| |
|
|
Yılmaz,
partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB sürecinde kritik bir noktaya geldiğini “Herkesi uyararak ifade etmek istediğini” bildirdi.
AB’nin Türkiye için milli bir dava olduğunu kaydeden Yılmaz, önümüzdeki günlerde yolların kesin olarak ayrılacağını ifade etti. Yılmaz, AB projesini milletin isteğine aykırı olarak hiçbir partinin engelleme hakkı olmadığını belirterek, “Partilerin ve bireylerin tercihte bulunma günleri yaklaşmaktadır” dedi.
Kritik bir noktaya gelindiğini söyleyen Yılmaz, pürüzlerin el ele temizlenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin ya değişimi ya da statükoyu seçmesi gerektiğini söyleyen yılmaz, “Statüko tercih edilirse bugünden daha kötü olur” dedi.
Yılmaz şunları söyledi:
“Bu konuda kamuoyunda süren tartışmaların son derece olumlu, makul ve bilinçli bir şekilde yürüdüğüne hep birlikte tanık oluyoruz. Benim baştan beri söylediğim; AB üyeliği Türkiye için milli bir davadır. Yani Bu davanın sahibi milletir. Dolayısıyla milletimizi temsil eden bütün siyasi partilerdir.
Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı’nın da konuya el atmış olmasını ve Meclis’te grubu bulunan partilerin genel başkanlarıyla 7 Haziran’da bir zirve toplantısı düzenlemesini son derece isabetli buluyorum. Çünkü, netice itibarıyla sorun, bir siyasi irade sorununda düğümlenmiştir. Bu düğümü çözecek olan bütün girişimleri ANAP olarak destekliyoruz. Herkesi de bu düğümü çözümsüzlüğe götürecek davranışlardan kaçınmaya çağırıyoruz.”
Yılmaz, bugün Türk halkının ezici çoğunluğunun AB üyeliğini desteklediğini bildirerek, vatandaşların AB üyeliğinin, ataleti, işsizliği, ekonomik durgunluğu ve demokrasinin önündeki engelleri ortadan kaldıracağına inandıklarını söyledi.
“HİÇBİR PARTİNİN HAKKI YOK”
Türk halkının verdiği bu desteğin dahi siyasi partilerin üzerindeki her türlü ipoteği kaldırmaya yeterli olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Türkiye’de eğer düne kadar AB’ye en fazla karşı çıkan partiler bugün Türkiye’nin AB’ye üyeliğini savunuyorlarsa, eger düne kadar Türkiye’nin AB üyeliği yolunda oy kaybettirmiş olan, Türkiye’ye zaman kaybettirmiş olan bir takım partiler, bugün bir an önce Türkiye’nin AB için gerekli adımları atmasını savunuyorlarsa yarın aynı duruma düşmemek için Türkiye’deki bütün siyasi partilerin tavırlarını bir kere daha gözden geçirmeleri gerekir.
Netice itibarıyla milleti temsil eden hiçbir siyasi partinin milletin isteğine aykırı olarak bu projeyi engelleme hakkı yoktur.
Unutmayalım ki değişimle statükoculuk sonuna kadar beraber yürüyemez. Çünkü, bunlar birbirinin karşıtı olan şeylerdir. Artık değişimle statükonun birbirlerinden ayrılacakları noktaya gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, netice itibarıyla bu ince çizgiye gelip dayanmıştır. Önümüzdeki günler, ülkemizdeki yolların daha kesin olarak ayrılacağı günler olacaktır. Onun için Türkiye’deki her ferdin, her partinin, her kurumun bu konuda nihayi bir tercihte bulunma zamanı yaklaşmaktadır. Ya değişim yolunu seçeceğiz, geçmişteki geçikmeleri telafi edeceğiz, Türkiye’yi çağdaş ülke yapmak için bunun gereklerini yapacağız ya da statükonun yolunu tercih edeceğiz. O zaman korkarım ki bugünümüzü bile arar duruma düşeceğiz.”
|
|
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
