|
Geçtiğimiz hafta sonundan itibaren taahhütlerini yerine getirmekte zorlanan 8 bankanın daha fona geçeceği konuşulmaya başlanmıştı. Özellikle IMF Başkanı Horst Köhlerin, BDDKyı yavaş kalmak konusunda uyarması ve bu uyarının da Başbakan Ecevite iletilmesi üzerine gereken yapıldı. Gerçekten de gecikildi. Daha önce davranılabilir, fatura daha düşük olabilirdi. Olmadı. Geçen dönemde olduğu gibi. Tek çatı altında birleştirilenleri de sayarsak, TMSFdeki banka sayısı 13 idi. Bu sabah alınan kararla birlikte 20 oldu. Yatırım Bankalarını düşersek, bu sayı biraz daha iner. Şimdi bir kez daha Demirbank operasyonunu ve şimdi yapılanları düşünün. Faizler yüzde 90larda, dolar kuru 1 milyon 300 binlerde, takas yapılmış iç borçlar dövize çevrilmiş. El konulduğu gün itibariyle ortalama 1 milyon liralık dolar kurundan, 7.5 katrilyon liralık Hazina kağıdını portföyünde taşıyan Demirbankın hala yaşıyor olması durumunda, Türkiyenin en büyük bankası olacağı kesin değil miydi? Neyse olanla, ölene çare yok! Ancak, bu defaki operasyonun bazı incelikleri var. Örneğin, Türkiye - Romanya ilişkileri. Romanya uzun süredir rahatsızdı. Bayındırın oradaki bankası BTRde yüzbinlerce Romen vatandaşının parası yatıyordu. Zaman zaman, Başbakan Ecevitin de devreye girmesiyle, Bayındıra destek çıkıldı. Vakıfbank üzerinden kaynak yaratıldı. Şimdi artık Romenler mutlu olabilir. Çünkü tüm paraları, mevduatları, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Hazinesinin, BDDKsının ve de TMSFsinin güvencesinde. Türkiye Hazinesi böylece bir de Romanya riski üstlenmiş oldu. Diğer taraftan, EGS ve Tarişbankın da fona geçmesiyle, Ege bölgesi, Egeli sanayiciler, ihracatçılar, iş adamları bankasız kaldı denilebilir. Daha önce EGE Bank zaten satılmıştı, sonra da fon kapılarına düşmüştü. Derken, Yaşarbank gitti. Şimdi de EGS ve Tarişbank. Aslında bu son iki bankanın konumu ve ortaklık yapıları çok önemli. Bir yandan sermayenin tabana yayılması, çok ortaklı şirketlerin yaygınlaşması özendirilirken, diğer taraftan Türkbank gibi, EGS ve Tarişbankda gitti. EGS Bankın yüzlerce Küçük ve Orta Boy İşletmeci (KOBİ) ortağı bulunuyor. Tekstilci, konfeksiyoncu bu ortakların yanı sıra, EGS yanlış hatırlamıyorsak, son dönemde Gaziantepin önde gelen gruplarından SANKOyu ve nihayet küçük bir hisse ile de olsa TOBBun KOBİ birimini de hissedar yapmıştı. Dolayısıyla BDDK ile TOBB arasında da EGS Bank vasıtasıyla bir yakınlaşma doğdu denilebilir. Tarişbank ise 113 yıllık bir banka. Tariş bünyesindeki, 120 bin kooperatif ve birlik ortağının da hissedarı olduğu, bir banka. Aslında, Cumhuriyetin ilk yıllarında düzgün işler yapılmış. Şahıslardan ziyade, halk, iş adamı, çiftçi, üretici pek çok kuruluşa ortak edilmiş. Birlikler bu modelin en özgün örneği. Tariş bünyesindeki üzüm, incir, zeytinyağı, pamuk, zeytin birlikleri aynı zamanda Tarişbankın da ortağı. Şimdi bir anda 100 binin üzerinde banka hissedarının elinden bankaları gidiverdi. BDDK ve TMSF bu son kararla birlikte Türkiyenin hatta belki de Avrupanın giderek dünyanın sayılı büyük finans - ticaret - sanayi holdingi haline geldi. EGS Bankın tekstilden, mağaza zincirlerine, dış ticaretten, gayrımenkul yatırım ortaklığı ve iş merkezlerine kadar iştirak ve ortaklıkları var. Diğer tarafta, Tarişbank vasıtasıyla BDDK ve fon Tariş yönetiminde de söz sahibi olacaklar. Oysa daha geçen sene, Birliklerin özerkleştirilmesi yasası çıkmıştı ve devletle bağlarının kesilmesi konusunda IMFye verilen söz tutulmuştu. Dikkat edilirse Özal ve Demirel döneminin bir anda parlayan yıldız iş adamları, ihracatçıları, sanayicileri sonradan bankacı olunca, şimdi teker, teker inişe geçtiler. BDDKnın son el koyma kararının Romanyadaki tasarruf sahiplerini kurtarma boyutuyla, uluslar arası ve diplomatik, yükümlülüklerini yerine getiremeyen bankalara el koyma boyutuyla ekonomik Tariş gibi yüzbinlerce ortaklı, doğrudan üreticiye hitap eden, Egenin en büyük üretici birliğinin bankasına el konulması boyutuyla da bir manada politik yönü var. Kararın bir diğer siyasi boyutu da, Cumhurbaşkanı Sezerin kendisine bağlı Devlet Denetleme Kuruluna (DDK) yaptırdığı Vakıfbank incelemesi sonrasında 9 dosyayı Banka yöneticileri hakkında cezai işlem yapılması istemiyle Başbakanlığa göndermesi. Vakıfbank yönetimlerine el konulan iki banka ile çok yakından ilgili. Çünkü EGS Bankın ortakları arasında. Buna karşın, Sezerin 9 dosyasından dördü, Bayındır Holding ve dolayısıyla BTR - Bayındırbank ile ilgili. Bayındırbanka el konulmasıyla, bir anda Vakıfbank - Bayındır ilişkisine yönelik Köşk incelemesi ve cezai işlem talebi biraz sürümcemeye alınırken, bir yandan da Köşkün bu denetimleri başlattığı aşamada yaşanan denetimin denetimi olur mu? tartışmaları yeni bir boyut kazanmış oluyor. Yani, BDDK ile DDK bir anlamda şimdi karşı karşıya gelecekler. Bayındırbank hesapları incelenmeye başlandığında, sanırız, Vakıfbank, BDDK, DDK sık sık karşı karşıya kalacak. Yeni el koymaların ekonomik faturası, Hazineye, Türkiyeye ve hepimize olan yükü ise, ayrı. Fondaki eski bankaların 25 milyar dolara yaklaşan yüküne sanırız, asgari 3 - 4 milyar dolar daha eklemek gerekecek. Bekleyelim görelim, yakında yeni dosyalar ortalığa saçılır herhalde! | ||||
Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı! |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||