Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
 
Hadi başlasın artık şu lig
 
Varsın “Süper Lig” bir başlasın hele. Yeter ki bu sene lig yeni ismiyle müsemma, gerçekten “Süper” olsun!
 
Tayfun Öneş
NTV-MSNBC
 
9 Ağustos—  Genç aşıkların dinlerken hüzünlendikleri o şarkıyı bilirsiniz : “Bir yaz daha bitiyor”. Eğer gerçek bir futbolseverseniz şunu da bilirsiniz ki yazın bitmesi sizde tam tersi duygular uyandırır. Asıl aşkınıza, renkli kaşkollarınıza, “ulan öyle mi vurulur?” diye sövüp sövüp bir beleş golde omuzlarınıza almak isteyeceğiniz kahraman topçularınıza, kahvede, sokakta laf sokuşturarak hava atacağınız rakip takım taraftarı dostlarınıza, yani aşk dolu bir hayata gerçek anlamda siz, yaz biterken kavuşursunuz. Çünkü ligler başlıyordur artık.

   
 
       
    MSNBC News Cansun'un ziyareti üzerine...
MSNBC News Boğalar, Çizme'yi aşmak üzere...
MSNBC News İki portre: Biri elma, biri armut
MSNBC News Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi istatistikleri
MSNBC News BABALAR ve OĞULLARI...
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Yeşil sahalı, tıklım tıklım tribünlü, köfteli, sucuk-ekmekli, kuyruklu kuyruksuz turnikelerden kendinizi içeri atarak, özgürlüğe dalacağınız aşk yuvanızı birileri Ağustos’un tam ortasına, yani sıcağın böğrüne çekse de ligler başladı mı, futbol gevşekliği de, yaz sıkıntısı da biter aslında... Hele bu sene, takımına aşık futbolsever için şu bitmek ve defolup gitmek bilmeyen “kriz” bile en azından ruhlarımızda “azzz sonra” bitecektir muhtemelen. Çünkü Süper Lig kapıya dayanmış, tüm iç gıcıklayan tavrıyla kaş göz emektedir size.
       Öyleyse, buyrun biraz da bu gözlerden bakın aralanmakta olan o kapıdan içeri:
       
       Son Şampiyon, Geri Dönen Efsane, 3. Yıldız’a ramak kala başkanına yaka paça sarılan ve “Kal, gitme ne olursun, geri dön” tutkusuyla ona sahip çıkarken karşı kıyıda mukim başka taraftar ve başkanları kıskandıran camia : Fenerbahçe...
       Baliç istenmedi, gitti, Rapaiç istedi, yine de gidemedi. Ceyhun, Siirt’i ligde tutamadı ama ayağında top tuta tuta Kadıköy’e kadar vardı sonunda. Oktay, Las Palmas’da İspanyolca’yı sökemedi, Avni Aker’de kemençeyi sökmeye başlarken bir sene sonra kanarya sesine geri döndü. Ümit Özat formayı giymeden attı, tuttu; bakalım defansta neleri tutup, neleri kaçıracak.
       Bize göre en yararlı transfer Hakan Bayraktar. Artık kadro sıkıntısı yok, olsa olsa uyum sıkıntısı var. Asıl sıkıntı Glasgow Rangers maçı. Onu geçemezlerse ligde atı alan Üsküdar’ı geçer, ondan sonra toparlanırlar. Mustafa Denizli psikolojik gerilimden nema toplamaya çalışıyor. En beğendiğim incisi : “Yenemezsek dünyanın sonu değil; turu geçeceğimize inanmayan uçağa binmesin.” Demek ki neymiş? “Ben de bilmiyorum turu geçecek miyiiiz, geçemeyecek miyiz...” Öyleyse rastgele... Pantolon olmazsa gömlek, Şampiyonlar Ligi olmazsa Süper Lig verelim. Tövbe! İkisini de isterük !
       
       Avrupa Fatihi ve Avrupa’ya İhracat Şampiyonu, Son Lig Gazisi : Galatasaray...
       Lucescu ağzıyla kuş tutsa yaranamazdı zaten, çaktırmadan İmparator yadigarı Bülent Ünder’e teslim edildi zat-ı muhterem. Kulüp de Süren yadigarı Cansun’a... Hagi gitti, Emre, Okan gitti, Fatih gitti. En önemlisi Taffarel gitti. Kim kaldı peki ? Popescu. “Gidenlerin yerine yetişir mi acep” derseniz, biz de deriz ki : “Önünden geçen topa yetişsin yeter allasen !” Gelenler de var elbet. Hem de “en iyi transeferleri Cimbom yapti” dedirtecek isimler. Ümit Karan yakında Hakan Şükür’ü de unutturur, Jardel’i de. Tabii Jardel göbeğini gere gere gezinmekten vazgeçip kendini gerçekten unutturursa! Bir de Berkant var. Erken yıldızlığa soyunmazsa her maç ilk 11’le birlikte soyunur.
       Siz deyin “hamuru” ben diyeyim “kumaşı” , çocuk buram buram “topçu” işte. Mondragon, Mandrake gibi... Bir kızıl maskesi eksik. Bir iyi, bir kötü. Hangi yüzü gerçek bilemedik henüz. Perez, 40 yıllık Cimbom’lu gibi ama mesela bir Ergün’ün 40 yılda göremeyeceği kadar kartı bir sezonda görürmüş gibi geliyor. Sergen, (sözlük anlamı: Raf) hünerini ve oynama isteğini raftan indirirse eğer, hmmmm! zevkine doyum olmaz! Oynasın ondan sonra konuşuruz. Ayhan, orta sahada Hagi-Emre yokoluş paniğiyle alındı gibi sanki, kendini gösterirse ne ala ! Zaten Faruk’tan, küçük dev/küçük yaşlı adam Suat’tan formayı kapamazsa yazık. Bence en iyi transfer Lucescu’nun kalma kararında yatıyor. Bir de o gitseydi Galatasaraylı taraftar Milan maçlarını kem gözlerle izler olacaktı.
       
       Son yıllarda hep “Sana neler oldu böyle?” hüznüyle seyredilen, kanat çırpışları uzun soluklu olamayan kartal : Beşiktaş...
       Bu sene gizli favorim (gizli diyorum hemen “bu adam Beşiktaşlı” demeyesiniz diye, babam üzülür valla); peki, alenen de favorim işte! Neden mi? Daum cin gibi. Lucescu’yu da, kendini Saraçoğlu’ndakilere sevdirmeye çalışmaktan bir türlü hür olamayan Denizli’yi de “teknik kulübe” konusunda cebinden çıkartır. Siz yine de adamın ceplerini kontrol edip, utandırmayın. Yine faltaşı gibi gözlerle bakmaya başladı futbolcularına; belli mi olur!?
       Bir Jardel destanı, pardon yılan hikayesi de onların başında var : Pascal Nouma. Gider elbet, gider de “en azgın seyirci nerede vardır ki, tahrik ederim” diye aranıp durmakta... İlhan-Tümer: İkisi de harika. Samsun’da bile bu kadar “alışmış” oynamıyorlardı. Baya, bayağı bayağı iyi. Ronaldo? “Öz Ronaldo” bile bu sene oynayacak mı oynamayacak mı bütün dünya merak ediyor, bu Ronaldo’ya bir şey söylemek için çok erken.
       Shorunmu gider mi, kalır mı? Fevzi varken sorun mu? Stavrum? Norveç’li olup da bu kadar kısa olanına ilk defa rastladık; vardır elbet bir keramet. Trabzon’dan gelen Tamer, stil olarak İbrahim’in kopyası, kapışır dururlar artık. “Durmak” dedik de: Ahmet Dursun bu sene erken durdu belki lig başlayınca durmaz. Daum geçen sene bir sezonun yarısı kadar bir süreyi takımı tanımakla geçirdi, istediği futbolcuyu gönderdi, istediğini aldırdı. Sezonun başında geçen seneki gibi “Barcelona’ya 3 çek, Leeds’den 6 ye” gibi allak-bullak bir durum riski de yok. Rakipler kara kara böyle şeyler düşünürken, kara kartal 7 gün boyunca tüylerini parlatıp “süppper lig” diye ötecek.
       
       Hamsi koydum tavaya, bir türlü başlamadı oynamaya... Trabzon...
       Kadro da antrenör Tekelioğlu gibi sadeleşti. Kadroya henüz bir diyeceğimiz yok da, zaten asıl sorun Tekelioğlu olmasın sakın. Trabzon’a 4. büyüklük, büyük geliyorsa, Tekelioğlu da küçük geliyor gibi. Umarız yanılırız ve utanır sezon sonunda hamsi gibi kızarırız da “keşke Erdoğan Arıca gibi biri orada olsa” demekten vazgeçeriz. Bu sene Trabzon’u canlandırsa Cafer canlandırır gibi. Cafer’in “Deli Fişek”liğinde hem çok canlar yakar Trabzon, hem de belki eski havasını yakalar. Yeter ki Cafer fişeği atıp, sırf “deli” kalmasın.
       
       Diğerlerinin hazırlık maçlarını doğru dürüst izlemeden ahkam kesmek hem abes, hem de ayıp olur. Varsın “Süper Lig” bir başlasın hele. Yeter ki bu sene lig yeni ismiyle müsemma, gerçekten “Süper” olsun! Ve futboldan anlar mı bilinmez ama Nilüfer ablamızın kulakları çınlasın : “Özledik, hem de çook özledik, ezberledik beklemeyi...” Hadi başlasın artık şu lig.
       
 
       
    MSNBC News Yazarlık patladı, peki ya okuyuculuk?
MSNBC News Onu yazmazsam olmaz...
MSNBC News Sarı-lacivertliler erdi muradına...
MSNBC News Bu-ra-sı Tür-ki-ye bur-da in-saf yok !
MSNBC News Waldir Pereira Didi...
MSNBC News Bir derbinin ardından
 
     
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları