 |
|
|||||
 |   |  |  | |||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Ne diyordu Yalova: “IMF’ye kim ne taahhütte bulunduysa, oraya imza atan düşünecek onu... Sayın Derviş ile görüş ayrılığımızın olması zaten sözkonusu olmaz ama metodoloji konusunda hiç kimse haddini aşarak, hareket etmeye kalkmasın... Sigara üreticisini de tüketicisini üç beş firmanın kucağına atmış oluyoruz.. Sosyolojik değişimleri algılayamayan siyaset kurumu sonuçta olayları hep polisiye tedbirlerle, inzibati tedbirlerle çözebileceğini zannediyor. Eğer iç göç hareketlerinin sosyolojik sebeplerini algılayamazsınız ya klasik çiftçi popülizminin tuzağına düşersiniz ya da klasik çiftçi düşmanlığı ile (devletin sırtında kene gibi) görerek, o kesimi dışlarsınız... Eğer bu ülkede 600 bin tütün üreticisi varsa, eğer bu ülkede 38 bin kişi Tekel’de çalışıyorsa, 175 bin dağıtıcı, 250 bin bayii varsa, Türkiye sırf özelleştirme kavramına kendisini esir ederek... Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi’ne, ‘Bitlis’teki insanlara tütün ekmeyin dediğiniz zaman, sosyolojik anlamda bu insalara İzmir, İstanbul’da akraba yanına gidin ya da ovaya-dağa mı nereye çıkarsanız çıkın’ demektir.” Sayın Yalova’nın bunlara benzer sözlerinden daha çok var. Yalova’nın “kahramanlık menkıbeleri” bugünlerde özellikle eski bakanın seçim bölgesi olan İzmir-Aydın dolaylarında dilden dile dolaşmaya başlamış. Ankara’da efelenmesiyle kazandığı şöhret o kadar artmış, o kadar artmış ki, Demirci Efe’yle Yörük Ali Efe’yi bile gölgede bırakmış. Anneler bebeklerini artık Yalova şarkılarıyla uyutur olmuşlar. Köylü onu kah beyaz bir atın üzerinde Aydın’dan İzmir’e uçarcasına giderken görmüş, kah çiftçinin arasında tebdil-i kıyafet tütün toplarken... Yalova efsanelerinin anlatıldığı bir gün köylünün biri itiraz edecek olmuş: “Yav” demiş, “Ben daha geçenlerde gördüydüm onu, hem de şeyde gördüm Hekimhan’da. Günlerden 14 Nisan’dı. Şöyle konuşuyordu: “Marksist ve Leninist ideolojiyi seçen ülkeler Macaristan, Polonya, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti özelleştirmeye başladılar. Aradan 5 yıl geçti. Onlar şimdi bizim önümüzde yol alıyor.Bunca yıl sonra en son sırada biz varız. Ekonomik programın en önemli parçası yine geçen dönemde olduğu gibi özelleştirmedir.” Susturmuşlar köylüyü: “Sen sus, sen nerden bilecen Yalova’nın ne zaman nerde konuştuğunu. Onun ne zaman nerede görüneceği belli mi olur?” Köylü diretmiş: “Valla da gördüm billa da gördüm. Hatta 22 Nisan’da İstanbul Kağıthane’de konuştuydu. Şöyle dediydi: “Eğer bu yeni eknomik programdan bir gram sapma yaparsak, bir gram ihmalde bulunursak, Türkiye’nin bunu taşıması artık mümkün değildir... Özelleştirmede çok geri kaldık. Hala Telekom satılır mı satılmaz mı tartışması yapılıyor... Eğer AB meselesine ve Türk Telekom uygarlığına evet diyorsak, gerisi armutun sapı, üzümün çöpüdür.” “Seninki hayal” diye susturmaya çalışmışlar yine köylüyü. O yine ısrar etmiş: “Gördüm işte. Gaziemir’de Manisa’da da gördüm. 29 Nisan’dı. Şöyle diyordu:” “Özelleştirmede geri kaldık. Türkiye bırakın haftayı, günü, artık saati bile bırakıp; saniyeleri hesaplamak zorunda. Eğer saniyeleri hesaplamazsak, Türkiye olarak dünya milletler camiasında hak ettiğimiz yeri almamız mümkün değildir.” Köylü devam etmiş: “Keskin’de de konuştuydu. Aynen şöyle dediydi”: “Özelleştirmeye karşı çıkanlar avuçlarını yalarlar.... Özelleştirmeden sorumlu bakan sıfatıyla Sayın Derviş’le sonuna kadar işbirliği yaparak, birlikte sorumluluk alarak çalışacağımı kendisine taahhüt ettim... Bu yeni dönemde, Sayın Derviş’in ekonomiden sorumlu kişi sıfatıyla takım oyunu gerçekleşmiş oldu. İçte ve dışta güven unsuru çerçevesinde 15’se 15, 115’se 115 yasayı bu yüce parlamentonun çıkaracağına, hükümetin de gereğini yerine getireceğine inanıyorum.” Köylü, arkadaşlarının suçlayıcı bakışları altında sürdürmüş konuşmasını: “Gördüm onu gördüm. 1 Mayıs’ta Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenlediydi. Orda da şöyle konuştuydu”: “Şimdi Kemal Derviş’in ekonominin koordinasyonundan sorumlu bakan olarak atanması sonrasında hükümet olarak tüm dünyaya ilan ettiğimiz, bütün ayrıntılarıyla destek verileceğini taahhüt ettiğimiz bu program çerçevesinde, şu ana kadar birlikte tespit ettiğimiz bazı yasaları TBMM’ye sunduk ve onayından geçti. Şimdi ikinci bölümü TBMM’ye sunulacak.” Köylü bir türlü susmuyormuş: “Amerika’dan dönünce de dinlediydim onu. 5 Mayıs’tı. Diyordu ki, ‘Ekonominin bu kadar hassas olduğu bir dönemde herkesin daha sağduyulu ve atılan her adım konusunda bilinçli ve sorumlu olması gerekir’.” Ahali, Yalova efsanesinin sarsılmasına daha fazla dayanamamış. Köylünün ağzını kapatmışlar: “Sen nerden bilecen Yalova’nın ne zaman ne dediğini? Senden başka duyan gören de yok zaten.” Köylü yine diklenmiş: “O nasıl kahraman ki, Şeker Yasası çıkarken pancar üreticisini savunmayıp susmuş da iş Tütün Yasası’na gelince efelenmiş?” diyecek olmuş, yaka paça atmışlar adamı oradan: “Hadi git işine!” | ||||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
Derviş siyasete girmedi mi?