|
|
e. murat yığcı'nın tüm yazıları - 3 e. murat yığcı'nın tüm yazıları - 2 e. murat yığcı'nın tüm yazıları |
|||
Yazının başlığı dilimize ve ülkemize yabancı bir kelime. İngilizce karşılığı saygı duyulan, saygı gören ya da saygın olarak açıklanabilir. Son haftalarda yapılan yorumları izlerken, ister istemez aklıma takıldı bu kelime. Kaybedilen maçlardan sonra yaşanan olaylar pek çok şey öğretti bana. Bir kere yöneticilerin ne zaman konuşacaklarını, daha doğrusu konuştuklarında ne söylemeleri gerektiğini halen öğrenemediğini öğrendik. Sonra futbolun her geçen gün daha büyük bir toplumsal olay haline geldiği ve eğer önlem alınmazsa insanların maç kazanmak uğruna herşeyi yapabileceğini keşfettik. Olaylardan ders almak yerine, olayları olmamış gibi göstererek durumu kurtarmanın bir yaşam biçimi haline geldiğini bir kez daha gördük. Bu gibi olaylar hiç kuşku yok ki, sadece Türkiyede yaşanmıyor. Futbolun büyük sevgiyle izlendiği her ülkede benzer olaylar yaşanıyor kuşkusuz, çünkü futbol Türkiye dışında da önemli bir toplumsal olay. Ama olayları yorumlama konusunda farklılıklar var ortada. Biz Herkes hata yapabiliri sadece kendimiz söz konusu olduğunda kabulleniyoruz; onlar Herkes hata yapabilir, ama hata yapanlar cezalandırılır diyorlar. Biz en iyi olma çabalarıyla insanları meşgul ederken, onlar saygınlığın peşinde; herşeyi yarım yamalak yaşamaya alışmışız adeta, saygınlık olmadan en iyi olunamayacağının farkına varmadan. KAYBETMEYİ KABULLENMEK Burada asıl sorun, belki de sporun içinde bulunduğu değişimi gözönüne almadan, halen eski ifadeleri kullanmaya çalışmamız. Bence 3 büyükler, büyüklüklerini geçmişteki başarılarla değil, günümüzdeki tavırlarıyla göstermek zorunda kalmalılar. Trabzonspor, eğer gerçekten 4. büyükse, bunu sahadaki ve yönetimdeki performansıyla sergilemek zorunda olmalı. Anadolu takımları artık şampiyonluk mücadelesinde ve Avrupa macerasında yeralmayı düşünmeli ve tribünlerini 3 büyüklerden birini desteklemek için değil, kendi takımını desteklemek için doldurmalı. Ve Türkiyede sporcular da, yöneticiler de, seyirciler de kaybetmeye tahammül etmeyi öğrenmeli. Çünkü sporun günümüzde 3 aşamalı tek bir felsefesi var artık: Sporda kazanan ya da kaybeden yoktur, kazananlar ve mücadele edenler vardır. Eğer gerekli mücadeleyi istikrarlı bir biçimde sergilerseniz, siz de bir gün kazananlar arasına girersiniz. Takımlar büyük olduklarını artık sadece kazandıklarında değil, kaybettiklerinde de göstermek zorundalar. Ve tabii ki, bir de spor için de işleyen hayatın temel kuralını unutmamak gerek: Kimse sonsuza kadar zirvede kalamaz. BİR (PARDON İKİ) YILIN ARDINDAN Dile kolay, NTVMSNBC haber sitesi 15 Mayıs günü, yayın hayatındaki ilk (pardon ikinci) yılını deviriyor. Spor Servisi olarak, genelde böyle bir girişin ardından yazılan Amacımız okurumuzla büyümek cümlesini biraz değiştirmeyi uygun bulduk. Bizim amacımız sporu her yönüyle okumayı seven, spor kültürü olan, farklı bir okura, farklı tatlar sunabilmek. Güzel söz söylemek için değil, kararlı bir tarafsızlığı yakalamak ve okura inandırıcı bir ses hediye etmek için çabaladık, çabamız bu yönde sürecek. Saygın olmadan en iyi olunamayacağını her zaman hatırlayarak... | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||