|
Tabi sivil toplum
Onların da sorumluluğu var, bu konuda. Gelin görün ki tüm kurum veya partilerin birinci derece hedefi de ülkeyi daha iyi bir noktaya getirmek, halkın refahını daha da artırmak. Ama halkın en yakından ilgilendiren AB konusunda kimse gerçek niyetini, netlikle ortaya koymuyor. Bir yandan İstiyoruz ama onurumuzla, bizim kurallarımızla diyenler: diğer yandan, Bu iş olsun, ama bizim dışımızda halletsinler diyenler. Geriye bir tek ANAP ve onun Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve nihayet Başbakan Bülent Ecevit ile DSP de devreye girdi; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de kendisinin bu konuda yapabileceği şeyler olduğunu anımsadı. Keşke, Sezer bu işi çok daha önceden ele alsa, bu işin önderliğini yapsaydı; yani AB konusunun gerçek bir devlet politikası olduğu aylar önceden ortaya çıksa ve konu iç siyasette malzeme olarak kullanılmasının önüne geçilseydi. AB HİÇ DE İSTEKLİ DEĞİL Türkiye, ABye verdiği Ulusal Programdaki kısa dönem vaadlerinin yüzde 90ından fazlasını yaptı. Geriye sadece üç konu kaldı. İdam cezasının kaldırılması, anadilin öğreniminin yolunun açılması ve Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılması. Yani Türkiye, yüzmüş yüzmüş kıyıya yanaşmış, tam bu noktada yeniden geri dönülme planları yapılıyor bazı kesimlerce. Bu kesimler, ki başını MHPnin çektiğini açıkça belirtmekte sakınca yok, aslında Türkiyeyi ABnin içinde görmek istemeyen kesimlerle aynı noktada duruyorlar. Türkiyeyi AB içinde görmek istemeyen, Avrupada geniş bir kesim var. Bunlar Türkiyenin vaatlerini yerine getirmemesinden ya da işi uzatmasından hiç de şikayetçe değiller; aksine memnunlar. Onlar, Türkiyenin vaatlerini yerine getirip AB kapısını zorlamasından öyle korkuyorlar ki, hiç sormayın. Bunun için de MHPnin ayak diremesinden son derece memnunlar. Türkiyeyi AB içinde istemeyenler, Türkiyeyi kontrollerinin dışına da çıkarmak istemiyorlar. Geçmişte nasıl Sovyetler Birliğine Türkiyeyi kaptırmamak için bir kaşık bal politikası ile işi götürdüler, şimdi de Türkiyenin radikal İslam ülkeleri arasına kaymaması için yeni politikalar geliştiriyorlar. Bu politikanın başarılı olması için de en iyi formül, AB konusunda Türkiyeye belirsiz bir takvim vermektir. Kim nasıl bakarsa baksın, Türkiye için en kötü seçenek, belirsiz bir takvimin açıklanmasıdır. Türkiye bu oyuna gelmemelidir. BELİRSİZLİK POLİTİKASI YIKILABİLİR Bunun için de, hiç öyle sağa sola kıvırmaya gerek yok, Ulusal Programdaki vaatleri en kısa sürede yerine getirip, ABnin kapısına dayanmalı. Sonrası ABnin kararı. Türkiyeyi almayacaklarını açıklamaları bile Türkiye için önemli bir gelişme olur. Böylece bir Hıristiyan Kulübü olarak kalırlar. Gerçek yüzleri ortaya çıkar. Ama ben, Helsinkide 15 ülkenin başbakanının, attıkları imzaları unutacaklarını hiç sanmıyorum. Türkiye vaatlerini yerine getirirse, mutlaka bizi de tatmin edecek bir takvim açıklaması olacaktır. Ancak, bu fırsatı yakalamak Türkiyeye düşüyor. İşte MHPnin milliyetçiliği de burada ortaya çıkıyor. Görelim bakalım nasıl bir milliyetçilik. 25 yıl önce Onlar ortak, biz pazar olacağız diye ABye karşı çıkan Başbakan Bülent Ecevit, bugün yaptığı hatayı görmüş, AB trenini kaçırmamaya çalışıyor. MHP de çok değil 10 yıl sonra, ulusal gelirde ve kalkınmışlıkta Türkiyeyi katlayacak olan, bırakın diğer eski sosyalist ülkeleri, Bulgaristan ve Romanyayı gördükten sonra yaptığı hatanın ülkeye verdiği zararı görecektir; ama iş işten geçmiş olacaktır. Öcalan, Türkiyeden büyük değil, MHP de Devlet Bahçeli de.... Önce Türkiye diyenler, ancak güçlü bir ekonomi, güçlü bir demokrasi ile yönetilen bir Türkiyenin saygın ve onurlu olacağını bilmeli. İŞİN SONUNA DOĞRU AB, Türkiye için dönüm noktası. Bu nedenle önümüzdeki birkaç ay da Türkiye için çok kritik bir zaman dilimini oluşturacak. Sonbaharda Almanyada seçimler var. Hıristiyan Demokratların seçimi kazanması halinde, Türkiyenin AB macerasının önünde gerçek bir engel o zaman oluşacak. Bu nedenle, Almanya politikasını çok yakından izleyen ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, AB konusundaki tüm adımların bir iki ay içinde atılmasını, her şeyin ekim ayı öncesinden bitirilmesini istiyor. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Peki bu gerçekleşmezse ne olur? İç siyasette kıyamet kopabilir... Bu iş bir ay içinde netlik kazanır. Ya gider, ya gider.. Şunu demek istiyorum, ANAP cephesi, AB konusunda gemileri yakmaya hazır. Ya bu hükümet AB konusunda gerekli kararları alarak gider, ya da çekilir gider... Bu hiç yabana atılır bir senaryo değil bu. MHPyi sonuna kadar zorlayan bir politika izlendikten sonra, baraj altı tehdidindeki ANAPtan bile erken seçim talebi gelebilir. Hadi hayırlısı, bakalım nasıl bir yaz geçireceğiz... | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Vekillerin kola
gazoz savaşı SP'de 'ML' etki "Uzun ince" yolda son durum Siyaset şekerlemeleri Erken seçim Cem + Derviş Ağalar böyle konuşur DSP'li bakanlar istifa etmez! Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||