|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Piyasalara yansıyan, kamuoyuna hakim olan havaya bakarsanız Ankara bugün, yarın yapacağı toplantılarla Iraka yönelik bir harekatta atacağı adımları net biçimde belirleyecek, karara bağlayacak. Bu yanlış beklenti nedeniyle de hep yanlış sorular soruluyor; Türk birlikleri Kuzey Iraka giriyor mu? Amerikan Kara Birlikleri Türkiyede mi konuşlanacak, kaç Amerikan askeri gelecek? Oysa şu aşamada Ankaranın vereceği karar çok daha kısa ve net: Bugüne kadar Iraka müdahale olmaması gerektiğini savunan Türkiye, bir harekat sırasında ABDnin yanında yer alacak mı, almayacak mı? Bu siyasi karar verildikten sonra, eğer cevap evetse, ikinci aşamada bu katkının biçimine karar verilecek. Ancak bunu Türkiye tek başına belirleyemez. ABDnin şu aşamadaki talepleri belli. Türkiyenin çekince ve talepleri de ortada. Ankara ve Washington oturup, uzun pazarlıklarla bu talepler çerçevesinde sonraki adımlara karar verecek. TÜRKİYE HAYIR DİYEBİLİR Mİ? İtirazları duyabiliyorum; Hangi karar arkadaş, Türkiye çoktan evet demedi mi? Doğrudur, itirazların haklılık payı var, ama bir nokta çok önemli. Ankara bugüne kadar hep tereddütlü, çekinceli evet dedi. Bu ABDye yetmiyor. Washington yönetimi net, açık ve sonuna kadar evet cevabı istiyor. Kendi açılarından haklılar da. Bir savaşa ürkek ve tereddütlü müttefikle giremezsiniz. Müttefiğinize sonuna kadar güvenmek istersiniz. Peki Ankara ne cevap verecek?... Aslına bakarsanız, birkaç Özal dönemi kalıntısı ve Musul-Kerkük hayalperesti haricinde kimse bu savaşa hevesli değil. Haaa bir de, savaşa girersek ABD bize 25-30 milyar dolar verir, biz de kurtuluruz diyen cin fikirliler var. Bunun dışında, başta Genelkurmay olmak üzere, aklı selim sahibi herkes bugüne kadar Iraka bir müdahale olmamasını temenni etti, halen de ediyor. Ancak bugün gelinen noktada iş temennilerin ötesine geçti. Bizi bir kenara bırakın, en sert muhalifler Almanya ve Rusyanın da direnişleri işe yaramadı. ABD kararlı olduğunu net biçimde ortaya koydu, Ankaraya da deklere etti. Yani artık temenni dönemi geçti, karar dönemi geldi. Yine Genelkurmay başta olmak üzere, gelişmeleri tahlil edebilen hemen herkes biliyor ki, Türkiyenin bu işin dışında kalabilme, başka deyişle ABDye hayır diyebilme şansı çok zayıf. Neden? Türkiyenin hayır dediğinde başına gelebilecekler şöyle bir düşünüldüğünde bu sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kısaca özetlersek, Türkiye işin içinde olmazsa savaş sonrası Kuzey Irakta bağımsız bir Kürt devleti kurulacağı, Türkmenlerin yok sayılacağı açık. Türkiyenin de hiç bir söz hakkı olmayacak. Dahası başta AB üyeliği ve Kıbrıs olmak üzere temel sorunlarında Türkiye, en büyük destekcisi ABDyi kaybedebilecek. Ayrıca IMF desteğinin de tehlikeye gireceğine kesin gözüyle bakabilirsiniz. Tüm bu risklerden sonra, pek çok kişi için artık Türkiyenin hayır deme şansı yok. ABD ÇOK İSTİYOR AZ VERİYOR Daha önce tereddütlü evet diyen, bu haftadan itibaren de resmen ve net biçimde evet demesi beklenen Türkiye bir operasyonun ne kadar içinde yer alacak? İşte bu sorunun cevabı için uzun ve zorlu bir müzakere süreci gerekecek. ABDnin talepler listesini incelerseniz, görüyorsunuz ki herşeyi istiyorlar, ama çok az veriyorlar. Türkiyede ne kadar işlerine yarayacak hava üssü ve liman varsa kullanmak istiyorlar. İlk aşamada 90 bin Amerikan askerinin Türkiyede konuşlanmasını talep ediyorlar. Buna karşılık üslere ve limanlara hava savunma sistemi öneriyorlar o kadar. KUZEY IRAKA ÖNCE TÜRK ASKERİ GİRMELİ Bugüne kadar yapılan resmi ve yarı resmi görüşmelerde ABDya hep aynı talebi ve hassasiyeti ilettik; Kuzey Irakta kontrol Türk askerinin elinde olmalı! ABDnin talepler listesinde, bu hassasiyetimizi karşılayacak bir unsur yeralmıyor. ABD, Türk askerinin Kuzey Iraka önce ve çok sayıda girmesine bugüne kadar hep karşı çıktı. İki gerekçeleri vardı; Kürt gruplar karşı çıkıyor ve pek çok kişi Musul ve Kerküke kadar ineceğinizi söylüyor. Yani ABDnin bize bir güvensizliği söz konusu... Bizim de çeşitli güvensizliklerimiz söz konusu tabii ki. Örneğin bizden önce çok sayıda ABD askeri girerse, bir daha Kuzey Irakta kontrol şansı bulamayacağımızı düşünüyoruz. Ayrıca kimilerinin dile getirdiği gibi Musul ve Kerkükü İngilizler kontrol ederse, Türkmenlerin sonunu hiç iyi görmüyoruz. Bu nedenle Kuzey Iraka önce girmek ve en az ABD askeri kadar asker bulundurmak istiyoruz. Kerkük ve Musul hayalimizin olmadığını, Kuzey Iraka girmemiz durumunda oralara kadar gitmeyeceğimizi Amerikaya net biçimde anlattık. Şimdi de Kürt liderleri ve Iraklı muhalif grupların önderlerini Ankaraya davet ederek ikna etmeye çalışıyoruz. UCUNDAN ACIK OLMAZ Şu örneğini verdiğim pazarlık bile gösteriyor ki; Türkiye bu işin içinde yeralacaksa, herşeyiyle ve sonuna kadar yeralmak zorunda. Yani kıyısından köşesinden bulaşayım hesapları boş hesaplar. Diyelim ki, ABDyi ikna ettiniz, limanları ve üsleri kullanacak ama Türk topraklarından yararlanacak kara birlikleri kısıtlı olacak. Sizce bu ne kadar geçerli bir anlaşma olur? Savaş sırasında ABDnin sıkıştığını ve daha çok kara birliğine ihtiyaç duyduğunu düşünelim. Böyle bir anlaşmanın geçerliliği kalır mı? Dinler mi verdiği sözü? Allah ne verdiyse elindeki tüm kara birliklerini gönderir, bize de destek vermekten başka bir şey kalmaz. Kısacası vereceğimiz evet cevabının gerçek anlamı Sonuna kadar ve tam evet olacaktır. Fenerbahçelilerin Hep destek, tam destek sloganı gibi. Savaş bu, aksi düşünülemez. O nedenle evet cevabını verirken tüm bu hesapları iyi yapmış olmamız gerekiyor, aksi halde kendimizi kandırmaktan öteye gidemeyiz. Tabii daha bir de işin ekonomik boyutu var. Bugüne kadar ABDden temenni ve teselli dışında bir şey duymadık. Tayyip Erdoğana Washingtonda dile getirilen 3,4 milyar dolarlık bir yardım önerisi var ama bizim hesabımız olan 34 milyar doların yanında komik kalıyor. Gerçi ABDliler biraz sıkıştırınca Siz henüz evet demediğiniz için biz para konuşmadık. Evet deyin ekonomik boyutu da ele alırız diyorlar ama, asıl bu noktada güvenmemek lazım. Eğer evet diyeceksek bu sefer arkadaşı sağlam kazığa bağlamak Allahın emri. Ümit SEZGİN/NTV-CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
Kim değil, neden öldürdü? Ali Coşkun yeni Öksüz mü? İşte "B" planı: Chirac'ı üzmeyin, Fischer'i güldürmeyin! Kopenhag bir son değil başlangıç Ya Erdoğan Başbakan, ya Gül Genel Başkan... |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||