Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Eski solcularla ülkücülerin dikkatine
 
ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan, sık sık köşemize konuk olan bir siyasetçi. Kendisiyle Nevruz günü Meclis kulisinde son derece ilginç bir sohbette bulunduk.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
23 Mart—  Sohbetin güzelleşmesini, ağabeyi Nihat Gürer ile birlikte yanımıza gelen eski İçişleri Bakanı Meral Akşener sağladı. Gürer ile Aslan 1980 öncesinde aynı dönemlerde Denizli ve Kocaeli MHP İl başkanlığı görevlerinde bulunmuşlar. Buradan hareketle Aslan geçmişe gitti ve Mahir Çayan’dan Ertuğrul Kürkçü’ye, Uğur Mumcu’dan Uğur Alacakaptan’a kadar pek çok ünlüyle ilgili anılarını tazeledi.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       
NEVRUZDA ÖNCELİK ASLAN’IN
       Biz sohbet ederken Meclis kürsüsüne ard arda çıkan milletvekilleri Nevruz’la ilgili konuşmalar yapıyordu. Aslan, devreye girdi, “Biliyor musunuz bu konuda en çok konuşma hakkı olan benim. Çünkü hem eşimin adı, hem de nenemin adı Nevruz. Bu gerçek bir Türkmen geleneğidir ve bizim Denizli’de çok iyi bilinir. Onun için de çok sayıda Nevruz isimli kadınımız var” dedi.
       
KÜRKÇÜ’DEN HAKARETLER
       Bu kadarlık şekerlemeden sonra, Beyhan Aslan’ın 12 Eylül öncesi anılarına dönüyorum. Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi olan Aslan, ülkücülerin kaldığı Site Öğrenci Yurdu’nun da başkanı. Mahir Çayan da solun o dönemki en önemli lideri ve hemen yandaki okulda Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumakta. Ertuğrul Kürkçü ise ODTÜ öğrencilerinin önderi. Bu bilgilerden sonra, biraz uzun olacak; ama Aslan’ın kendi ağzından anıları:
       “O zamanlar telefon sistemi bu kadar gelişmiş değil. Yurtta kalırken adınız anos edilir, siz de telefona gidersiniz. Yine böyle bir anons geldi.
       Gittim, telefonda Ertuğrul Kürkçü, ‘Ulan faşist geldin mi telefona” dedi ve hakaret etti, tabi biz de cevap veriyoruz. Sonra da uzun uzun konuşuyoruz. Ben onu en çok, “Yahu sizin bu işçileriniz, köylüleriniz hep AP’yi destekliyor. Sizinkiler nerede?” diye kızdırıyordum. O, ‘Bazı hassasiyetler var, onları öne çıkardığımızda göreceksiniz faşist’ deyip duruyordu.
       
ÇAYAN’DAN İLK DERS
       Bir gün mahir Çayan’la telefonlaştık. Tam Siyasal’ın karşısındaki o zaman adı ‘Laz’ olan pastanede buluştuk. O zamanlar öyle kurşunlar falan konuşmuyor, daha taşlaşma devrindeyiz. İki öğrenci lideri olarak oturduk, sınav dönemi olduğundan, hepimiz de yoksul halk çocuklarıyız diye dem vurup, sınavlar bitene kadar, karşılıklı “taş kesme” anlaşması yaptık. İki-üç gün herkes okuluna gayet rahat gidip geliyor. Dördüncü gün, bizim çocuklara bir saldırı oldu. Tabi hemen Mahir Çayan’ı, Siyasal’dan telefonla aradım. “Yahu ne yapıyorsunuz; hani anlaşmıştık” dedim. Mahir Çayan, “Anlaşmalar bozulmak içindir, bilmiyor musun?” diyerek ilk siyasi dersimi de verdi. Mahir Çayan’ı çok zeki ve başarılı bir öğrenci olarak anımsıyorum. Hatta o kadar başarılıydı ki, SBF’de bir dönem daha kalmak için sınavlara girmezdi, çünkü girse geçecekti.
       
ÇAYAN, KEÇECİLER’İN ODA ARKADAŞI
       Burada araya girmem gerekti. Aslan’la sohbet ettikten sonra Mehmet Keçeciler geldi. O da eski bir SBF öğrencisi. Aslan’ın anlattıklarını anımsatınca, o da ilginç bir detay verdi. Bunu da kendi ağzından aktaralım:
       “Cumhuriyet yurdunda kalıyordum. Daha ilk yıl olduğu için 6 kişilik odalarda kalıyorduk. 6 kişiden biri de Mahir Çayan’dı. Daha yeni gelmişti, o zaman pek öyle siyasi yanı yoktu. Ama geceleri saat 2’de gelir, hepimizi uyandırırdı. Bir pazar günü bu durumu konuştuk. O da bize, ‘Siz de sabah 7.30’da kalkıp okula gidiyorsunuz, ne işiniz var, uyuyun. Beni uyandırıyorsunuz’ dedi. Bunun üzerine onun gece, bizim de sabah sessiz olmamız konusunda anlaştık, hiçbir sorun çıkmadı. Ama o bir süre sonra başka yere geçti, ilişkimiz de kesildi.”
       
ASLAN, HUKUK’U BASIYOR
       Tekrar Beyhan Aslan’a dönüyorum. Aslan, bu kez de 15 arkadaşı ile Hukuk Fakültesi’ni nasıl bastıklarını anlatıyor:
       “Okulu bastık, kapıların arkasına sıraları yığdık, içeri kimseyi sokmuyoruz. Okul Dekanı Uğur Alacakaptan hemen polis çağırdı. Uzatmayayım, akşam 9’a kadar direndik. Sonunda polis geldi ve bizi bir güzel dışarı çıkardı. Tutuklandık tabi. Birer ay hapis cezası aldık. Bizi götürdüler, hiç unutmuyorum Ulucanlar Cezaevi 9’uncu koğuşuna koydular. Koğuşun bir ağası var; ama tam bir ağa. Biz oraya gider gitmez, ‘Hepiniz burada oturacak ve sadece ders çalışacaksınız’ diye talimatı aldık ve gereğini yaptık.
       
DEKANIN NÜFUSTAN KAYDI SİLİNİR
       Ben de harıl harıl ders çalışıyorum doğrusu, başka bir şey yaptığım yok. Ama bu sırada elime bir yazı ulaştı. Okul Dekanımız Alacakaptan hocamızın imzası ile, okuldan kaydımın silineceği belirtiliyor. Oturdum, kara kara düşünüyorum. Koğuş ağası durumu öğrendi. Yine talimatı aldık, tabi 20 yaşında bir gençsin, tecrübesizsin. Ağa, bir dilekçe yazmamı istedi. İyi güzel de ne yazacağım. Onu da yazdırdı: “Benim okuldan kaydım silinirse, ben de senin kaydını nüfus kütüğünden silerim.”
       Mektubu gönderdik, ama hiç düşünmüyorum ki, bu ne anlama gelir. Hoca mektubu alınca aleyhime dava açtı. Sonra dışarı çıkınca durumu anladım, gittim konuştum da okulda kaldık.
       
UĞUR MUMCU KURTARIYOR
       Biz öğrenciyken Uğur Mumcu da asistan. Kendisiyle ilgili bir davada tanıklık yapmıştım, lehinde karar çıkmasında bu tanıklığımın önemli rolu olduğunu da söyleyebilirim. Sınav dönemi geldi, okula gitmemiz gerek; ama bizim okul solcuların elinde. 8 arkadaş sabah kalktık gittik. Ben ve üç arkadaşım dekanın odasında sınava alındık. Sınavın ortasıydayız, bir gürültü ile kapı kırıldı, içeri solcu öğrenciler girdi. Mustafa Kaçaroğlu anımsadığım isimlerden biri. (Benim notum: Mustafa Kaçaroğlu, daha sonraki yıllarda Kurtuluş adıyla etkinlik gösteren siyasi akımın lideri oldu; solda önemli bir güç haline geldi. Kaçaroğlu 12 Eylül döneminde uzun yıllar cezaevinde de kaldı, kendisi hala hayatta.)
       ‘Burada faşistler var’ diyerek bize saldırdılar. Dövüyorlar. Ben de masanın ayağına yapıştım, ama çekip duruyorlar. Yerlerde sürükleniyoruz. O sırada Uğur Mumcu, Uğur Alacakaptan falan geldi. ‘Yahu bunlar insan, eşya değil, böyle sürüklenir mi?’ diye çıkıştılar. Neyse epeyce dayak yedik; ama bizi sonunda onların elinden kurtardılar. Peki dışarı nasıl çıkacağız? Okulun etrafı solcu öğrenciler tarafından sarılmış, slogan atıp duruyorlar.
       
UĞUR MUMCU’YU DÖVELİM
       Sonunda dekanın arabasıyla, Uğur Mumcu’nun bizi Kızalay’a bırakması kararlaştırıldı. Biz dört arkadaş, Uğur Mumcu ile Kızılay’a geldik. Benim yanımda da şimdi Yozgat Yerköy Belediye Başkanı olan bir arkadaşımız var. Kızılay’a geldik kulağıma fısıldadı, “Ağabey, bu Uğur’u indirip bir güzel dövelim mi?’ Hani güler misin, ağlar mısın, misali. “Sus be böyle şey olur mu?” dedim ve indik. Yani bizi Uğur Mumcu kurtardı, kendisiyle zaman zaman daha sonra da görüştüm.”
       
GÜRKAN’IN BJK AŞKI İŞKENCE OLDU
       Beyhan Aslan çok uzun konuştu; ama benim ilginç bulduğum detaylar bunlardı; tarihe de not düşmesi açısından bilginize sunmak istedim. Bu arada yine kendimi tutamayıp, 12 Eylül öncesinin ünlü solcularından biri olan DSP Ankara Milletvekili Uluç Gürkan’la ilgili bir şekerleme ile bu haftaki yazıya son vereceğim.
       Uyum Yasa Tasarısı üzerinde kendisiyle sohbet ettik. MHP’li Edip Özbaş, tasarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği işkence ile ilgili tazminat cezalarının bunu yapan kamu görevlilerine ödetilmesiyle ilgili maddeye itiraz ettiğini konuştuk. Özbaş, kendisinin ağır işkence görmüş birisi olduğunu da anımsatarak böyle bir konuşma yapmıştı. Bunları konuşurken, Gürkan’ın elindeki sargı dikkatimizi çekti. O da eski aktif solculardan olduğundan, “Bu da mı işkence sonucu?” diye takıldık.


       Gürkan, “Evet işkence” dedi ve sonra da, elini nasıl kırdığını anlattı. İyi bir Beşiktaş taraftarı olan Gürkan, Yozgat maçını bir arkadışının evinde seyretmiş. Beşiktaş, 4-2 kazandığı halde elini kırmış, çünkü bir pozisyona çok bozulunca, oturduğu koltuğu tanımadığından yumruğu çakmış. Gürkan, “Koltukların kenarı yumuşak olur, meğer bu demir gibi sağlammış. Kırdık eli” dedi.
       Bunun üzerine, “Bu işkence değil ki” dedik. Gürkan, “Olur mu kardeşim, aşk karşılığını bulmazsa, işkenceye dönüşür. Bizim Beşiktaş’la aşkımız da böyle” diye yanıt verdi. Biz de Galatarasay taraftarı olarak noktayı koyduk:
       “Bu Beşiktaş kafayı da kırdırır. Bu bir aşk değil, Beşiktaş sendromu.”
       
 
       
    MSNBC News Samimiyet birazcık
MSNBC News Ayrık otları meselesi
MSNBC News Birileri İsrail'e "dur" demeli
MSNBC News Komşular çok önemli
MSNBC News Ortaklar arasında yanık savaşları
MSNBC News İhanet (!) sürüyor
MSNBC News Milletvekilinin eri cezasını öder
MSNBC News AB vatana ihanet mi?
MSNBC News Kamu zammında adalet yok!
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları