|
Nitekim birinci başkan vekili Stanley Fischer de, dibe vuruş noktasının aşıldığını, sonrasında umut verici gelişmeler dönemine girildiğini söylüyor. Bu aşamadan itibaren de Devlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomi yönetimi programın yeni safhası ile ilgili yönelişleri ve tespitleri ilan etmeye başladılar. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) organizasyonunda gerçekleştirilen iki günlük toplantılarda, ekonomi gazetecileri ile Devlet Bakanı Derviş ve Hazine yönetimi, yoğun bir mesai ile bir araya geldi. Hem programın istikbali ve menzilleri, hem de çeşitli yapısal reformların akıbeti ve somut beklentilerle, telekom, tarım, tütün, hazırlıkları süren yeni bütçe yasası ile gelecek uygulamalar ayrıntıları ile konuşuldu. Baştan itibaren olması gereken, altı ay gecikmeli olarak gerçekleşti. Yani birinci elden açık ve net bir şekilde bilgilerin ekonomi gazetecilerine, onlar vasıtasıyla da belirsizlikten bunalmış kamuoyuna, aktarılması işlemi. Geçen yazımızda, Bakan Dervişin bazı açıklamalarından yola çıkarak, sezgilerimizi, programın muhtemel yeni yönelişleriyle ilgili politika değişikliklerini anlatmaya çalıştık. Nitekim Bakan derviş, bu sezgilerimizi teyit eder yönde açıklama ve tespitler yaptı. Program artık, baştan itibaren noksanlığını eleştirdiğimiz, üretim - reel sektör - sosyal önlemler konusuna yöneliyor. Üretimin desteklenmesi için kamu bankaları devreye sokulacak. Kamu Bankalarına yönelik yürütülen rehabilitasyon ve yapılandırma çalışmalarında bazı aşamaların geçildiği, bu bankaların ellerinde giderek önümüzdeki aylarda 5 katrilyona kadar varacak bir likit varlığın birikeceği hesaplanıyor. Bu çerçevede de Ziraat ve Halk Bankaları, reel sektörün desteklenmesi, kredilerin tazelenmesi, ya da yeni krediler açılması için devreye girmeye başlayacak. Halk Bankasına bu amaçla gelecek dış kaynağın bir bölümünün aktarılacağı da bizzat hazine Müsteşarı Faik Öztrak tarafından dile getirildi. Devlet bakanı Kemal Derviş, özel bankaların da risk alma konusundaki tereddütleri bir kenara bırakmaları, reel sektöre kaynak aktarma konusunu gündemlerine almaları görüşünde. Bu çerçevede, rahatlama sağlanması amacıyla, banka içi boşaltma, hortumlama gibi uygulamaların yarattığı ortamda bankalar yasasında yapılan, tepki düzenlemelerinin yeniden gözden geçirileceğini, bankalar ve Türk Ceza Kanununda , değişikliklere gidilmesiyle, bankasını soyan ile iyi niyetle yanlış ve hata yapan bankacının ayırd edileceğini söylüyor. Anlaşılan o ki, iki yılda dört kez değişen bankalar kanununu, yeni bir değişiklik daha bekliyor. Temmuz ayı başında kredi diliminin serbest bırakılması aşamasında, Ankarada yaşanan kriz nedeniyle yurt dışı seyahatini yarıda kesmek zorunda kalan Derviş ve ekonomi yönetimi, önümüzdeki günlerden itibaren, yeniden yurt dışında programın ve sonuçlarının anlatılması, özellikle yabancı bankaların, Türkiyeye sendikasyonlarını kesmemesi, aynı düzeyde sürdürmesi, giderek doğrudan yatırımlar için yatırım konseyi ve ülke tanıtım programlarının anlatılması gibi amaçlarla bu seyahatlere başlıyorlar. HAZİNEDEN YENİ STRATEJİLER Hazine, yine gelişmelere göre, uluslar arası piyasalarda bu yılın ilk yurt dışı borçlanmasını, tahvil ihracı uygulamasını da Eylül veya en geç Ekim ayında yapmaya hazırlanıyor. Dolar (ABD), Euro ve Yen piyasaları için Hazine borçlanma stratejilerini hazırlıyor. Hazine kurmaylarının anlattıklarına göre de, iç borçlanmada piyasa yapıcılığı sistemi Eylül başında faaliyete geçecek. TBMMye sevk edilmiş olan iç borçlanma yasasıyla, Hazine yeni Merkez Bankası yasasının Kasım ayından itibaren men edeceği kısa vadeli avans olanağına alternatifler oluşturacak. Bunların başında da piyasa yapıcılığı sisteminin gerektiğinde kısa vadeli avans ihtiyacı için de devreye sokulmasının yanında, doğrudan piyasalardan da borçlanılması geliyor. Dövizle, ya da dövize endeksli borçlanmalar ise sürecek. Hazine yönetiminin bu konudaki tezi Hem maliyet daha ucuz, hem vade daha uzun, hem de talep var. Piyasada bu yönde bir talep varsa, bizim buna direnmemiz, hayır dememiz olmaz. Önceki hafta ihalede talebi gördük, geçen hafta yineledik, önceki hafta ile, geçen hafta arasında faizler de geriledi. Ama bu hafta da Salı günü (yarın) Türk Lirası borçlanacağımızı ilan ettik.) şeklinde özetlenebilir. Bir diğer nokta, Hazine 2001 yılı ortalama borçlanma faizi tahminini yüzde 81den, yüzde 91e revize etmekle birlikte, bunun 2001 bütçesinde bir etkisinin olmayacağı, ayrıca bu faizlerden yapılan borçlanmaların toplam stok içindeki payının düşüklüğü. Kaldı ki, stokun yapısında geçen yıl sonuna göre önemli değişiklik gerçekleşmiş durumda. Temmuz başı itibariyle iç borç stokunun yüzde 57lik bölümü endeksli hale gelmiş bulunuyor. Yani ihalelere, Merkez Bankası gecelik faizine, dövize, ya da piyasalardaki değişken faize endeksli durumda. Borç stokunun yüzde 50den fazlasının, Bir şeylere endeksli hale gelmesi, faizlere, enflasyona, kurlara duyarlılığı da artırıyor. Bu nedenle de enflasyonun inmesi, faizlerin gerilemesi, kurların istikrar kazanması ve gerilemesi önem kazanıyor. Dolayısıyla da ekonomik programın bu ayaklarında yapılacaklar ve ulaşılacaklar öne çıkıyor. Merkez Bankasının kur hedefi ilan etmemesi gibi, Hazine de faiz hedefi ilan etmiyor. Ama istikrarın sağlanması gerekiyor. Programın artık üretime destek ayağının öne çıktığı bir aşamaya gelinmesi, sosyal önlemlerin ve desteklerin de nihayet hatırlanmaya başlanması, programa toplumsal destek ayaklarının da genişletilmesini, tabanın yaygınlaşmasını hedefliyor. 2002 Bütçesi de programın bu yeni aşamasında çok önem kazanıyor. İlk kez, bütçe gerekçesinde her şeyin açık ve şeffaf biçimde yer alacağı bir bütçe hazırlanıyor. Yeni yasa tasarıları ile, borç ve garanti sistemleri konusunda, TBMMnin üçer aylık devrelerde bilgilendirilmesi, Harcama reformu ve denetiminin öne çıkartılması, bu kapsamda devlette harcamaları denetlenmeyen (TBMM ve Cumhurbaşkanlığı dahil) birim kalmaması öngörülüyor. Program yeni bir aşamaya ve yeni yönelişlere doğru gidiyor. Bu programın Türkiyenin sorunlarına çözüm olmayacağı, görüşümüzü mahfuz tutuyoruz. Ancak programın kendi bütünselliği ve hedeflerinin tutturulması için de, öngörülenlerin zamanında ve yerinde yapılması, geçmişte olduğu gibi gecikilmemesi, aksi halde IMFnin zaten kaçmak için bahane aradığı tespitimizi de yineliyoruz. SİYASETTE DE HAREKETLENME Ekonomik programda yeni bir aşamaya geçildiğinin bizzat ekonomiyi yönetenlerce ilan edilmesi yanında, siyasette de bu hafta yeni aşamaların geçileceği günleri içeriyor. ANAP 7inci olağan kongresinin Mesut Yılmaz ile devam yönünde verdiği karar, Yılmazın da partide, kabinede, son bir revizyonla heyecan yaratma gayretinin yolunu açtı. Parti yönetim organlarına da Yılmaz damgası vurulurken, şimdi sıra kabineye geldi. Kabinenin ANAP kanadında üçü hariç (Yücelen - Çakan - Karakoyunlu) tümü) prensibi uyarınca yapılacak revizyonla hem partinin vitrini ve tamamlayıcısı olarak da kabinedeki ANAP vitrini yenilenmiş olacak. Bu vitrin yenilemesinden murat, artık dirisinin değil de ölüsünün barajı aşması beklenen partiye teveccühü arttırma yollarını bulmak. Tabii diğer yandan da HADEPle işbirliği, ittifak arayışları var ki, sanırız bu da ortaklar arasında, özellikle MHPnin tepkisine mazhar olacaktır. ANAPın vitrin yenilemesi, genel bir kabine revizyonuna vesile olur mu? Sanmıyoruz. Aslında olsa çok da iyi olur. Tam da ekonomik programın revizyona tabi tutulup, hedefleri tazelenip, yeni bir anlayışa, üretime destek, sosyal problemlere yöneliş, noktasına geldiği bu tarihte, bunun bir genel kabine tazelenmesi ile desteklenmesi, siyaseten de akılcı bir yol olur. Fakat DSP ve MHPnin böyle bir niyetinin olmadığı söylenebilir. Diğer taraftan da, Tayyip Erdoğan hareketinin partileşmesi ve ismini nüfusa kaydettirmesi haftasına girmiş bulunuyoruz. Sükut kalarak, kudretli görünme yolunu seçen Erdoğancılar, Akşenerin ithamları ve Saadetçilerin bühtanları ile hırpalandılar. Sükutu terk ettiklerinde, parti kurulup, Tayyip Bey konuşmaya başladığında tenkitler ve harabat daha da artacaktır. Kafalarda harekete yönelik istifhamlar, cevabı aranan sualler, bir milyar doları bulduğu iddia edilen, mali destek veya varlığın menbaı ve menşeyi ile ilgili müphemiyet, yenilikçiliğin hakikati ve haddi - hududunun sarahate kavuşturulması gereği, Tayyip Beyin Büyükşehir Başkanlığı ile alakalı olarak mazisine matuf münazaralar, bu hareketin daha ilk günden projektör altında olacağını gösteriyor ve hızlı bir yıpranma sürecinin de habercisi. Şayet varit ise, 1 milyar dolarlık bir mali desteğin, hangi maişet ile tedarik edildiği vuzuha kavuşturulmaya muhtaç. Perde gerisindeki destekçiler de kendilerini aşikar etmeli ki, bu meblağın vebali Tayyip Beyin üzerinde kalmasın değil mi? Yolsuzluk, usülsüzlük, benzeri itham ve iddialarla yıllardır, imajı paslanan ANAP, vitrin değişikliği ile toparlanmaya gayret ederken, Tayyip Bey liderliğini üstlendiği mazisi eski ve malum, bugünü ise yenilik ile örtülmeye, üstüne yeni battaniye çekilmeye çalışılan hareketinin, daha Bismillah demeden gayrı meşru, menşeyi bilinmez parasal destek ve varlık maliki olmak ithamına maruz kalması karşısında, hayli hırpalanacaktır zannederiz. Ekonomide ve siyasette başlayacak yeni yönelişlerin, kimlere hayır, kimlere şer getireceği, memleketin ekonomik, siyasi , toplumsal ve sosyal hayatına nasıl tesir edeceği, pek yakında görülecektir. Sabredelim, görelim. Sabrın sonu, ya selamettir, ya malamattır! | ||||
Programın "toplumsal tabanı" genişletiliyor... ESK nihayet! Tek, yek, bir, yegan... Çare, biçare, naçar... "Akılda" bir yıllık gecikme! "Dandik" liraya cazibe, "tepelenen" sanayiye rehabilite! Hypo vereins, çok keyifli! Teknokratlar mı, bürokratlar mı, seçim mi, bu hükümet mi? Arjantin korkusu, Türkiye'ye siner mi? Banka operasyonu, diplomasi - siyaset - ekonomi birlikte Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı! |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||