Home page
Haber Menüsü


10 Şubat haftasının kitapları
Çağdaş Amerikan Edebiyatı’nın en önemli kalemi Paul Auster’ın son romanı, Tanıl Bora - Kemal Can ikilisinden etraflı bir araştırma, Mehmet Eroğlu’nun yeni kitabı ile çocuk öyküsü, anı ve inceleme kitaplarından oluşan bir derleme.
NTV-MSNBC
    10 Şubat 2004 —  “İnsan, eğer insan kalacaksa, taraf tutmak zorundadır...” [Graham Greene, ‘Sessiz Amerikalı’]  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       
KEHANET GECESİ
       Paul Auster
       

       Otuz dört yaşındaki romancı Sidney Orr, kendisini ölümün kıyısına götüren ve aylarca süren bir hastalığın ardından yavaş yavaş hayata dönmektedir. 1982’nin bir Eylül günü New York’un Brooklyn semtindeki küçük bir kırtasiyeciden edindiği mavi ciltli bir defter tam dokuz gün boyunca Sidney’i büyüsü altına alacak, genç adamın gerçeğe duyduğu güveni sarsan şaşırtıcı olaylar ve rastlantılarla, ürkütücü önsezilerle dolu bir dünyaya sıkışıp kalacaktır.
       (...) dükkanın içindeki sessizlik öylesine belirgindi ki arkamda kalan adamın kaleminin cızırtısını duyabiliyordum. O sabahı ne zaman düşünsem, aklıma ilk gelen, o kalemin cızırtısı olur. Anlatmak üzere olduğum hikayenin bir anlamı varsa eğer, her şeyin o anda başladığına inanıyorum, dünyada o kurşun kalemin sesinden başka ses kalmadığı o birkaç saniye içinde.
       
Yeni kitabının başkahramanını, başka bir yazarın kahramanından aldığı esinle kurmaya karar verir Sidney Orr. Bir editörü anlatacaktır. Gizemli bir kitap ulaştırılacaktır ona. Ve günün birinde, başına gelen bir kaza, yepyeni bir hayata başlamaya zorunlu olduğu duygusu uyandıracaktır içinde... Ama insan kaderini değiştirebilir mi?
       Sidney Orr, bir yandan hayatını, bir yandan yazdığı romanı ve onun içinde üreyen yazıları anlatmayı sürdürür. Herkes gibi, onun da hayatının sıradan ayrıntılarında, sıradan bilmeceler vardır aslında. Öte yandan, bazı tuhaf rastlantılar yaşanmaktadır; bunlar, birtakım gerçek ve kurmaca kişilerin hayatlarında kırılmalar yaratır. Bu durum karşısında, sorulması gereken şu mudur yoksa: Yazılanlarla yaşananlar, yazılarda varolanlarla gelecekte olacaklar, birbirine dönüşebilir mi? Yazar bir kahin olabilir mi?
       ‘Kehanet Gecesi’, roman içinde roman içinde roman...
       Paul Auster; ABD’li şair, senaryo, deneme yazarı, romancı ve film yönetmeni. 12 yaşından beri yazıyor. Columbia Üniversitesi’nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. 1971 - 75 yılları arasında Fransa’da yaşadı. En çok roman yazmayı sevdi.
       “Kesinlikle. Baştan beri. Roman yazarken, insan kendini her yönüyle araştırabiliyor.” (Auster)
       Bize, hayaller sınırlanmadığında, dünyanın sonsuz olduğunu gösterdi.
       Yazdıklarında, (Leviathan, Ay Sarayı, Son Şeyler Ülkesinde, Şans Müziği, New York Üçlemesi, Yanılsamalar Kitabı...) yanılsamalar edebiyat kadar gerçek.
       Paul Auster şimdi New York’ta. Masasının başında, gülümseyerek kalemini eline alıyor, bir insanın ruhuna yaklaşıyor. Bir oyun başlatıyor. Bir kitap yazıyor.
       
       Can Yayınları, 264 sf.
       Çeviren: İlknur Özdemir
       Dizi: Çağdaş Dünya Yazarları
       Tür: Roman
       


       
DEVLET VE KUZGUN
       1990’lardan 2000’lere MHP
       Tanıl Bora, Kemal Can
       
       MHP için 1991-2003 dönemi, özel bir dönemdi. Büyük bir popülerleşmenin tadına vardı... “Marjinallikten”, “merkez partisi” konumuna terfi etti... Tarihinin en büyük oy oranına erişerek hükümet ortağı oldu...
       Sonra, 2002 sonunda yeniden parlamento dışı kalarak ağır bir krize girdi... Bu dönem aynı zamanda, hareketin kurucu ve simge-lideri Alparslan Türkeş’in ölümünün ve Türkeş-sonrası bir MHP’nin oluşumunun gerçekleştiği dönemdi.
       ‘Devlet Ocak Dergâh’ adlı kitaplarında ülkücü hareketin 12 Eylül 1980 sonrasındaki yaklaşık 10 yıllık krizli dönemini ele alan Tanıl Bora ve Kemal Can, ‘Devlet ve Kuzgun’da, MHP’nin 1991 sonrası bu özel dönemini inceliyorlar.
       Kitap, bir cephesiyle, 1990’lı yılların ‘ruhunu’ teşrih masasına yatırmaktadır. 1990’lı yıllar, Türkiye’de milliyetçiliğin yeni bir bahar yaşadığı dönemdi. ‘Yeni’ MHP, bu dönemin ruhuyla/havasıyla yeniden şekillendi ve bizzat o ruhun/havanın oluşumuna katkıda bulundu. Türkiye’ye yeni bir modernleşme dalgasının çarptığı bu dönem, sadece MHP’nin değil ‘toplam’ Türk milliyetçiliğinin yeniden biçimlenmesinde özel bir öneme sahip.
       Dolayısıyla, kitabı, Türkiye’nin yakın siyasal tarihinin mühim bir onyılının siyasal iklimine dair bir inceleme olarak da okumak mümkün. Bu iklim çerçevesinde, MHP/ülkücü hareketin ötesinde, genel olarak Türkiye’de milliyetçiliğin ‘işleyişine’ dair bir tartışma olarak da okunabilir.
       Milliyetçi zihniyet nazarında ‘Kürt Meselesi’nin nasıl görüldüğüne, ‘Türk Dünyası’ perspektifine, devlet telakkisine, ülkücü ideolojiye, 90’ların ‘pop’ milliyetçiliğine ilişkin bölümlerde, ya da diyelim ‘ülkücü mafya’ meselesine ilişkin kimi alt-bölümlerde, kronolojik bağlamından özerk olarak da bir anlam ve önem ifade eden müstakil konular incelenmekte.
       
       İletişim Yayınları, 559 sf.
       Dizi: Araştırma-İnceleme-159
       Tür: Araştırma
       


       
KUSMA KULÜBÜ
       Mehmet Eroğlu
       
       “İnsan, eğer insan kalacaksa, taraf tutmak zorundadır...” [Graham Greene, ‘Sessiz Amerikalı’]
       
       Kusma: Kusma, zararlı maddelerin vücuda girmesini önleyen bir refleks olayıdır. (Prof.Dr. Ahmet Noyan)
       ‘Issızlığın Ortası’, ‘Yarım Kalan Yürüyüş’, ‘Adını Unutan Adam’, ‘Yürek Sürgünü’ ve ‘Zamanın Manzarası’ gibi romanlarıyla kendine özgü bir okur kitlesi yaratan usta yazar Mehmet Eroğlu’nun ‘Kusma Kulübü’ adlı yeni romanı Agora Kitaplığı tarafından yayımlandı.
       Mehmet Eroğlu, kitabında, “Bu gezegenin üstündeki en tehlikeli hastalık, yok edilmeli” diye nitelediği zenginliğin, yerleşik sistemin, medyanın ve magazin dünyasının, keskin bir eleştirisini yapıyor.
       Hayatında hep ikinci derece roller oynayan Umut’un, günümüz dünyasının vazgeçilmez motifleri olan para babası iş adamlarını, medya patronlarını ve politikacıları, kendilerine has garip yöntemlerle cezalandıran, ‘matematik olimpiyatlarına katılmış akıllı bir kadının’ liderliğindeki bir kulübe üye olarak geçirdiği değişimi, tutkularının tanrısına varışını anlatıyor.
       ‘Kusma Kulübü’, tüm bu eleştirilerden yola çıkarak, insanı insan yapan en büyük erdemlerden birini büyük bir ustalıkla çarpıcı bir edebiyat temasına dönüştürüyor.
       
       Agora Kitaplığı, 358 sf.
       Dizi: Türkçe Edebiyat-3
       Tür: Roman
       


       
İYİLER SİYAH GİYER
       2000’li Yıllarda ROCK
       Deniz Durukan
       
       2000’lerde Türkiye ‘rock’ı yeniden keşfetti. Pop müziğin gittikçe kalitesizleşmesi, ‘rock’a olan ilgiyi de artırdı. Bu, ‘rock’ın popülerleşme sürecine girdiğinin bir göstergesi elbette. İyi müzik dinlemek, ama bu müzikte pop tadında bir şeyler de bulmak isteyen özel bir dinleyici kitlesinin oluşması, ‘rock’ın bir ölçüde popüler alana kaymasına neden oldu.
       Müzik yazılarıyla tanıdığımız Deniz Durukan, ‘İyiler Siyah Giyer’de Türk ‘rock’ının bir dökümünü sunuyor bizlere. Geçmişin değerlerini ihmal etmeden, güncel gelişmeleri de katarak Türkiye’de ‘rock’ müziğin bir kültür olarak nerede yer aldığını irdeliyor.
       Türk ‘rock’ının eskimeyen isimlerinin yanında, müzik piyasasında henüz keşfedilmemiş genç gruplar da, hayata, müziğe, topluma bakışlarını kendi ağızlarından duyuruyor ‘rock’ meraklılarına. ‘Rock’severleri buluşturan büyük organizasyonlar, tartışmalara yol açan festivaller de ‘rock’ kültürünün süzgecinden geçirilerek değerlendiriliyor.
       Müziğin rengi olur mu? Elbette olur! Hayatın, sistemin insana uyguladığı şiddet karşısında sesini çıkarmayı tercih eden, hem de o sesi olabilecek en yüksek ‘volüm’le, en sarsıcı biçimde çıkaran müziğe ancak ‘siyah’ yakışır.
       
       Everest Yayınları, 387 sf.
       Dizi: Müzik Kitapları-3
       


       
YOL AYRIMINDA TÜRKİYE
       Dietrich Jung - Wolfango Piccoli
       
       Avrupalı iki siyaset bilimci Dietrich Jung ve Wolfango Piccoli bu kitapla bize bir ayna tutuyorlar.
       Kitabın ilk bölümü, Osmanlı-Türk sürekliliğini açıklayabilmek için, Osmanlı ıslahatını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadıklarını anlatıyor.
       Osmanlı Devleti’nin II. Mahmut’tan bu yana giriştiği ıslahat hareketleri, Avrupa’nın büyük güçleri arasındaki rekabette gitgide daha zayıf bir konuma düşen devletin toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini korumayı amaçlıyordu.
       Ülke topraklarının hızla kaybedilmesi ve parçalanmanın eşiğine gelinmesi, bu çabaların görünüşte başarısız olduklarını gösteriyor. Ama unutmamak gerekir ki Türk milli mücadelesinin gelişimi için gerekli toplumsal, kurumsal ve entelektüel zemini hazırlayan büyük değişim sürecini bu ıslahat hareketleri başlattı.
       Osmanlı ve Türk toplumlarının modernleşme çabalarına bakınca, son 150 yıldır toplumsal, siyasi ve ideolojik koşullarda net bir süreklilik olduğu açıkça görülebilir. Bu süreklilik, Kemalist devrimin hikayesiyle ve dolayısıyla resmi Türk tarihiyle çelişir.
       Kitabın ilk kısmının amacı, varlığı çok doğal olan bu çelişkileri ortaya çıkarmak ve Türk modernleşmesinin, özellikle de Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi yapısı ve Kemalist devlet seçkinlerinin alışkanlıklarıyla dünya görüşünün karakteristik özelliklerini göstermek.
       İkinci kısım, Türkiye’nin 1990’larda yaşadığı en önemli iç ve bölgesel sorunlara eğiliyor. Yazarlar, Türkiye’nin yaşamakta olduğu krizi çeşitli yönleriyle ele alarak, Kürt milliyetçiliği, İslam’ın siyasallaşması, halkın Türk siyasi kurumlarına gittikçe artan güvensizliği gibi olguların, yakın dönemde çatışmalara yol açtığını, ancak bu çatışmaların köklerinin aslında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin derinlerinde yattığını savunuyor.
       Jung ve Piccoli’ye göre her biri ayrılmaz bir biçimde Kemalist modernleşmenin farklı biçimleriyle bağlantılı olan bu çatışmalar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türk toplumunu Kemalist modele göre yeniden inşâ etme çabaları sonucunda daha da şiddetlenmiştir.
       Türkiye, özellikle Osmanlı siyasal kültüründen, Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilen otoriter mirasla yüzleşmedikçe, modernleşme ve demokratikleşmeyi gerçekleştiremeyecektir.
       Dietrich Jung, İslam Araştırmaları konusunda da, uzman bir siyaset bilimcidir. Kopenhag Barış Araştırmaları Enstitüsü (COPRI) üyesi olan yazar, Hamburg Üniversitesi’nde ve 1997-1998 yıllarında Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
       Kitabı birlikte yazdığı Wolfgango Piccoli, Türkiye’de yaşamış bir İtalyan siyaset bilimcidir.
       
       Kitap Yayınevi, 271 sf.
       Çeviren: Berna Kurt
       Dizi: İnsan ve Toplum-16
       


       
GÖMÜLÜ ATEŞ
       Jonathan Stroud
       
       ‘Gömülü Ateş’, Arkadaş Yayınevi’nin ‘Gençlik Dizisi’ adı altında sunduğu kitaplardan.
       ‘Gömülü Ateş’, yakında birbiri ardına piyasaya sürülecek olan ‘Bartimaeus Üçlemesi’nin yazarı Jonathan Stroud’un bir diğer kitabı. Fantastik gençlik romanları olarak nitelenen bu kitapları gençlerin yanı sıra, her yaştan okur da beğenerek ve heyecanla okuyacak.
       “Michael McIntryre, kızarmış gözlerle, sendeleyerek eve geldiğinde ailesi başına güneş geçtiğini düşündü. Hiç kimse Michael’ın yanlışlıkla şeytani bir gücü serbest bıraktığının farkına varmamıştı. Bu güç her geçen gün onları içine çekiyordu ... ”
       Acaba, McIntyre Ailesi’ni bir arada tutan bağlar, bu korkunç şeye birlikte direnebilecekleri kadar sağlam mı?
       
       Arkadaş Yayınevi, 272 sf.
       Çeviren: Koray Barış İncitmez
       Dizi: Gençlik
       Tür: Fantastik Roman
       
       


       Yedi Gün Yedi Gece
       İstanbul Bir Bilmece
RÜYA MADALYONU
       Ayla Hacıoğulları
       
       Bu kitap, çocuklar ve masal dinlemekten vazgeçemeyen büyükler için hazırlanmış bir İstanbul gezi rehberi. İmparatorluklar başkenti İstanbul’u bir martının kanatlarından seyredecek, kendinizi bilmecelerle dolu gizemli bir maceranın içinde bulacaksınız. ‘Rüya Madalyonu’nun sırrını çözmek için gözlerinizi kapattığınızda, İstanbul kollarını açmış sizi bekliyor olacak.
       ‘Rüya Madalyonu’, Ufuk Çocuk Kitapları’nın ilk çocuk edebiyatı ürünü ve yazarın da ilk kitabı. Kitapta, ‘konuşabilen bir martı’yla tanışan 2 çocuğun başından geçen, kimi zaman heyecanlı, kimi zaman korkutucu, kimi zamansa hüzünlü olaylarla örülmüş bir öykü anlatılmakta.
       Köpük adındaki martının, Emre ve Mine adındaki çocuklarla tanışması ve onlara teklif ettiği ‘bilmeceli bir oyun’ karşılığında İstanbul’u gezdirmesiyle öykü başlar. Ancak çocukların heyecanla kabul ettikleri bu oyun, onların sandığından çok daha tehlikelidir. Gezdikleri ilk mekan olan Ayasofya’da başlayan gariplikler, sırasıyla Yerebatan Sarnıcı ve Sultanahmet’te de devam eder.
       Köpük, her gittikleri yerden, kendisi için bırakıldığını söylediği madalyon parçalarını toplamaktadır. Çocuklar bunun bir gezi mi, yoksa artık bir zorunluluk mu olduğunu anlamaya çalışırken, ortaya yeni bir kahraman çıkar: Kara Muhafız.
       Kitapta adı bu şekilde geçen kartal da tıpkı Köpük gibi madalyonun parçalarının peşindedir. Çünkü, her ikisi de 150 yıl öncesine dek insan olan martı ve kartal, içinde bulundukları ‘Rüya Yolculuğu’ndan bu madalyonla sıyrılacaklardır; 9 parçalı madalyonu ilk birleştiren, eski haline dönecektir.
       Gezi boyunca gidilen tarihî mekanların en ince ayrıntısına kadar tanıtıldığı ve ilköğretim çağındaki çocuklara kent, çevre ve tarih bilincinin, öykü kurgusu içinde verildiği bu kitapta, çocuk öykülerinde şimdiye dek hiç işlenmemiş bir konu ele alınmış. İçeriği itibarı ile çocuklar için bir ‘şehir gezi rehberi’ olma özelliğini de taşımakta.
       ‘Yedi Gün Yedi Gece İstanbul Bir Bilmece’, 3 kitaptan oluşan bir seri, ve ‘Rüya Madalyonu’ bu serinin ilk kitabı. Alt metinleri yine İstanbul’u tanıtmak olan diğer 2 kitap da yakında piyasaya çıkacak.
       
       Ufuk Çocuk Kitapları, 140 sf.
       Tür: Çocuk kitabı / öykü
       


       
BENİM ALMANYAM BENİM TÜRKİYEM
       Vural Öger
       
       Yarınların umudunu sırtında taşıyarak yeni bir hayat kurmak için Almanya’ya gider genç Vural Öger. Henüz çok genç, göçmen bir öğrencidir. Gelecek için farklı hikayeler yaşama isteği ve bir ‘saat gibi’ işleyen kafası sekiz yıl sonra ona bir sürpriz yapar. Bu, hayatını değiştirecek ve başarılı bir geleceğin kapılarını açacak bir fikirdir: ‘Almanya’dan Türkiye’ye direkt uçuşlar’.
       Vural Öger’in ‘Benim Almanyam Benim Türkiyem’ adını taşıyan kitabı, öz yaşam öyküsünden öte, savaş yıllarından bu yana Türkiye ve Almanya’nın yakın geçmişini anlatıyor. Kitapta, Öger hakkında hiç bilinmeyen anekdotlar dışında, kendisinin, ünlü isimlerle ilgili izlenimleri de yer alıyor.
       Vural Öger, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde 10. sıradan Avrupa Parlamentosu’na milletvekili adayı olarak gösterilebilecek kadar önemli bir kişilik; aynı zamanda bir barış elçisi gibi görev yapan Öger’in, uluslararası ilişkiler konusunda ortaya koyduğu yaklaşımlar Almanya ve Türkiye arasında her zaman dikkate alınarak değerlendiriliyor.
       
       Vural Öger’in 2 anısı:
       (...) Berlin’de öğrenci olduğum dönemlerde, sürekli, aylık gelirimizi arttırmak için türlü yollar arayıp duruyorduk ve ben de bir dizi tuhaf işe girip çıktım. İçlerinde en tuhaf olanlarından biri, kentin doğu bölgesine geçmek için kuyruğa girmekti. Noel öncesinde, buz gibi bir kış gününde yaşlı bir kadın için, saati 2.50 marka, yedi saat kuyrukta beklediğimi çok iyi anımsıyorum.
       (...) 1996 yılında Alman turistlere tatil olanağı için Küba’yı seçmiştik. Küba’yı turistlerin bilincine sokabilmek için medyanın desteğine gereksinimimiz vardı. Bu nedenle yanımıza 80 Alman ve Türk gazeteci alarak Havana’da büyük bir basın konferansı düzenledik. Kübalı Turizm Bakanı bu durumdan çok hoşnut kalmıştı. Bu işi büyük boyutlarda gerçekleştiren ilk bizdik ve Kübalılar da bunun bilincindeydi. Turizm Bakanı bu nedenle beni Fidel Castro ile tanıştırmak istediğini söylediğinde seve seve kabul ettim. (...)
       Kitabın sonunda, bir de 16 sayfalık fotoğraf albümü yer alıyor.
       
       Altın Kitaplar, 320 sf.
       Tür: Anı
       
 
       
    MSNBC News 2 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 27 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 20 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 13 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 6 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 30 Aralık haftasının kitapları
MSNBC News 23 Aralık haftasının kitapları
TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları