|
İktidar, muhalefeti muhatap almak istemezken, muhalefet de ne yapsam da iktidarın ayağı tökezlese, ülkeyi kötü yönetse şeklindeki siyaset anlayışını üstün tutuyor. Bu siyasi anlayışın Türkiyeyi getirdiği nokta ortada. Oysa bunun yerine, Bunlar iyi yönetsin, hatta ben de yardım edeyim yanlışlık olmasın; böylece biz iktidar olduğumuzda iyi bir Türkiye devralalım, sonra daha da iyi yapalım dense hepimiz daha çok kazanacağız. Ne diyelim talihsizliğimiz mi, yoksa Allah bizi sevmiyor mu! Türkiye şimdi de aynı politikanın yeni bir sonucu ile karşı karşıya. MHPnin Avrupa Birliği konusundaki tutumu, iktidarın iki ortağını muhalefete muhtaç duruma düşürdü. SORUMLU MHP Muhalefet de bu pası gayet iyi kullanıyor ve DSP ve ANAPla kedi-fare oyunu oynuyor. Cumhurbaşkanlığı zirvesinde verilen şartsız sözler geri alındı, ana muhalefet en büyük misyonumuz AB diyor ama kılını bile kıpırdatmıyor; varsa yoksa hükümet nasıl yıkılır hesabı yapıyor. Sonuçta da Türkiye, AB fırsatını kaçırıyor gibi... Gelecek nesiller için verilmesi gereken bir karar, bu nesiller tarafından bir başka bahara bırakılıyor. Bütün bunların sebebi MHPdir. MHP; AByi istemediği halde hükümette kalmak için Ulusal Programa evet demiştir. Şimdi ise kenara çekilmiş; açık AB karşıtlığına oynuyor. Niye mi böyle bir görüşü dile getiriyorum? Daha dün akşam Meclis kürsüsüne çıkan MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, Kopenhag kriterlerinin Türkiyeyi bölen, PKKnın taleplerini yansıtan kriterler olduğunu, geçmişte Türkiyeyi Sovyetlerin bölmek istediğini, bugün aynı nifakın bizzat AB tarafından Türkiyenin içine sokulduğunu söyledi. MHP Lideri Devlet Bahçeli de sık sık aynı yönde değerlendirmelerde bulundu. Peki maden kriterler böyleydi o zaman neden ABye girmek istiyoruz diyor MHP? Ulusal Programın altına imza koymuş bir parti. Eninde sonunda idam cezası kalkacağına göre, yani en geç 2004te kaldırılması gerekiyor, neden şimdi terör tehdidi sürdüğü sürece, gibi bir şartı öne getiriyor? MHP, öyle bir havada ki sanki Kopenhag kriterleri PKK için kaleme alınmış. Oysa bu kriterler demokrasi, hukuk kriterleri. Ne uluslar arası ne de ülke içi çatışma veya savaş olmasın ilkeleri bunlar. Çünkü çatışmayan, savaşmayan toplumların ekonomilerini güçlendirdiği, ülkelerini ileri götürdüğü ortada. Bunun ilk şartı da iç huzurdur. İşte Kepenhag kriterleri bunun koşulları. Keşke Türkiye, AB üyeliğini Yunanistan gibi 1970li yıllarda yapsaydı da bu kriterlere muhatap olmasaydı. MHP şimdi şunu bilmeli ki, yarın bu kriterler de aranacak. Çünkü AB tek devlete doğru gidecek ve giriş şartları daha da ağırlaşacak. Ama şu bir gerçek ki, ABye girip de ekonomisi küçülen, ulusal geliri gerileyen bir tek ülke yok. Tümünün ekonomisi ve ulusal geliri katlanmış. Ve de herkes bilmeli ki bu sadece ABden gelen paraların sonucu sağlanan bir başarı değil. AB kriterlerinin, standartlarının getirdiği bir başarıdır. Bu nedenle de diyoruz ki, AByi girilmese de kriterler yerine getirilmeli. TÜRKİYEYE GÜVENMİYORLAR Ama nedense MHP bu anlayıştan çok uzak. Çünkü MHP Türkiyeye güvenmiyor. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandırın çok kullandığı bir cümle var; Korkularımız bizi kuşatmamalı. Ama MHPyi korkular kuşatmış. Teröre karşı büyük bir zafer kazanmış, terörün liderini dört duvar arasına koymuş bir Türkiye, hala korkularının esiri oluyor. Hatta MHPye bakılırsa PKK o kadar güçlü bir örgüt ki, AByi etkisi altına almış, Türkiyeyi bölme gücüne ulaşmış. Türkiye, PKKnın çok ötesinde güce sahip bir ülke. Yeter ki kendine güvensin, inansın. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Dünya kupasında Türk Milli Takımının gösterdiği başarı ortada. Dünyanın futbol devlerine kafa tutan, dünyanın en iyi 8 ülkesinden birinin vatandaşlarıyız. Kendimize güvendiğimiz sürece ticarette de, sanayide de, bilimde de, hukukta da, insan haklarında da dünya devleri arasına girebiliriz. Yeter ki korkmayalım. ABye girmiş ulusal gelirini en az 10 bin dolara çıkarmış bir Türkiyeyi kimse bölemez; ama AB dışında kalmış, iç siyasi çekişmeler ile boğuşan, ulusal geliri 2-3 bin dolarlarda olan bir Türkiye bütünlüğünü korumakta güçlük çeker. Çok uzaklara gitmeyelim, Avrupa ülkelerinin elçiliklerinin önünden geçelim yeter. | |||||||||
Bu ülkenin vatandaşları, anavatanlarından bir an önce kaçabilmek için, bütün gece soğukta, sıcakta kuyruklarda bekliyor. Eminim bütün siyasiler de bu tabloyu görüyordur. Her gün kullandıkları bir yol var Atatürk Bulvarı. Bulvarın Meclisin tam karşısındaki Avusturya Elçiliğinin önünde her gün yüzlerce vatandaşımız vize için kuyrukta bekliyor. Ekonomisi IMFye muhtaç, vatandaşı kaçmaya çalışan bir ülke mi onurlu, ekonomisi güçlü bir ülke mi? Umutlar azalıyor. AKP de işi yokuşa sürüyor. Eğer Başbakan Bülent Ecevitin DYP Genel Başkanı Tansu Çillerle yapacağı görüşmeden sonuç çıkmazsa, çıkış yok noktasına gelinecek. Keşke yanılsak... | |||||||||
Ah şu siyasi çıkarlar Yılmaz'ın defans oyunculuğu Tutarlı mı, popülist mi? Bahçeli'nin Çin gezisinde Çin işkenceleri! Şark kurnazlığı Sağırlar diyaloğuna nokta MGK'dan Bu kavga seçimi getirebilir Vekillerin kola gazoz savaşı SP'de 'ML' etki "Uzun ince" yolda son durum Siyaset şekerlemeleri Erken seçim Cem + Derviş Ağalar böyle konuşur DSP'li bakanlar istifa etmez! Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||