiğimiz üzere, hırdavat ve nalburiye mesleği, namını İnşaat - Tesisat Malzemeleri veya Sıhhi Tesisat Malzemeleri toptan ve perakende satışı olarak değiştirmiştir. Dolayısıyla, bu nam ve unvan değişikliği sonrasında da, bu iştigal sahası bakan seviyesinde itibar görmeye başlamış, bizzat siyasi ve ekonomik faaliyetlerin müştereken icra edilebileceği, felsefesi doğrultusunda, kanaatkar Çıkrıkçılar Yokuşu esnafının tahayyül edemeyeceği, muhayyelesinde bile canlandıramayacağı, meblağların kazanç ve tahsilat kalemine yazıldığı, ciro olarak telaffuz edilebildiği bir meslek dalı hüviyetine bürünmüştür. Muazzez Abacının üne kavuşturduğu Vurgun şarkısı, aynı zamanda polisiye bir operasyon için de seçilmek suretiyle başlatılan hukuki harekat neticesinde, eski adıyla Nafia Vekaleti, günümüzdeki namıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığının nerede ise rütbeli memurini, gözlem altına alınmış, bunlardan mahkemeye sevk edilen bir kısmı tevfik olunmuştur. İddia ve ithama mesnet teşkil eden, cürüm ise şebeke halinde ihaleye fesat karıştırmak, anlaşma suretiyle devleti soymak, nahak yere yetim hakkını cebe, cüzdana indirmek olarak beyan edilmektedir. Bir zamanlar, bu işlerin profesörü İnci Baba nam Mehmet Nabi İnciler idi. Yanında besleyip, büyüttüğü bir fedainin elinden hayatı hitama eren, İnci Baba, siyasetçi ve sanatçılar ile yakın dost ve arkadaş, aynı zamanda da gariban ve fakir babası olarak şöhret yapmıştı. Zaman, zaman Urfalı Robin Hood diye de anılırdı. Yıllar önce Milliyet Gazetesinde Gazeteci Hayri Birlere verdiği bir geniş mülakatta, elinde tuttuğu bir kurukafanın kafatasındaki mermi deliğini işaret ederken, çektirdiği fotoğraf hafızamızda derin yer etmişti. O kurşun delikli kuru kafa, aile kurallarına uymayan, ihalede anlaşmaya yanaşmayan bir faniye aitti ve İnci Babanın aynı zamanda aslan beslediği evinin salonunda, şöminesinin üzerini süslüyordu. İhalelerde anlaşmanın nasıl deruhte edildiğini, insanların nasıl gönüllü olarak ve rızayla! anlaştıklarını, tüm açıklığı ile anlatmıştı. Memleketi Şanlıurfadan 1991 mebus adayı bile olmuştu. İnci, siyasette sağa meyyal idi. Bütün bunları yazmamızın gayesi, Vurgun harekatında, artık kıymet ve siyaset açısından büyük bir aşama kaydedilmiş bulunmaktadır da onun için. İnci, yerini Pırlanta ya bırakmış, Pırlanta sembolü ardında, şebeke faaliyetini icra edenlerin ise siyasi olarak Marksist temayülde oldukları bizzat bakan beyanıyla, vuzuha kavuşmuş bulunmaktadır. Ancak yukarıda tespit ettiğimiz şekilde vuzuha kavuşan bir başka husus ta Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydının Marksist olmamakla birlikte, mebusluktan tekaüt olması sonrasında hayatını nasıl idame ettireceği kaygısı ve endişesiyle, Pederi, Kayınbiraderi ile müştereken üç ticari müessese oluşturup hırdavat ve nalburiye üzerine ticaret yaptığıdır. Bu üç şirket, müteahhitlere karo, fayans, seramik, Elmor, ecea, aç - kapa artema, su ve tesisat borusu, bahçe sulama hortumu, teşaşüraneler için hela taşı, klozet kapağı, kapı kilidi, kanarya ve muhabbet kuşu ötüşlü, harmandalı müzikli kapı zilleri, satmakta bütün bu faaliyetler neticesinde geçen sene naçizane 7 trilyon lira düzeyinde bir ciroya ulaşmış bulunmaktadır. Topu, topu 7 trilyon lira! Devlet İstatistik Enstitüsünün (DİE) ilan ettiği milli gelir (GSMH) rakamları ise tam aksine, memleket ekonomisinin sıfırın altında yüzde 11.8 mertebesinde küçüldüğünü, ufaldığını işaret etmektedir. Netice itibariyle, bütün bu hikayeden çıkartılacak hisse, memlekette ticaret erbabı yok olmakta, sanayi ve ticaret erimekte, halk bir kuru ekmek bulamamakta, Çıkrıkçılar Yokuşundaki bakırcı, hırdavatçı, nalbur, manifaturacı, gün bulup, gün yemekte, bir kısım ticaret erbabı ve ekmek fabrikası fabrikatörleri, ticarethanelerinin kapısına kilit vurup, ustaları, hamurkarları, metreci ve mezrocuları, kapı önüne koymakta, ancak ve lakin, memleket ekonomisi ufalır iken, siyasetçi nalburiyeci ve hırdavatçılar büyümekte, cirolarını patlatmaktadırlar! Müsteşar muavinleri, daire başkanları, umum müdürler, ihale komisyonu üyeleri memurlar, tevkif edilip, hapse konulmakta, polisteki video kayıtlı ifadelerinde Bakan bey emretti, biz de yaptık dedikleri, manşetlere yansımakta, ancak hepsinin amiri mevkiindeki Bakan Bey, bu esnada hırdavat - nalbur şirketlerinin cirosuyla meşgul olduğundan, yanı başında soyulan devleti, çalınıp çırpılan, yetim hakkını, bigünahların, milletin parasının heba oluşunu görememekte, olan bitene bigane kalıp, bihaber vaziyette, mebusluktan tekaüt olunca istikbalde ne yapacağı, nasıl geçineceği kaygısıyla, karo - fayans - kapı kilidi satmaya çalışmaktadır! Devletin kendisine emanet edildiği Devlet Bey, partisinin mensubu bu Bakana halisane duygularla ticaret ile siyaseti ayırması telkininde bulunup, biraz daha devlet işlerine vakit ayırması hırdavat, nalbur işlerine fazla mesai harcamaması, tavsiyesi ile yetinmektedir. İlk tespitlere göre Vurgun neticesinde 50 trilyon lira mertebesinde bir memleket serveti cep değiştirmiş bulunmaktadır. Yurt sathında yapılmakta olan diğer soruşturmalardan sonra, meblağın daha da büyüyeceği tahminleri yapılmaktadır. Ancak memleket parası, memleket işleri emanet edilenler, gafletlerinden ötürü memleketin soyulduğunun ortaya çıkması karşısında bir mesuliyet hissine sahip olmadıkları tarzında hareket etmektedir. Bir yanda memleket ekonomisi batmakta, ülke harpten çıkmışçasına bir ekonomik çöküş içinde, küçüldükçe küçülmekte, fabrikalar, tesisler, iş yerleri kapanıp, insanlar aç kalmakta, diğer yanda ise, bu yoksul, ülkenin insanlarının hakkı hukuku yenilip, paraları şebekeler tarafından gasp edilmek suretiyle, ülke yolsuzluk, soygun, vurgun necasetinin (pisliğinin) içinde boğulmaktadır. Necasetten taharet (pislikten arınma, temizlenme) vakti gelmiş, geçmektedir! | ||||
Kızılay üzerinden MHP, enerji üzerinden ANAP Reel sektörün realitesi, enerjinin garantisi Dövize esaret, dolara mahkumiyet kader mi? Küçük abdest 350, domatesin kilosu 250 bin! Ekonomide ve siyasette 'hazan' randevusu Hedeflemede "zımni ve zaruri" mutabakat Siyasette ve ekonomide "yeni yönelişler" başlıyor Programın "toplumsal tabanı" genişletiliyor... ESK nihayet! Tek, yek, bir, yegan... Çare, biçare, naçar... "Akılda" bir yıllık gecikme! "Dandik" liraya cazibe, "tepelenen" sanayiye rehabilite! Hypo vereins, çok keyifli! Teknokratlar mı, bürokratlar mı, seçim mi, bu hükümet mi? Arjantin korkusu, Türkiye'ye siner mi? Banka operasyonu, diplomasi - siyaset - ekonomi birlikte Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı! |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||