|
|
Cansun'un ziyareti üzerine... Boğalar, Çizme'yi aşmak üzere... İki portre: Biri elma, biri armut Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi istatistikleri BABALAR ve OĞULLARI... |
|||
Adeta Kafkanın ünlü romanı metamorphosis deki gibi bir gecede şekil değiştiriyordu takım. UEFA Şampiyonu olarak rüyaya dalan bir aslan ertesi sabah bir kuşa çevrilmiş olarak uyanıyordu sanki. Acaba sıradaki gidici kimdi? Sıra seyircilere mi gelmişti? Bu duygularla karışmış kafamda dönüp dolaşıp hep aynı cümleye takılıyordu aklım : Bu akşam Cimbomun işi çok zor Saat 16:30 gibi bir telefonla TV ekranına yöneldim. Gündem bir anda değişti. Birileri dalga geçiyor olmalıydı. Filmlerde görsek abartmışlar, inandırıcı değil diyeceğimiz şeyler canlı görüntülerle geliyordu gözlerimizin önüne. Olaylar geliştikçe bu kez birileri Amerikayla dalga geçiyor olmalı demeye başladım. Maç oynanmasa daha iyi olura dönmüştü gönlüm ve anlamsızlaşmıştı herşey. Yol boyunca radyolardan komplo teorilerini dinleyerek vardım Mecidiyeköye, alışkanı olduğum bir Ocakbaşına girip TV önü masalardan birine oturarak tatsız tuzsuz birşeyler atıştırmaya, gözlerimi ekrandan ayıramadan maç saatini beklemeye koyuldum. Ne maçlar öncesi, ne sohbetler edilmişti o masalarda, şimdi kulaklar ve gözler yeni saldırıları bekler olmuştu. Bu-ra-sı Sa-mi Yen Bur-dan Çı-kış yok ! seslerinden eser yoktu, yerine birileri ciddi ciddi yakarıyordu : Burası New York, buradan çıkış yok ! Yıllarca büyük bir iştahla pompalanan silah endüstrisi, komplo teorileri ve onlara dair yaratılan sanal ortamlarla, filmlerle bile milyonlarca dolar kazanan birilerinin semalarında dehşet bir bumerang uçuyordu şimdi. Ne yazık ki olan yine masum insanlara olmuştu. Bu arada nem de patlamış yağmur olup yağmaya başlamıştı İstanbula. İçim sıkıldı, dışarı çıktım. Laziolu oyuncuları taşıyan otobüs stada doğru yaklaşmaktaydı. Orası New Yorksa burası Mecidiyeköydü (!) dev otobüsün camlarına fırlatılan bira şişeleri ile hoş geldin ve fuck you! deniliyordu İtalyanlara... Dünya dönüyordu ve taraftar yine formundaydı (!). Maç başlayacaktı 1 dakikalık saygı duruşuna davet edildik. Sessizliği bozan sloganlar sanki Türkiyenin kozmopolit fotoğrafını flaşlıyorlardı o an. Önce açık tribünden saygı duruşuna yuuuh! sesleri sonra da kapalı tribünün o en fanatik bilinen bölümünden yuuuh! sesleri yükseldi. Bir tek seyyar ayran-kola-pide satıcılarının bedava tatlı dağıtmadığı kalmıştı açık tribündekilere(!). Hemen ardından bu kez de numaralı tribünden o sesleri çıkartanlara karşı yuuuh ! ve susss!sesleri yükseldi. Cresponun topu ayağına her alışında ve kaleyi her gördüğü yerden vurabilişinde yüreklerimize saldığı korku dakikalar geçtikçe erimeye başladı. Küçük Dev Adam Suatın şandel ve yan ağları bulan şutu bir an gol havası yaratınca Futbolun Büyüsü de çoktan devreye girmişti artık. Gözlerimin önünde artık en azından 90 dakika boyunca 17 Ağustos depremini andıran insan manzaraları değil, Stamın hata yapıp, Ümit Karana ya da Arife geçit vereceği an canlanıyordu sık sık. Ama olmuyordu, bir türlü olamıyordu. Bir garip Rize maçı dışında son haftalarda gol sıkıntısını çok çeken Galatasaray yine aynı dertten musdaripti ve bal yapamayan arılar gibi çalışıyordu sadece. LUCESCU İLE TARAFTAR BARIŞMAK İÇİN DAHA NE BEKLİYOR? İlk 45 dakika bittiğinde Fatih Terim zamanındaki Galatasaray gibi oynuyor aslanlar yorumu yapılıyordu sağda solda. Yorum yanlış değildi belki ama yaklaşım artık sinir bozucu yanlışlıktaydı. Fatih Terim zamanında İlie ve Filipescudan başka kimse gönderilmek zorunda kalmamıştı ki. Aksine dünya futbolunun bir devrine adını yazdıran isimler vardı o zaman kadroda. Şimdi o kadrodan 11 kişi gitmişken (9 diyenlere aldanmayın, bir çırpıda sayarım 11 kişiyi) bu oyunu oynuyordu Cimbom. Lucescunun başarısını kabullenmek için daha ne kadar bekleyecekti taraftar. İmparator, Hakan, Emre, Fatih, Okan ve diğerleri kendi dertlerine düşmüşlerken hergün ambalajlanan haberlerle onlarla gurur duyun dedirten medya mı set çekiyordu Galatasarayla Lucescunun gönül birliğine. Lucescudan imparator lakabı çıkmazdı belki ama seyircinin onu bağrına basması için ne eksikti? Kuşa dönen takımı herşeye rağmen oynatabilen bir teknik direktör en azından tribünlere çağrılıp bir selam gönderilmeyi hak etmiyor muydu artık? Ben bunları düşünürken, Aslanlar ve asık suratlı İtalyanlar 2. yarı için sahadaydılar. Galatasarayın gol atması gereken dakikaları golsüz geçirmesi, yorgunluk belirtileriyle birlikte Lazioyu biraz biraz canlandırdı ama kazma denilen Emre ile hantal denilen Mondragonun pes etmeye niyetleri yoktu. Çok kötü bir gününde olan Arif çıkıp Sergen girdi oyuna. (Lucescunun maçtan sonra galibiyette Arifin rolü büyük, rakip defansı çok yıprattı sözlerinde yatan korumacı ve asil tavır, sahadan çıkarken Arife yuh! çekmeyi marifet sanan has...(!) Galatasaraylılara bir şey ifade etmiş midir acep?) Beklenen nihayet oldu, hem de en mükemmel zamanda. Maçın bitimine, yani skoru korumaya sadece 11 dakika kalmışken Sergen Stama klas feyklerinden birini attı ve Ümit Karan işi bitirdi. Bu arada görünen köy klavuz istemez; çok değil, 3-4 hafta içinde Ümit Karan, Cimbomun yeni sembol golcüsü olacak, Hakan Şükür ve Jardeli zaten hafızası zayıf olan taraftarın en unutulmuş kalmış gönül köşelerine yerleştirecektir. EYVAH! HAFTAYA BU DA İTALYADA... Ali Sami Yenden New York Sokaklarının ekrana yansıyan görüntüleri için eve doğru yol alırken bir acaip günün sonunda 3 altın puan ve altın değerindeki paralar da Cimbomun oluyordu. Lucescu ve futbolcular herşeye rağmen biz varız demişlerdi. Şimdi borçları azaltan yöneticilerin bu ani gidiş ya da gönderilişlere son verdiklerini gösterir bir şeyler yapma zamanıdır. En azından Galatasaray taraftarına, bir Avrupa maçında bir oyuncusu iyi oynadı diye (körük ciğerli Hasan Şaşın bir deparı ve güzel bir çalımı sonrasında olduğu gibi mesela) Eyvah! haftaya bu da İtalyada dedirtmemelidir artık. | ||||
Yazarlık patladı, peki ya okuyuculuk? Onu yazmazsam olmaz... Sarı-lacivertliler erdi muradına... Bu-ra-sı Tür-ki-ye bur-da in-saf yok ! Waldir Pereira Didi... Bir derbinin ardından |
|||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||