|
![]()
![]() | ![]() ![]() | ![]() | ![]() | |||||||
|
21 Nisan Sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, misafire karşı cana yakınlığı hep bulduk Gaziantepte. Zaten bu kalite değil midir ki, yıllar yılı Gaziantep şehrinin başına oylarıyla hep sizi taşımışlardır. Türkiyede her siyasetçinin kıskançlıkla baktığı birkaç isimden birisiniz. Düşünün bir kere, Serdar Bilgili, Faruk Süren, Aziz Yıldırım, hatta ve hatta İlhan Cavcav. Hepsi zenginlikleri ve kendi ceplerinden koyduklarıyla bir futbol takımı yaratmışlardır. Onlar olmazsa bir başka zengin gelir, yeni oyuncular alır takım yoluna devam eder. |
![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Maçtan sonra Digitürkte gayet sitemkar konuşmalarınızı dinledik. Fenerbahçe şampiyon olunca doların tansiyonu mu düşecek, ülke ekonomisi mi kurtulacak, eğer böyleyse helali hoş olsun dediniz. Sonra eklediniz, Hayır doğru işleyen bir sistem yoksa ekonomi de kurtulmaz, ülke de kurtulmaz, bu şekilde Türk futbolu da hiçbir yere gitmez. Yerden göğe kadar haklıydınız. Murat Ilgazın yönetimi konusunda aslında inanmadan söylediğinizi düşündüğümüz küçük bir açıklama da yaptınız. İşte burada size katılmıyoruz. Zaten sizin kızgınlığınız da Ilgaza değildi kanımızca. Sayın Başkanım, maçı Fenerbahçe kazanmadı. Siz verdiniz... Lütfen bir düşünün. Sizin futbolcularınız ilk yarıda top göstemediler, ikinci yarıda ise tam tersi oldu. Devre 3-0 bittiğinde ikinci yarıyı böylesine tecrübesiz bir kadronun çıkartabilmesinin zor olacağı izlenimlerine kapıldık. Teknik adamın, o 15 dakikalık süre içerisinde takımı hazırlayabilmesi dahi bir tecrübeyi gerektiriyordu. Kısacası teknik analiz bir yana, kazanan tecrübeydi... Bir hafta boyunca, belki de bir aydan bu yana hep basının size haksızlık yaptığını, gazetelerin sayfalarında, televizyonların ekranında şampiyonlığa giden bir Gaziantep temasının işlenmediğinden şikayetçiydiniz. Haklısınız sayın Başkan. Hepimiz suçlu olabiliriz. Ancak, sizin bahsettiğiniz sistem yüzünden suçluyuz... Fenerbahçe-Gaziantepspor maçı öncesi, medyadaki Galatasaraylı birine sorun, Galatasaraylıyım ama Gaziantepspor şampiyon olsun istiyorum, Fenerbahçeliyim ama biz olamayacaksak, Gaziantepspor şampiyon olsun, Beşiktaşlıyım ama Gaziantepspor şampiyon olsun istiyorum dediklerini duyardınız. Yani tüm medya gizliden gizliye bu heyecanı yaşamak istiyordu. Çünkü tüm medyada da gerçekten tekdüzelikten sıkıldı. Büyük ağabeylerimiz uzun gazetecilik hayatlarında, son bir defa 3 büyükler sultasının yıkıldığını görmek istiyorlar. Biz genç kuşak ise tıpkı İspanyada, İtalyada, Almanyada olduğu gibi kendi kaynaklarıyla büyüyen, savaşan küçük bir takımın şampiyon olma olasılığına gözümüzü diktik. Çünkü biliyoruz ki gelecekte bize daha çok iş lazım. Sayın Başkanım, örneğin İspanyada Real Madrid ve Barcelona, maçlarını dışarda oynarsa, ligin toplam seyirci sayısı 180 bin, içeride oynarsa 300 bin oluyor. Ancak değişmeyen bir şey var. O da satılan 2 milyon adet spor gazetesi. Biz de ise durum çok farklı. Pazartesi günü satılacak olan gazeteyi bir düşünün. İşte çok fazla yoruma girmeden anlatacaklarım bunlar. Sanırım herkes farkında. Hep küçük düşünüyoruz. Yarını kurtaracağız belki ama, geleceği asla. Sizin bahsettiğiniz sistem de zaten bu. Keşke düşündüklerimizi açık açık söyleyebilsek. Ne yazık ki söyleyemiyoruz. Eğer siz kazanmış olsaydınız, yarın Gaziantepsporun zaferini okumak için gazete bayiine koşan seyircileriniz, gelecekte de potansiyel müşterilerimiz olacaktı. Gelecekteki gelirlerimizi büyütecek, büyük bir alternatifsiniz. Yıllar yılı bir çok futbolcu yetiştirip sattınız. Hiçbir hata yaptığınızı görmedik. Ve artık ördüğünüz tuğlalardan müthiş bir yapı çıktı ortaya. Lütfen umutsuzluğa kapılmayın. Elinizdeki harika kadronun tek eksiği olan tecrübeyi bu takımı koruyarak sağlayabilirsiniz. Kimseyi satmayın, takviye yapın. Sizin politikanız Küçük bir Türkiye nasıl düzlüğe çıkar? modelidir. Üreten, ıslah eden, sansasyonel değil ihtiyaca cevap verecek kalitede ve miktarda ithal eden. İşte sizin güzel Gaziantespor modeliniz. Sizi yıkan Rapaiç ve Revivonun pazar değeri, belki sizin takımınızın bütçesine denk. Bu anlamda karşınızdaki üç rakibin benzer olduğunu düşünürsek, kişilerin ceplerinden koydukları büyük parayla (buna dış kaynak diyelim) sadece bir yılı kurtarmak için dönen, denklenmeye çalışılan bütçeleri görürüz. Eğer dayanma gücünüz varsa kadronuzu koruyun. Çünkü doğru yoldasınız ve bu modeli izlemeye ihtiyacımız var. Rapaiç, Revivo, Nouma, Jardel kalıcı olmayacakları gibi, takımlarına uzun vadede de hiçbir şey vermeyeceklerdir. Şimdi olduğu gibi, hep kişilere muhtaç, yabancıya bağımlı, borç batağındaki üç büyükler Türkiyenin aynası olacaktır. Siz ve modeliniz, Türkiyenin gerçeği ve geleceğisiniz. Siz, Ayhanı, Boliçi satıp takıma büyük paralar kazandırdınız. Gönderdiğiniz hiçbir futbolcuya ahlar vahlar çekmediniz. Çünkü siz futbolu bilir, futbolcudan anlarsınız. İşte Hasan Yiğit, işte Hasan Özer, işte Ömer... Ne yazık ki bu sevgili arkadaşlarımızın bir çoğu çocukluklarında Fenerli, Beşiktaşlı, Galatasaraylıydılar. Bugün belki hala değişmediler. Yani sayın Başkanım, kızdığınız ve sisteme yenik düşen biz gazeteciler belki de sizin oyuncularınızdan daha çok Gaziantepsporu tutuyoruz. Bu yüzden lütfen mücadeleden yılmayın, gelecek yıla da şampiyonluk parolasıyla girin. Bunları söylerken de bu yıl sizin için herşey bitmiş demektir diye düşünmüyoruz. Fenerbahçe Stadında, çimler üzerinde de tecrübe kazandı, saha kenarında da. Benzer bir 3-0, 4-3 tecrübesinin bedelini yıllar önce Mustafa Denizli ödemişti. Bu sefer Sakıp Özberk ödedi. Fenerbahçenin 30 bin coşkulu seyircisi 3-0da bile takıma destek verirken, unutmayın ki sizin seyirciniz benzer bir coşkuyu gösteremedi. Her anlamda tek eksiğiniz tecrübe, tecrübe, tecrübe... Ve inanıyoruz ki sizi zor eleyen, bugün UEFA finaline çıkan Alaves önünüzde en güzel örnektir. Evlerinde devlere 3er 5er atarken size neredeyse yeniliyorlardı. Gaziantepteki sonuca bakmayın, yine de yenemediler sizi. Tecrübenize yenildiniz. Ekonomik ve idari, her anlamada benziyorsunuz birbirinize... Bu satırları okuyan bir çok saygıdeğer okurumuz, eminim size sempatiyle bakıyordur. Ve tüm maçın teknik analizini heryerde okup dinlemişlerdir. Biz burda buna fazla girmeyelim, kimseyi sıkmayalım. Başta da tekrarladığımız gibi birbirinin aynı oynayan, birisinin diğerine tecrübesiyle ağır bastığı muazzam bir oyundu kanımızca. Tüm ekibe yürekten alkışlar. Tabii ki umudunu bir dakika kaybetmeden, inançlı ve kararlı oynayan Fenerbahçeye de. Satırlarıma son verirken, Fenerbahçenin şampiyon olması halinde, o yıldızların yarın bu ülkede olma ihtimalinin, bu lige renk katma düşüncelerinin küçük bir yüzdesi bile yok gibi görünüyor. Yani yabancı sermaye canı sıkılınca çekip gidecek. Siz yerli sermayesiniz, daima kalacaksınız. Ama şunu unutmayın, sizin değerinizi de onlarla girdiğiniz tartı ortaya çıkarıyor. Kısacası sizin yarınınız var. Sadece tecrübeniz yok. Ah keşke siz şampiyon olsanız ve dünyadaki tüm basın-yayın organları, Türkiyenin doğusundan bir takımın İstanbul sultasını kendi öz kaynaklarıyla nasıl yıktığını sayfalar dolusu, ekranlar dolusu yansıtsa. Ne güzel reklamını yaparız bu güzel ülkenin. Ah keşke diyorum, bir kez de İstanbul hapşırıp Anadolu hasta olacağına, Anadolu hapşırıp İstanbul hasta olsa. Bu düşüncelerin altına imza atan herkesle birlikte size saygılar sunuyorum. Yolunuz açık olsun. | ||||
![]() |
|||
![]() |
![]() |
||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||
![]() |