|
|
Sarı-lacivertliler erdi muradına... Bu-ra-sı Tür-ki-ye bur-da in-saf yok ! Waldir Pereira Didi... Bir derbinin ardından |
|||
Geçen sezonun sonunda spor yazarı Ahmet Çakır tarafından kaleme alınmış bir yazı dizisinde onun profesyonellik anlayışı da konu ediliyordu. Nasıl yaşadığı, daha doğrusu futbolu nasıl bir yaşam biçimi haline getirdiği çeşitli örneklerle anlatılıyordu. Genellikle antrenman sahasına en erken o gider, en son o terk edermiş. Futbol topundan ayrıldığı saatlerde doğru ailesinin yanına gider, evine kapanırmış. Aldığı milyonlarca doları harcama biçimindeki tercihler sıralaması diğer oyuncularınkiyle pek örtüşmezmiş. Örneğin: O, BMW ya da Mercedese değil Tempraya binermiş. (Doğrusu ben de onu diğerleri gibi son model bir arabanın direksiyonunda sağda solda gezinirken ve genç kızlara hava atıp, delikanlılara caka satarken yakalayabileceğimi zaten hiç düşlememiştim.) İnsanı güzel yapan aklıdır derdi babam... O lafın etkisinden sanırım, onun sıradan bir adam görüntüsündeki yüzü bile (hele zekice attığı goller sonrasında bembeyaz dişleriyle güldüğü anlarda) bana yakışıklı geliyordu. Ben (futbola böylesine tutkun olan ben) dünyaya biraz geç gelmişliğime en çok şu 3 efsane ismin aktif futbolculuğuna yetişemediğim için üzülürdüm. Metin Oktay, Lefter ve Can Bartu. Ben o üç futbolcuyu (bilgisayarlarımızdaki sıkıştırma programları gibi) hayallerimde zipleyiveriyor, sanki üçünü de onda topluyordum. O benim için adeta Metin, Lefter ve Canı kaçırmış olmanın avuntusu, onları seyredebilmiş olmayı düşlerken daldığım o güzel uykularda gördüğüm rüyaların gerçeğe dönmüş haliydi. Ona hiçbir bencil hareketinden dolayı kızamadım, ona kızanlara ve kızdıranlara kızdım hep. Ona maçlarda şimdiye kadar duyduğum en negatif duygu en fazlasından üzüntü oldu. 6 hafta ceza aldığında mesela, hak etti diye düşünmüştüm de kızamamıştım yine... Sanki arada bir çığırından çıkmayı bile bir tek o hak ediyordu. Ve üzülmüştüm... Bizleri 5 senedir davet ettiği şölenden, zaten sonları yaklaşan ve bir daha kolay kolay gelmeyecek bir şölenden bir anda 6 hafta birden eksilivermişti işte. O bana Galatasarayın bu dönem inanılmaz basiretsizlikte bir yönetim sergileyen, bu kadar başarıya rağmen o kadar borcu nasıl becerdiklerini bir türlü anlayamadığım yöneticilerini bile sevdirmişti sanki. Kupa(lar) müzede ve kongre salonlarında o yöneticilerin kürsülerinde duruversin, onu izlettirdiler ya bana gönül oylarımın bir kısmını almışlardı işte. O, o kadar dürüsttü ki 5 sezon sonunda kendisine salatalık(!) gibi uzatılmış bir mikrofonda Futbolda en mutlu günlerini Türkiyede geçirdin değil mi? diye üst üste aynı soruyu sorup ille de evet cevabını bekleyen bir muhabire reyting uğruna evet demek yerine Steaua Bükreşteki günlerim de güzeldi, Barcelonadaki günlerim de, buradaki günlerim de... diyordu. Onu örnek alanlar, onun onda biri olamadan şımarmayı kendilerinde hak görmüşlerdi de bir İstiklal Marşı seremonisinde nasıl durulacağını bile ondan öğrenememiş, sakız çiğnemeye devam etmişlerdi. Onu kıskananlar da çok olmuştu elbet; hatta son döneminde onu bir başka hırçın ve fakat psikopat bir Fransızla aynı kefeye bile koyabilecek(!) kadar kıskanmışlardı onu. O giderayak Bazen sinirlendiğim oldu, özür dilerim demek için kullanmıştı kendisine uzatılan mikrofonları. Ve başkalarının Efsane geri döndü kutlamalarına denk gelen günlerde o sessiz sedasız bir efsane gibi geri dönmüştü ülkesine... Onu son sayısına konuk eden World Soccer dergisine Ben yoksul ve küçük bir köyde dünyaya geldim, hayvanların arasında büyüdüm, hayatım mücadeleyle geçti. Bu yüzden de hatalara değil beni durdurmaya çalışan haksızlıklara katlanamıyorum demiş ve eklemişti : Korkarım ki, yıllar sonra güzel hareketlerimden, attığım onca güzel golden çok rakiplere yaptığım fauller, gördüğüm kartlarla hatırlanacağım... (O Romanyadan bu satırları okur mu bilemem ama çok isterim şu sözlerimi duymasını...) Öyle olmayacak Hagi, öyle olmayacak. Seni izlemeye gelen tribünlerde Türkçeyi bile düzgün konuşamayan bizler 5 senedir avazımız çıktığı kadar ve en net ifadeyle nasıl bağırıyorduk bir hatırlasana: I LOVE YOU HAGI... I LOVE YOU HAGI... | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||