|
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
İktidar, muhalefeti muhatap almak istemezken, muhalefet de “ne yapsam da iktidarın ayağı tökezlese, ülkeyi kötü yönetse’ şeklindeki siyaset anlayışını üstün tutuyor. Bu siyasi anlayışın Türkiye’yi getirdiği nokta ortada. Oysa bunun yerine, “Bunlar iyi yönetsin, hatta ben de yardım edeyim yanlışlık olmasın; böylece biz iktidar olduğumuzda iyi bir Türkiye devralalım, sonra daha da iyi yapalım” dense hepimiz daha çok kazanacağız. Ne diyelim talihsizliğimiz mi, yoksa Allah bizi sevmiyor mu! Türkiye şimdi de aynı politikanın yeni bir sonucu ile karşı karşıya. MHP’nin Avrupa Birliği konusundaki tutumu, iktidarın iki ortağını muhalefete muhtaç duruma düşürdü. SORUMLU MHP Muhalefet de bu pası gayet iyi kullanıyor ve DSP ve ANAP’la kedi-fare oyunu oynuyor. Cumhurbaşkanlığı zirvesinde verilen “şartsız” sözler geri alındı, ana muhalefet “en büyük misyonumuz AB” diyor ama kılını bile kıpırdatmıyor; varsa yoksa hükümet nasıl yıkılır hesabı yapıyor. Sonuçta da Türkiye, AB fırsatını kaçırıyor gibi... Gelecek nesiller için verilmesi gereken bir karar, bu nesiller tarafından bir başka bahara bırakılıyor. Bütün bunların sebebi MHP’dir. MHP; AB’yi istemediği halde hükümette kalmak için Ulusal Programa “evet” demiştir. Şimdi ise kenara çekilmiş; açık AB karşıtlığına oynuyor. Niye mi böyle bir görüşü dile getiriyorum? Daha dün akşam Meclis kürsüsüne çıkan MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, Kopenhag kriterlerinin Türkiye’yi bölen, PKK’nın taleplerini yansıtan kriterler olduğunu, geçmişte Türkiye’yi Sovyetler’in bölmek istediğini, bugün aynı nifakın bizzat AB tarafından Türkiye’nin içine sokulduğunu söyledi. MHP Lideri Devlet Bahçeli de sık sık aynı yönde değerlendirmelerde bulundu. Peki maden kriterler böyleydi o zaman neden “AB’ye girmek istiyoruz” diyor MHP? Ulusal Programın altına imza koymuş bir parti. Eninde sonunda idam cezası kalkacağına göre, yani en geç 2004’te kaldırılması gerekiyor, neden şimdi ‘terör tehdidi sürdüğü sürece’, gibi bir şartı öne getiriyor? MHP, öyle bir havada ki sanki Kopenhag kriterleri PKK için kaleme alınmış. Oysa bu kriterler demokrasi, hukuk kriterleri. ‘Ne uluslar arası ne de ülke içi çatışma veya savaş olmasın’ ilkeleri bunlar. Çünkü çatışmayan, savaşmayan toplumların ekonomilerini güçlendirdiği, ülkelerini ileri götürdüğü ortada. Bunun ilk şartı da iç huzurdur. İşte Kepenhag kriterleri bunun koşulları. Keşke Türkiye, AB üyeliğini Yunanistan gibi 1970’li yıllarda yapsaydı da bu kriterlere muhatap olmasaydı. MHP şimdi şunu bilmeli ki, yarın bu kriterler de aranacak. Çünkü AB tek devlete doğru gidecek ve giriş şartları daha da ağırlaşacak. Ama şu bir gerçek ki, AB’ye girip de ekonomisi küçülen, ulusal geliri gerileyen bir tek ülke yok. Tümünün ekonomisi ve ulusal geliri katlanmış. Ve de herkes bilmeli ki bu sadece AB’den gelen paraların sonucu sağlanan bir başarı değil. AB kriterlerinin, standartlarının getirdiği bir başarıdır. Bu nedenle de diyoruz ki, AB’yi girilmese de kriterler yerine getirilmeli. TÜRKİYE’YE GÜVENMİYORLAR Ama nedense MHP bu anlayıştan çok uzak. Çünkü MHP Türkiye’ye güvenmiyor. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’ın çok kullandığı bir cümle var; “Korkularımız bizi kuşatmamalı”. Ama MHP’yi korkular kuşatmış. Teröre karşı büyük bir zafer kazanmış, terörün liderini dört duvar arasına koymuş bir Türkiye, hala korkularının esiri oluyor. Hatta MHP’ye bakılırsa PKK o kadar güçlü bir örgüt ki, AB’yi etkisi altına almış, Türkiye’yi bölme gücüne ulaşmış. Türkiye, PKK’nın çok ötesinde güce sahip bir ülke. Yeter ki kendine güvensin, inansın. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Dünya kupasında Türk Milli Takımı’nın gösterdiği başarı ortada. Dünyanın futbol devlerine kafa tutan, dünyanın en iyi 8 ülkesinden birinin vatandaşlarıyız. Kendimize güvendiğimiz sürece ticarette de, sanayide de, bilimde de, hukukta da, insan haklarında da dünya devleri arasına girebiliriz. Yeter ki korkmayalım. AB’ye girmiş ulusal gelirini en az 10 bin dolara çıkarmış bir Türkiye’yi kimse bölemez; ama AB dışında kalmış, iç siyasi çekişmeler ile boğuşan, ulusal geliri 2-3 bin dolarlarda olan bir Türkiye bütünlüğünü korumakta güçlük çeker. Çok uzaklara gitmeyelim, Avrupa ülkelerinin elçiliklerinin önünden geçelim yeter. | |||||||||
|
Bu ülkenin vatandaşları, anavatanlarından bir an önce ‘kaçabilmek’ için, bütün gece soğukta, sıcakta kuyruklarda bekliyor. Eminim bütün siyasiler de bu tabloyu görüyordur. Her gün kullandıkları bir yol var Atatürk Bulvarı. Bulvar’ın Meclis’in tam karşısındaki Avusturya Elçiliği’nin önünde her gün yüzlerce vatandaşımız vize için kuyrukta bekliyor. Ekonomisi IMF’ye muhtaç, vatandaşı kaçmaya çalışan bir ülke mi onurlu, ekonomisi güçlü bir ülke mi? Umutlar azalıyor. AKP de işi yokuşa sürüyor. Eğer Başbakan Bülent Ecevit’in DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’le yapacağı görüşmeden sonuç çıkmazsa, “çıkış yok” noktasına gelinecek. Keşke yanılsak... | ||||||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |