|
İçeride halihazırda döviz tevdiat hesaplarına vadesine göre, yüzde 6 - 9 arası faiz ödenir iken, içeriden toplanıp, dışarıda depolanan dövizler için libor eksi faiz alınıyor. Tabii Türkiye riski ve SPnin son not kırması da bunun üzerine eklendiğinde, daha da negatif bir tablo karşımıza çıkıyor. O nedenle, herkes güven güven deyip ortalıkta geziniyor. Döviz fiyatının kıtlıktan yukarılarda gezinmediğini hepimiz biliyoruz. Dövizi olanlar satmıyor, olmayanlar ise döviz almanın yollarını arıyor. Faizin yüksekliği eleştirilerine rağmen, faizden ziyade, dövize daha çok para akıyor. Bu yönelişi kırmanın yollarını hem Hazine, hem de Merkez Bankası arıyor. Aslında, onlar da önlerindeki ekrana baktıklarında, bizden çok daha fazlasını, çok daha ayrıntısını biliyorlar. Ancak Hazine Müsteşarı Faik Öztrakın deyişiyle daha önce tek kolu bağlı olarak ringe çıkan, Merkez Bankası her ne kadar, şimdi iki kolu serbest olarak piyasalarda cenk atıyorsa da, hal aynı gibi. Ummanlardan mesul bakanımız Mirzaoğullarından Ramazan Bey, bir yandan at binip, diğer yandan beyanat verirken, güven, fasulye domates midirki, gidip pazardan satın alalım? demiş. Tabii ki değil. Hele satılan bir şey hiç değil. Güven bizatihi güvendir, satışa mevzu olacak bir meta değildir. İktisat ile de ilmi boyutta hiçbir alakası yoktur! Fakat, kişilerin ve kurumların itimada şayan, mutemet olmaları, iktisatı da ilgilendirmektedir. O nedenle, Hypo Vereinse itimad edenler, size etmiyorlar ise, bunun sebebini bulmak, mecburiyeti var demektir. Hele, hele bankacılık sektörü, mali kesim, tümüyle itimat üzerine bina edilmiştir. Bu sebeple, itimada had safhada ihtiyaçları vardır. Ancak, özerk - müstakil kurullar döneminin ilklerinden olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Kurumu, bu noktada biraz daha hassasiyet göstermesi gerekenlerin başında geliyor, bize göre. Örneğin, geçen hafta fon yönetimindeki ve tek çatı altından bankaların bir bölümünün, yurt dışında da halen faal olan, banka, şube ve temsilcilikleri, BDDK Başkanı Sayın Engin Akçakocanın art arda verdiği bazı beyanlardan ötürü muzdarip olduklarını ilettiler. Nedir derseniz, Sayın Akçakoca, İnterbank, Esbank ve dahi Etibankın toplandığı adının da Etibank olarak muhafaza edildiği, tek çatı bankasının, Eylül ayına kadar satılmasının düşünüldüğünü, bu gerçekleşmez ise, Etibankın da kapatılması veya tasfiyesi yoluna gidileceğini söylüyordu, Reuterse! Tek çatı altındaki bu üç bankanın, yurt dışında, çeşitli Avrupa ülkelerinde, şehirlerinde, ayrı tüzel kişilik durumundaki bankaları, şube ve temsilcilikleri mevcud. Ancak, bunların yöneticilerinden bazıları ile görüştüğümüzde, birlikte çalıştıkları, yabancı bankaların, bu beyanatın ekranlarda yer alması üzerine, kendileri ile, bağlantılarını kesme yoluna gittiklerini, kredi ve benzeri dosyaları kapatma kararı aldıklarını, linelarının kesilmesi işlemlerini başlattıklarını anlattılar. Neticede, bir buçuk ay sonra akıbetinin ne olacağı bilinmeyen, kapatılması, ya da tasfiyesi de dahil çeşitli seçeneklerin mevzubahis olduğu bir banka ile işbirliği yapmak çalışmak istemiyorlar ve vazgeçiyorlar. Haklıdırlar da! Nitekim, kanunu ancak çıkan, Temmuz ayının ilk haftasında kapatılan Emlakbank için kapatılma sözü, 15 Mayısta verilmiş ve ilan edilmiş idi. O tarihten itibaren, Emlakbanktan epeyice mevduat kaçışı oldu, aksine kredi borcu ödemeleri de aksadı. Türkbankta da nerede ise beş yıl yaşatılıp, iki kez satılığa çıkartılıp, içine de milyarlarca dolar konulduktan sonra, 15 Haziranda kapatılması kararı alınıp, 1 Temmuz diye menzil konulunca, fasıla olarak kalan 15 günde 400 trilyon liranın, fevkinde mevduat çekilişi yaşandı. Yargı bu işe dur deyince de, şimdi BDDKnın verdiği müdafaanın akıbeti, dolayısıyla da Türkbankın istikbali bekleniyor. Ama, bu arada itimat da, mevduat da gitti. Şimdi üç bankanın sığınağı, tek çatısı Etibank için de, Eylül ayına kadar satılırsa, satılır, satılmaz ise kapatılır veya tasfiyesine gidilir diye en üst makamdan beyanat gelirse, siz bir mudi olsanız, ne yaparsınız? Belki iyi şartlarda satılabilecek, belki bir şekilde yaşayabilecek, vücut bulup, mevcudiyetini sürdürecek olanları da, onlardan mesul olanlar, hem de bu kadar milyar dolar masraf ettikten sonra, bu beyanatlarla istikbali meçhul ve müphem hale getiriyorlarsa, nerede kaldı, ihtimam, itimat, rehabilitasyon ve reform? | ||||
Teknokratlar mı, bürokratlar mı, seçim mi, bu hükümet mi? Arjantin korkusu, Türkiye'ye siner mi? Banka operasyonu, diplomasi - siyaset - ekonomi birlikte Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı! |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||