|
|
Oğuz Çetin, Fatih Terim olur mu? Ezeli rekabet nereye koşuyor? e. murat yığcı'nın tüm yazıları e. murat yığcı'nın tüm yazıları - 2 e. murat yığcı'nın tüm yazıları - 3 |
|||
Bilmeyenler için kısa bir özet yapalım: Ally McBeal, Salı, Çarşamba, Perşembe akşamları CNBC-e ekranlarında sevenleriyle buluşuyor. Dizi aslında sıradışı bir avukatlık firmasında geçen olayları konu alıyor; senaryo, firmada çalışanların birbirinden ilginç dava konularıyla ilgilenirken, müşterileriyle, birbirleriyle, çevreleriyle, kısaca dünyayla olan ilişkileri üzerine kurulmuş. Olaylar biraz abartılarak ekrana yansıtılmış, tabii kişisel özellikler de. Eğer, bunun bir dizi olduğunu kabul ederseniz sorun kalmıyor; yok, Ally McBealı gerçek bir karakter olarak algılar ve O öyle, demek ki benim de öyle olmamda bir sakınca yok derseniz, o zaman sorunlar başlıyor. Hele kulüp yönetiminde söz sahibi olduğunuz için kendinize ait olmayan milyon dolarları harcama yetkisine sahipseniz. (Anlamadığım şey şu: Belli hedefleri hayal ederek 100 milyon dolarlık bütçeler oluşturan 3 büyükler, buna göre yatırım yapıyor -yani futbolcu alıyor-, fakat daha sonra bu hedeflerin yakınından bile geçemiyorlar. Peki nasıl oluyor da bütçelerini doğrultmayı başarıyor bu takımlar? Mesela FB bu yıl Şampiyonlar Ligine giremedi, GSnin ise Avrupa macerası alıştığımızdan çok daha erken bitti; ama her iki kulüp de borçlarını azaltmış görünüyor, üstüne üstlük yapılan onca başarısız transfer varken... Başarısız transfer yapıp, başarısız olmak borç ödemeye yardımcı oluyorsa, bence bu konudaki deneyimlerini diğer takımlara da aktarmaları gerekir...) BİZİM ALLY MCBEALLAR KİM OLA Kİ? Daha önce de belirttiğimiz gibi Ally, özel yaşamını rayına oturtmakta beceriksiz, bir türlü aradığı erkeği bulamayan, sık sık pot kıran, ne zaman ne söyleyeceğini tam olarak bilemeyen, genç, güzel, bakımlı bir kadın. Karakterin bu kadar tutulmasının nedeni nedir, diye sorarsanız; sanırım yanıt şöyle olur: Yapımcılar herkesin Superman olamayacağını anlayınca, herkese uygun, zayıflıkları olan, daha da önemlisi bunu ortaya koymaktan çekinmeyen bir karakter yaratmaya karar verdiler. James Bondun kendinden emin tavrıyla bize gülümsemesi, artık bizi rahatsız eder olmuştu. Ally ise kendinden bir türlü emin olamayan tavrıyla bizi rahatlatıyor. Ne de olsa artık süper kahramanlardan sıkıldık, onlar gibi olmayı düşlemekten yorulduk. Hiç de süper olmayan, takıntılarından ve zayıflıklarından utanmayan, aksine bu zayıflıkları yüksek sesle söylemekten asla çekinmeyen yeni kahramanlar arıyoruz. Bence her ikisine de ihtiyaç var, ne de olsa her ikisi de hayali kahramanlar. Ne James Bondun, ne de Ally McBealin okulda, günlük yaşamda, çalıştığınız iş yerinde, gerçek hayatta yaşamını sürdürme şansı fazla değil. GERÇEKTEN HAYALİ BİR KARAKTER Mİ? Aslında her iki seçenekte de kazanan birileri var. Eğer Ally McBealı hayali bir kahraman olarak kabul edip, diziyi sadece gülmek, hoşça vakit geçirmek için izleyenlerdenseniz, sorun yok; tebrik ederiz... Eğer Ally McBealla kendinizi özdeşleştirmeye çalışıyor, sürekli pot kıran sadece ben değilim diyerek kendinizi rahatlatma yoluna gidiyorsanız, yine sorun yok; en azından yalnız değilsiniz... Bizim bu konuda bir önerimiz (1), bir gözlemimiz (2), bir de dileğimiz (3) var: 1) CNBC-ede yapılan hataların bedellerinin ödendiği, gerçek hayata biraz daha yakın senaryoya sahip diziler de var, eğlenmek, iyi vakit geçirmek için istediğiniz diziyi izleyebilirsiniz, ama örnek almak için bunlardan birinin kahramanını seçmeniz daha iyi sonuçlar doğuracaktır. Kimseden Supermen olmasını beklemiyoruz, ama kendine ait olmayan milyon dolarları harcama yetkisine sahip kişilerin de Ally McBeal olma hakkı yoktur... 2) Hayatta bu kadar hata yapma hakkınız olmayabilir, dikkat etmekte fayda var; eee, sonuçta Ally McBealı kurtaracak bir senarist bulunur her zaman; ama yapılan hataları yapılmamış gibi gösteren basın mensupları, bunları kabul edecek taraftar, birikmiş vergi borçlarını silecek, azaltacak birileri her zaman bulunmaz... 3) Bulunmamalı... NE İLGİSİ VAR? İLGİSİ VAR... Eğer Ally McBeal dizisini seyretmediyseniz, bu yazdıklarımız size biraz anlamsız gelebilir. Yine de Ally McBeal, Bizler de Ally McBeal gibiyiz diyenlerin demeçleriyle futbol dünyasının demeçleri birbirine benziyor... İşte bir kaç örnek: Erkek arkadaş bulmak zor değil, istersek buluruz, ama onların bizi elinde tutması zor... Takımlar tabii ki erkek arkadaş aramaz, futbolcu arar... Bu nedenle transfer dönemlerinde bu cümlenin futbol takımlarına uyarlanmış versiyonunu duyarız; yöneticiler istedikleri her futbolcuyu alabileceklerini, konuştukları her futbolcunun kendilerini tercih ettiğini söylerler. Varsayılan futbolcu red cevabı verdiğinde ise genelde kulüp izin vermemiş olur. Büyük umut bağlayarak alınan futbolcu kaçtığında ise, siz beni kovamazsınız, ben istifa ettim versiyonu bir açıklamanın (yani biz zaten ondan memnun değildik) ardına sığınılabilir. Yıldız adayı olarak alınan futbolcunun ortamdan memnun olmaması, sadece ve sadece onun yetersizliği ve kulüp yöneticilerinin büyük hedeflerine ayak uyduramamasıyla açıklanabilir. Sakarım, pot kırarım, salaklıklarım var, kendimle dalga geçebiliyorum, Ally her şeyiyle benim Yoruma gerek yok... Sakarlar, pot kırıyorlar; onlarla dalga geçiyoruz; Ally her şeyiyle onlar... Akıllarına gelen her şeyi söylüyor, tepki gelince söylememiş gibi davranıyorlar. Belki de Türk sporunun önemli sorunlarından biri bu. Sözkonusu iş, fikir üretme ya da sistem geliştirme olduğunda olabildiğince korkak; başkalarını suçlama ya da çamur atma olduğunda olabildiğince cesaretli olabiliyor spor dünyası... Ben aslında bir çoğuna göre şanslıyım, her sabah yeni bir güne başlamanın mutluluğuyla uyanıyorum; bir önceki günün bitmiş olmasının mutluluğuyla... Yorumsuz... Hayatımdaki erkeğin yanında her salaklığı yapabilmeliyim Ally için geçerli olabilir; tribündeki taraftarların bazıları için de... Ama herkes için (bana göre büyük çoğunluk için) geçerli olamaz... Çünkü fazlasıyla profesyonel ve üst düzey rekabet yaşanan bir dünyada, yöneticiyseniz, yaptığınız hata başarısızlıkla sonuçlandığında bunun bedeli ağır olacaktır. Allynin yaptığı hatalara gülüp geçebiliriz, ama kulup yöneticileri için böyle bir lüksümüz olamaz. (Zaten Allynin hataları hep kendi yaşamıyla ilgili, örneğin girdiği davalarda hata yapıp da başkalarının yaşamını etkileyecek sonuçlar doğurmuyor. Kazanamadığı bir davada alması gereken bir tazminatı da, cebinden ödemeye kalkmıyor...) Daha önceki yazılarda da sözetmiştim, delilikle dahilik arasındaki fark başarıdır. Yaptığınız bir hata, sözkonusu spor futbolsa, size başarıyı getirebilir. Oyuna aldığınız yanlış oyuncu iyi bir performansla günü kurtarma şansına sahiptir her zaman. Sonuç, başarı olduğu sürece her türlü hatayı yapma hakkına sahipsiniz; sizi seven, sahiplenen taraftar topluluğu yaptığınız her türlü hatayı, sadece ve sadece, başarılı olduğunuz sürece kabul eder... Evet doğru, belki de sizi sevdiği için değil, başarıyı sevdiği için... ANA FİKİR Tamam Ally yaptığında kabul ediyoruz; sonuçta sevimli, güzel, hayali bir kahraman; ama milyonlarca seyircisi olan kulüplerin başkanları hata yapınca, milyon dolarlarlık zararlar söz konusu, kırılan kalpler, yaşanan hayal kırıklıkları da cabası... İyisi mi siz Ally gibi davranıp sevimlilik yapmaya çalışmayın, sorumluluğunuzu alın, çünkü bizler, bilinçli taraftarlar o seviyelerde bu tip hataları kabul etmek istemiyoruz... ANA FİKRİN ANA FİKRİ Ally tatlı, çocuksu hatalar yapıyor, biraz da senaristin yardımıyla davalarda ve önemli işlerde hatalarını tekrarlamıyor ve saflığa varan dürüstlüğü nedeniyle, sonunda kafasını her zaman suyun üzerinde tutmayı başarıyor. Futbol yönetimindeki hatalar ise bana sevimli gelmiyor... | ||||
'Respected' 12 Dev Adam'dan 12 Dev Çocuk çıkar mı? Yarı final, Türkiye ve Dünya Kupası... F1, bizler ve diğerleri Türkiye' ve Formula 1 Kaybetmeyi öğrenmek |
|||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||