Home page

Haber Menüsü


e. murat yığcı
 
Bak şu Milli Takım’ın yaptıklarına
 
Eğer demokrasiyi savunuyorsak, eleştiri yapma hakkını da savunmak zorundayız. Ama savunduğumuz demokrasi bize insanlar hakkında aklımıza gelen her şeyi söyleme hakkını vermiyor.
 
e. murat yığcı'ya mail.
NTV-MSNBC
 
11 Haziran—  Yüzyılın ilk Dünya Kupası, Türkiye için farklı bir anlam taşıyordu. Son yıllarda büyük çıkış içinde olan Türk futbolu, 48 yıl sonra Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazandı. Ama bu yazının konusu A Milliler’in Kupa’daki performansları değil; çünkü bana göre A Milliler gruptan çıkamasa bile Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazanarak üzerlerine düşen görevi yerine getirdi. Ama aynı şeyi “Milli Basın” için söylemeye dilim varmıyor. Eğer demokrasiyi savunuyorsak, eleştiri yapma hakkını da savunmak zorundayız. Ama savunduğumuz demokrasi bize insanlar hakkında aklımıza gelen her şeyi söyleme hakkını vermiyor.

   
 
       
   
MSNBC News Süper Lig amacına ulaştı (!)
MSNBC News Trabzon'da kırılan koltuklar
MSNBC News 12 Dev Adam ve Formula 1
MSNBC News Taraftar kimliği mi, fair-play mi?
MSNBC News Ekonomi mi, spor mu?
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Öncelikle bir yanlış anlamayı ortadan kaldıralım: Bu Şenol Güneş’i savunma yazısı değil; bu yazı daha çok ‘genel prensipler’ üzerine... Hayatta savunmaya çalıştığımız bazı prensipleri, söz konusu tartışma konusu spor olduğunda neden değiştirelim ki?
       Euro 2000’de basın mensuplarının çoğu Mustafa Denizli’ye ve Milli Takım’a yüklendiğinde savunduğumuz fikirleri, sözkonusu kişi Şenol Güneş olduğu için rafa mı kaldıralım?
       
GEÇMİŞE DÖNÜŞ
       Aslında Türkiye’de yaşayan biri olarak, geçmişte yaşanan bazı olayların (örneğin Euro 2000’de yaşananların), bazılarına, bazı dersleri vereceğini düşünmenin yanlış olduğunu biliyorum; çünkü biliyorum ki biz hafızası zayıf bir milletiz, yaptığımız hatalardan ders almamayı erdem sayar, karşılaştığımız kötü sonuçlarda başkalarını suçlamayı tercih ederiz.
       Bu nedenle Euro 2000 döneminde Mustafa Denizli’ye ve bazı futbolculara (Denizli hakkında yazılanları hatırlayanlarınız olacaktır, Portekiz maçında kırmızı kart gören Alpay’ın ‘Türkiye’den özür dilemesi gerektiği savunulmuştu) yapılanların, Kore/Japonya 2002’de de Şenol Güneş’e yapılması çok da sürpriz olmadı; bizi şaşırtan tek nokta Euro 2000’de futbolcular da abartılı eleştiri oklarından nasibini alırken, artık (Ümit Davala ve Hakan Şükür’ü dışarıda bırakırsak) hedefte sadece Şenol Güneş’in olmasıydı...
       
ŞENOL GÜNEŞ NE KADAR SUÇLU?
       Milli Takım’ın oyunundan memnun muyum? Hayır. Bu kadar kötü futbol oynayan, bu kadar silik bir takımdan hiç bir futbol seyircisi memnun olamaz ki (ne yazık ki aynı cümleyi Euro 2000’deki takım için de kullanmıştım)... Hele bu takım sizin takımınızsa, tabii ki bundan sorumlu olduğunu düşündüğünüz kişileri de eleştirme hakkınız doğacaktır. Milli Takım’ın, dış basında Kupa’nın en iyi maçlarından biri olarak nitelendirilen Brezilya-Türkiye maçındaki anlamsız penaltıyla yenilmesi de bu hakkınızı elinizden almaz.
       Milli Takım’ın iyi bir oyun ortaya koymadığı bir gerçek, Şenol Güneş’in oyuna katkısının fazla olmadığı ve Millilerin bu turnuvaya -psikilojik olarak- iyi hazırlanmadıkları da...
       Bu gerçekleri reddetmenin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Aynen “Milyon dolar alıyorlar, iyi oynadıklarında sırtlarını sıvazlıyoruz, kötü oynadıklarında da yerden yere vururuz” demenin, sokakta herhangi birine söylendiğinde hukuki açıdan ceza gerektireceğini düşündüğümüz düşünceleri, satır aralarına ve başlıklara taşımak kadar anlamsız, hatta terbiyesizce olduğunu düşündüğüm gibi.
       
