Home page
Haber Menüsü


27 Ocak haftasının kitapları
Bu hafta 8 ayrı yayımevinden 10 yeni kitap tanıtıyoruz. Felsefe ve din kitaplarından, Biyo-politikaya, ‘portre’lerden, ‘Punk’ın hâlâ yaşadığını haykıran ‘yasaklı’ kitaba açılan bir yelpazeden tam 10 yapıt...
NTV-MSNBC
    27 Ocak 2004 —  (...) ‘Kral çıplak’ diye bağırmak masallarda marifettir. Gerçek hayatta, kralın o an üstündeki kıyafetin aynısı giydirilerek ödüllendirilir keskin gözlü boşboğaz. Ve bir donsuz, ancak kralsa güvendedir. [Toprak Işık]  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       
PUNK FELSEFESİ
       Gürültünün Ötesinde
       Craig O’Hara
       
       “Ortalıkta dolaşan bütün plaklar, filmler, gösteriler ve diğer Punk eşyaları, bazen bize hareketimizin aslında bir inanış meselesi olduğunu unutturabiliyor. Bu inanç, hayatın önemli bir şey olduğunu, dolayısıyla onu b.k eden bir şey varsa durumu düzeltmek için harekete geçmek gerektiğini söyleyen bir inançtır. Birbirleriyle hiç tanışmamış veya konuşmamış Punkları birbirlerine bağlayan işte bu manevi değerlerdir. Müziğimiz ve kültürümüzde ifade edilen, bizi bu harekete bağlayan yine bu inançlardır. Punk’ın bir hareket olarak geleceği bizim elimizdedir. Eğer Punk’ın müziğini, inançlarını veya sırf saf gücünü seviyorsanız, kı.ınızı bir an önce bir sandalyeye koyup bu mükemmel eseri okuyun.” (Marc Bayard)
       
       Punk ölmedi! Sapasağlam ayakta!
       Punk, sanayi devriminin yarattığı yabancılaşmış insanların arasından çıkan, bu toplumla uzlaşmayı ve yabancılaşmayı reddeden gençlerin hareketidir. Punk müziğinin ironisi, kötümserliği ve acemiliği bazen kendi varoluşu itibariyle bir isyanı temsil ederken, bazen de toplumsal ve siyasi anlamlar taşıyarak çekinmeden asiliğini dışavurur.
       Yıllar içinde de olduğu yerde saymaz, kimi yerde hareketin içi boşaltılırken, kimi yerde de bilinç düzeyini yükselterek hakim kültüre bir tehdit oluşturur.
       Craig O’Hara’nın, hareketin içinden gelen biri olarak yazdığı ‘Punk Felsefesi: Gürültünün Ötesinde’, tam da kitabın önemli bir bölümünün konusu ve Punk’ın temel özelliklerinden biri olan ‘Kendin Yap’ etiğine örnek oluşturarak yazılmıştır.
       O’Hara, Punk tarihi, felsefesi, Punk hakkındaki önyargılar, fanzinler, cinsiyetçilik, feminizm ve eşcinsellik kadar, çevreciliği, Punk’ın dayandığı politik temelleri de ele aldığı kitaptaki eksiklikleri eleştirenlere şöyle cevap veriyor: Onları da sen yaz! Kendi kitabını yaz, kendi albümünü yap. Kendi radyo programını, fanzinini, kolektifini, müzik grubunu, lokantanı, müzik şirketini, dağıtım şirketini ... başlat ve fikirlerini dünyaya duyur. Şikayet etmeyi bırak!
       Pek çok dile çevrilen kitap, Hong Kong’da Çince basılırken, Litvanya Sansür Kurulu tarafından “son derece rezil, hakaret dolu ve isyankar belge” olarak değerlendirilir ve daha basılma aşamasındayken, matbaanın polis baskınına uğramasına neden olur.
       Bu kitap Punk’ı, tam bir Punk ruhuyla anlatıyor.
       
       İçindeki bölümler:
       Neden Punk? - Punk, Medya Tarafından Nasıl Yanlış Yansıtılıyor - Dazlaklar ve Irkçılık - Hareket İçi iletişim - Anarşizm - Toplumsal Cinsiyet Meseleleri - Çevrecilik ve Ekoloji Kaygıları - Straight Edge - ‘Kendin Yap’ Etiği
       
       Çitlembik Yayınları, 167 sf.
       Yayıma Hazırlayanlar: Amy Spangler-Ceren Şekerciler
       Çeviren: Amy Spangler
       


       
ARMAĞAN DÜNYASI
       Jacques T. Godbout
       
       Jacques T. Godbout, kitabında, gündelik yaşantımızın ve özel günlerimizin önemli bir parçası olan armağanların, aslında verilen kişi ile armağan eden kişi arasında bir nesne olmasının ötesinde, bu iki kişi arasında karşılık verme yükümlülüğünün doğurduğu güçlü bir sosyal bağ oluşturduğunu anlatıyor.
       Her ne kadar biz onları nesneler olarak görsek de, armağanlar, dünyanın işleyişini anlamak için bakılması gereken bir kaynak belki de.
       Tüketimciliğin ve devlet kurumlarının egemen olduğu bir çağda, pek çok insan, öz çıkarın, toplumdaki baskın güdü olduğuna inanır. Armağanlar da, en iyi ihtimalle, yararsız süsler olarak görülür.
       ‘Armağan Dünyası’nda Jacques Godbout, armağanın aslında günümüz toplumlarında nasıl da hâkim olduğunu gösteriyor. Antropolog Marcel Mauss, ‘ilkel’ ve arkaik toplumlarda armağan aracılığıyla kurulan ilişkileri incelediği ünlü eserinde, bu değiş tokuşun temel özelliğinin, tarafları, değiş tokuş edilen nesnelerin maddi değerinin üzerinde ve ötesinde bağlayan bir sosyal bağ kurması olduğunu göstermişti.
       Bu karşılıklı soyut ‘borçlar’ sosyal dokuyu oluşturuyorlardı. Godbout ve Caillé, modern toplumların piyasa alışverişleri zemininde ve öz çıkar peşinde işlediği varsayımının aksine, armağanın hâlâ sosyal dokumuzun temelini oluşturduğunu vurguluyorlar.
       Yazara göre, aynı türde karşılık verme yükümlülüğü hissi doğuran armağan, sadece bir nesne değil, bir sosyal bağ, belki en önemli sosyal bağdır. Kan ve organ bağışı, gönüllü çalışma, arkadaşlar, çiftler ve aile arasındaki ilişkiler, Noel Baba, sanatçılar ve izleyicileri arasındaki etkileşim ve sanatçı-toplum ilişkisi gibi birbirinden farklı birçok örnekte, armağan günümüzde etkili olmaya devam ediyor.
       Sürükleyici bir dille yazılmış olan ‘Armağan Dünyası’, dünyanın gerçekte nasıl işlediğiyle ilgilenen herkes için cazip bir kitap.
       
       İletişim Yayınları, 344 sf.
       Çeviren: Dilek Hattatoğlu
       Dizi: Araştırma-İnceleme-156
       Tür: Araştırma
       


       
“BABA BEN NİYE FAŞİST OLDUM?”
       Biyo-Politikanın Temelleri ve Sınırları Üzerine
       Walter Euchner
       
       Siyaset biliminde bir şeyler oluyor... “İdeolojilerin sonu mu?” tartışmaları üzerindeki dumanlar henüz dağılmamışken, genetik bilimindeki muazzam gelişmelerle, farklı bir biçime bürünen yeni bir hücumla karşı karşıyayız: Biyo-Politika.
       Klasik bir siyaset bilimi eğitimi almış olanlar için ‘biyoloji’ ile ‘politika’ kavramları Platon’u, belki biraz Aristoteles’i, sonra Mandeville’i, Hobbes’u, Bakunin’i çağrıştıracaktır. Oysa günümüzdeki Biyo-Politika harekatı çok farklı bir zeminde cereyan etmektedir: İnsanın toplumsal ve siyasal edimlerini biyo-kimyasal ve genetik ‘kök’lerinden hareketle açıklamaya çalışmak, böylece politikayı ‘nihayet’ bilimsel çerçeveye oturtabilmektir buradaki amaç.
       Çok çeşitli konuları birkaç temel teoremle açıklamaya çalışan bu yeni pozitivist ve maddeci siyaset bilimi anlayışı, ‘eskiler’ için abesle iştigal etmekten ibaret olsa da, siyasal analiz yapan pek çok kurum Biyo-Politik araştırmalar için hayal gücünü zorlayan miktarlarda kaynak ayırmaktadır. Nitekim, gelecekte ‘hâkim ideoloji’ haline bürünecek araştırmalar bu programlardan türeyecek ve genetik bilimiyle el ele giden Biyo-Politika, belki de çağımızın ideolojisi haline gelecektir.
       Bu kitap, Biyo-Politika alanındaki bu gelişmelerin tarihini, bu alandaki ana öğretileri ve insanlık açısından tehlikeli gidişatın ciddi bir eleştirisini sunmakta…
       
       Agora Kitaplığı, 136 sf.
       Çeviren: Kaan H. Ökten
       Dizi: Düşünce-Felsefe-1
       


       
KIERKEGAARD VE DİN
       ed. Ahmet Demirhan
       
       Gelenek Yayıncılık’tan çıkan ‘Kierkegaard ve Din’, büyük düşünür Soren Kierkegaard’ın ‘din’ ile ilişkisini ele alan metinlerden oluşuyor. Bu yazıların sahipleri arasında, Emmanuel Levinas, Jacques Derrida, Dorota Glowacka, John Milbank ve Hent de Vries’in yanısıra Ahmet Demirhan ve bizzat Kierkegaard bulunmakta.
       
       “Bir iman şövalyesi başka bir iman şövalyesine yardım edemez. Ya tekil birey, kendisini bu paradoksa sokmak suretiyle bir iman şövalyesi yapacak, ya da asla bir iman şövalyesi olamayacaktır. Bu bölgelerde ortaklık düşünülemez. Eğer bir kişi başka birinin sorumluluğunda iman şövalyesi olmak isteyecek kadar korkak ve basitse, asla bir iman şövalyesi olamayacaktır. (...) Eğer kişi, bütün çağlar boyunca var olan imanı inkar ederse bu gülünç olacaktır, imandan önce bir sonsuzluk hamlesi vardır. Bu görev, bu günlerde insanlar hor görseler de, kendi içinde insan gücüne denktir. Ancak bu görev tamamlandığında, yani birey kendisini sonsuzda tükettiğinde, imanın doğabileceği noktaya ulaşabilir.” (S. Kierkegaard)
       “İman, ıstırap çeken bir hakikatle bağlantılıdır. Istırap çeken ve zulme uğrayan hakikat, yanlış bir biçimde müracaat edilen hakikatten hayli farklıdır. (...) Istırap çeken hakikat, insanı diğer insanlara değil, yalnızlık içinde Tanrı’ya açar.” (E. Levinas)
       “Korkar ve titreriz, çünkü zaten Tanrı’nın ellerindeyizdir; çabalamak için özgür olsak da, görmediğiniz ve iradesini bilmediğimiz Tanrı’nın ellerinde ve bakışı altındayız; vereceği kararlarını da, filanı ya da falanı, hayatımızı ya da ölümümüzü, kurtuluşumuzu ya da helakımızı isteme nedenlerini de bilmediğimiz Tanrı’nın.” (J.Derrida)
       
       Gelenek Yayıncılık, 187 sf.
       Dizi: Filozoflar ve din -2
       Tür: Felsefe
       
       


       Üç Dinin Buluştuğu Kent
       İSTANBUL
       Sennur Sezer - Adnan Özyalçıner
       
       Asırlar boyu Batı ve Doğu uygarlıklarının kavşak noktası ve birçok uygarlığa siyasi ve kültürel olarak başkent olmuş İstanbul, dünya nüfusunun yarısından çoğunun bağlı olduğu üç büyük dinin de önemli bir buluşma noktasıdır.
       Bugün İstanbul’da çeşitli kültür zenginlikleriyle, halkının yaşam biçimiyle, gelenek ve görenekleriyle, inanç özgürlüğünü somutlaştıran ayrı dinlerin, aynı mekanlarda birlikte yükselen yapılarıyla bu buluşma sürüyor.
       İstanbul, ayrı inançlardaki insanların tarih boyunca birlikte, barış içinde yaşadıkları bir kent olarak da üç dinin başkenti olmaya hak kazanıyor. Hem de tek başına. Tarihsel ve kültürel geçmişiyle biricik olarak. Biricikliğini bugün de sürdürerek...
       ‘Üç Dinin Buluştuğu Kent İSTANBUL’, tanınmış edebiyatçılarımızdan Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner’in titizlikle hazırladığı, ‘üç büyük dinin anıt eserleri’nin seçkin bir derlemesini sunuyor. Barışın ve dostluğun bir simgesi olarak ...
       
       İnkılâp Kitabevi, 360 sf.
       Dizi Editörü: Müfit Taşçı
       Sanat Yönetmeni: Esranur Değirmenci
       Fotoğraflar: Beyhan Akkoyun, Artür Büyüktaşçıyan,
       İzzet Keribar
       


       
HALAT GÖSTERİSİ
       Toprak Işık
       
       Toprak Işık, insanları, hikayeler aracılığıyla anlatmaya devam ediyor. Ama onun insanları bildiğimiz masal veya roman kahramanları değil, her gün sokakta görüp yanlarından geçtiğimiz, birbirini tanımayan insanlar. İlk kitabı ‘Sırabaşı’ sonrası, Toprak Işık birbirini tanımayan insanları ‘Halat Gösterisi’ aracılığıyla birbirlerine yaklaştırıyor.
       “Çalışanla çalıştıran birbirlerine açık olabilseler iki taraf da kazançlı çıkar. Şükürler olsun, gerçek hayatın gerçek kurallarının buna izin vermeyeceğini bilecek yaşta ve zekadayım. Panda gibi yatsan da, karınca gibi çalışıyor görüneceksin. Patron da, kullarını eşekler gibi çalıştırıp, eşekten beter yaşatmak istediğini belli etmez. Bu memlekette yatırım yapmak, çölde kum, kutupta buz satmaktan zorken, sırf çalışanları aç kalmasın diye kendini paraladığını söyler. Bunu duyan ben, iş dünyasını derede yüzen sazanlar kadar az tanımadığımdan, (patronun) boynuna atlayıp hüngür hüngür ağlamam. ‘Hadi len’ deyip içimden geleni de taşımam dışıma. ‘Kral çıplak’ diye bağırmak masallarda marifettir. Gerçek hayatta, kralın o an üstündeki kıyafetin aynısı giydirilerek ödüllendirilir keskin gözlü boşboğaz. Ve bir donsuz, ancak kralsa güvendedir.” (Toprak Işık)
       Yazar, ilk kitabı ‘Sırabaşı’nın izleklerini bu kitapta da sürdürüyor. Ama bu defa hayatın ve toplumun çok daha geniş halkalarına çeviriyor merceğini.
       Yine her gün etrafımızda olup biten, sıradan gibi görünen hatta ‘olay’ bile denemeyecek olayların ve onların ‘kahraman’ denemeyecek kahramanlarının hikayeleri… Onların ‘incir çekirdeğini doldurmayan’ diyalogları… Kısacası, insan denen varlığı şekillendiren, adına hayat dediğimiz oluşu vareden sıradanlıklar…
       Acıtan, yaralayan, güldüren insan hikâyeleri… Ustalık, sıradan gibi görünendeki sıradışılığı göstermek değil mi? Toprak Işık daha ustalaşıyor.
       Toprak Işık, 1973 yılında Elazığ’da doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları İnegöl’de geçti. 1996 yılında Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu.
       Öykü ve denemelerini ‘Kül’, ‘Külöykü’, ‘Patika’ dergileri ile www.aciksite.com adresinde yayımlıyor. ‘Sırabaşı’ adlı kitabı İletişim Yayınları’ndan 2002’de çıktı.
       
       İletişim Yayınları, 198 sf.
       Dizi: Çağdaş Türkçe Edebiyat- 130
       Tür: Öykü(ler)
       


       
AÇIKLA BANA BU IŞIĞI
       Portre
       Cezmi Ersöz
       
       Cezmi Ersöz, bu kitabında, kendi anlatımı ve seçtikleriyle, hayat-yazı serüvenini tartışıyor, sergiliyor. Hayatın yazıya, yazının hayata dönüş serüveni...
       “Hayatı anlamak için, tıpkı yazmaktan vazgeçtiğim zamanlarda olduğu gibi başımı bir suyun içine sokuyor, tam boğulacağım sırada başımı yukarı kaldırıyor, can havliyle nefes alıyor, o anda yaşadığımı ve hayatımı anladığımı hissediyorum.
       Yazmak, budur benim için. O boşluğu başım suyun içindeyken bir kez daha görür, kimsesiz kalmış ve hep kalacak olan sevgimin kanında boğulmamak için yazmaya koyulurum.
       Çünkü o nefes alış sırasında o boşluğu yazamazsam ölüp gideceğimi hissederim. Sonsuz sandığım bir şeyi yitirmenin tek tesellisi yazmaktır. O teselliyi ararken ayrı düşerim herkesten. İşte bu yüzden bu dünyaya ait gibi hissedemem kendimi. Herkesin kendisine bir düzen kurma kaygısı varken, benim ömrüm adeta bir ölüm kalım savaşıyla; yazmakla geçer.
       Geleceği, ileride neler yapacağımı, ne olacağımı düşünmem bile. Buna hakkım olmadığını düşünürüm. Hep o boğulma duygusu, son anda derin bir nefes alış ve tekrar boşluk... kurtuluş; yazı.
       Bir daha soracak mısınız bana o siyah önlüklü çocuk neden yazıyor diye? O zaman güneşe bakın ve açıklayın bana bu ışığı!” (Cezmi Ersöz)
       
       Kitabın son bölümünde Hulki Aktunç, Orhan Koçak ve Zeki Coşkun’un Cezmi Ersöz ve ürettikleriyle ilgili yorumları / saptamaları bulunmakta.
       
       YeniYaz Yayıncılık, 253 sf.
       


       
HİÇBİRYER
       Fatma Karabıyık Barbarosoğlu
       
       Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, bir sosyolog. Yıllarca gazete ve kitaplarında yazdıkları kitleler tarafından okundu, tartışıldı, ödüller aldı.
       Onu araştırma konusu yaptılar; neden bu kadar çok okunuyor, diye...
       İlk defa roman yazıyor ve yine ilk defa erkekleri anlatıyor; yakın plan ...
       “Erkeklerin hikayesi neden yok?
       Hikaye biriktiren, hikayeleriyle birbirine tutunan, hikayeleriyle yarışan, hikayeleriyle konuşan kadınlara inat, neden bunca sessiz erkekler dünyası!
       Gürültüden yana zengin, sözden yana fakir! Kadınlar erkeklerin ‘burada’ olmamasından şikayet eder daima.
       ‘Burada’ olmayan erkekler nerededir? Eğlenen, oyalanan, yarışan, ama konuşamayan sessiz erkekler korosu.
       Sesler erkekler korosundan bir karakter: Şahin! Adı Şahin, gönlü turna. Sevdiğinin artık yanında olmadığını fark ettiğinde, uçmaktan vazgeçip yere inen turna.
       Dünyadan uzaklaştıkça kendine yaklaşan. Kendine yaklaştıkça göle dönüşen Şahin.
       ‘Ol’duğu yerden vazgeçen. Durduğu yerden vazgeçen. Doğduğu yere dönen, ama varamayan ...”
       Afyon’da doğan Fatma Karabıyık Barbarosoğlu
       İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. ‘Modernleşme Sürecinde Moda ve Zihniyet İlişkisi’ teziyle doktorasını tamamladı. ‘Gün Akşamsızdır’ adlı öykü kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın hikayecisi seçildi.
       
       Timaş Yayınları, 320 sf.
       Dizi: Edebiyat/Roman -4
       Tür: Roman
       


       
EVRİM DURUŞMASI
       Philip E. Johnson
       
       Bu kitabı okurken, üzerinde durulan asıl meseleyi gözden kaçırmamak gerekiyor; Akıl, düşünme yoluyla gerçeği ve gerçek olmayanı belirlemeye yarayan, insana özgü bir yeti. Nasıl ki, asırlar önce bir düşünür, ‘Tanrısız bir evrene götürse dahi’ araştırmasını sürdürmek zorunda idiyse, bugün de bir düşünür ‘Tanrı’nın yönettiği bir evrene götürse dahi’ araştırmasını sürdürmek durumunda.
       Bu ikinci olasılık, bugün, sadece makul ve doğru olandan sorumlu olduklarını düşünen kimselerin, sabırsız ve otoriter olmalarına yol açmakta; çünkü tüm eğitim sistemimiz ‘gerçekliğin Tanrısızlığı’ varsayımına dayanmakta; tıpkı eskiden Tanrı varsayımına dayandığı gibi ...
       
       Gelenek Yayıncılık, 147 sf.
       Dizi: Alternatif Bilim- 13
       Çeviren: Orhan Düz
       
       


       Teneke üzerinde MİDYEDEN
       Sosyeteyle SUŞİYE
       Birol Güven
       
       ‘Çocuklar Duymasın’ın senaristi Birol Güven komik bir kılavuz kitap ile karşımızda.
       Kitapta, hüzünlü ve komik bir dille, üst sınıflarla karşılaşma anlarında yaşananlar anlatılıyor.
       Kitap iki bölümden oluşuyor:
       1. ‘Damsız’ delikanlılık günleri
       2. Sosyetede davranış rehberi
       
       Birinci bölümde Birol Güven ‘gençlik yıllarından kesitler’i okurla paylaşıyor. Teneke üzerinde midye pişirmeyi, turist Helga’ların Türk erkeklerine âşık olma haberlerine inanıp Bodrum’a gidişlerini anlatıyor.
       İkinci bölümün konusu, sosyete içerisinde ‘Taş Fırın Erkeği’ Haluk olmak! Bu bölümde, sosyeteyle ilk randevusuna çıkanlara, ‘durumu kurtarmak’ için taktikler veriliyor. Okura ‘sosyetikler arasında davranış rehberi’ sunuluyor.
       Kitaptan İki Alıntı
       “Teneke üzerinde midye pişirip, yağlı ekmek üzerine toz şeker mutluluğu yaşadığımız yıllardı. Rus sporcuların donlarını göreceğiz diye, sabaha kadar ‘artistik buz pateni’ seyrederdik. Şehrin göbeğinde dolaşan, ama içine bir türlü giremeyen, kentsiz çocuklardık biz. Boş yere mutsuz çocuklardık biz. Adımız ‘damsızlar’dı bizim…”
       “Yurdum insanının en büyük sorunu içeri girmektir. Önce üniversiteye, sonra işe, sonra yabancı bir ülkeye, sonra da Laila’ya girmek için uğraşır durur. Sonra görür ki, zengin olmak çok pahalı bir şeydir ve mutlu olmanın sınıfı yoktur.”
       
       Alfa Yayınları, 140 sf.
       Dizi: Başvuru Hobi -20
       
       
 
       
    MSNBC News 20 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 13 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 6 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 30 Aralık haftasının kitapları
MSNBC News 23 Aralık haftasının kitapları
MSNBC News 16 Aralık haftasının kitapları
MSNBC News 9 Aralık haftasının kitapları
TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları