Güncelleme: 12:40 TS 28 Kas., 2001
|
|
Lefkoşa NTV-MSNBC |
Her iki taraf da kazanabilir
|
|
NTVMSNBCnin Kıbrıs sorunu üzerine yürüttüğü soruşturmaya katılanlardan biri de, Erdil Nami. Kıbrıslı işadamlarından Erdil Naminin sorularımıza yanıtları aşağıda.
|
|
Soru: TC ve KKTCnin Kıbrıs konusundaki tezlerinin uluslararası planda ve kurumlar nezdinde kabul görmemesinin nedenleri nedir?
Nami: Uluslararası camia BM Güvenlik Konseyinin 1964 Mart kararı mucibince Rum Yönetimini yasal hükümet olarak tanımaktadır. TC ve KKTC Kıbrıs konusunda 1974 den bu güne kadar net ve diğer ülkeler tarafından anlaşılır bir politika geliştirmemiştir. Bunun sonucu olarak proaktif değil reaktif ve zaman içerisinde devamlı değişen bir politik çizgi izlemiştir. Örneğin, 1974ten sonra Kıbrıs sorununun harekatla neticelenmiş olduğunu düşünmüş ve olayı küllenmeye bırakmıştır. Türk tarafı çözüm için elinin daha güçlü olacağı bir zamanı beklemiş, ancak bu zaman zarfında Türkiyenin ekonomisi zayıflarken, Yunanistan AB üyesi olup ABDdeki kuvvetli lobisi yanısıra AB kartını da ele geçirmiştir. Müreffeh bir KKTC yaratılamazken, diğer taraftan Kıbrıs Rum Yönetimi refahını artırıp AB ile ilgili kriterleri de en ileri noktaya getirmiştir. Türk tarafının tezleri ise, önceleri federasyon olarak düşünülmüş bilahare konfederasyonda ısrar edilmiştir.
DÜNYANIN ANLADIĞI TEZLERİ SAVUNMAK
Halbuki isimler üzerinde değil de ihtiyaçlar ve içerik üzerinde durulsa idi durum farklı olurdu. Politik eşitlik, iki kesimlilik, kimlik ve güvenlik gibi dünyanın anladığı ve bize hak vereceği tezleri sabırla savunup sistemli bir şekilde anlatılması gerekirdi.
Bu konseptler Avrupa Birliği ve ABDnin oluşumunda ve yasalarında hakim olan unsurlar olduğu için konunun anlaşılması ve taraftar bulması çok daha kolay olacaktı.
Soru: Kıbrıs Rum Yönetiminin ABye girmesinin (ya da hızla ilerleyen bu sürecin) Kıbrıs sorununun çözümüne ne ölçüde ve nasıl etkileri olur?
Nami: Avrupa Birliği genişleme sürecinde Kıbrıs Rum yönetiminin hızla neticeye doğru gitmesi Helsinki kararlarının doğal sonucudur. Bu aşamada ABnin bir karar vermesi kaçınılmazdır. Ne yazıktır ki, TC Helsinki kararları ve Kopenhag kriterlerini gereken hızda yaşama geçirmemiştir. Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı AB üyeliği, Kıbrıs sorununu AB-TC sorunu haline dönüştürecektir ve nihai çözümün lehimize unsurlar içermesini son derece azaltacaktır.
HER İKİ TARAFIN KAZANDIĞI ÖNERİ
Yukarıdaki nedenlerden dolayı, Türk Dışişleri bu süreci iyi değerlendirir ve yukarıda zikredilen önerileri net bir şekilde dünyanın anlayabileceği bir dille ortaya koyarsa, sorunu hem kendi stratejik çıkarları açısından hem de Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını azami derecede koruyan bir anlaşmaya gidilebilir.
Yapılan en büyük değerlendirme yanlışlığı Rum tarafının kazanması halinde Türk tarafının kaybedeceği veya bunun tersi olabileceğidir, halbuki uluslararası ilişkilerde her iki tarafın kazandığı öneri ve çözümler makbul ve sürdürülebilirdir.
Soru: 4 Aralıktaki Denktaş-Klerides görüşmesi sorunun geleceği açısından ne tür sonuçlar doğurur?
Nami: Bir buçuk yıla yakın bir zamandır görüşme masasına gitmemekle yaratmış olduğu kötü imajı silecektir.
Buna ilaveten makul ve Batının anladığı yukarda zikredilmiş önerilerle masaya gidilirse, sorunun geleceği açısından Türkiye ve Kıbrıs Türkleri için tarihi öneme haiz ve herkesin kazançlı çıkacağı ve Türkiye için de stratejik risk unsurları taşımayacak bir çözümün yolu açılacaktır. |
|