ŞENOL GÜNEŞ’İN HATALARI
       Milli Takım teknik direktörü iyi çalıştırıcı değil, iyi seçici olmak zorundadır. Sistemini belirler ve bu sisteme uygun, bu sisteme hazır oyuncuları takıma adapte eder. Gençleri Milli Takım’a kazandırmak gibi bir zorunluluğu yoktur; ondan istenen ülkenin o dönemdeki en iyi oyuncularını alması, hazırlık yapılan turnuvaya kadar bu oyuncuları en iyi şekilde sistemine adapte etmesi, turnuva süresince de oyuncularını ‘dış etkenlerden’ en iyi biçimde koruyarak, rahat bir kafayla, iyi bir motivasyon ve konsantrasyonla maçlara çıkarmasıdır.
       Bence Şenol Güneş futbolcu seçiminde çok da hatalı davranmadı. 23 kişilik kadroyu seçerken, kafasındaki oyun planına uyup uymayacağını düşünmeden, ülkedeki diplamalı-diplomasız teknik direktörlerin yüzde 90’a yakın onay vereceği bir kadro seçti Güneş. Belki iki ay öncesine kadar “Milan neden sağ kanada adam arıyor ki, Ümit’i koy oraya oynasın’ denilen Ümit Davala’yı Tayfun’a tercih etmesi ya da Ogün’ü dışarıda bırakması eleştirilebilir ama bu eleştirilerin dozu, ancak ve ancak Arjantin teknik direktörünün (Barcelona’nın yıldızı) Saviola’yı takıma almamasına yapılacak eleştiriler kadar olması gerekir.
       Bence Şenol Güneş’in takımı sahaya sürerken bir sistemi olmadığı da çok doğru değil; Şenol Güneş’in sağlam bir defans kurgusu yaratabilmek, ayağa pas yaparak topa sahip olmak ve oyunun kontrolünü elinde tutmak üzerine kurulu bir sistemi vardı...
       Buradaki asıl hata, seçilen oyuncuların bu sistemi uygulamalarının zorluğunun anlaşılmaması yani Milli Takım’ın, kulüp takımlarıyla karıştırılmasıydı. Güneş’in ihtiyacı olan, savaşabilecek oyuncularla desteklenmiş ama yıldızlara sahip bir takımdı, tamamı kendini yıldız gören ve takım kimliği arayan 23 kişilik bir topluluk değil.
       
TAKIM OLAMAYAN TÜRKİYE
       Kulüp takımları ‘futbolun artık ticari bir oyun olduğu gerçeğini gözardı edemeyecekleri için’ yıldız oyunculara ihtiyaç duyarlar. Hem de birden fazla. Savaşçılar onlara destek olur. Yıldız oyuncular ise (belki de profesyonel oldukları için) kulüplerinde performanslarını en üst seviyede gösterirler. Zaten bu nedenle, uluslararası turnuvalarda genelde yıldızlar değil, yıldız seviyesine yükselmek isteyenler ön plana çıkar.
       Kulüpleri yıldızlar taşıyabilir, Milli Takım’da ise önemli olan formadır. Turnuva öncesi en zayıf ekip olarak gösterilenlerin, formayı giydikten sonra ‘takım’ olmayı başarması da bunun en önemli örneği bana göre.
       
SUÇLU AYAĞA KALK
       
Milli Takım yönetimi, Federasyon ya da futbolcular ne kadar suçlu? İşte yanıtlanması zor sorulardan biri de bu... İşin kolayına kaçıp tüm suçu Şenol Güneş’e yükleyebiliriz, kötü kadro kurmadığını ama o kadroyu kötü kullandığını söyleyebiliriz. Ya da suçu Futbol Federasyonu’na yükleyebiliriz. Ya da futbolcuların bir kısmına...
       Ama bence daha iyi bir yol var; Türkiye’nin 48 yıl sonra ilk kez Dünya Kupası’na katılmış olduğunu kabullenmek, yaşananlardan ders almak ve ileriye daha sağlam adımlarla yürüyebilmek. Bunun yolu da Milli Takım teknik direktörünü eleme grubunda oynanan ikinci maçtan itibaren (1-1’lik İsveç maçı) dövmek; her fırsatta Fatih Terim’e sarılmak; bazı kişileri afaroz etmekten değil, turnuvadaki tüm takımları analiz ederek Türkiye’nin nerede bulunduğunu görmekten geçer.
       Kuzey Amerika Grubu’ndan ABD ve Meksika’nın önünde açık farkla finallere gelen Kosta Rika’yı mahalle takımı, Brezilya’yı çekinilmemesi gereken bir takım, Milli Takım’ı Dünya Şampiyonluğu’na aday (örnekler çoğaltılabilir) göstermeden önce tutarlı açıklamalar yapmaktan geçer...
       Bana göre Türkiye zayıf (ya da belki ikinci derecede güçlü, sürpriz yapabilecek) takımlardan biri olduğunu kabul etse, topla daha çok oynayarak rakibe oyun sistemini kabul ettirmeye çalışmak yerine kontratak futbolunu tercih etse sonuç itibariyle daha başarılı olabilirdi.
       
A MİLLİLER NEREDE DURUYOR?
       A Milliler üzerlerine düşen görevi yerine getirdi. Türkiye, 1996’da Fatih Terim’le Avrupa Şampiyonası finallerine gitme hakkını kazanmıştı (3 maçta puan alamamış, gol atamamıştı), 2000 yılında Mustafa Denizli ile 1996’daki çıtayı bir parça daha yükseğe taşıdı (çeyrek finalde Portekiz’e yenilmişti). 2002’de Şenol Güneş’le (kimseyi memnun etmeyen futbola karşın) Dünya Kupası finallerine katılan A Milliler, 2006’daki finaller için gereken hedefi vererek üzerlerine düşeni yapmıştır. (Tabii Hakan Ünsal’ın kırmızı kartı ve Emre’nin itiş-kakışı hiç olmasaydı çok daha iyi olurdu.)
       Kupa’daki pek çok takımdan daha iyi futbol oynamayı başaran (valla ben değil, yabancı basın mensupları öyle diyor) Türkiye’nin Kore/Japonya 2002’de ikinci tura, çeyrek finale, yarı finale çıkamaması bu gerçeği değiştirmez.
       
SON SÖZ: MEDYA NEREYE KOŞUYOR?
       Futbol eleştirmenlerinin çoğu, bana göre, bu turnuvada Milli Takım’dan daha kötü bir sınav verdi. Milli Takım kampına gitmek, futbolcularla ya da Şenol Güneş’le konuşmak yerine, maç sonrası skoru yorumlamayı tercih ettiler.
       48 yıl sonra gidilen bir Dünya Kupası’nda daha dolu, daha yoğun, daha saklanabilir yazılar yazabilirlerdi, ama olmadı... Spor yazarı olarak gördüğümüz isimlerin bile, turnuva boyunca futbol eleştirmeni haline geldiğini görmek ise başlı başına üzücü bir şeydi.
       Medya’nın kuracağı takım, şampiyonada Türkiye’yi Türkiye’den bile kötü temsil ederdi. Çünkü medya, futbolcularla değil, futbolcuların maç içinde gösterdikleri anlık performanslarla takım kuruyor. Onlara göre Yıldıray’ın Brezilya maçındaki performansı, Hasan Şaş’ın gol anındaki vuruşuyla birleşmeli; Emre sadece Kosta Rika maçındaki paslarıyla, Rüştü sadece yaptığı kurtarışlarla bulunmalı sahada.
       
SON KARARINIZ MI?
       Yapılan yorumlara bir bakın, Şenol Güneş’i yerden yere vurarken, Milli Takım’ın sadece bazı oyuncularını eleştirirken hem fikir olan kalemler, kadro konusunda bir türlü hemfikir olamıyor. Mustafa İzzet madem çağrıldı, neden takıma girmiyor, diye soran da vardı (sanki 23 kişilik kadroya giren herkes oynaması gerekirmiş gibi); Serhat bu takımda ilk 11 oynardı, diyen de...
       Keşke bir fırsatımız olsa da, herkes kafasında kurduğu Milli Takım’ı, Milli Takımlar Teknik Direktörü’ne verebilse.... Ve biz onlara sorabilsek....
       Emin misiniz?
       Son kararınız mı?
 
       
    MSNBC News Hagiler, Daumlar ve bizler
MSNBC News Futbolun değişen çehresi (2)
MSNBC News Futbolun değişen çehresi (1)
MSNBC News Türkiye' ve Formula 1
MSNBC News 5 yıldızlı otellerden, Olimpiyat Köyü'ne
 
     
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları