|
![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Ama bu potansiyel değerlendirilemedi. Oteller çürüdü, narenciye bahçeleri kurudu, turizm söndü, ihracat durdu, altyapı eskidi. Türkler geri, Rumlar ileri gitti. Bugün Türk tarafında kişi başına düşen milli gelir en cömert hesaplamalara göre yılda 4,000 dolardır. Rum tarafında ise 14,000 dolardan fazladır. Kıbrıs Cumhuriyeti, 13 aday ülke arasında Avrupa Birliği’ne girmeye en hazır olan ülkedir. KKTC’de ise sonu gelmiş, dibe batmış bir rant ve ganimet ekonomisi hakimdir. Ekonomi, Türkiye’den gelen geri-ödemesiz yardıma endekslidir. Ufuksuzluk, yüksek enflasyon, işsizlik, eş-dost ve ahbap kayırma, rüşvet ve yolsuzluk, çökmüş bir finansal sistem bu ekonominin diğer belirgin özellikleridir. Türklerin Rumlardan geri kalmasının klasik bir açıklaması vardır: Dünya bize dostça davranmadı; hiçbir devlet bizi tanımadı; mallarımıza ambargo kondu. Gelişemedik. RAUF DENKTAŞ’IN SORUMLULUĞU Bunda doğruluk payı vardır. Ama KKTC’nin geri kalmışlığının temel nedeni Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve onun kurduğu Ulusal Birlik Partisi’nin Türkiye’den gelen paralarla kurduğu verimsiz siyasi ve ekonomik düzendir. Çünkü Güzelyurt’taki narenciyeyi Rumlar kurutmadı. Maraş’taki 35,000 yatak kapasiteli otellerin içinde biten incir ağaçlarını Rumlar dikmedi. Kalkınma Bankası’nın geri dönmeyen kredilerini eş-dosta dağıtıp çarçur edenler Rumlar değildi. Akmayan suların, yanmayan elektriğin, delik asfaltın, hâlâ toprak olan köy yollarının kabahatlisi de Rumlar değildir. Altı bankayı (bunların en büyüğü Denktaş’ın dünürüne aittir) Rumlar batırmadı. Her yıl Türkiye’den gelen milyonlarca dolarlık yardımı hüp eden de Rumlar değildir. Ekonomik yaşamın sürdürülmesi Türkiye’den gelen paraya bağlıdır. Cari bütçenin yarısından fazlası, savunma ve altyapı bütçesinin tamamı Türkiye tarafından karşılanmaktadır. KKTC’de 50 bin hane olduğu tahmin ediliyor. Maliye ve Ekonomi Bakanlığı’nda maaş, emekli, mücahit, dul, yetim vs. maaşı olarak imzalanan çeklerin sayısının ise 53,000 olduğu söyleniyor. Ada’daki hükümete hakim olan düşünce, Türkiye ile nasıl verimli ekonomik ilişkiler kurulacağı değil, Türkiye’den yardım olarak ne kadar para hortumlanıp dağıtılacağıdır. Ekonomi (Türkiye’de olduğu gibi) devletin hakimiyeti altındadır: Toplam nüfus 180,000 iken memur sayısı 12,000, devlet işçisi sayısı ise 5,000’dir. Demek ki, her 10 kişiye bir devlet memur veya işçisi düşmektedir. Yatırım çevresi özel sektör yatırımları için olumsuzdur. Refahın ekonomik aktiviteye değil, Türkiye’den gelecek olan paraya endeksli olması; sadece ekonomiyi değil, politikayı da şekillendirmektedir. DENKTAŞ VE UBP’NİN EGEMENLİĞİ Çıkarının Türkiye’den gelecek paraya dayalı olduğunu bilen seçmen Türkiye’den en fazla para koparacak partiye oy verme eğilimindedir. Türkiye’den en fazla parayı kopartacak olan da hep Denktaş ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Rum tarafinda 1974’ten bu yana defalarca başkan ve hükümet değişmesine karşılık Türk tarafı, kesintisiz Denktaş ve UBP’nin egemen olduğu hükümetler tarafından yönetilmiştir. Para nasıl olsa Türkiye’den geleceği için, hükümetin ekonomik politikası büyümeye değil, oy potasiyelini artırmaya konsantredir. Siyasi kadro Türkiye’den gelen para ile hem halkı hem de kendini nemalandırmakta, mutlu ve rahat bir hayat sürmektedir. Bunun devamı, Kıbrıs sorununun çözülmemesine bağlıdır. Çözümsüzlük lobisinin bu kadar güçlü, bütün barış çabalarının heder olmasının nedeni budur. Kıbrıs’ta çözüm, KKTC’deki kurulu düzene hakim olanların çıkarına değildir. | ||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |