Home page
Haber Menüsü


Ümit Sezgin
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
Yasayı “kahramanca” çiğnemek
 
İşte size bir Avrupa Birliği kriteri sorusu: İki soyguncuyu öldüren banka güvenlik görevlisi Engin Bozkurt’a ne yapmak lazım? a) Alnından öpelim, b)Tutuklayıp kastı aşmaktan yargılayalım.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
12 Mart—  Tipik Türk tavrı belli. İstanbul Emniyet Müdürü Özdemir gibi çevremdeki pek çok insan aynı tepkiyi verdi; “Ne yani seyir mi etseydi?” Tamamen duygulara dayanan bu cevabın temel eksiği hukuki ve çağdaş değerlendirmeden yoksun olması.

   
 
       
    MSNBC News Güvenlik görevlisi tutuklandı
TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bu tartışmalar sırasında da ulusca muzdarip olduğumuz tüm hastalıklar bir bir boy gösterdi.
       Önce hemen işi magazinleştirmeye kalkıştık. Objektifler ilk planda iki soyguncuya çevrildi ve derhal dramatik bir öykü “yaratıldı”. Hasta baba, bulunamayan ameliyat parası, banka soyma kararı ve zor durumdaki arkadaşına yardım eden mühendis.
       Sıradan bir televizyon dizisini oluşturacak tüm öğeler yaratılmış, iş mankenle türkücü bulmaya kalmıştı kalmasına da gerçek değildi. Bizzat iki soyguncunun aileleri bu “mağdur-kahraman” yaratma çabalarını boşa çıkardılar ve senaryonun doğru olmadığını açıkladılar.
       Ölü iki soyguncudan mağdur-kahraman çıkmayacağı anlaşılınca dikkatler banka güvenlik görevlisi Engin Bozkurt’a döndü.
       “Kahramansever” halkımızın büyük bölümü için Bozkurt yeterli özelliklere sahipti...
       Her kahraman gibi yiğit, gözüpek ve cesurdu, iki kişiye karşı mücadele etmişti. Halkımız imrendi, hayran kaldı.
       Her kahraman gibi görevine sadıktı, koruduğu şubeyi soydurmamak için hayatını tehlikeye atmıştı. Vatanına, milletine, devletine, çalıştığı işyerine bağlılığı herşeyden ön planda tutan halkımız, Bozkurt’u takdir etti.
       Her kahraman gibi biraz da mağdurdu, hem yaralanmıştı hem de kimilerince kanunu ihlal etmekle suçlanıyordu. Eh, kahraman olmanın temel koşullarından birinin, bir miktar düzen-kanun karşıtlığı olduğunu bilen halkımız Bozkurt’ta bu “meziyet” de bulduğu için memnundu.
       İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir halkımızın sözcüsü oldu, Engin Bozkurt’u tebrik etti, alnından öptü.
       Buraya kadar herşey alışıldık, bildik. Ben dahil hiç birimizin “duygularına” ters düşen bir husus yok. “Kahraman koruma, görevi uğruna canını tehlikeye atarak iki soyguncuya engel oldu. Soyguncular da hak ettiğini buldu.”
       İyi de bu değerlendirmede içimize sinmeyen, duygularımıza değilse bile mantığımıza ters düşen bir şeyler yok mu? Erken atılan 9 sütunluk “Bravo” manşetleri bile bizi ikna etmedi.
       Anlaşılan o ki, olayı soruşturan savcı ve hakim de aynı şekilde düşünüyor olmalı ki, “mazlum kahraman” tutuklanıverdi. İsnad edilen suç açık; “zaruret sınırını aşmak suretiyle adam öldürmek.”
       
KATİL Mİ KAHRAMAN MI?
       Emniyet Müdürü alnından öptü, hakim tutukladı. Hangisi haklı?
       Gelin olaya aşama aşama bakarak bu sorunun cevabını arayalım;
       1) Banka güvenlik görevlileri bir soygun anında ne yapmalılar? Sorumlulukları nedir, yetkileri nereye kadardır?
       Yani bankaya iki veya daha fazla silahlı soyguncu girdiğinde güvenlik görevlisi öncelikle, silahı da dahil tüm imkanlarını kullanarak bu soyguncuları durdurmakla mı görevlidir, yoksa banka çalışanlarının ve müşterilerin can güvenliğinden mi sorumludur?
       Eğer asıl görevi soyguncuları durdurmak, bankanın paralarını kurtarmak diyorsanız, Bozkurt’u alnından öpersiniz. Aksine inanıyorsanız, “Bozkurt, karşısındaki silahlı iki kişiye müdahale ederek o an şubede bulunan herkesin hayatını tehlikeye attı” diyebilirsiniz.
       2) Banka güvenlik görevlileri silahlarını hangi aşamada kullanabilirler?
       Bu olayda Bozkurt müdahale etmeden önce soyguncular silahlarını sadece tehdit amaçlı kullanıyorlar. Yani soyguncular birilerine ateş ettikten, birilerini yaraladıktan veya öldürdükten sonra Bozkurt müdahale etmiyor.
       Zaten eğer Bozkurt’un ifadeleri doğruysa soyguncuların silahları da çalışmıyor. Tabi ki, çalışsaydı demiyorum, ama bu aşamada kritik bir kaç nokta var, ona dikkat çekmek istiyorum.
       Bozkurt’un ifadesine göre, müdahale ettikten sonra soygunculardan biri silahını ateşliyor ama silah tutukluk yapıyor. Yani soyguncunun fiilen Bozkurt’u vurarak öldürebilmesi mümkün değil.
       Ayrıca Bozkurt, soyguncuları bu aşamada vurmuyor, burası çok önemli, soyguncular kaçarken sırtlarından vuruyor. Yani artık nefs-i müdafadan söz etmek mümkün değil.
       3) Güvenlik görevlileri silahlarını hangi amaçla kullanabilirler, sınır var mı?
       İki soyguncu artık sırtlarını dönmüş kaçıyorlar, Bozkurt en kritik kararı bu aşamada veriyor, arkadan ateş edip iki soyguncuyu vuruyor.
       Oysa iki soyguncu kaçmak amacıyla şube dışına çıktıkları anda Bozkurt’un görevi bitmiştir. Bozkurt sadece şubedeki insanları ve şubeyi korumakla sorumludur.
       
       “Ne yani bıraksın da gözgöre göre kaçsınlar mı?” diye sorabilirsiniz. Evet, bıraksın kaçsınlar. Çünkü şube dışında o soyguncuları yakalama görevi sadece ve sadece polisindir.
       Üstelik polisin bile iki soyguncuyu kaçarken sırtından vurarak öldürme hakkı yoktur, hadi hafif deyimiyle pek çok koşula bağlıdır, tartışmalıdır.
       
       Bir başka kritik soru; Bozkurt ateş ederken kendisi yaralı, tabanca kabzasıyla burnu kırılmış, ama buna rağmen iki soyguncuyu da vurmayı başarıyor. Demek ki iyi nişancı.
       Peki burnu kırıkken bile iki kişiyi vuracak kadar iyi nişancı bir güvenlik görevlisi, soyguncuları bacaklarından vuramaz mıydı? En azından bu amaçla ateş etmesi gerekmez miydi?
       Tüm bu soruları ve cevapları aslında tek bir ortak payda da toplayabiliriz; insan yaşamının değeri.
       
       Olaya bir de şöyle bakabiliriz; bu iki soyguncu sağ yakalansaydı, alacakları ceza muhtemelen 20 yıl civarında olacaktı. Bilemediniz ömür boyu hapis. Ancak güvenlik görevlisi Engin Bozkurt, bu cezayı kendiliğinden idam cezasına çevirdi ve anında infaz etti.
       Bu yetkiyi Engin Bozkurt’a hangi kanun verdi?
       
       O çok tartıştığımız Avrupa Birliği kriterlerine ya da bir başka deyişle çağdaş yaşam kriterlerine birgün sahip olursak, insan yaşamının, bu insanlık suçlu bile olsa, her şeyden daha değerli olduğunu kavrayacağız.


       
       O zaman kahramanları ne kadar seversek sevelim, mazlumlara ne kadar şefkat gösterirsek gösterelim, hukuk kurallarının duygularımızdan daha önemli ve geçerli olduğunu kabul edeceğiz.
       O zaman Engin Bozkurt öncelikle bankadaki insanların can güvenliğini düşünecek, kendini kahraman polis gibi görüp soyguncuları öldürmeye kalkışmayacak. Öldürürse de en büyük ilimizin emniyet müdürü yasayı kahramanca çiğnedi diye Bozkurt’u alnından öpmeyecek.
       İnşallah...
       

Ümit Sezgin / CNBC-e Ankara Haber Müdürü
       
 
       
    MSNBC News Ecevit idam tartışmasını bitirmeli
MSNBC News Keçeciler, son soruyu önce sordu
MSNBC News MHP kendi ikna olmalı
MSNBC News İdam için uyum formülü
MSNBC News Uyum yasalarını MHP değiştirmeli
MSNBC News Bahçeli'yi "anlamak" zorundayız
MSNBC News Bahçeli ve Sezer de ABD'ye gitmeli
MSNBC News Kime, ne verilecek, nasıl geri alınacak?
MSNBC News Bankacılık operasyonu: Kim kimi kurtarıyor?
MSNBC News 2001 müsibetti, bin nasihatten evlaydı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları