|
|
Yazarlık patladı, peki ya okuyuculuk? Onu yazmazsam olmaz... Sarı-lacivertliler erdi muradına... |
|||
Gümüş ve bronz karmalara geçmeden önce bir hatırlatma: Oy kullanan 4 ayrı futbol kitlesi arasında Türkler hiç yok. Olsaydı, 65 milyon nüfuslu ve futbol hastası bir toplumdan çıkacak oylar elbette mevkilerin bestlerinde sonucu etkiler, en azından 2-3 GSli oyuncu altın, gümüş veya bronz karmalardan birine girerdi. Henüz o alemde maalesef (oy kullanma anlamında bile) bizi adamdan saymıyorlar. Galatasaray, UEFA Kupasını aldığında 3 senedir yakın takipte olduğum yabancı futbol yayınlarının Mayıs 2000 sayılarını çok daha fazla bir heyecanla bekler olmuştum. İnanmazsınız ama (ya da bal gibi tahmin ediyorsunuzdur) o ay da Galatasarayın Avrupa basınındaki gövde gösterisi birkaç resim ve satırdan öteye gidememişti. Avrupalının objektifliği hasır altı olmuştu yine, hasır da EURO 2000di. Aynı döneme denk gelen o Şampiyona ayıp olmasın diye yazacakları birkaç övgü dolu cümleyi de yazmamak için sığınabildikleri güncel konu olmuştu. Oysa o gece Kopenhagdan coşkuyla çıkan sarı kırmızılılar değil de Arsenal takımı olsaydı eğer, aynı EURO 2000 o kadar kalın bir hasır vazifesi görür müydü? Allah, yani GOD bilir tabii. Neyse konumuza dönelim : ŞL Altın Karmasını aktarmıştık, Gümüş ve Bronz karmalara kısaca göz atalım. Gümüş 11 : 1. Kahn (Bayern Münih) 2. Cafu (AS Roma) 3. Maldini (AC Milan) 4. Nesta (Lazio) 5. Desailly (Chelsea) 6. Roy Keane (Man. United) 7. D. Beckham (Man. United) 8. Mendieta (Valencia) 9. T. Henry (Arsenal) 10. Raul (R. Madrid) 11. Ryan Giggs (Man. United) Bronz 11 : 1. Canizares (Valencia) 2. Angloma (Valencia) 3. Harte (Leeds United) 4. Hierro (R. Madrid) 5. Cannavaro (Parma) 6. Davids (Juventus) 7. Bowyer (Leeds United) 8. Djalminha (Deportivo) 9. Kluivert (Barcelona) 10. F. Totti (AS Roma) 11. Overmars (Barcelona) ŞLnde çeyrek finale kalan 8 takımın maç başına ortalamalarına bakıldığında Galatasarayın üstünlüğü maalesef kendini en çok sarı ve kırmızı kartlarda gösterdiği görülüyor. Her ikisinde de birinciliği kimseye bırakmamışlar. Sarı kırmızılı futbolcuların Türkiyedeki maçlardan sonra Biz Türkiyeyi Avrupada temsil ediyoruz; daha fazla anlayış (!) bekliyoruz gibilerinden yakınmalarını sıkça duymuş, sinirlenmelerine şahit olmuştuk. Bu tarz bir beklenti (başka bir maçın nemasından avans ya da avantaj çıkartmaya çalışmak) zaten sporun doğasına pek uymuyor ama yukarıdaki tablo onların sinirli tavırlarının bir belgesi niteliğinde. Geçen sene bunu Fatih Hocanın futbolcularına aşırı motivasyon yüklemesine bağlayanlar vardı. Peki bu sezon bir allahın kulu çıkıp da Lucescunun aşırı hırs ve motivasyon yüklemesinden söz edebilir mi? Medyamızın Galatasaraylı gözlükleri bunların Lucecuda hiç olmadığından yakınmıyorlar mı hep? Bir başka tez : Türkiyede bu konuda gösterilecek hoşgörü Avrupada Galatasarayın başına iş açar tezi doğrulanmış gibi. Kaleyi bulan şutların maç başına ortalamasına bakınca da Cimbom son 8e kalan takımlar içinde sonuncu durumda. Üstelik de bu konuda istatistiklere ağırlığını koyabilecek, Hagi gibi bir üstatları varken. Cimboma ait öndeliklerden biri de ofsayta düşme oranlarında. Cimbom en fazla ofsayta düşen takım konumunda. Yok canım! Jardele çok ağır diyenler halt etmiş! Cimbomun açık ara önde olduğu bir başka konu da sayılmayan goller konusu. Bunu yukarıda değindiğim gibi Avrupalı olamayışımıza falan; yani göğüslerimize takılı olan ay-yıldıza bağlarsam, ırkçılık kompleksinden başıma taş yağar diye vazgeçiyorum. Bu istatistiklerden sonra Galatasaray bir üst tura, yarı finale çıkamadan elenmişti. Dileriz bu sene Cimbom veya Fenerbahçe finale kadar istatistik yaptırırlar bize... | ||||
Bu-ra-sı Tür-ki-ye
bur-da in-saf yok ! Waldir Pereira Didi... Bir derbinin ardından |
|||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||