|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Sen sağ ben selamet derler Anadoluda dalga geçerek, Kaldık el elde baş başta diye de eklerler. Bugün itibariyle durumumuz bu deyimlere fevkalade uygun. Eloğlu düğün bayram ABye üye oluyor, biz boynumuz bükük bakakalıyoruz. Hangi birine yanalım, bizden onlarca yıl sonra başvuran ülkelerin ABye üye olmasına mı, yoksa yıllarca Rum kesimi tek taraflı üye olamaz yırtınmalarımıza karşın Rum kesiminin ABye üye oluşuna mı? Verkurtulcular ve şanlı direnişçiler diye neredeyse ortadan ikiye ayrılmıştık, hem biz, hem KKTC... Şimdi bakıyorum her iki taraf da fena halde üzgün ve de kızgın. Demek ki gelinen nokta Rumlar dışında kimseyi mutlu etmedi. Demek ki gelinen nokta hepimizin yanlış yaptığının en iyi göstergesi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, imza törenine katılmıyor da akşam yemeğine katılıyor. Ne anlamlı bir protesto, ne anlamlı bir adım... Şimdi Rumların burnundan gelmiştir mutlaka, bir ağız tadıyla üye olamamışlardır. Bundan sonra akıllarını başlarına devşirirler herhalde. Gerçi bu adım bile Denktaşa yetmedi; Keşke Sayın Gül Atinaya hiç gitmeseydi dedi. Galiba o zaman dağ farenin küstüğünü anlardı diye düşünüyor. İKİ BÜYÜK RİSK Kim hata yaptı, nerede hata?.. Daha çoook tartışılır... Hiç bir sonuç da çıkmaz. Bundan sonra ne olacağına bakınca iki büyük risk görünüyor. Bunlardan ilki paniğe kapılıp, lüzumsuz ve anlamsız tavizler vererek Kıbrısı gerçekten feda etmek... Diğer risk ise kızıp, küsüp kör direnişi sürdürmek. İlk risk daha çok hükümet için geçerli. KKTCye açılmayan AB kapılarının sonunda Türkiyeye de kapanacağı paniğini yaşayabilirler. Bu hayali bir korku değil... Birşeyler değişmezse muhtemelen de karşımıza çıkacak. Hem de ne zaman; 2004 Aralıkın da Türkiyenin durumunun ele alınacağı zaman. Mayıs ayında oy hakkını almış Rumların da aralarında olduğu AB üyeleri Sizin için süreci başlatırız ama Kıbrıs sorununu çözün dediğinde... Yani hükümet ya ABden vazgeçme ya da Kıbrısı verme ikilemiyle karşı karşıya kaldığında. İşte hükümet bunu yaşamamak için, aceleyle sorunu çözmek amacıyla Kıbrısı feda edecek yanlış adımlar atabilir. Paniğe gerek yok, Kıbrısı feda etmeye gerek yok. Çözüm için ciddi ve kararlı olmaya ihtiyaç var. KÖR DİRENİŞ RİSKİ Bir diğer büyük risk de alın atınızı istemem tımarınızı tavrı göstermek. Başta Denktaş olmak üzere pek çok kişide, benzer tavrın şimdiden ipuçları görünüyor. Kısasa kısasçılar ortaya çıktılar bile. Bugün Meclis komisyonlarından geçen yasa tasarısı KKTC vatandaşlarına TC vatandaşlığını şartsız açıyor. Yani KKTC vatandaşı Türkiyede herhangi bir nüfus idaresine gidip Ben Türk vatandaşı olmak istiyorum diye beyanda bulunduğunda vatandaş sayılacak. Bu tasarı, Türkiye ile KKTC arasındaki entegrasyona dönük somut adımdır. Çözümü zorlaştırmaktan başka hiç bir işe yaramaz. Böyle bir koz da masada para etmez. Cümleten AB dışında kaldıktan sonra istediğin kadar entegre ol, kime faydası var? CİDDİ ÇÖZÜM GERÇEKCİ EKONOMİ Yapılması gereken belli. Öncelikle Hükümet Kıbrıs sorununu çözme konusunda gerçekten ciddi ve kararlı olmak zorunda. Çözümün karşısında, sivil asker, yetkili yetkisiz, Türk, Kıbrıslı, Avrupalı kim varsa hepsine kararlılığını kabul ettirebilmeli. Irak sorununda attığı hatalı adımlar nedeniyle Kıbrısta çözüm için diretemeyen Hükümet artık bu yılgınlığından sıyrılmalı. Sorunu adam akıllı çözeceğine inanmalı, ama daha önemlisi herkesi inandırmalı. Yapılması gereken ikinci şey KKTC ekonomisini ayağa kaldırmak. Elbette öyle suni teneffüslerle, hibelerle değil. Besleme bir ekonomi değil, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomik yapı kurulmalı. Aksi halde ne olur? Çok şey ama en başta KKTC ortadan bölünür. Daha şimdiden Adadaki sol muhalefet öfke dolu... Rum kesiminin ve Yunanistanın çağrılarına açık. Daha şimdiden Kuzeyi üçe beşe katlamış Güney yani Rum kesimi ABden alacağı destekle hızla ilerlerse, KKTCdeki mutsuz insanları kimse tutamaz. Çoğunluğu yakalama ihtimali görünen sol muhalefet KKTCde iktidara gelirse, pirincin taşını kim ayıklar bilinmez. Bakın, Yunan Başbakanı Simitis 18 Nisanda Adaya yapacağı ziyaret sırasında KKTCdeki siyasi parti liderlerini Yunan Büyükelçiliğinde görüşmeye çağırdı, hem de Denktaşı by-pass ederek. Üç muhalif partinin lideri de bu çağrıya olumlu cevap verdi. İşte yukarda sözünü ettiğim bölünmenin en iyi kanıtı. Bu üç muhalefet liderinin yarın iktidara gelmeleri durumunda, ne olacağını varın siz hesaplayın. ÜMİT SEZGİN / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
Deve kuşu stratejisi; "bitaraf müttefik" Hazreti Ömer fonu Erdoğan'a askerden acı ilaç MGK'dan beklenen!.. AKP meşruiyet arıyor Meşruiyet tartışmaları ne kadar meşru? Şimdi "sonrasını" tartışalım Tayyip Erdoğan "tamam" dedi Minimum değil yeterli destek!... Zirveyle "zirve"ye çıktık 27 Ocak sonrası Irak senaryoları Unutmayın ABD bize lazım!.. "Ucundan acık" destek olmaz |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||