Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail göndermek için resme tıklayınız.
 
Hypo vereins,
çok keyifli!
 
Bankacı olanlar hemen fark etmişlerdir. Yukarıdaki isim, bir Alman bankasına ait. Hypo Vereins son dönemde, Türkiye’deki bankacılık piyasası ile çok yakın ilişki içinde olan bir Alman Bankası.
 
 
19 Temmuz—  İlişkisi de daha çok, Türkiye’den dışarıya götürülen “dövizlere ev sahipliği” yapmak düzeyinde. Bankanın yöneticileri son zamanlarda oldukça keyifliler. Nedeni de, Türkiye’den nerede ise “oluk - oluk” akan depo hesapları, depo dövizler!

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İçeride halihazırda döviz tevdiat hesaplarına vadesine göre, yüzde 6 - 9 arası faiz ödenir iken, içeriden toplanıp, dışarıda depolanan dövizler için libor eksi faiz alınıyor.
       Tabii Türkiye riski ve SP’nin son not kırması da bunun üzerine eklendiğinde, daha da negatif bir tablo karşımıza çıkıyor.
       O nedenle, herkes güven güven deyip ortalıkta geziniyor. Döviz fiyatının “kıtlıktan” yukarılarda gezinmediğini hepimiz biliyoruz. Dövizi olanlar satmıyor, olmayanlar ise döviz almanın yollarını arıyor. Faizin yüksekliği eleştirilerine rağmen, faizden ziyade, dövize daha çok para akıyor.
       Bu yönelişi kırmanın yollarını hem Hazine, hem de Merkez Bankası arıyor. Aslında, onlar da önlerindeki ekrana baktıklarında, bizden çok daha fazlasını, çok daha ayrıntısını biliyorlar.
       Ancak Hazine Müsteşarı Faik Öztrak’ın deyişiyle daha önce “tek kolu bağlı” olarak ringe çıkan, Merkez Bankası her ne kadar, şimdi iki kolu “serbest” olarak piyasalarda cenk atıyorsa da, hal aynı gibi.
       Ummanlardan mesul bakanımız Mirzaoğullarından Ramazan Bey, bir yandan at binip, diğer yandan beyanat verirken, “güven, fasulye domates midirki, gidip pazardan satın alalım?” demiş.
       Tabii ki değil. Hele satılan bir şey hiç değil. Güven bizatihi güvendir, satışa mevzu olacak bir meta değildir.
       İktisat ile de ilmi boyutta hiçbir alakası yoktur!
       Fakat, kişilerin ve kurumların itimada şayan, mutemet olmaları, iktisatı da ilgilendirmektedir. O nedenle, Hypo Vereins’e itimad edenler, size etmiyorlar ise, bunun sebebini bulmak, mecburiyeti var demektir.
       Hele, hele bankacılık sektörü, mali kesim, tümüyle itimat üzerine bina edilmiştir.
       Bu sebeple, itimada had safhada ihtiyaçları vardır. Ancak, özerk - müstakil kurullar döneminin ilklerinden olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Kurumu, bu noktada biraz daha hassasiyet göstermesi gerekenlerin başında geliyor, bize göre.
       Örneğin, geçen hafta fon yönetimindeki ve tek çatı altından bankaların bir bölümünün, yurt dışında da halen faal olan, banka, şube ve temsilcilikleri, BDDK Başkanı Sayın Engin Akçakoca’nın art arda verdiği bazı beyanlardan ötürü muzdarip olduklarını ilettiler.
       Nedir derseniz, Sayın Akçakoca, İnterbank, Esbank ve dahi Etibank’ın toplandığı adının da Etibank olarak muhafaza edildiği, “tek çatı” bankasının, Eylül ayına kadar satılmasının düşünüldüğünü, bu gerçekleşmez ise, Etibank’ın da “kapatılması veya tasfiyesi” yoluna gidileceğini söylüyordu, Reuters’e!
       Tek çatı altındaki bu üç bankanın, yurt dışında, çeşitli Avrupa ülkelerinde, şehirlerinde, ayrı tüzel kişilik durumundaki bankaları, şube ve temsilcilikleri mevcud.
       Ancak, bunların yöneticilerinden bazıları ile görüştüğümüzde, birlikte çalıştıkları, yabancı bankaların, bu beyanatın ekranlarda yer alması üzerine, kendileri ile, bağlantılarını kesme yoluna gittiklerini, kredi ve benzeri dosyaları kapatma kararı aldıklarını, line’larının kesilmesi işlemlerini başlattıklarını anlattılar.
       Neticede, bir buçuk ay sonra akıbetinin ne olacağı bilinmeyen, kapatılması, ya da tasfiyesi de dahil çeşitli seçeneklerin mevzubahis olduğu bir banka ile işbirliği yapmak çalışmak istemiyorlar ve vazgeçiyorlar. Haklıdırlar da!
       Nitekim, kanunu ancak çıkan, Temmuz ayının ilk haftasında kapatılan Emlakbank için kapatılma sözü, 15 Mayıs’ta verilmiş ve ilan edilmiş idi.
       O tarihten itibaren, Emlakbank’tan epeyice mevduat kaçışı oldu, aksine kredi borcu ödemeleri de aksadı.
       Türkbank”ta da nerede ise beş yıl yaşatılıp, iki kez satılığa çıkartılıp, içine de milyarlarca dolar konulduktan sonra, 15 Haziran’da “kapatılması kararı” alınıp, 1 Temmuz diye menzil konulunca, fasıla olarak kalan 15 günde 400 trilyon liranın, fevkinde mevduat çekilişi yaşandı. Yargı bu işe “dur” deyince de, şimdi BDDK’nın verdiği müdafaanın akıbeti, dolayısıyla da Türkbank’ın istikbali bekleniyor. Ama, bu arada itimat da, mevduat da gitti.
       Şimdi “üç bankanın sığınağı, tek çatısı” Etibank için de, Eylül ayına kadar “satılırsa, satılır, satılmaz ise kapatılır veya tasfiyesine gidilir” diye en üst makamdan beyanat gelirse, siz bir mudi olsanız, ne yaparsınız?
       Belki iyi şartlarda satılabilecek, belki bir şekilde yaşayabilecek, vücut bulup, mevcudiyetini sürdürecek olanları da, onlardan mesul olanlar, hem de bu kadar milyar dolar masraf ettikten sonra, bu beyanatlarla istikbali meçhul ve müphem hale getiriyorlarsa, nerede kaldı, ihtimam, itimat, rehabilitasyon ve reform?
       
       
       
 
       
    MSNBC News Teknokratlar mı, bürokratlar mı, seçim mi, bu hükümet mi?
MSNBC News Arjantin korkusu, Türkiye'ye siner mi?
MSNBC News Banka operasyonu, diplomasi - siyaset - ekonomi birlikte
MSNBC News Dalgalı kura devam, banka önlemlerine sürat
MSNBC News IMF, Türkiye'de siyasete bulaştı!
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları