Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail göndermek için resme tıklayınız.
 
Arjantin korkusu, Türkiye’ye siner mi?
 
Dün öğlenden itibaren ortalığa Arjantin ‘sendromu’ yayılmaya başladı. Fırsatçılar da ‘fırsat bu fırsat’ deyip, daldılar ortalığa.
 
 
12 Temmuz—  Cavallo, kendi ülkesinde saçını başını yoluyordu. Piyasalarda yapılan spekülasyonlar, tepelere vuran faizlerin, Arjantin’in itibarını sıfırladığını, kara paranın, kayıt dışılığın üzerine artık acımasızca gidileceğini söylüyordu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Türkiye’de ise, önce sükunet, sonra kaygı ve endişe hakim oldu. IMF’nin, Dünya Bankası’nın kredileri serbest bırakmaları beklentisi bile, kaygıları gidermeye yetmedi.
       Devlet Bakanı Derviş’in ‘faizlerle ilgili girişim’ açıklamalarının ne manaya geldiği tartışılıyor. Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti’nin açıklamalarının satır aralarından, anladığımız kadarıyla, faizlerle ilgili operasyon, şimdilik Merkez Bankası aracılığıyla gündeme gelebilecek.
       Hazine, daha önce faizleri aşağı çekmek için yaptığı çalışmalarda, yürüttüğü çabalarda kendisine yöneltilen eleştirilerin ardından biraz ‘sinmiş’ gibi.
       O zaman, faizlerin yapay olarak tutulduğu, piyasaların istediği faiz verilmedikçe, ihalelerin muvaffak olamayacağı, görüşünü savunup, üç hafta önceki ihalede faizlerin yüzde 90’ın üzerine çıkmasıyla ‘işte şimdi oldu, Hazine piyasalarla barıştı’ diyenler, şimdi ‘ne olacak bu faizlerin yüksekliği’ diyorlar.
       Gerçekten de yüzde 95 - 98 hatta son gün itibariyle yüzde 107’lik faizlerle bu programı, programın borçlanma stratejisini sürdürmek güç, hatta olanaksız.
       O zaman faizlerle ilgili bir şeyler yapılması gerek. Hazine zoraki faizleri aşağı çekme yoluna giremeyeceğine göre, bir manada Merkez Bankası devreye girecek demektir.
       Merkez Bankası’nın birincil görevi son yasa ile ‘fiyat istikrarının sağlanması’ olarak kanun hükmü haline getirildiğine göre, istikrarın temini doğrultusunda, adımları da Merkez’den beklemek aykırı olmasa gerek.
       Ancak, teknik ve ekonomik olarak ne yaparsanız yapın, siyasi olarak bir şeyler yapılmadığı sürece, yani hükümet, hükümetin üyeleri, güveni tesis etmedikçe, bürokrasinin ve alınacak önlemlerin etkisi bir yere kadar.
       Tabii, SP’nin değerlendirmelerini açıklaması ve bu açıklama için seçtiği zaman da önemli.
       IMF programının ve Türkiye’den talep edilen, bazı hususların, kafalarda yarattığı acabaları gündeme getirdiğimizde, yadırganıyorduk. Türkiye’nin eli kolu bağlanmak, edilgen ve teslimiyetçi bir konuma mı sokulmak isteniyor, sorularını akıllara getirdiğimizde de ‘komplo teorileri’ üretmek konusunda eleştiriliyorduk.
       Fakat, şu SP’nin not değerlendirmesi ile ilgili açıklaması ve bu açıklamanın, ‘günü saati’ üzerine, ekonomi bürokrasisindeki kimi üst yöneticilerin de bu ‘acabaları’ paylaştığını gözlemledik.
       Her şey böylesine çığırından çıkmış iken, SP bir 24 saat, bir 48 saat sonra not açıklamasını yapamaz mıydı? Yani şimdi SP’ye madalya mı, taktılar?
       1994 krizini anımsayın. Moody’s ile, sözleşmişçesine, kısa aralıklarla, sırayla, bir - iki ay içinde, Türkiye’nin notunu nereden nereye getirdiler.
       Onlar not indirdikçe, piyasalar alt üst oldu, piyasalar alt üst oldukça onlar not indirdi. Belki yanlışlar vardı, ama krizi derinleştirmek, kemikleştirmek, büyütüp, yaymak konusunda iki reytincinin ‘katkıları!’ yadsınamaz.
       Şimdi de, tam IMF ve Dünya Bankası’nın kredileri salacakları günün 24 saat öncesinde, tansiyonun düşmeye başlamasının 15 saat öncesinde, her halde, Türkiye’ye ‘bir iyilik’ düşünmüş olsalar gerek!
       Dalgalı kurla, bir manada Merkez Bankası’nın eli kolu bağlandı, manevra alanları sınırlandı.
       Faizde ‘yapaylık’ eleştirileri ile de Hazine sindirildi.
       Şimdi, herkes kurlardaki aşırı ve spekülatif tırmanıştan, faizlerdeki kaygılı gidişten yakınıyor. O zaman, her iki kurumun da yapılacaklar konusunda biraz ellerini serbestleştirmek gerek. Sanırız IMF’de bunu görecektir. Kendisi için de, uygulanan program için de bir anlamda ‘vitrin ülke’ Türkiye’nin göz göre, uçurumdan yuvarlanmasına kollarını kavuşturup, baka kalmayacaktır.
       Bütün bunların hepsi tamam olsa bile, gözler yine de siyasette olacak. Bir ay önce yapılacak işlere, diklenip, direnip, ortalığı allak - bullak edip, bir ay sonra da her şeyi ‘kuzu kuzu’ yapanlar, ne diye, memleketi böylesine gerdiklerini izah etmek, bundan sonra da bir daha bunu yapmayacakları konusunda, piyasaları, bürokrasiyi, IMF’yi, Dünya Bankasını, uluslar arası para piyasalarını ve nihayet hepimizi ‘ikna’ etmek zorundalar.
       Aksi halde, hep beraber ‘binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete!’ diye haykırmak, fazla abartı olmasa gerek!
       
 
       
    MSNBC News Banka operasyonu, diplomasi - siyaset - ekonomi birlikte
MSNBC News Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat
MSNBC News IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı!
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları