|
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Böylesi köklü değişimin sancısız, Başbakan Bülent Ecevit’in deyimiyle acısız olması mümkün mü? Elbette değil. Peki, bu sancıları, acıları dindirecek güç hangisi? Elbette hükümet. Peki hükümet bu işi yapmaya “muktedir” mi? Elbette hayır. Neden hayır? Bu hükümet, kurulduktan kısa bir zaman sonra Türkiye’de bir ekonomik programın uygulanmasını üstlendi. Yine sıkıntılarla, acılarla, kemer sıkmayla biçimlendirilmiş bir ekonomik programdı bu. Toplumun hemen bütün kesimleri enflasyonun düşürülmesi uğruna, ileride rahat edileceği umuduyla programa destek verdiler. Halk, geleneksel “tevekkül”ünü bir kez daha gösterdi. Ancak, hükümet bütün ipleri elinde tutmasına rağmen, toplumun tüm kesimlerinden beklediğinden da fazla destek görmesine rağmen kendi tutarsızlıkları ve başarısızlıkları sonucu, iki kez büyük kriz yarattı. Kasım ve Şubat krizleri bu hükümetin “eksi hanesi”ne yazıldı. Şimdi, çok daha köklü ve kapsamlı bir programın altına girerken, bu hükümetin, “Ben aynı kişilerle ve aynı şekilde devam edeceğim” demesi ne kadar gerçekçidir ne kadar mantıklıdır? Hükümetin, en azından bir kabine revizyonuna bile yanaşmamasını, siyasetin geleneksel kurallarıyla bile bağdaştırmak mümkün müdür? İki gün önce tabanının baskılarına boyun eğerek hükümeti istifaya çağıran TOBB bile, hükümette revizyonla yetinebileceği mesajlarını veriyor. Yüksek İstişare Kurulu’nu olağanüstü toplayan TÜSİAD, uygulanacak programın hatırı için hükümetin yerinde kalmasına destek vereceğini söylüyor ama kabinede bir değişikliğin de artık kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. İkili görüşmelerinde, toplantılarında ve mitinglerinde işçi, memur temsilcileri de hükümetin geçmiş döneme ait zayıf notunu hatırlatıp siyasal değişimden sözediyorlar. Kimse hükümetin kara kaşı kara gözü için kalmasını istemiyor. Hükümetsizliğin daha büyük sancılara yolaçabileceğini bildikleri için bir revizyonun gerekli olduğunu vurguluyor insanlar... Bu değişikliği isteyen sadece muhalefet partileri olsaydı, doğal karşılanabilir, iktidar partileri de siyasetin doğası gereği bu talepleri ciddiye almayabilirlerdi. Ama bütün bir toplum bunu böyle istiyorsa, bir hükümetin direnmesinin anlamı yoktur. Derviş’in arkasında siyasi destek olup olmadığının tartışıldığı, esnaf, işçi, memur kesimlerinin gözünü sokaklara diktiği günlerde revizyonun fazla geciktirilmemesi en akıllıca tavır olur. Bu yasalar, bu program hükümetin dediği gibi, “toplumsal uzlaşma” ile uygulanacaksa, toplumla inatlaşmanın alemi var mı? | ||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |