Home page
Haber Menüsü


Ümit Sezgin
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
“Ucundan acık”
destek olmaz
 
Ankara’da üst üste yapılan Irak toplantılarına yönelik yanlış bir beklenti var. Detay kararların bu toplantılarda alınacağı sanılıyor. Oysa bu hafta, “Türkiye bu harekatta ABD’nin yanında mı, değil mi?” sorusuna cevap verilecek, yani “evet mi, hayır mı?”
 
Ankara
 
24 Aralık—  Cevabın “evet” olacağı açık, zaten çoktan belliydi. Şimdi iş resmiyete dökülecek. Kaç Amerikan askeri gelecek, Türk askeri Kuzey Irak’a girecek mi gibi merak edilen soruların cevabı ise ancak ABD ile yapılacak müzakerelerden sonra netleşebilecek.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Piyasalara yansıyan, kamuoyuna hakim olan havaya bakarsanız Ankara bugün, yarın yapacağı toplantılarla Irak’a yönelik bir harekatta atacağı adımları net biçimde belirleyecek, karara bağlayacak.
       Bu yanlış beklenti nedeniyle de hep yanlış sorular soruluyor; “Türk birlikleri Kuzey Irak’a giriyor mu? Amerikan Kara Birlikleri Türkiye’de mi konuşlanacak, kaç Amerikan askeri gelecek?”
       Oysa şu aşamada Ankara’nın vereceği karar çok daha kısa ve net: Bugüne kadar Irak’a müdahale olmaması gerektiğini savunan Türkiye, bir harekat sırasında ABD’nin yanında yer alacak mı, almayacak mı?
       Bu siyasi karar verildikten sonra, eğer cevap “evet”se, ikinci aşamada bu katkının biçimine karar verilecek. Ancak bunu Türkiye tek başına belirleyemez. ABD’nin şu aşamadaki talepleri belli. Türkiye’nin çekince ve talepleri de ortada. Ankara ve Washington oturup, uzun pazarlıklarla bu talepler çerçevesinde sonraki adımlara karar verecek.
       
TÜRKİYE “HAYIR” DİYEBİLİR Mİ?
       İtirazları duyabiliyorum; “Hangi karar arkadaş, Türkiye çoktan ‘evet’ demedi mi?” Doğrudur, itirazların haklılık payı var, ama bir nokta çok önemli. Ankara bugüne kadar hep tereddütlü, çekinceli “evet” dedi. Bu ABD’ye yetmiyor. Washington yönetimi “net, açık ve sonuna kadar evet” cevabı istiyor.
       Kendi açılarından haklılar da. Bir savaşa ürkek ve tereddütlü müttefikle giremezsiniz. Müttefiğinize sonuna kadar güvenmek istersiniz.
       Peki Ankara ne cevap verecek?... Aslına bakarsanız, birkaç Özal dönemi kalıntısı ve Musul-Kerkük hayalperesti haricinde kimse bu savaşa hevesli değil. Haaa bir de, “savaşa girersek ABD bize 25-30 milyar dolar verir, biz de kurtuluruz” diyen cin fikirliler var. Bunun dışında, başta Genelkurmay olmak üzere, aklı selim sahibi herkes bugüne kadar Irak’a bir müdahale olmamasını temenni etti, halen de ediyor.
       Ancak bugün gelinen noktada iş temennilerin ötesine geçti. Bizi bir kenara bırakın, en sert muhalifler Almanya ve Rusya’nın da direnişleri işe yaramadı. ABD kararlı olduğunu net biçimde ortaya koydu, Ankara’ya da deklere etti. Yani artık temenni dönemi geçti, karar dönemi geldi.
       Yine Genelkurmay başta olmak üzere, gelişmeleri tahlil edebilen hemen herkes biliyor ki, Türkiye’nin bu işin dışında kalabilme, başka deyişle ABD’ye “hayır” diyebilme şansı çok zayıf.
       Neden? Türkiye’nin “hayır” dediğinde başına gelebilecekler şöyle bir düşünüldüğünde bu sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kısaca özetlersek, Türkiye işin içinde olmazsa savaş sonrası Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulacağı, Türkmenlerin yok sayılacağı açık. Türkiye’nin de hiç bir söz hakkı olmayacak. Dahası başta AB üyeliği ve Kıbrıs olmak üzere temel sorunlarında Türkiye, en büyük destekcisi ABD’yi kaybedebilecek. Ayrıca IMF desteğinin de tehlikeye gireceğine kesin gözüyle bakabilirsiniz.
       Tüm bu risklerden sonra, pek çok kişi için artık Türkiye’nin “hayır” deme şansı yok.
       
ABD ÇOK İSTİYOR AZ VERİYOR
       Daha önce tereddütlü “evet” diyen, bu haftadan itibaren de resmen ve net biçimde “evet” demesi beklenen Türkiye bir operasyonun ne kadar içinde yer alacak?
       İşte bu sorunun cevabı için uzun ve zorlu bir müzakere süreci gerekecek. ABD’nin talepler listesini incelerseniz, görüyorsunuz ki “herşeyi” istiyorlar, ama çok az veriyorlar.
       Türkiye’de ne kadar işlerine yarayacak hava üssü ve liman varsa kullanmak istiyorlar. İlk aşamada 90 bin Amerikan askerinin Türkiye’de konuşlanmasını talep ediyorlar. Buna karşılık üslere ve limanlara hava savunma sistemi öneriyorlar o kadar.
       
“KUZEY IRAK’A ÖNCE TÜRK ASKERİ GİRMELİ”
       Bugüne kadar yapılan resmi ve yarı resmi görüşmelerde ABD’ya hep aynı talebi ve hassasiyeti ilettik; “Kuzey Irak’ta kontrol Türk askerinin elinde olmalı!”
       ABD’nin talepler listesinde, bu hassasiyetimizi karşılayacak bir unsur yeralmıyor. ABD, Türk askerinin Kuzey Irak’a önce ve çok sayıda girmesine bugüne kadar hep karşı çıktı. İki gerekçeleri vardı; “Kürt gruplar karşı çıkıyor ve pek çok kişi Musul ve Kerkük’e kadar ineceğinizi söylüyor.” Yani ABD’nin bize bir “güvensizliği” söz konusu...
       Bizim de çeşitli “güvensizliklerimiz” söz konusu tabii ki. Örneğin bizden önce çok sayıda ABD askeri girerse, bir daha Kuzey Irak’ta kontrol şansı bulamayacağımızı düşünüyoruz. Ayrıca kimilerinin dile getirdiği gibi Musul ve Kerkük’ü İngilizler kontrol ederse, Türkmenlerin sonunu hiç iyi görmüyoruz. Bu nedenle Kuzey Irak’a önce girmek ve en az ABD askeri kadar asker bulundurmak istiyoruz.
       Kerkük ve Musul hayalimizin olmadığını, Kuzey Irak’a girmemiz durumunda oralara kadar gitmeyeceğimizi Amerika’ya net biçimde anlattık. Şimdi de Kürt liderleri ve Iraklı muhalif grupların önderlerini Ankara’ya davet ederek ikna etmeye çalışıyoruz.
       
“UCUNDAN ACIK” OLMAZ
       Şu örneğini verdiğim pazarlık bile gösteriyor ki; Türkiye bu işin içinde yeralacaksa, herşeyiyle ve sonuna kadar yeralmak zorunda. Yani “kıyısından köşesinden bulaşayım” hesapları boş hesaplar.
       Diyelim ki, ABD’yi ikna ettiniz, limanları ve üsleri kullanacak ama Türk topraklarından yararlanacak kara birlikleri kısıtlı olacak. Sizce bu ne kadar geçerli bir anlaşma olur? Savaş sırasında ABD’nin sıkıştığını ve daha çok kara birliğine ihtiyaç duyduğunu düşünelim. Böyle bir anlaşmanın geçerliliği kalır mı? Dinler mi verdiği sözü? Allah ne verdiyse elindeki tüm kara birliklerini gönderir, bize de destek vermekten başka bir şey kalmaz.
       Kısacası vereceğimiz “evet” cevabının gerçek anlamı “Sonuna kadar ve tam evet” olacaktır. Fenerbahçelilerin “Hep destek, tam destek” sloganı gibi. Savaş bu, aksi düşünülemez. O nedenle “evet” cevabını verirken tüm bu hesapları iyi yapmış olmamız gerekiyor, aksi halde kendimizi kandırmaktan öteye gidemeyiz.
       Tabii daha bir de işin ekonomik boyutu var. Bugüne kadar ABD’den “temenni ve teselli” dışında bir şey duymadık. Tayyip Erdoğan’a Washington’da dile getirilen 3,4 milyar dolarlık bir yardım önerisi var ama bizim hesabımız olan 34 milyar doların yanında komik kalıyor. Gerçi ABD’liler biraz sıkıştırınca “Siz henüz ‘evet’ demediğiniz için biz para konuşmadık. ‘Evet’ deyin ekonomik boyutu da ele alırız” diyorlar ama, asıl bu noktada güvenmemek lazım. Eğer “evet” diyeceksek bu sefer arkadaşı sağlam kazığa bağlamak Allah’ın emri.
       

Ümit SEZGİN/NTV-CNBC-e Ankara Haber Müdürü
 
       
   
MSNBC News Kim değil, neden öldürdü?
MSNBC News Ali Coşkun yeni Öksüz mü?
MSNBC News İşte "B" planı: Chirac'ı üzmeyin, Fischer'i güldürmeyin!
MSNBC News Kopenhag bir son değil başlangıç
MSNBC News Ya Erdoğan Başbakan, ya Gül Genel Başkan...
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları