Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
 
Waldir Pereira Didi...
 
Futbol dünyası onu Pele ile aynı takımda iki Dünya Şampiyonluğu tatmış kişi olarak anar. Bu yakıştırma pek doğru değildir ama muhtemelen bundan hiç gocunmayacak kadar da mütevazı biriydi.
 
Tayfun Öneş.
NTV-MSNBC
 
16 Mayıs—  Türkiye’de Fenerbahçe’ye iki şampiyonluk kazandırdığı 1974-75 ve 1977-78 yıllarından hatırımızda kalan lakabıyla: Sinyor Didi... Geçtiğimiz hafta sonu doğduğu topraklarda, Rio de Janeiro’da hayata gözlerini yumduğunda 72 yaşındaydı. Ölümü liglerimizin heyecanının dorukta olduğu şu günlere denk gelen bu futbol üstadını birkaç cümleyle de biz analım istedik.

   
 
       
    MSNBC News Bir derbinin ardından
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Tanrının siyah bedenlere daha çok bahşettiği kıvraklıktan Didi’nin de nasibini aldığını, onun top oynadığı yılları anımsayan büyüklerimiz anlatıyor. Biz teknik direktörlük yıllarındaki sevimli tavrını, siyah tenine rağmen belirgin olan çilli yüzünü hayal meyal hatırlıyoruz. Futbol dünyası onu Pele ile aynı takımda iki Dünya Şampiyonluğu tatmış kişi olarak anar. Bu yakıştırma pek doğru değildir ama muhtemelen bundan hiç gocunmayacak kadar da mütevazı biriydi.
       Futbolseverler Didi’yi 1958 Dünya Kupası’nda tanıdı. Henüz kupa maçları dünyanın dört bir yanından canlı izlenemiyordu ama İsveç’teki şampiyonanın finali ilk kez bir televizyondan, İsveç Televizyonu’ndan canlı olarak yayınlanıyordu. Diğer ülkeler maçları daha sonra banttan izleyebildiler. Brezilya milli takımındaki zenci oyuncular o zamanlar beyazların yedeği konumundaydı. İlk maçlarında istedikleri oyunu bir türlü tutturamayınca teknik direktörlerine isyan ederek, adeta zorla 5 yedek oyuncuyu ilk 11’e aldırdılar. Pele ve Garrincha gibi oyuncuların yanında takıma giren ve bir daha yedek kalmayan bir diğer oyuncu Didi’ydi. İlk dünya kupası olmasına rağmen gerilerden getirdiği toplarla ve göz kamaştırıcı oyunuyla dikkat çekiyordu Sinyor. Brezilya finale kadar hiç yenilmeden gelerek finalde ev sahibi İsveç’i devirip şampiyon olduğunda Dünya Kupası ilk kez şampiyonanın oynandığı kıtanın dışından gelen bir ülkenin futbolcularına teslim ediliyordu. O dönemin gazeteleri Didi’yi “dünyanın en iyi oyun kuran futbolcusu” olarak gösteriyorlardı.
       
       1962 Dünya kupası Şili’de oynanıyordu. Birçok ülkenin televizyonlarından ilk kez canlı olarak izleyebildiği o kupa öncesinde Pele bir lif kopması sonucu sakatlanıyor şampiyonaya katılamıyordu. Didi, bütün maçlarda 4 yıl önceki şampiyonada “dünya futbolunun kralı” ilan edilen Pele’nin yerine Brezilya milli takımının kaptanı olarak sahaya çıkıyordu. Finale kadar takımını maestro gibi yönetti ve Brezilyalı futbolcular yine kupaya ev sahipliği yapan ülkenin takımıyla final oynamaya hak kazandılar. 90 dakika sonunda kupa, Şili’yi 4-2 yenerek şampiyon olan Brezilya milli takımı kaptanı Didi’nin ellerindeydi.
       Didi, biri Pele’li diğeri Pele’siz bu iki kupada tattığı şampiyonluklardan sonra parlayan yıldızını Amerika’dan yaşlı kıtanın yeşil sahalarına taşımaya karar verdi. İspanya’ya, Real Madrid’e gittiğinde yanında oynayan Puşkaş ve Di Stefeno ile birlikte Real’in “efsane” unvanını o dönem doruklara çıkartıyorlardı.
       Bakın, İspanyolca özgün adıyla “El Futbol A sol y Sombra” adlı kitabında (“Gölgede ve Güneşte Futbol” - Can Yayınları) Uruguaylı yazar Eduardo Galeano Didi’yi nasıl tarif ediyor:
       Brezilya karmasının bel kemiği sayılan Didi, ince bedeni, uzun boynu ve heykel gibi duruşuyla sahanın ortasına dikilmiş bir Afrika fetişini andırırdı. Çim sahaların mutlak hakimiydi. Bulunduğu yerden sahanın her tarafına zehirli oklardan farksız şutlar gönderirdi.
       
       Takım arkadaşları Pele, Garrincha ve Vara tarafından golle sonuçlandırılan paslar verdiği gibi, zaman zaman kendisi de kritik goller atardı. Özellikle uzaktan çektiği şutlarla kalecileri gafil avlardı. Ayağının kenarıyla vurduğunda, top falso alarak döner, döner ve sonra tıpkı rüzgara kapılan kuru bir yaprak gibi yön değiştirerek kalecinin hiç beklemediği bir köşeden ağları bulurdu.
       Didi top hakkında şöyle diyordu :
       - “Aslında koşan ben değilim, koşan o”.
       
       Didi’ye göre top canlıydı ve bir söyleşide topla olan ilişkisini aynen şöyle anlatıyordu :
       “Ben topa karşı her zaman sevecen davranırım çünkü ona sevgi göstermeyecek olursanız size itaat etmez. Top bana doğru geldiğinde ona hükmederim, bana hiç karşı gelmez. Benden uzaklaşacak olduğu zaman da, “Gel kızım” derim, o da tıpış tıpış gelir. Ona tekme de atsam bana her zaman bağlıdır. Karıma nasıl sevgiyle davranıyorsam ona da aynı şekilde sevgiyle yaklaşırım. Ona sevgi duymak gerekir, aksi taktirde ateşle oynuyorsunuz demektir. Ona kötü davranırsanız sizi sakat bırakması işten bile değildir. Bu nedenle her zaman şunu söylerim: Aman çocuklar, ona karşı daima saygılı olun, sizden sevgi bekleyen bir genç kız gibidir o, siz ona nasıl davranırsanız o da size o şekilde karşılık verir.”
       
       Didi topu, futbolseverler de Didi’yi çok sevmişti.
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları