|
Kıbrısın, sadece KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın sorunu olmadığını belirten Ecevit, Kıbrıs aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin sorunudur, o kadar da değil, aynı zamanda Türkiyenin de sorunudur dedi. Ecevit, Denktaşın bütün yaşamını Kıbrıs Türklerinin esenliğine, özgürlüğüne adadığını ve çok önemli, tarihsel bir yeri olduğunu da kaydetti. İNGİLİZLERE SHEAKSPEARE ÖRNEĞİ Kıbrısla ilgili bazı gerçekleri anımsamakta yarar gördüğünü ifade eden Ecevit, Rumların Kıbrıs üzerinde hak iddia ettiklerini, ancak Kıbrısın hiçbir zaman Yunan adası olmadığını vurguladı. Ecevit, Kıbrısın yüzyıllarca Türklerin yönetimi altında barış içinde yaşadığını, 16. yüzyılda William Sheakspearein Othello isimli eserinde Kıbrısın Türkler için öneminden söz ettiğini anlattı. 16. yüzyılda bir İngiliz ozanının Kıbrısın Türkler için önemini açıkça ifade ettiğini kaydeden Ecevit, Bugünün İngiliz yöneticileri maalesef aynı anlayışı göstermiyorlar dedi. TÜRKLERİ YOK ETME PLANI Başbakan Ecevit, Türk yönetiminden sonra kandırmaca bir yolla İngilizlerin Adayı ele geçirdiklerini, 1960 yılında uluslararası girişimlerle Kıbrısta Rumların da içinde bulunduğu bir devlet kurulduğunu söyledi. Bu devletin çok kısa süreli olduğunu, Rumlar tarafından yıkıldığını, Rumların Anayasayı çiğnediğini ve soykırımlarla Türkleri Adadan dışlamaya çalıştıklarını anlatan Ecevit, Türklüğü Adadan yok etme planları açıkça ifade edilmiş, bunu Yunan kaynakları açıklamıştır diye konuştu. Ecevit, Makariosa bir gecede Türkleri yok etme planlarının anlatıldığını ve bundan on yıl sonra da bu planın uygulanması aşamasına gelindiğini anımsattı. YENİDEN AYNI PLAN Türklerin yıllarca her türlü haktan yoksun olarak yaşama mecburiyetinde bırakıldığını ve BM Barış Gücünün de bu zalimce davranışlara seyirci kaldığını ifade eden Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: Şimdi yeniden aynı planı uygulama olanağını Rumlara sağlamaya işlerlik kazandırılmak isteniyor. Bu arada Ada Rumları Kuzeydeki eski evlerine dönme hazırlığı içindeler. Bu, açıkça ifade edilmiştir. Bunun için yüzlerce dava açılmıştır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine. Yani niyetleri bellidir, eğer Rumların istekleri, Avrupa Birliğinin (AB) de o doğrultudaki istekleri gerçekleşecek olursa daha ilk günden itibaren Kıbrısta yeni facialara yeniden yol açılmış olacaktır ve yarım kalmış olan soykırım büyük olasılıkla işlerlik kazanacaktır. Bazı yazarların ve politikacıların Çağımızda artık soykırım olmaz görüşünü dile getirdiklerini kaydeden Ecevit, daha kısa süre önce Bosnada Boşnaklara karşı soykırım uygulandığına dikkati çekti. Başbakan Ecevit, Kıbrıslı Rumların, Miloşeviç yönetimini açıkça desteklerini de ifade ederek, bu tehlikenin gözler önünde olduğunu ve gözardı edilemeyeceğini söyledi. BİZİ BAŞBAŞA BIRAKSALAR Bizi başbaşa bıraksalar, yalnız bıraksalar, Kıbrıs konusu iki toplum için de iki millet için de bir sorun olmaktan kolaylıkla çıkabilir diyen Ecevit, şöyle konuştu: Ama AB baskısını devam ettirdiği sürece iki millet arasında uzlaşmaya varmak son derece güçtür. Oysa koşullar böyle bir uzlaşma için çok elverişlidir. Eğer Kıbrısın gerçek durumu kabul edilirse, Kıbrısta birbirinden ayrı iki devlet, iki millet bulunduğu gerçeği kabul edilecek olursa o zaman iki millet arasında verimli çalışmalar olur ve kısa sürede Kıbrısta iki tarafı da tatmin edici barışçı düzene ulaşılmış olur. Bunun için tek şart, Kıbrısla ilgisi olmayan devletlerin, kuruluşların, kesimlerin Kıbrıstan ellerini, eteklerini çekmeleridir. TÜSİADA YANIT Ecevit, bu gelişmeler sürerken Ver, kurtul gibi tatsız yorumların bazı aydınlar tarafından ileri sürüldüğünü, bu kadar ileri olmamakla birlikte TÜSİADın son günlerdeki değerlendirmelerinin de son derece üzücü olduğunu söyledi. Demokratik bir ülkede herhangi bir kuruluşun görüşlerini açıklamasının doğal olduğunu kaydeden Ecevit, şu değerlendirmelerde bulundu: TÜSİADın Kıbrısla ilgili olarak iddialı görüşler açıklayabilmesi için evvela Kıbrıs Türklerine biraz ilgi göstermesi lazım. Kıbrıs Türkleri ağır ambargolar altında. TÜSİAD da Kıbrıslı Türklere fiilen ekonomik ambargo uygulamıştır. Eğer Kıbrıslı Türklerin ekonomik gereksinimlerine TÜSİAD gibi kuruluşlar gereken ilgiyi gösterselerdi bugün Kıbrısta çok farklı bir durum olurdu. ELLERİNİ ÇEKERLERSE GÖRÜŞMELER BAŞLAYABİLİR Kıbrısta iki ayrı devlet olduğunu vurgulayan Ecevit, bu kabul edilmedikçe iki tarafı da tatmin edici bir çözüm bulunamayacağını belirtti. Ecevit, bazı ülkelerin hiçbir sorun çıkmadan kendi içlerinde bölündüklerini anımsatarak, Rumlar ve AB elini Kıbrıs konusundan çekerse Denktaşla Klerides arasında verimli görüşmeler başlayabilir ve iki tarafı da mutlu edecek bir düzen kurulabilir dedi. KKTCnin varlığının devamının yalnızca Kıbrıs Türklerin güvenliği açısından değil aynı zamanda Türkiyenin güvenliği açısından da yaşamsal önem taşıdığını belirten Ecevit, bunu anlamak için Doğu Akdeniz haritasına göz atmanın yeterli olduğunu söyledi. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattının işlerlik kazanmasının güvenlik sorununun güncel haline getireceğini ifade eden Başbakan Ecevit, bu güvenliği ancak Türkiye ile KKTCnin sağlayabileceğini söyledi. Ecevit, Türkiyenin KKTCnin varlığını, bağımsızlığını devam ettirmek için üstüne düşen görevleri yapmak zorundu olduğunu bildirerek, şöyle konuştu: Türkiye ile KKTCnin güvenliği eş anlamlıdır. Bu konuda Türkiyenin herhangi bir ödün vermesi sözkonusu olmaz. Bu konuda vereceğimiz bir ödün, yalnız Kuzey Kıbrıstan değil kendi topraklarımızdan da verilmiş bir ödün durumuna gelecektir. RUMLARA DÜNYANIN CÖMERTÇE YARDIMLARI Kıbrıslı Türklerin uygulanan ağır ambargolara karşın Türkiyenin de desteği ile çağdaş bir devlet kurduklarını anlatan Başbakan Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: 1974 Barış Harekatı öncesi Kıbrısta sürekli kavgalar, çatışmalar vardı. Bir yandan Rumların Türklere saldırması biçiminde, bir yandan da Rum çetelerinin kendi aralarında çatışmaları biçiminde. Harekattan sonra bu harekatın adına layık olarak Kıbrısta kesintisiz barış olmuştur. Barış harekatı öncesinde Kıbrıs fakir, yoksul bir adaydı, harekattan sonra dünyanın da cömertçe yardımlarından sonra Rum Kesimi büyük gelişmeler gösterdi. Altında bulunduğu ağır ambargoya karşın Kıbrıslı Türkler de çağdaş bir devlet yolunda önemli adımlar atmışlardır. Türkiyenin de katkısıyla ama önce kendi çabalarıyla büyük hamleler yapabilmişlerdir. | ||||
'Kuzey Kıbrıs, AB ile Türkiye arasında köprü olabilir' AB bizden ne istiyor? Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün ekonomik altyapısı TOBB'dan TÜSİAD'a Kıbrıs yanıtı TÜSİAD: Kıbrıs için tüm adımların Türkiye'den beklenmesi yanlış Cohn Bendit: Bölünmiş bir ülkeyi AB'ye almamız mümkün değil MHP: Kıbrıs pazarlık konusu değil Sezer Denktaş'ın tezlerini destekliyor "4 Aralık iyi değerlendirilmeli" "4 Aralık görüşmesi Klerides için sınav" Denktaş AB ve basını eleştirdi Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||